Bilgi Ekonomisinin Ekonomik Etkileri
Son yıllarda
bilgi ve iletişim teknolojisi sektöründe yaşanan
gelişmeler, ekonomik
performans üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli etkiler
oluşturmuştur. Bilgi ekonomisinin iktisadi etkileri
konusunda yapılmış ampirik çalışmalarda, bilgi
teknolojisi
yatırımlarının,
ekonomik performans üzerindeki etkileri, yönü ve
derecesi konusunda ortak bir kanı
oluşmamıştır. Konuyu mikro ekonometri yönüyle ele
alan çalışmalardan Brynjolfsson and Hitt (1996) ve
Lehr and Lichtenberg (2001), genellikle bilgi
teknolojisinin
ekonomik performans üzerindeki olası etkilerini ya
firma ya da endüstri düzeyinde incelemişlerdir. Bu
tür çalışmaların bulguları genel anlamda bilgi
teknolojisinin
firma ya da
endüstri performansını pozitif yönde etkilediği
şeklindedir. Makro çalışmalarda ise Motohashi(1997),
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ayrımına göre
farklı sonuçlar elde etmiştir.
Bilgi ekonomisi,
ekonominin temel yasalarını değiştirmekten ziyade,
mikro ve
makro birimlerde bir zihniyet ve anlayış değişikliği
meydana getirmektedir. Bu doğrultuda
bilgi
ekonomisinin işleyişini analiz edebilmek için
ekonomik etkilerinin de incelenmesi
gerekmektedir.
Dolayısı ile bu bölümde bilgi ekonomisinin mikro ve
makro ekonomik etkileri incelenecektir.
Bilgi
Ekonomisinin Mikro Ekonomik Etkileri
Ekonomide temel
ayrımlardan biri mikro ve makro iktisat ayrımıdır.
Mikro iktisat,
bireysel
tüketicilerin, firmaların ve faktör sahiplerinin
iktisadi davranışlarını inceleyen bir bilim
dalıdır. Daha genel bir ifade ile mikro iktisat
teorisi, bir tüketicinin faydasını
maksimum düzeye
çıkarmak için gelirini nasıl harcayacağını, bir
firmanın üretim maliyetini minimum düzeye
indirmek için veya kârını maksimum düzeye çıkarmak
için faktör bileşimini nasıl belirleyeceğini,
belirli bir piyasa yapısının nasıl ortaya çıktığını,
faktör fiyatları
ve istihdamın nasıl belirlendiği ile vergi ve mali
yardımlarla hükümetin toplumun refahını nasıl
arttırdığını incelemektedir.
Bilgi ve
iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucunda
“Elektronik Pazar”
olarak
adlandırılan yeni piyasa yapıları ve elektronik
ağlar ortaya çıkmıştır. Bu sistemlerin
etkileri mikro düzeye indirgenerek yeni yaklaşımlar
ileri sürülmekte ve teoriler geliştirilmektedir.
Ayrıca bilgi ekonomisinin mikro düzeyde fiyat ve
maliyet üzerinde de
çeşitli etkileri
bulunmaktadır. Bu kapsamda çalışmanın bu bölümünde
bilgi ekonomisinin
tüketim, üretim,
maliyet ve piyasalar üzerinde nasıl ve ne yönde bir
etki oluşturduğu incelenecektir.
Bilgi
ekonomisinin tüketim üzerindeki etkileri
Tüketim kuramında merkezi bir rol oynayan
tüketicilerin amacı, faydalarını
maksimum düzeye
çıkarmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek isteyen
tüketicilerin piyasadaki
davranışları, pek çok faktörden etkilenmektedir.95 Bilgi
ekonomisinde yaşanan gelişmeler tüketici
davranışlarını belirlemede önemli bir faktör haline
gelmiştir. Tüketicilerin
geleneksel ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılan mal ve hizmetlerin
yerini kısmen bilgi yoğun mal ve hizmetler
almıştır.
Bilgi ve
teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler sonucunda
ürünlerin (özellikle bilgi yoğun mal ve hizmetler)
yaşam süreleri giderek kısalmaktadır. Bu durumda
tüketicilerin ihtiyaçları ancak bu ürünlerin yeni
versiyonları ile karşılanabilmektedir. Ayrıca bilgi
ekonomisiyle birlikte tüketim alışkanlıkları da bir
takım değişmelere uğramıştır. Örneğin,
televizyon, adres defteri, manuel fotoğraf makinesi ve kasetçalar gibi
ürünler yerini DVD
player, notebook,
dijital fotoğraf makinesi ve mp3’lere bırakmıştır.
