Bilgi Ekonomisinin Makro Ekonomik Etkileri
Bilgi ekonomisinin
makro ekonomik etkileri, ekonominin verimlilik düzeyinde
gözlenen
değişimle
belirlenir. Bu değişimi
belirlemek amacıyla bilgi ekonomisinin istihdam, ekonomik büyüme,
dış
ticaret ve gelir dağılımı
üzerindeki
etkileri ele alınmaktadır.
Bilgi
ekonomisi ve istihdam
Bilginin üretimde faktör olarak kullanılmasıyla
birlikte geleneksel iş yapısı değişime uğramıştır.
Materyale, fiziki beceriye dayanan, somut yapıdaki
geleneksel iş yapısı yerini bilgiye ve zihni
çalışmaya dayalı, soyut bir yapı teşkil eden bilgi
işine
bırakmaktadır. Bununla birlikte geleneksel iş
yapısında, fiziki bir aktarım söz konusu iken,
yeni iş
yapısında bilgi aktarımı söz konusudur. Bilgi
ekonomisinde rekabet avantajı, yeni
bilgi üretme ve işleme yöntemlerine uygun, yenilikçilik yeteneği ile
donatılmış bir insan
sermayesi
oluşması koşuluna bağlıdır. İstihdam alanında en
hızlı büyümenin bilgi temelli iş
kollarında
yaşanması bu durumun açık bir göstergesi olarak
yorumlanabilir.
Bilgi temelli
ekonomilerde rutin şeklindeki işler için işgücü
talebi azalırken, ileri
derecede vasıflı
teknisyenler ve yöneticilere olan talep artmaktadır.
Dünyadaki istihdam eğilimlerine tarihsel olarak
bakıldığında, sanayi sektöründe yoğunlaşan mavi
yakalı (beden)
işçilerden oluşan
işgücü, bilgi ekonomisiyle beraber artarak hizmet
sektöründe yoğunlaşan
ve büyük bölümü
beyaz yakalı (fikir) işçilerden oluşan bir yapıya
dönüşmüştür.
Bilgi ve iletişim
teknolojilerine yapılan yatırımlar ile nitelikli iş
gücü arasında bir tamamlayıcılık söz
konusudur. Bilgiye dayalı ekonomilerde, nitelikli
işgücü artan bir şekilde bilgi ve iletişim
teknolojileri ile ikame edici değil tamamlayıcı bir
durum sergilemektedir.
Bilgi ekonomisi,
iş gücü talebini küresel ölçekte etkilemektedir.
Yeni üretim
sistemleri,
gelişmekte olan ülkelerde kitlesel işsizliğe yol
açmaktadır. İstihdamın azalışında
teknoloji
transferinin denetimsiz ve dağınık olmasıyla
birlikte ithal teknolojilerin yeni istihdam
alanları yaratma yönünde uyarlanıp
gerçekleştirilmemesinin de payı
bulunmaktadır.162
Aynı şekilde yeni teknoloji ile ortaya çıkan
teknolojik küreselleşme,
küçük
işletmeciliğin yaygın olduğu, işgücü piyasasının
parçalı ve yeterince esnek olmadığı,
çalışanların her türlü sosyal güvenlik ve sosyal haklardan yoksun
bulunduğu az gelişmiş
ülkelerde emek
üzerinde ağır bir baskı oluşturmaktadır.163
Bu süreç çalışanların henüz yeni
yeni kazanmaya
başladıkları ekonomik ve sosyal haklarda geriye
dönüşü başlatabilecek niteliktedir.
