Bilgi
Devrimi ve Küresel Rekabet
Küreselleşme, bu
yüzyılın başında bilimsel terminolojiye giren bir
kavramdır.81 Küreselleşme konusunda gerek
teorisyenler, gerekse uygulamacılar arasında
uzlaşmadan bahsetmek olası değildir.
Küreselleşmenin siyasal, kültürel ve ekonomik
sonuçları
yaygınlık kazandıkça, taraftarları kadar karşı
çıkanların sayıları da artmaktadır. Çünkü
küreselleşmeden kazananlar olduğu kadar, kaybedenler de mevcuttur.
Küreselleşmenin birçok boyutu olmasına rağmen en çok
öne çıkan ve tartışılan boyutlarından biri ekonomik
boyutudur.
Küreselleşme, mal
ve hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik
birikimin ve
finansal
kaynakların ülkeler arasında serbestçe dolaştığı,
faktör, mal, hizmet ve finans
piyasalarının
giderek bütünleştiği bir süreç olarak
tanımlanmaktadır. Bu alanlarda ulus
devletlerin
etkisinin giderek zayıflaması, buna karşılık çok
uluslu şirketlerin öncü bir rol
üstlenmesi de küreselleşme sürecinin en temel özellikleri arasında yer
almaktadır.
Bilginin,
hammaddenin, mal ve hizmetlerin artan bir şekilde
uluslararası dolaşım
ve paylaşıma
girmesi 20’nci yüzyılın şahit olduğu bir gelişmedir.
Teknoloji ve iletişimde meydana gelen büyük
ilerlemeler, küreselleşmenin maddi temelini
oluşturmaktadır.84
Bilişim
teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, bilgi
ekonomisinin öne çıkması ve dünyada
neo-liberal
politikalarının yükselişi, küreselleşme sürecini
hızlandırmıştır.
Küreselleşme
olarak bilinen ekonomik liberalizasyon ve teknolojik
gelişmelerin
bir sonucu
olarak ülkeler, ekonomik, sosyal ve siyasal
ilişkilerde önemli etkileşim içerisine
girmişlerdir.
Ekonomik
globalleşme, genel anlamda ülke ekonomilerinin dünya
ekonomisiyle
tek bir pazarda
bütünleşmesini ifade etmektedir. Bir başka deyişle
ekonomik globalleşme,
ülkeler arasında
mal, sermaye ve emek hareketliliğinin artması sonucu
ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin
yoğunlaşması ve ülkelerin birbirlerine yakınlaşması
anlamına
gelmektedir. Ekonomik globalleşme sürecinde, mal ve
hizmetler ile uluslararası sermaye
hareketleriyle
ilgili sınır-ötesi işlemler çeşitlenerek artmakta ve
teknoloji dünya çapında
daha hızlı bir
biçimde yayılmaktadır. Bu süreçte global firmalar
önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu
firmalar vasıtasıyla teknoloji, gelişmiş ülkelerden
gelişmekte olan ülkelere doğru yayılmaktadır.
Telekomünikasyon, bilgi ve ulaşım teknolojisindeki
hızlı gelişmeler sonucunda ülkelerin hızlı ve
sürdürülebilir ekonomik büyümeyi
gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslararası
firmaların sınır-ötesi satış yapma ve maliyet
düşürme amacıyla daha ucuz kaynak sağlama gibi
faktörler ekonomik globalleşmeye ortam
hazırlamıştır. Mal ve hizmetler ile üretim
faktörlerinin,
yani emek, sermaye ve teknolojinin uluslararası
alanda mobilitesi sonucu mal ve hizmet
piyasalarının
entegrasyonu ekonomik globalleşme ile
sonuçlanmıştır.