Tüketiciler daha önceleri ihtiyaç duydukları mal ve
hizmetleri satın almak için
doğrudan firmalar
ile iletişim kurmak durumundaydılar. Ancak bilgi
ekonomisi, tüketicilere mal ve hizmetleri arz
eden firmalar ile daha farklı iletişim olanakları
sunmaktadır. E-ticaretle
gerçekleşen ticari faaliyetlerin ulaştığı boyut bu
durumun bir neticesi olarak görülmektedir.
Bilgi ekonomisi, tüketim kültürünü küreselleştirerek
mal ve hizmet talebinde çeşitli değişikliklerin
olmasına neden olmuştur. Refahın göreceli olarak
artması sonucu tüketicilerin temel tüketim mallarına
kıyasla boş zamanı değerlendirmek için
yaptıkları giderler artmaya başlamıştır.
Bununla birlikte tüketicilerin mal ve hizmet
kalitesine verdikleri önem artmakla birlikte yaşam
kalitesine daha fazla önem verilmiş ve çevreye olan
duyarlılık artmıştır.
Bilgi toplumunun ekonomik modeli kişiselleştirmeye
dayanmaktadır. Bir
ekonomide
çeşitli mal ve hizmetlerin kişiselleştirilmiş olarak
üretilmesi zengin ve karmaşık bir toplumun
göstergesidir. Gelişen teknoloji, mal ve hizmetlerin
kitlesel olarak
kişiselleştirilmesine (mass customization) olanak
sağlamaktadır. Kitlesel kişiselleştirme,
tüketicilerin istedikleri şeyi, istedikleri zamanda,
istedikleri yerde ve istedikleri biçimde,
kârlı olarak
sağlayabilme yeteneği şeklinde tanımlanmaktadır.100
Bilgi ekonomisi ile artık
tüketici için
önemli olan; tüketim kolaylığı, ihtiyaçların
tatminindeki hizmet kolaylığı ve firmaların müşteri
değerine önem vermeleridir. Böylelikle tüketicilerin
toplam fayda
seviyelerinde ve
yaşam kalitelerinde artış meydana geleceği
söylenebilir.
Genel olarak
değerlendirildiğinde bilgi ekonomisinin klasik
iktisada göre belirgin farkı daha çok
iletişim ve onay işlemlerinde ortaya çıkmaktadır.
Veri aktarımının sağlanması için klasik yöntemde
birçok yol vardır. Ancak bunların hiçbirisi e-posta
ve diğer data
aktarım alanlarından daha hızlı olamamaktadır. Bilgi
ekonomisinin en önemli unsurlarından biri
olan bilgi ve iletişim teknolojileri vasıtasıyla,
mal ve hizmetler tüm dünyaya açılan bir piyasada ve
doğal rekabet ortamında arz edilmektedir. Bu
rekabet, tüketici
açısından her zaman için daha iyi, kaliteli, ucuz ve
sürekli mal bulma imkanı gibi sonuçlar
doğurmaktadır.101 Bunun yanı sıra bilgi
ekonomisi tüketicilere, evden çıkmadan
alışveriş
imkanı, ulaşım maliyetlerinde bir düşüş, en uygun
ürünü bulma, zaman tasarrufu ve ürün ile
ilgili daha rahat bilgi alma gibi olanaklar
sağlamaktadır. Koyuncu ve
Bhattacharya
(2004) tarafından Amerika’da ikili ve çoklu lojistik
modeller (binomial ve
multinomial
logistic models) kullanılarak yapılan ampirik
çalışmanın sonuçlarına göre, internetten
yapılan alışverişin daha hızlı ve daha ucuz
olmasından dolayı, bireylerin alışveriş yaparken
interneti diğer alışveriş yöntemlerine göre daha çok
tercih ettikleri görülmüştür.
Bilgi
ekonomisinin üretim üzerindeki etkileri
Üretim, belirli bir süre içerisinde üretim
faktörlerinin mal ve hizmete dönüştürülmesidir.
İncelenen dönemin boyutuna bağlı olarak üretim
faktörleri sabit ve
değişken faktör
olarak sınıflandırılmaktadır. İktisat biliminin hiç
değişmeyen ve değişmesi
de mümkün
olmayan çok önemli bir yasası “Artan ve Azalan
Verimler Yasası”103 dır.104
Artan ve
azalan verimler yasası, hiç olmazsa üretim
faktörlerinden birinin sabit olduğu
hususlarda geçerlidir. Dolayısyla söz konusu yasa, kısa dönem analizi
ifade etmektedir.105
Clark’a göre;
bilginin bir üretim faktörü olarak üretimde daha
yoğun şekilde kullanılması durumunda, üretim
artışına katkısı azalan değil, artan bir seyir
içinde gelişme göstermektedir.106 Bu
anlamda bilgi ekonomisinde, bilgi üretim faktörü
olarak
kullanıldığında azalan verimden ziyade artan verim
daha geçerli olmaktadır. Ancak diğer ekonomik
yapılarda olduğu gibi, bilgi ekonomisinde de
üretimin artması için üretim
sürecinde daha
çok miktarda üretim faktörlerinin kullanılması
gerekmektedir.