Teknoloji
istihdam ilişkisi
Teknolojik
gelişmelerin bilgi ekonomisinin temel dinamikleri
arasında yer alması
nedeniyle bilgi
ekonomisi ve istihdam arasındaki ilişki, genelde
teknolojinin istihdama olan
etkisi olarak
incelenmektedir. Bu anlamda teknolojik gelişmenin
istihdam üzerine etkileri uzun bir süredir tartışma
konusudur. Konu süreç ve ürün yeniliklerinin etkisi
çerçevesinde
ele alındığı
gibi, sektör/endüstri ve makro düzeylerde
teknolojinin beceri sapmalı olup olmaması, başka bir
deyişle tamamlayıcılık etkisinin mi yoksa ikame
etkisinin mi baskın olduğu noktasından da ele
alınmaktadır. Bu tartışmalar gerek teorik gerekse
ampirik düzeyde yapılmaktadır. Son dönemlerde ABD
başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki tartışmalar,
teknolojik değişmenin beceri gereksinimi üzerindeki
etkileri üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Bilgi
ekonomisinin itici gücü olarak görülen teknolojik
gelişmelerin istihdam üzerine doğrudan ve
dolaylı etkileri olabilmektedir. Yeni mal ve hizmet
üretimi ve
dağıtımında ortaya çıkan yeni işler doğrudan etkiyi,
teknolojilerin kullanılması sonucunda
ekonomide ortaya
çıkan istihdam değişimleri ise dolaylı etkiyi ifade
etmektedir.
Diğer yandan, bilgi ekonomisinin önemli
unsurlarından bilgi ve iletişim teknolojilerinin
istihdam ve beceri konusunda önemli yansımaları da
bulunmaktadır.
Örneğin bilgisayarın üretim sürecinde artarak
kullanılması işgücünden tasarruf edici değil,
daha çok işgücü kullanıcı bir eğilim göstermektedir.
Dahası bilgisayar, ekonomik faaliyetlerin yapısını
dönüştürerek, farklı endüstrilerin gereksinim
duyduğu becerileri değiştirmiştir.
Bir ekonomide üretim, farklı teknolojik bilgilerden
hareketle emek, sermaye ve doğal kaynakların farklı
oranlarda birleştirmeleriyle gerçekleşmektedir. Emek
faktörü
nitelikli ve niteliksiz olarak iki şekilde
incelenmektedir. Nitelikli emekte meydana gelen bir
gelişme ülkenin beşeri sermayesinin artması anlamına
gelmektedir.
Bilgi ekonomisi ile yeni istihdam kapıları
açılırken, teknoloji eğitimi almış
personel
ihtiyacı artmaktadır. Ancak eğitilmiş eleman arzı
aynı hızla büyümemektedir.
Teknolojiyle
istihdam arasındaki ilişkiye dair literatürdeki
temel tartışmalardan birisi de, teknolojiyle
beceriler arasındaki ilişkinin tamamlayıcılık
ilişkisi mi yoksa bir ikame edicilik ilişkisi mi
olduğu noktasındadır. Teknolojik değişimlerin beceri
sapmalı olduğu,
bir başka ifadeyle yüksek düzeyde becerili işgücüne
talebi artırırken düşük becerili
emeği ikame
ettiği konusunda genel olarak bir fikir birliği
bulunmaktadır.
Genelde teknoloji ile yüksek beceri sahibi işgücü
arasında gözlemlenen tamamlayıcılık ilişkisinin daha
çok 20’nci yüzyılda ortaya çıkan bir olgu olduğu
düşünülmektedir.
Ancak 19’uncu yüzyıldaki önemli teknolojik
gelişmelerin fiziki sermaye
ara mallarını ve
düşük becerili emeği, yüksek becerili emek
sahipleriyle ikame ettiği genel olarak kabul
görmektedir.166
Ekonomik yapılarını bilgi ekonomisine dönüştüren
ülkelerde yüksek becerili
işçilerin düşük
becerili işçilere nazaran daha önem kazandığı
düşüncesi kabul görmektedir. Bilgi temelli
ekonomilerin temel unsuru olan teknoloji ile yüksek
beceri sahibi işgücü arasında pozitif bir ilişki
vardır. Yani yeni teknolojiler ile beşeri sermaye
arasında
tamamlayıcılık ilişkisi mevcuttur. Pek çok ülkede
yüksek büyüme performansının altında
sahip olunan
yüksek beceri sahibi işgücü potansiyeli olduğu kabul
edilmektedir.
