Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bilgi Devrimi ve Küresel Rekabet

Küreselleşme, bu yüzyılın başında bilimsel terminolojiye giren bir kavramdır.81 Küreselleşme konusunda gerek teorisyenler, gerekse uygulamacılar arasında uzlaşmadan bahsetmek olası değildir. Küreselleşmenin siyasal, kültürel ve ekonomik sonuçları yaygınlık kazandıkça, taraftarları kadar karşı çıkanların sayıları da artmaktadır. Çünkü küreselleşmeden kazananlar olduğu kadar, kaybedenler de mevcuttur. Küreselleşmenin birçok boyutu olmasına rağmen en çok öne çıkan ve tartışılan boyutlarından biri ekonomik boyutudur.

Küreselleşme, mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler arasında serbestçe dolaştığı, faktör, mal, hizmet ve finans piyasalarının giderek bütünleştiği bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Bu alanlarda ulus devletlerin etkisinin giderek zayıflaması, buna karşılık çok uluslu şirketlerin öncü bir rol üstlenmesi de küreselleşme sürecinin en temel özellikleri arasında yer almaktadır.

Bilginin, hammaddenin, mal ve hizmetlerin artan bir şekilde uluslararası dolaşım ve paylaşıma girmesi 20’nci yüzyılın şahit olduğu bir gelişmedir. Teknoloji ve iletişimde meydana gelen büyük ilerlemeler, küreselleşmenin maddi temelini oluşturmaktadır.84 Bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, bilgi ekonomisinin öne çıkması ve dünyada neo-liberal politikalarının yükselişi, küreselleşme sürecini hızlandırmıştır. Küreselleşme olarak bilinen ekonomik liberalizasyon ve teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ülkeler, ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkilerde önemli etkileşim içerisine girmişlerdir.

Ekonomik globalleşme, genel anlamda ülke ekonomilerinin dünya ekonomisiyle tek bir pazarda bütünleşmesini ifade etmektedir. Bir başka deyişle ekonomik globalleşme, ülkeler arasında mal, sermaye ve emek hareketliliğinin artması sonucu ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması ve ülkelerin birbirlerine yakınlaşması anlamına gelmektedir. Ekonomik globalleşme sürecinde, mal ve hizmetler ile uluslararası sermaye hareketleriyle ilgili sınır-ötesi işlemler çeşitlenerek artmakta ve teknoloji dünya çapında daha hızlı bir biçimde yayılmaktadır. Bu süreçte global firmalar önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu firmalar vasıtasıyla teknoloji, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yayılmaktadır. Telekomünikasyon, bilgi ve ulaşım teknolojisindeki hızlı gelişmeler sonucunda ülkelerin hızlı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslararası firmaların sınır-ötesi satış yapma ve maliyet düşürme amacıyla daha ucuz kaynak sağlama gibi faktörler ekonomik globalleşmeye ortam hazırlamıştır. Mal ve hizmetler ile üretim faktörlerinin, yani emek, sermaye ve teknolojinin uluslararası alanda mobilitesi sonucu mal ve hizmet piyasalarının entegrasyonu ekonomik globalleşme ile sonuçlanmıştır.

Sanayi kapitalizminde bilgi, üretime bir destek niteliği taşırken, bugün destek niteliğinden çıkmış, bilginin kendisi en önemli üretim güçlerinden, sermaye birikim hızını belirleyen en önemli etmenlerden biri haline gelmiştir. Günümüzün küreselleşme sürecinde yer alan toplumlarda bilgi, üretim sürecine yardımcı bir eleman olmaktan uzaklaşmış, bilgi üretiminin kendisi bir endüstri haline gelmiştir. Bilginin toplumsal ilişkiler bütünü içerisindeki yerinin değişmesinin bir diğer önemli sonucu ise bilgi üretiminin giderek hızlanması ve bunun sonucu olarak da mevcut bilgilerin eskimesidir. Bilginin değişen konumunun bir diğer anlamı da bilgiye erişmenin toplumdaki eşitsizlik kaynaklarından biri haline gelmesidir.

Bilginin dolaşımı ve paylaşımının insani ve ekonomik kalkınmanın, dolayısıyla da küresel rekabet avantajının temel dinamiği haline gelmesi yeni bir olgudur. Küresel ticaret ağlarının entegre dünyasında rekabet ile özgürce dolaşan ve paylaşılan bilgi, ekonomik açıdan katma değer yaratmaktadır. Üretilen bilginin küresel ağlardaki dolaşım yeteneği, tüm sektörlerin etki ve kapsamını belirlemektedir.

Teknolojik gelişmelerin bilgiyi biriktirici ve çoğaltıcı yansımaları sonuçta küresel ekonomik düzlemde önemli değişimlere imkan sağlamıştır. Ancak, ortaya çıkan bu değişim süreci büyük ölçüde gelişmiş ekonomilerde geçerli olmuştur. Gelişmekte olan ekonomilerin ise mevcut yapısal sorunları veri iken, gelişmiş ekonomi koşullarına sahip oldukları söylenemez. Bu gelişmişlik farkları nedeniyle de bu ülkelerin küreselleşme sürecinde ülkeden ülkeye değişen düzeyde sorunlar ile karşı karşıya kaldıkları görülmektedir.

Modern bilgi ve iletişim teknolojileri aynı zamanda araştırmacıların farklı yerlerde ve birlikte çalışmalarına da olanak tanımaktadır. Bu da araştırmacıların üretkenliklerinde bir artışı beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak Ar-Ge’de yeni bilgi üretiminde ve teknolojide hızlı bir ilerleme yaşanmıştır. Yeni bilgi ve teknoloji üretmenin en önemli göstergelerinden birisi her yıl USPTO tarafından verilen patent sayısıdır (Grindley and Teece,1997), (Pakes & Griliches, 1980) ve (Griliches, 1990). USPTO tarafından 1981’de verilen patent sayısı 71,114 iken bu rakam 2003 yılında 187,053’ e yükselmiştir. Birleşik devletler dışındaki ülkelere verilen patent oranı 1981’de % 39 iken 2003 yılında bu oran % 49’ a yükselmiştir. Böylece yeni bilgi ve teknoloji üretimindeki artış yeni bir küresel eğilim ortaya çıkarmıştır. Kavuşmasını sağlamıştır. Dünyanın GSYİH içerisinde ithalat ve ihracat payı (ki bu da küresel ekonomide küreselleşmenin ve rekabetin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir) 1960 yılında %24 iken 2002 yılında bu oran % 47’ye yükselmiştir.

Görüldüğü gibi bilgi devrimi ve bununla artan küreselleşme ekonomik ve sosyal gelişmelerin yükselmesi için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu gelişmeler içerisinde yer almayan ve bu ilerlemeye ayak uyduramayan ülkeler birçok riskle karşı karşıya kalmaktadırlar. Tüm bunlardan hareketle bilgi ekonomisi alanındaki devamlılık, başarılı stratejilere bağlıdır. Gelişme sürecinin temelindeki strateji, bilginin üretilmesi ve sürekli kullanılmasıdır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005