“Nobel” ödülü
kazanmış iktisatçı Kenneth Arrow, bilginin üretim
faktörü olarak
kullanılması
hususunda “Bir miktar bilgi sahibi olmadan yeni
bilgiler öğrenilemez. Yeni
bilgi üretebilmek
için bilgiye ihtiyaç vardır. Gelişmekte olan
ülkelerin kendi toplumlarının dışındaki
bilgileri alıp kullanabilmeleri için büyük bir bilgi
edinme kapasitesine sahip olmaları, bunun için de bu
kapasiteyi geliştirmeleri gerekmektedir” tespitinde
bulunmaktadır.
Benzer şekilde Avustralya’daki “Australian Centre
for Innovation And International
Competitiveness” adlı kuruluş, bilgi ile ilgili bazı
paradoksların kabul
edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu paradokslar şu şekilde
sıralanmaktadır: “Bilgi
bir üretim
faktörüdür, ancak kullanılarak tüketilemez. Başka
üretim faktörleri kullanıldığı
zaman tüketilir.
Bilgi transfer etmekle kaybolmaz. Hem transfer
edersiniz, hem sizde kalır. Bilgi boldur
fakat bilgiyi kullanma yeteneği kıttır. Bilgi
üretimi organizasyona direnç gösterir. Bilginin çoğu
günün sonunda kapıdan çıkıp gider”.
Klasik iktisat anlayışında, fordist kitlesel üretim
yöntemi hakimdir. Bu üretim anlayışında çok sayıda
standart ürün üretilerek ölçek ekonomisinden
yararlanma söz
konusudur. Bilgi ekonomisinin daha karmaşık ve
zengin bir toplumsal yapının göstergesi
olması nedeniyle esnek üretim anlayışı benimsenmektedir. Bu üretim tarzı
anlayışında,
kitlesel ölçekte
ancak tüketicilerin farklı tercihleri dikkate
alınmakta ve esnek uzmanlaşma gibi
yöntemlerle üretim yapılmaktadır.
Bilginin üretim
faaliyetleri üzerindeki etkisi, üretim fonksiyonuna
bilginin dahil
edilmesiyle
belirlenebilir. Grossman ve Helpman, üretim
fonksiyonunu, sermaye ve emeğin değişik
oranlardaki kombinasyonu olarak tanımlamaktadırlar.
Solow tarafından ortaya
atılan Neo-klasik
teoriye göre; büyümenin itici gücü olarak varsayılan
teknolojik gelişme üretim fonksiyonuna
dahil edilmeyerek dışsal olarak kabul
edilmiştir. Neo-klasik
iktisatçılara
göre üretim faktörleri, sadece emek ve sermayeden
oluşmaktadır.109 Bilgi, verimlilik,
eğitim ve entelektüel sermaye dışsal faktörler
olarak belirlenmiştir.110 Üretim
fonksiyonu matematiksel olarak denklem 1’deki gibi
ifade edilir.
Q = f(K, L)
Denklem 1’de yer
alan Q; belirli bir dönemde üretilen bir malın
üretim miktarını,
K, üretimde
kullanılan sermaye miktarını, L ise üretimde
kullanılan işgücü miktarını göstermektedir.
Romer (1994) ise
yapmış olduğu çalışmada bilgi seviyesi ve firmaların
araştırma-geliştirme
(Ar-Ge) harcamalarını toplam üretim fonksiyonuna
dahil etmiştir. Romer’in
modelinde bilgi,
bir üretim faktörü olarak üretim fonksiyonu
içerisinde yer almaktadır. Romer, ekonomik büyümenin
arkasındaki asıl itici gücün, fiziksel sermaye
yatırımları ile
bu yatırımlar
yoluyla oluşan bilgi birikimi olduğunu
söylemektedir. Ona göre, bilgi birikimi
sayesinde ölçeğe göre artan getiri oluşacak ve bu da
ekonomik büyümeyi olumlu etkileyecektir.
Üretim fonksiyonu aracılığıyla bilgi ve iletişim
teknolojilerinin üretimi nasıl etkilediğine ilişkin
yapılan diğer bir çalışma Pohjola (2002)’ya aittir.