Bilgi
ekonomisi ve yeni beceriler
Bilgi
ekonomisinde bazı becerilerin önemi azalırken,
bazılarının önemi artmıştır. Bilgi ve
iletişim teknolojileri sektörlerinin de etkisiyle
yeni çalışma biçimleri ortaya
çıkmaya
başlamıştır. Bilgi ve iletişim teknolojisindeki
gelişmelerin hızlanması ve sanayi
toplumundan bilgi
toplumuna geçiş, çalışma biçimlerinin de yeniden
düzenlenmesine yol açmıştır.
Bilgi iletişim
teknolojilerinin yardımıyla üretim fiziki mekandan
kopup bağımsız
bir ortama
taşınmıştır. Bu çerçevede, tele çalışma (teleworking)
ve kendi başına çalışma gibi yeni çalışma türleri
ortaya çıkmıştır. ILO’ya göre tele çalışma, merkez
bürodan veya üretimin yapıldığı yerden uzak
bir yerde yapılan, işçinin merkez büroda veya üretim
biriminde çalışan
diğer işçilerle doğrudan kişisel ilişki yerine yeni
teknolojileri kullanarak ilişki kurabildiği
çalışma şeklidir.
Tele çalışma
sisteminde işçiler için işe gidip gelmede sağlanan
zaman tasarrufu, ulaşım giderlerinin azalması,
çalışanın yaptığı iş üzerinde daha fazla kontrol ve
otonomi sahibi olması, esnek çalışma
saatleri, esnek çalışma ortamı ve aile hayatıyla iş
hayatını
bağdaştırabilme gibi faydalar söz konusu olmaktadır.
Ayrıca tele çalışma sistemi, özürlüler ve
kadınlar için yeni iş olanakları sunmaktadır.
Özürlülerin bulundukları yerlerden
çalışabilmeleri
ancak tele çalışma sistemiyle mümkün olmaktadır.
Tele çalışma
sistemi, taşıdığı potansiyele rağmen çok fazla
yaygın değildir. Bunun
temelinde de
firmaya bağlılığın azalacağı ve yöneticilerin
çalışanları izleme ve kontrolünün
zayıflayacağı kaygıları yatmaktadır. Bu kaygılardan
dolayı işçiler klasik çalışma biçimlerinden
vazgeçememektedirler.
Bilgi
ekonomisi ve ekonomik büyüme
Modern toplumların amacı ekonomik ve sosyal
gelişmeyi sağlayarak refah
seviyesini
yükseltmektir. Bu amacın gerçekleşebilmesi, üretim
faktörlerindeki artışa veya
teknolojik
gelişmelere bağlıdır. Bu nedenle belirli
bir zaman sürecinde meydana gelen üretim
artışı o ekonomideki büyümeyi ifade etmektedir.
Bilgi ekonomisinin ekonomik büyümeye etkisi
hususunda neoklasik ve yeni büyüme teorileri
arasında bir görüş farklılığı vardır. Neoklasik
görüşte kısa vadede
büyümenin kaynağı
sermaye birikimi iken, uzun vadede verimlilik artışı
tamamen dışsal teknik sürece bağlıdır. Bu
görüşün aksine yeni büyüme teorileri, teknolojinin
içsel olduğunu ve teknolojik gelişme ile verimlilik
artışının devam edebileceğini
belirtmektedirler. Genel olarak neoklasik yöntemlere dayanılarak yapılan
çalışmalar ABD
ekonomisinde
meydana gelen gelişmelere odaklanmaktadır. Yeni
büyüme teorileri ise teknolojiyi içsel bir
değişken olarak değerlendirip, ileri teknoloji
endüstrilerinde yaşanan hızlı teknik gelişmeyi ve
teknolojik yatırımları ekonomik büyüme ile
bağdaştırmaktadırlar.
Büyüme, makro
ekonomik performans göstergelerinden biridir.