Sanayi kapitalizminde bilgi, üretime bir destek
niteliği taşırken, bugün destek
niteliğinden
çıkmış, bilginin kendisi en önemli üretim
güçlerinden, sermaye birikim hızını
belirleyen en önemli etmenlerden biri haline gelmiştir. Günümüzün
küreselleşme sürecinde yer alan toplumlarda bilgi,
üretim sürecine yardımcı bir eleman olmaktan
uzaklaşmış, bilgi üretiminin kendisi bir
endüstri haline gelmiştir. Bilginin toplumsal
ilişkiler bütünü içerisindeki yerinin değişmesinin
bir diğer önemli sonucu ise bilgi üretiminin giderek
hızlanması ve bunun sonucu olarak da mevcut
bilgilerin eskimesidir. Bilginin değişen
konumunun bir
diğer anlamı da bilgiye erişmenin toplumdaki
eşitsizlik kaynaklarından biri haline
gelmesidir.
Bilginin
dolaşımı ve paylaşımının insani ve ekonomik
kalkınmanın, dolayısıyla da
küresel rekabet
avantajının temel dinamiği haline gelmesi yeni bir
olgudur. Küresel ticaret ağlarının entegre
dünyasında rekabet ile özgürce dolaşan ve paylaşılan
bilgi, ekonomik açıdan katma değer yaratmaktadır.
Üretilen bilginin küresel ağlardaki dolaşım
yeteneği, tüm sektörlerin etki ve kapsamını
belirlemektedir.
Teknolojik
gelişmelerin bilgiyi biriktirici ve çoğaltıcı
yansımaları sonuçta küresel
ekonomik
düzlemde önemli değişimlere imkan sağlamıştır.
Ancak, ortaya çıkan bu değişim
süreci büyük
ölçüde gelişmiş ekonomilerde geçerli olmuştur.
Gelişmekte olan ekonomilerin ise mevcut
yapısal sorunları veri iken, gelişmiş ekonomi
koşullarına sahip oldukları söylenemez. Bu
gelişmişlik farkları nedeniyle de bu ülkelerin
küreselleşme sürecinde
ülkeden ülkeye
değişen düzeyde sorunlar ile karşı karşıya
kaldıkları görülmektedir.
Modern bilgi ve
iletişim teknolojileri aynı zamanda araştırmacıların
farklı yerlerde
ve birlikte çalışmalarına da olanak tanımaktadır. Bu da araştırmacıların
üretkenliklerinde bir artışı beraberinde
getirmiştir. Sonuç olarak Ar-Ge’de yeni bilgi
üretiminde ve teknolojide hızlı bir ilerleme yaşanmıştır. Yeni bilgi ve teknoloji
üretmenin en önemli göstergelerinden birisi her yıl
USPTO tarafından verilen patent sayısıdır (Grindley
and Teece,1997), (Pakes & Griliches, 1980) ve (Griliches,
1990). USPTO tarafından 1981’de
verilen patent sayısı 71,114 iken bu rakam 2003 yılında 187,053’ e
yükselmiştir. Birleşik
devletler
dışındaki ülkelere verilen patent oranı 1981’de % 39
iken 2003 yılında bu oran % 49’ a yükselmiştir.
Böylece yeni bilgi ve teknoloji üretimindeki artış
yeni bir küresel eğilim ortaya çıkarmıştır.
Kavuşmasını sağlamıştır. Dünyanın GSYİH içerisinde
ithalat ve ihracat payı (ki bu da
küresel ekonomide
küreselleşmenin ve rekabetin bir göstergesi olarak
kabul edilmektedir)
1960 yılında %24
iken 2002 yılında bu oran % 47’ye yükselmiştir.
Görüldüğü gibi
bilgi devrimi ve bununla artan küreselleşme ekonomik
ve sosyal gelişmelerin yükselmesi için önemli
fırsatlar sunmaktadır. Bu gelişmeler içerisinde yer
almayan ve bu ilerlemeye ayak uyduramayan
ülkeler birçok riskle karşı karşıya
kalmaktadırlar. Tüm bunlardan hareketle bilgi ekonomisi alanındaki
devamlılık, başarılı stratejilere bağlıdır. Gelişme
sürecinin temelindeki strateji, bilginin üretilmesi
ve sürekli kullanılmasıdır.
|