Pohjola’ya göre modern ekonomide bilgi ve iletişim
teknolojileri, çıktı ve girdi olarak ikili bir rol
oynamaktadır. Bu rollerden biri bilgi ve iletişim
teknolojilerini üreten endüstrilerin oynadığı rol,
diğeri ise bilgi ve iletişim teknolojilerini
kullanan, yani girdi olarak talep eden endüstrilerin
oynadığı roldür.
Bilginin bir
üretim faktörü olarak üretim sürecinde yer alması
ile birlikte, (1) nolu üretim fonksiyonu (2)
nolu üretim fonksiyonu şekline dönüşmektedir. Üretim
fonksiyonunda yer alan “I”, üretimde faktör olarak kullanılan bilgiyi
göstermektedir.
Q = f(K, L, I)
Sonuç olarak bilgi ve iletişim teknolojileri,
üretimi ve ekonomik büyümeyi üç şekilde
etkilemektedir.
1.
Bilgi ve
iletişim teknolojilerinin çıktı (katma değer)
etkisi: Bilgi ve iletişim
teknolojileri
mal ve hizmet üretiminde, katma değer artışına yol
açmaktadır.
2.
Bilgi ve
iletişim teknolojilerinin girdi etkisi: Diğer mal ve
hizmetlerin
üretiminde girdi olarak kullanılan bilgi ve iletişim
teknolojileri, ekonomik büyümeye ikinci bir
katkıda bulunmaktadır.
3.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin teknolojik
ilerleme etkisi: Bilgi ve iletişim
teknolojileri yeni teknolojilerin
bulunmasına yardımcı olmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin çıktı ve
teknolojik ilerleme etkisi daha çok
gelişmiş
ülkelerde görülürken, girdi etkisi her ülkede
görülmektedir.
Bilgi
ekonomisinin maliyetler üzerindeki etkileri
Bilgi ekonomisi,
kendine özgü niteliklere sahip olmakla birlikte
genel anlamda geleneksel ekonomiye benzer bir
görüntü sergilemektedir.
İktisat
teorisinde, üretim miktarı arttıkça belirli bir
üretim düzeyine kadar ortalama
maliyet düşer. Belirli bir üretim düzeyinden sonra üretimdeki büyük
artışlar karşısında oratalama maliyet yeniden
artmaya başlar.
Buna karşılık, bilgi ekonomisinde bilgi ve iletişim
teknolojilerinden dolayı
engelleyici bir
faktör bulunmamaktadır. Üretim miktarı arttırıldıkça
maliyetlerde azalan bir seyir izlenmekte ve
artan üretimle birlikte marjinal maliyet asimtotik
olarak sıfıra yaklaşmaktadır. Bilgi ekonomisinde, bu
şekilde azalan maliyetler, bilişim
teknolojilerinin
ortaya çıkardığı yeni sektörlerin en önemli
özelliklerinden biridir. Bilgi
ekonomisinde yazılım, ilaçlar ve biyoteknoloji ürünleri gibi bilgiye
dayalı veya bilgi yoğun mallar ortaya
çıkmaktadır. Herhangi bir malın içindeki bilgi
yoğunluğu arttıkça marjinal
maliyet sıfıra
yaklaşmakta ve tüketimde rekabet ortadan
kalkmaktadır.118
Sayısal mal ve
hizmet üretiminde maliyet yapısı geleneksel
üretimden farklılıklar göstermektedir. Bilgi
yoğun mal ve hizmetlerin üretimi başlangıçta
genellikle yüklü miktarda yatırım gerektirmektedir.
Bu yatırımlar "batık maliyet" (sunk cost) olarak
adlandırılabilir.
Burada batık maliyet kavramı ile yatırımdan
vazgeçildiği takdirde yatırım
mallarının satışı yoluyla veya başka bir yol ile geri kazanılamayan
maliyetlerden bahsedilmektedir. Ancak sayısal mallar
bir kez üretildikten sonra tekrar üretimi (veya
diğer bir ifade ile kopyalanması) oldukça
düşük maliyetlerle gerçekleşmektedir.120
Dolayısıyla sayısal malların üretim miktarı arttıkça
marjinal ve ortalama maliyetlerde
azalma ve artan
getiri eğilimi görülmektedir. Bu tip malların
üretiminde ürün geliştirmenin
maliyeti önemli fakat daha sonra onu kopyalamanın veya benzerlerini
piyasaya sürmenin
maliyeti son
derece düşük olduğu için son birim maliyeti çok
düşük hatta sıfıra yakın olabilmektedir.