Günümüzde, bilgi teknolojisi yatırımları ile
ekonomik büyüme arasındaki ilişki, bir çok teorik ve
ampirik
çalışmaya konu olmaktadır. Ülkeleri ekonomik
büyümeye götürecek anahtar faktörün bilgi
ve iletişim
teknolojileri olduğu bilinmektedir. Bilgi ve
iletişim teknolojileri ile ekonomik büyüme
ilişkisine dair bu görüşler yanlış olmamakla
birlikte tam doğru olduğu da
söylenemez.
Çünkü bilgi ve iletişim teknolojilerinin ekonomik
büyümeye etkisi, gelişmiş
ve az gelişmiş
ülkeler ayrımına göre farklı sonuçlar ortaya
çıkarmaktadır.
Pohjola (2000), 39 ülkenin 1980–1985 dönemi
verilerini kullanarak bilgi
teknolojisinin
ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini incelemiş ve
39 ülkenin tamamı için bilgi teknolojisinin ekonomik
büyüme üzerinde etkili olmadığı sonucuna varmıştır.
Ancak, Pohjola veri setini 23 OECD ülkesi ile
sınırladığında bilgi teknolojisinin ekonomik büyüme
üzerinde pozitif yönde etki yaptığı sonucuna
ulaşmıştır. Yamak ve Bozkurt (2003) 47 ülke
üzerine
1996–2000 dönemi için yaptıkları çalışmada, gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkeler için bilgi
teknolojileri yatırımlarının ekonomik büyüme
üzerinde etkisinin negatif veya
sıfır, G–7
ülkelerinde ise bu etkinin pozitif olduğu sonucuna
ulaşmışlardır. Romer (1994) ise; toplam
üretim fonksiyonuna bilgi seviyesi ve firmaların Ar-Ge
harcamaları gibi
değişkenleri dahil ederek yapmış olduğu çalışmada
Ar-Ge harcamalarının büyüme üzerinde itici
bir güce sahip olduğu sonucuna varmıştır. Gelişmiş
ekonomilerde makro düzeydeki
çalışmalarla,
bilgi teknolojisi ile büyüme arasındaki ilişki
incelenmiştir. Brynjolfsson ve Hitt(1996)
araştırmalarında, ABD ekonomisinde bilgi ekonomisine
yapılan yatırımlarla,
ekonomik
performans göstergeleri arasında pozitif korelasyon
saptamışlardır.
Bilgi ve iletişim teknolojisi yatırımlarının bazı
gelişmiş ekonomiler dışında
büyümeyi neden
etkileyemediğinin çeşitli sebepleri vardır. Bunlar;
Bilgi ve iletişim teknolojisi yatırımı eksikliği:
Birçok ülke bilgi ve iletişim teknolojilerine
henüz önemli miktarda yatırım yapmamaktadır.
Gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkelere oranla bilgi
ve iletişim teknolojileri harcamalarına daha fazla
pay
ayırmaktadırlar. Ayrıca, az gelişmiş ülkeler
sanayileşmemiş ülkelerdir. Yeterli bir sanayi
yapısı ve nüfusu
olmayan bu ülkelerde, bilgi ve iletişim
teknolojilerine olan talepte düşük düzeyde
olmaktadır.
Tamamlayıcı
yatırım eksikliği:
Teknoloji tek
başına ekonomik büyümeye katkı sağlamaz,
sadece gelişme için fırsatlar oluşturur. Bir ülke
büyük miktarlarda bilgi ve
iletişim
teknolojisi yatırımı yapmış olsa bile, bu
yatırımlardan fayda sağlayacak derecede tamamlayıcı
örgütlenmeden ve diğer altyapı yatırımlarından
yoksun olabilir. Birçok ülke zayıf örgütlenme
ve diğer altyapı sistemleri yüzünden bilgi ve
iletişim teknolojilerinin fırsatlarından
yararlanamamaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojisi
yatırımlarının etkilerini genişleten ve
yoğunlaştıran yeterli fiziksel altyapı stokuna,
beşerî sermayeye ve uygun hükümet politikalarına
genel olarak gelişmiş ülkeler sahiptirler.