Bilgi
ekonomisinde bilgi ve iletişim teknolojilerin yoğun
kullanılması nedeniyle, üreticilerin, tüketicilerin
ve tedarikçilerin ağlar üzerinden bir araya
gelmeleri üretim
maliyetlerinde düşüşe neden olmaktadır. Aynı şekilde yeni teknolojilerin
firmalara getirdiği esneklik, tüketici
talebinin hızla karşılanmasını sağlarken, stok
bulundurma maliyetini düşürmektedir. Bu iki duruma
tam zamanında üretim (Just-in time production) ve
tam zamanında satışa (just-in-time selling) iyi
birer örnektirler.
Bilgi ekonomisinde genel olarak maliyet konusunda
teorik olarak bir takım değişiklikler ileri
sürülmektedir. Firmalar, bilgi ve iletişim
teknolojileri yardımıyla
varlıklarını
daha etkin bir şekilde kullanmaktadırlar. Ayrıca
daha önce ulaşılması zor olan piyasalara
ulaşma, kısa sürede yeni ürün geliştirme, dağıtım ve
zaman tasarrufu daha olanaklı hale gelmektedir.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin firmalara
sağlamış olduğu bu
fırsatlar sabit
ve değişken maliyetlere olumlu bir şekilde
yansımaktadır. Bu durum,
ekonominin diğer
sektörlerine de önemli ölçüde verimlilik artışı
sağlamaktadır.
Bilgi
ekonomisinin piyasa yapıları üzerindeki etkileri
Piyasa, bir malı
satın almak veya satmak için birbirleri ile ilişki
kuran kişi veya firmaların bir grubu olarak
tanımlanmaktadır.124 Piyasa belirli bir
mekanla sınırlandırılamaz. Zira çeşitli bilgi ve
iletişim teknolojileri vasıtasıyla mal ve hizmet
alışverişinin
önemli bir kısmı elektronik ortamda
gerçekleşmektedir.125 Bilgi ve iletişim
teknolojileri, piyasaları birbirine entegre ederek
ekonomik faaliyetleri daha küresel hale
getirmektedir. İktisadi faaliyetlerde bilgi ve
iletişim teknolojilerinin yoğun kullanılmasıyla
sanal
kuruluşlar, topluluklar ve piyasalar ortaya
çıkmıştır. Tüketiciler, firmalar ve kamu
kuruluşları
internet aracılığıyla sanal ortamlarda bir araya
gelerek ticari faaliyetler ve diğer işlemleri
gerçekleştirmektedirler.
Bilgi ve
iletişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı
gelişmeler bir taraftan mal ve hizmet
üretiminde kalite ve etkinliği artırırken diğer
taraftan mal ve hizmetlerin fiyatlarını düşürme
yönünde piyasalara etki ederek dünya üzerinde
standart mal ve
hizmetlerin sunulduğu küresel bir ortak pazarı ortaya çıkarmaktadır.
Rekabetçi piyasalarda yüksek düzeyde hissedilen bu
durum, eksik rekabet piyasaları için de geçerli
olmaktadır.
Piyasa yapıları, endüstrideki firma sayısı ve
endüstriyi oluşturan firmaların
ürettikleri
malın niteliğine göre sınıflandırılmaktadır. Bu iki
kritere göre piyasalar; tam
rekabet
piyasası, monopol piyasası, monopollü rekabet
piyasası ve oligopol piyasası olarak
dörde ayrılmaktadır. Bu çerçevede, bilgi ekonomisinin tam rekabet,
monopol ve oligopol piyasasında oluşturduğu
olası etkiler incelenecektir.
Bilgi
ekonomisinin tam rekabet piyasası üzerindeki
etkileri
Tam rekabet piyasası, alıcı ve satıcıların çok
sayıda olduğu, homojen malların
üretildiği,
iktisadi karar birimlerinin piyasa hakkında tam
bilgi sahibi olduğu ve piyasaya giriş çıkışın
engellenmediği piyasa olarak tanımlanmaktadır.127
Söz konusu piyasa
ortamında bilgi ekonomisinin etkilerini anlayabilmek
için tam rekabet piyasasının tanımını
ve özelliklerini
baz alarak bilgi ekonomisi ile arasındaki ilişkiyi
açıklamak gerekmektedir.
1.
Atomisite:
Tam
rekabet piyasasında, bir malın çok sayıda alıcı ve
satıcısının bulunması, alıcı ve satıcılardan
her birinin malın fiyatını etkilemeyecek ölçüde
küçük olduğu varsayılmaktadır. Tam rekabet şartları
altında piyasa arz ve talebe göre oluşan
piyasa fiyatı,
endüstriyi meydana getiren firmaların herbiri için
veridir. Bir veya birkaç
üretici veya
tüketicinin malın arzedilen veya talep edilen
miktarını değiştirmeleri halinde, piyasa
dengesi hissedilebilecek ölçüde değişmez.