Neoklasik modelin yetersizliği: Bilgi ve
iletişim teknolojileri yatırımının
özellikle az
gelişmiş ülkelerde büyümeyi neden etkileyemediğini
açıklayan diğer bir neden de neoklasik modelin
yetersizliğidir. Çünkü neoklasik model bilgi
ekonomisini ve bilgi ve
iletişim
teknolojilerini açıklamada yetersizdir. Neoklasik
görüşte kısa vadede büyümenin kaynağı sermaye
birikimi iken, uzun vadede verimlilik artışı tamamen
dışsal teknik sürece bağlıdır.
Sonuç olarak
1990’lı yıllarda ABD ekonomisi deneyimine
dayanılarak, bilgisayar yatırımları ve bilgi
teknolojileri kullanımı artışının büyüme üzerinde
etkili olduğu söylenebilir. Hesaplama gücündeki
artış büyüme üzerinde iki önemli etki meydana
getirmektedir. Birincisi, bilgisayar üretiminde aynı girdiden üretim
yapmak mümkündür ve bunun sonucu olarak da
bilgisayar üretim sektöründe verimlilik yükselir.
Ekonominin
geneline yönelik olarak da toplam faktör
verimliliği, hem endüstri hem toplam düzeylerde emek
verimliği artmaktadır. İkincisi ise bilgisayar
kullanımındaki artış bilgisayar kullanan sektörlerde
bir girdi olarak bilgisayar hesaplama gücünde artışa
yol açmaktadır. Çalışanlara
daha gelişmiş
ekipmanlar sunulması durumunda da emek verimliliği
yükselmektedir.
Hesaplama
gücündeki hızlı yükseliş, aynı zamanda hem toplam
faktör verimliliği hem de sermaye artışına yönelik
olarak toplam çıktı düzeyini de etkilemektedir.
Bilgisayar üretim teknolojisindeki gelişmeler
makro düzeyde toplam faktör verimliğinin ve emek
verimliliğinin yükselmesine katkı sağlamaktadır.
Bilgi ekonomisi ve dış ticaret
Bilginin artan
bir biçimde üretim sürecine girmesi, insanın hayatı
ile ilgili pek çok alanı etkilediği gibi dış
ticareti de etkilemiştir. Başlangıçta ihmal edilen
bilgi ilintili unsurlar, zamanla dış ticaret
teorilerinin temel değişkeni haline gelmiştir.
Sanayi
devriminden itibaren birikim hızı sürekli artan
bilgi, tarım ve sanayi toplumundan sonraki sosyo-ekonomik
yapıya adını vermiş ve bu yeni ekonomik yapıda,
üretim sürecinde klasik
üretim
faktörlerinin yerine ağırlığı artan bir unsur haline
gelmiştir.
Klasik dış ticaret teorileri, üretim faktörü olarak
sadece emek unsuruna
dayanmaktadır.
Üretim maliyetinin de homojen olduğu varsayılan emek
miktarına bağlı
olduğu kabul
edilmektedir. Oysa neoklasik iktisatçılar,
sermayenin de bir üretim faktörü ve maliyet
unsuru olarak dikkate alınması gerektiğini ileri
sürmüşlerdir. 1950’li yılların sonlarında ihraç
mallarının emek-yoğun, ithal mallarının ise
sermaye-yoğun mallardan
oluştuğunu ileri
süren Leontief paradoksuna yönelik getirilen
eleştiriler, bilginin üretim ve
dış ticaretteki
rolünü ön plana çıkaran yeni teorilerin gelişmesine
zemin hazırlamıştır.
Bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde dış
ticaret kolaylaşmış ve ülkelerin dış
ticaret hacmi
genişlemiştir. Bilgi ekonomisinin getirdiği bu
dönüşümler dış ticareti daha cazip ve
olanaklı bir hale getirmiştir. Bilgi ekonomisi ve
küreselleşme ile coğrafi sınırlamalar da ortadan
kalkmıştır. Bu süreç içinde doğrudan yabancı sermaye
yatırımları hız
kazanmıştır. İnternetin de etkisiyle üreticiler
ürünlerini kolay ve hızlı bir şekilde
sunabilmektedirler. Bunun yanında internet çeşitli ülke firmalarının
birbirlerinin ürettikleri ürünleri
değerlendirmelerini, teknoloji ve bilgi sağlayarak
yeni ürünleri geliştirmelerini sağlamaktadır.
Teknolojik
gelişmeler sonucunda doğrudan iletişim bağları
kurularak ekonomik
uzaklıklar
azaltılmış ve dış ticaret faaliyetlerinin
koordinasyonu için gereken zamandan tasarruf
sağlanmıştır. Ayrıca, gümrük uygulamalarına ilişkin
elektronik raporlama ve dokümantasyon uygulamaları
sayesinde uluslararası alandaki pek çok teknik
engelin ortadan kaldırılması da dış ticareti daha
cazip hale getirmiştir.
Bilgi
ekonomisi ve gelir dağılımı
Bilgi
ekonomisinin sunmuş olduğu ekonomik fırsatlardan
ülkeler eşit bir şekilde
yararlanamamaktadırlar. Gelir dağılımı, mal ve
hizmet üretiminde yüksek düzeyde
teknoloji kullanan ülkelerin lehine olmaktadır. Bu durum zengin ülkeler
ile fakir ülkeler arasındaki gelir
dağılımındaki eşitsizliğin daha da belirginleşmesine
neden olmaktadır.
Yoksul ülkelerde kaynakların sınırlı olması, bu
ülkelerin bilgi ve iletişim teknolojilerinden
yararlanmalarını
engellemektedir. Bu durum ülkeler arasında gelir
dağılımının giderek bozulmasına neden
olmaktadır.
Bilgi ekonomisinin gelir dağılımı üzerindeki etkisi,
son zamanlarda yapılan
uluslararası
zirvelerde tartışılmakta, ülkeler bu konu üzerinde
kendi ulusal politikalarını
belirlemeye çalışmaktadırlar. G-8’lerin Okinawa’da gerçekleştirdikleri
toplantıda bilgi zenginleri ve fakirleri
arasında giderek artan uçurum konusuna dikkat
çekilerek, mevcut sayısal uçurum yerel bir konu
olmasının ötesinde global bir konu olarak ele
alınmıştır. İnternet erişimi olanlarla olmayanlar
arasındaki uçurum; eğitim, mesleki beceriler,
okuryazarlık ve
ekonomik başarıları da etkilemekte ve bu alanlarda
varolan uçurumu daha da derinleştirmektedir.
Mal ve hizmet üretiminde bilgi teknolojilerinin
farklı düzeyde kullanılması
sonucunda ülkeler
arasında yaşanan gelir dağılımındaki uçurumun
boyutunu anlamak için farklı gelir grubunda yer alan
ülkelerin bazı gösterge değerlerine bakmak
gerekmektedir. Dünya Bankası, 2005 yılı
tahmini verilerinden hareketle GSMH’den kişi başına
düşen geliri baz
alarak ülkeleri çeşitli gelir grubuna ayırmıştır.
Dünya bankasının ayırımına göre
ülkeler gelir düzeyleri bakımından dörde ayrılmaktadırlar. Geliri
10.726$ ve üzeri olanlar
yüksek gelir
grubu, 3.466$ ile 10.725$ arasında olanlar üst orta
gelir grubu, 876$ ile 3.465$ arasında olanlar
alt orta gelir grubu ve 875 $ ve aşağısı olanlar ise
düşük gelir grubu şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Türkiye 27 ülkenin yer aldığı üst orta gelir grubu
kapsamında
değerlendirilmektedir. Çizelge farklı gelir grubunda
yer alan ülkelerin
bilgi ve
iletişim teknolojilerinin kullanım yüzdelerini
göstermektedir. Bilgi ve iletişim
teknolojilerine ait veriler 2005 yılına aitken GSYİH
verileri 2004 yılına aittir.