Bilgi ekonomisinde ise alıcı ve satıcıların sayısı
sınırlıdır. Sayısal mal ve
hizmetlerin
üretimi teknoloji ve bilgi içerdiğinden bu mal ve
hizmetleri üreten firma sayısı
sınırlı
olmaktadır. Sınırlı sayıda firmanın gerçekleştirmiş
olduğu bir sayısal mal üretiminde piyasa
fiyatını da belirleme gücü ihtimal dahilindedir.
2.
Mobilite: Üreticiler, tüketiciler ve faktör
sahiplerinin piyasaya giriş veya
çıkışlarında
suni (patent, lisans vb. hukuki engeller) veya tabi
engellerin (büyük sermaye
ihtiyacı gibi)
olmaması durumunu ifade eder.130 Bir
faktörün piyasaya giriş ve çıkışı ile bir kullanım
alanından diğer bir kullanım alanına geçmesi
maliyetsiz olarak gerçekleşmektedir.
Bilgi
ekonomisinde piyasaya giriş ve çıkışların belirli
ölçü ve kurallar dahilinde serbest olduğu
söylenebilir. Çünkü sanal ortamda faaliyet göstermek
isteyen kişi ve firmalar, faaliyet türlerine ve coğrafi konumlarına göre alan isimleri
almak zorundadırlar. Alan isimleri belirli
bir maliyet karşılığında (tabi engel) ve belirli
hukuki kurallar (suni engel) çerçevesinde
alınmaktadır. Buna karşın; bilgi ekonomisinde,
üretimde artan verim koşullarının geçerli olması
firmaları daha fazla üretim yapmaya teşvik
etmektedir.
Aynı zamanda
artan rekabet ve küreselleşme sayesinde firmalar
ihtiyaç duydukları üretim
faktörlerinden bir kısmını daha ucuza ve istedikleri
yerden temin etme imkanına sahiptirler.
Dolayısıyla bir
bütün olarak düşünüldüğünde piyasaya giriş/çıkış
engeli minimum düzeye inmektedir.
Ayrıca bilgi ve
iletişim teknolojileri vasıtasıyla yeni firmaların
piyasaya girişleri kolay hale gelmiştir.
Piyasaya yeni firmaların girmesi rekabeti daha etkin
hale
getirmektedir. Rekabet sayesinde yaratıcılık ve
yenilikler önem kazanmakta, daha düşük
maliyetli yeni
ürünler ve hizmetler ortaya çıkmaktadır. Giderek
genişleyen bu rekabet
ortamı, bir
taraftan işletmelerin hayatta kalmaları için bir
tehdit oluştururken diğer taraftan da bu
işletmelerin gelişmeleri için bir teşvik unsuru
olmaktadır.
3.
Ürünün homojen
olması:
Tam rekabet
piyasasında çok sayıda firma tarafından
üretilen malların homojen olduğu veya daha teknik
bir ifade ile tam ikamenin olduğu
varsayılmaktadır.134
Bu durumda alıcılar, bir malın fiyatı aynı olduğu
sürece malın hangi üretici tarafından
üretildiğine önem vermezler.
Bilgi
ekonomisinde ise mal ve hizmetlerin homojen olduğu
söylenemez. Özellikle
sayısal mallarda
aynı ürün farklı yöntemlerle üretilebilmektedir.
Sayısal malların kişi veya
firmalar için
özel çözümleri içeren üretimleri yapılmaktadır. Bu
durumda kişiye özel mal ve hizmetlerin
üretimi beraberinde heterojenlik getirmektedir.
4. Tam
bilgi sahibi olma: Tam rekabet piyasasında,
üreticiler, tüketiciler ve
faktör
sahiplerinin geçmişte, şimdi ve gelecekte tam bilgi
sahibi oldukları varsayılmaktadır.
Bütün
iktisadi karar birimlerinin tam bilgi sahibi
olmaları durumunda, tüketiciler homojen bir
mala piyasada oluşan en düşük fiyatın üstünde bir
fiyat ödemezken, üreticiler de
herhangi bir
faktör için en düşük fiyattan daha fazla ödeme
yapmazlar. Aynı şekilde faktör sahipleri de
faktör hizmetleri için piyasada elde edebileceği en
yüksek faktör getirisi dışında herhangi bir getiri
kabul etmezler.
Bilgi
ekonomisinde ise, iktisadi karar birimleri artan
iletişim olanakları ve internet
vasıtasıyla daha
kolay bilgi edinilmektedir. İnternet dünyayı tek bir
piyasa haline getirdiği
için, en düşük
fiyatı, yani piyasa açısından en etkin fiyatı
bulabilme oldukça kolaylaşmıştır.
Bu durum aslında
sanal piyasalarda fiyat farklılaşmalarına karşın
talebin duyarlılığının yüksek olduğunu
göstermektedir.
Bilgi
ekonomisinin monopol piyasası üzerindeki etkileri
Monopol, yakın
ikamesi olmayan bir malın tek üreticisi yada
satıcısının olduğu piyasa şeklidir. Monopolcü
firma, rakip firmaların doğrudan rekabeti ile
karşılaşmamaktadır. Ancak tüketicilerin sınırlı
gelire sahip olmaları, bütün iktisadi malların
birbirine rakip olmasına neden olmaktadır. Bu durum
monopolcü firmanın diğer firmaların dolaylı
rekabeti ile karşı karşıya gelmesine sebep
olmaktadır. Monopolcü bir firmanın
karşılaştığı
talep eğrisi, negatif eğimlidir. Dolayısıyla, firma,
daha fazla mal satabilmek için fiyatını düşürmek
zorundadır. Monopolcü bir firma istediği düzeyde bir
fiyat belirlediğinde
buna karşılık
gelen miktara razı olmak zorundadır. Temel
kaynakların kontrolü, ölçek
ekonomilerinin
işlenmesi, patent ve özel imtiyaz hakkı gibi
faktörler monopolcü firmaların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır.
Bilgi
ekonomisinde mal ve hizmet üretiminde yoğun
teknolojinin kullanılması sonucunda ortaya
çıkan dışsal faktörler, piyasaya girişi kısıtlayan
en önemli engeldir.
Dışsal faktörlerin yoğunluğu ve etkisi nedeniyle piyasanın gerçek
anlamda rekabetçi bir
piyasa olması
olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu tip piyasalarda
ister istemez sınırlı sayıda
firmanın
faaliyette bulunması beraberinde tekelleşmeyi
getirerek, piyasanın yoğunlaşma derecesini
artırmaktadır. Dolayısıyla bu piyasalarda monopolist
eğilimler bilgi ekonomisinin yapısından kaynaklanan
doğal monopollerdir.
İktisat
teorisinde bir mala, maliyet ve kalite farkı
olmadan, farklı piyasalarda veya
farklı miktarlar
için farklı fiyat talep edilmesine fiyat
farklılaştırması denilmektedir.
Firmaların monopol kazançlarını daha da
arttırabilmesinin bir yolu olarak görülmektedir.
Bunun sonucunda rekabet sisteminde aksaklıklara ve
tüketicilerin refahında azalmaya yol
açan bu durum,
bilgi ekonomisinde değişime uğramaktadır.
Dolayısıyla bilgi ekonomisinde fiyat
farklılaştırması ekonomik etkinliğin ve sosyal
refahın arttırılması için zorunlu bir mekanizma
olarak ortaya çıkmaktadır.
Fiyat farklılaştırması türleri incelendiğinde,
birinci dereceden fiyat
farklılaştırmasında monopolcü firmanın, tüketici
rantının tümüne sahip olmak için malın her
birimini ayrı ayrı satarak her tüketiciden
ödeyebileceği maksimum fiyatı talep
etmektedir. Ancak söz konusu durum bilgi ekonomisinde geçerli değildir.
Çünkü bilgi ve
iletişim
teknolojilerinin etkisiyle tüketiciler
bilinçlenmekte ve herhangi bir şekilde üretici
firma
tarafından kendilerine farklı fiyat uygulandığını
anladıklarında, seçili firmayı terk edip,
alternatif ürünler üreten başka firmalara
yönelmektedirler.
İkinci derece fiyat farklılaştırması, monopolcü
firmanın tüketici rantının bir
kısmına sahip
olmak için malın belirli bir miktarının her birimine
tek bir fiyat talep
edilmesidir.
Bu uygulama bilgi sektöründe de yaygın olarak
kullanılmakta ve tüketiciler
farklı
teknolojik ürünlere farklı fiyatlar ödemektedirler.
Ancak bu uygulamanın sosyal maliyeti düşük
kalite olmaktadır. Çünkü firma farklı fiyat
uygularken ürettiği ürünün
kalitesini göz
önüne alacak ve buna göre bir fiyatlandırma
yapacaktır.
Bir diğer fiyat
farklılaştırması, farklı piyasalarda farklı fiyat
talep edilmesi sonucu oluşan üçüncü derecede
fiyat farklılaştırmasıdır. Üçüncü derecede fiyat
farklılaştırma
uygulamasının kârlı olabilmesi için piyasalardaki
talep esnekliklerinin farklı olması
gerekmektedir. Bilgi ekonomisinde bilgi yoğun mal ve
hizmet sunan firmalar zengin
piyasalara yüksek fiyatlandırma, daha az gelişmiş piyasalara ise düşük
fiyatlandırma uygulayarak bunun sonucunda hem
karlarını arttırabilmekte hem de sosyal refahın
yükselmesini sağlamaktadırlar.