:
Gelir Grubuna Göre Bilgi ve
İletişim Teknolojilerinin Dağılımı |
|
|
Yüksek Gelir
Grubu |
Üst Orta Gelir
Grubu |
Alt Orta Gelir
Grubu |
Düşük Gelir
Grubu |
Nüfus |
15.7 |
9.0 |
38.3 |
37.0 |
Cep Telefonu Sahipliği |
38.7 |
17.8 |
35.2 |
8.4 |
Sabit Hat Sahipliği |
42.7 |
10.5 |
40.1 |
6.7 |
İnternet Kullanıcıları |
55.7 |
11.8 |
22.3 |
10.2 |
Toplam GSYİH |
79.9 |
6.7 |
10.1 |
3.2 |
Kaynak:
World Information Society Report, 2007
Genel olarak
bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımının
gelir seviyesi ile ilişkili olduğu
görülmektedir. Çizelgedeki verilere bakıldığında
gelir düzeyi düştükçe tüm
göstergelere ait
verilerin değeri istisnasız düşmektedir. Gelir
gruplarının bilgi ve iletişim araçlarına
sahip olma oranlarına bakıldığında; dünya nüfusunun
% 15,7’sini oluşturan
yüksek gelir
grubu internet, sabit ve mobil telefon aboneliğinde
% 38,7 ile % 55,7 arası bir
yüzdeye sahipken, dünya nüfusunun % 37'sine sahip olan düşük gelir grubu
ise dünyadaki
internet, mobil
ve sabit telefonların sadece % 6,7 ile % 10,2 arası
bir orana sahiptir. Bu da bilgi ekonomisi
sürecinde durumun yüksek gelir grubuna mensup
ülkelerin lehine
dönüştüğünü göstermektedir. Zaten var olan
gelişmişlik farkının daha da artmasına neden
olmaktadır.
Yüksek gelir grubundaki ülkelerde her bir kişinin
birden fazla telefona sahip
olduğu, bunun
dışındaki diğer gelir gruplarında her bir kişinin
bir telefona sahip olmadığı
söylenebilir. Her iki tabloda da açık bir şekilde görüldüğü gibi gelir
düzeyi düştükçe sayısal uçurumun ölçülmesinde
kullandığımız değişkenlere ait verilerin değeri
düşmektedir.
Farklı Gelir Grubuna Dahil
Ülkelerin Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Sahipliği |
|
Değişkenler (2005) |
Yüksek
Gelir
Grubu |
Üst Orta
Gelir
Grubu |
Alt Orta
Gelir
Grubu |
Düşük
Gelir
Grubu |
1.000 Kişiye Düşen Telefon
Sayısı |
1435.60 |
919.53 |
459.88 |
100.23 |
1.000 Kişiye Düşen Telefon
Hattı |
478.79 |
251.85 |
134.75 |
24.95 |
1.000 Kişiye Düşen Mobil
Telefon Sayısı |
956.81 |
667.67 |
325.12 |
76.01 |
1.000 Kişiye Düşen Bilgisayar
Sayısı |
493.08 |
160.50 |
49.03 |
19.24 |
Hane Halkı Televizyon
Sahipliğinin (%) |
96.65 |
87.10 |
70.46 |
27.44 |
Uluslararası İnternet Bant
Genişliği |
6272.93 |
753.05 |
66.44 |
7.22 |
1000 Kişiden İnternet
Kullananların Sayısı |
495.19 |
251.57 |
96.03 |
29.17 |
Kaynak:
http://info.worldbank.org/etools/kam2/KAM_page4.asp,
S.E.T. 05.10.2007.
Sonuç olarak
bilgi ve iletişim teknolojilerinden ülkeler eşit bir
şekilde istifade
etmemektedir.
Bunun en önemli nedeni de gelir ve eğitim düzeyinin
farklı olmasıdır. Zira gelir; bilgi ve
iletişim teknolojilerine sahip olmada önemli bir
faktör iken, eğitim bilgiye
erişmek ve var
olan bilgiyi kullanmak açısından önemlidir. Bu
nedenle uzun vadeli eğitim stratejileri
geliştirilmeli ve eğitime daha çok kaynak
ayrılmalıdır.
|