Bilgi
ekonomisinin oligopol piyasası üzerindeki etkileri
Oligopol, nispi olarak az sayıda satıcı ile
nitelenen bir piyasadır. Endüstrideki firma
sayısının sınırlı oluşu nedeniyle firmalar,
birbirlerinin davranışını dikkate almaktadırlar.
Oligopol piyasasındaki firmalar homojen bir mal
üretebileceği gibi
farklılaştırılmış mal da üretebilirler. Oligopol
piyasasında homojen mal üreten firmaların talep
ettikleri fiyat aynı olurken, farklılaştırılmış mal
üreten firmalar farklı fiyat talep
edebilirler.
Gerçek yaşamda yaygın olarak rastlanan piyasa yapısı
oligopol piyasasıdır.
Oligopol piyasasında az sayıda firmanın olması
nedeniyle firmalar birbirlerine
bağımlıdırlar.
Üretilecek malın fiyat ve miktarı ile ilgili bir
değişiklik yapmayı düşünen
oligopolcü firma, rakiplerinin nasıl bir tepki göstereceğini
değerlendirmek zorundadır.149 Aynı
şekilde bilgi ekonomisinde de oligopol yapıdaki
firmaların uyguladıkları fiyat değişiklileri
rakipleri tarafından bilgi ve iletişim teknolojileri
vasıtasıyla anında
saptanabilmektedir. Tepkinin gecikmeden
verilebilmesi, fiyat indirimi stratejisinin etkisini
azaltacaktır. Bu durumda rakip firmalar da
fiyatlarında ayarlama yaparak, fiyatını düşüren
firmaya daha fazla müşteri elde etmesine
imkan tanımayacaktır. Bu nedenle oligopol
niteliği taşıyan
müteşebbisler bilgi ekonomisinin yapısal
özelliklerinden kaynaklanan yeni durumdan
olumsuz etkilenebileceklerdir.
Firmaların
rekabet üstünlükleri zaman içerisinde değişim
göstermektedir. İktisat teorisinde oligopol
piyasasındaki bu rekabet üstünlüğü hakim firma
modeli ile
açıklanmaktadır. Hakim firma modeli, bazı oligopol
endüstrilerde üretim miktarının önemli bir kısmını
kontrol eden tek bir firma ile endüstri üretimine
oranla önemsiz miktarda üretim
yapan küçük
firmalardan oluşan bir modeldir.151
Ayrıca oligopol piyasasındaki firmalar düşük
maliyet, esnek üretim ve toplam kalite ile de hakim
firma durumlarını devam
ettirerek rekabet
üstünlüklerini sürdürebilmektedirler. Oysa bilgi
ekonomisinde bilgiyi kullanan, kullandığı
bilgiyle sürekli yenilikler gerçekleştiren ve en
kısa sürede piyasaya
yeni ürün sunan
firma, rekabet üstünlüğü sağlayarak lider firma
konumuna gelmektedir.
Gerekli düzeyde
yenilik ve icatlarda bulunmayan firmaların lider
firmaya yetişmesi veya
aynı çabayı göstermeyen lider firmanın hakimiyetini sürdürmesi mümkün
değildir.152 Bu
durumda, ağ
etkilerinin olduğu piyasalarda takip eden
konumundaki firmaların önemli yenilikler ortaya
çıkarması; lider konumundaki firmanın ise
liderliğini sürdürebilmek için, muhtemel
rakipleri bu türden yenilikleri piyasaya sunmadan
önce, kendisine liderlik olanağı sağlayan mevcut
ürün, süreç veya standartlarını ortadan kaldıracak
yenilikleri oluşturma stratejisini gütmesi
gereklidir. Neticede ağ endüstrisinde rekabet,
piyasa liderliğini ele geçirmeyi veya muhafaza
etmeyi amaçlayan bir araştırma ve geliştirme
yarışını içermektedir.
Sonuç olarak, bilgi ekonomisinde oligopolistik bir
piyasa yapısı zamanla monopolistik bir yapıya
dönüşebilir. Bunun nedeni bilgi ekonomisinin
“kazanan her şeyi
alır” şeklinde tanımlanan bir rekabete daha yatkın
olmasıdır.154 Bu tip endüstrilerde söz
konusu
olan ağ etkisi, piyasaya tüketicilerin tatminkar
olmasını sağlayan bir ürünü ilk defa ortaya koyan
firmanın gittikçe daha fazla müşteri toplamasına,
ürettiği ürünün daha değerli bir hale
gelmesine ve tekel pozisyonuna yükselmesine yol
açar.
|