Bilgi Toplumu Birey ve Siyasetin Geleceği
Can Paker
insanlık tarihinde toplumsal yaşamın köklü ve çok
büyük değişikliklere uğraması mutlaka çok temel bir
üretim şekli değişikliğine ve bu da olağanüstü bir
teknolojik bir yeniliğe dayalı oluyor.
Hepimizin kolayca hatırlıyacağı bazı klasik
örnekler:
Teknolojinin ilkel silahlar, üretimin avcılık,
toplum şeklinin göçebelik olduğu yapıdan,
teknolojinin tarımsal üretim araçları, üretimin
tarım, toplumsal şeklin yerleşik ve feodaliteye
geçmesi; bu yapıdan teknolojinin buhar makinası,
üretimin sanayi, toplum şeklinin milli devlet
olduğu yapıya geçiş.
Bu yaşadığımız yıllarda aynı derinlikte ve etkide
büyük bir tarihsel toplum yapısı değişikliğinin
başladığını hissetmekteyiz. Hızla içine
yuvarlandığımız bu yeni yapıda teknoloji:
bilgisayar, telefon ve televizyonun beraberce
kullanılması; üretim şekli: bilgi üretimi,
toplumsal yapı ise bilgi toplumudur.
Bilgi toplumunun üretim yapısını analiz ettiğimizde
henüz daha bugün erişilen sonucun başdöndürücü
olduğunu görürüz. Bugün dünyada satılanı mamullerin
ancak %25'ini
malzeme ve enerji oluşturuyor geriye kalanı ise
bilgi ile ilişkili ürünler. Yıllardır dünya devi
olarak bildiğimiz General Motors'un piyasa değeri
sadece bilgisayar yazılımı üreten Microsoft
firmasından daha az bir düzeye düştü.
Üretim tarzı değiştiğinde bütün sosyolojik yapı
değişir. Değişen üretim tarzı nedir?
Çok basit enformasyondan bilgi üretilmektedir.
Bilgisayar, telefon ve TV'nin beraberce
kullanılması dünyadaki mevcut bütün bilgi depolarına
kolayca ulaşımı sağlamıştır. Bu depoları kullanarak
yeni ve pazarlanabilir bilgiyi üretmek çok büyük
ölçüde bireylere bağlı bir oluşumdur.
Buna göre üretim şekli sanayi olan toplum ile çok
büyük farklılıklar oluşmaktadır. Sanayi toplumunda
makinalar önemli ve bu nedenle değerli, insanlar
ise çok büyük ölçüde birbirlerinin yerine ikame
edilebilinir yapıdadır. Üretim kendini tekrar eden
ve önceden kesinlikle planlanan bir yapı içinde
oluşmaktadır. Sanayi toplumunun ilk aşamalarında
bir mamulü üretmiş olmak satışını garanti etmeye
yeterli bir olgudur. Üretim şekli birbirine benzer
merkezi ve hiyerarşiktir. Toplum şekli de buna çok
benzer bir durumdadır. Toplumda, herkesin katılması
gereken genel inançlar, tartışılmaz dogmalar
insanları birbirinin aynı yapmıştır. Bu yapıda
merkezi devlet kutsaldır.
Bilgi toplumunda çok köklü bir şekilde değişen
üretim şekli toplumun bütün sosyolojisini de
beraberinde değiştirmeye başlamıştır. Üretim
sürecinde sanayi toplumunun tersine makinalar değil
insanlar önemlidir. Bilgisayarların, tv'lerin,
telefon iletişiminin maliyeti bütün dünyada hızla
düşmektedir. Bu toplumda üretim yapan bu makinaların
temel hammaddesi doğada hiç sıkıntısızca bulunan
kumdur. Ancak yeni bilgiler üretebilme ve bunları
pazarlayabilme bireylere ve daha önemlisi bu
bireylerin birbirinden olan farklılıklarına
bağlıdır. Bilgi toplumunda aynılık kalkmış bunun
yerini kesin olarak farklılık almıştır.
Artık üretmek satmaya yetmemektedir. Başka
üretilenlerden çok farklı ürünleri üretebilmek ve
daha zoru, bu farklılığı sürekli şekilde sağlamak,
küreselleşen piyasalarda var olmanın vazgeçilmez
koşulu haline gelmiştir.
Üretim insanların farklılığına dayandığı için ve bu
farklı insanların ortaya çıkaracağı değişik
yaratıcılıklara ihtiyaç duyulduğu için, küresel
piyasalarda yer almak istiyen firmalar,
bünyelerindeki bütün çalışanların katılımına
ihtiyaçları olduğunu anlamışlardır. Yıllardır
duyduğumuz kalite çemberleri, ISO 9001
standartları, toplam kalite yönetimi ve bununla
ilgili ödüllerin temel ilkelerine bakıldığında tek
bir hedef olduğu görülür: Tüm çalışanları bütün
yaratıcılıklarıyla katılım ortamında tutmak. Bilgi
toplumunun yukarda tarif edilen teknolojisi
katılımı da büyük ölçüde kolaylaştırmakta ve
insanların birbirleriyle olan haberleşmesini
mesafelerden bağımsız hale getirmektedir.
Böyle bir yapıda kişisel tercihler, bireysellik,
yaratıcılık, farklılık, herşeyi sorgulama, fevkalade
önemli olmakta ve bu özellikler ekonomi tarafından
teşvik edilmektedir. Böyle bir üretim anlayışında
tabiki merkeziyetçilik ve hiyerarşi yoktur ve bu
alışkanlıkların kaldırılması için yöneticiler
tarafından savaş verilmektedir. Bu üretim tarzı
biraz abartılı bir ifadeyle olsa; bireyi
kutsallaştırmaktadır.
Sanayi toplumunun ve milli devletin bir öğesi olan
temsili demokrasinin, bilgi toplumu sosyolojisi
ilerledikçe ciddi bir değişikliğe uğrayacağı
açıktır. Haberleşmenin bu derece yoğunlaştığı bir
ortamda, katılımın günlük yaşam haline geldiği bir
toplumda, 5 yılda bir temsilcilerimizi seçip
onların 5 yıl boyunca bizleri yönetmek için ne
yaptıklarını tribünlerden seyreden bir
yönetilenler kitlesinin devamı
çok kolay olmıyacaktır. Kitlelerin siyasal sürece
sürekli katılımı hızla gündeme gelecektir. Bilgi
toplumunun gerek üretim şekli gerek ideolojisi ve
gerekse teknolojisi bunu hem zorunlu hem de mümkün
kılmaktadır.
Bu varsayımlar altında parlamenter demokrasinin ne
şekil alıcağı henüz tam bilinemez. Belki her kanunu
tüm vatandaşlarımıza elektronik gereçler vasıtasıyla
referanduma sunmıyacağı". Ancak bizi yönetmek üzere
seçtiğimiz insanların gerek bizlere gerekse yaptığı
işlere bu derece yabancılaştığı bir siyasa! süreç de
devam etmiyeceklir.
Bunun dışında sanayi toplumunun üretim yapısından
gelen herkesin aynı temel değerlere inanması, aynı
temel dogmaları benimsemesi ve tüm ülke için
geçerli sayılan ideolc-jiler, bilgi toplumundaki
üretim yapısı nedeni ile son bulacaktır. Bireyin bu
derece öneminin arttığı farklılığın bu derece yüksek
bir değer olduğu bu yeni toplum şeklinde artık
insanların değişmez dogmalar, tartışılmaz değer
yargılarına ve tüm bir ulusu kapsayan ideolojilere
hep beraber inanmaları imkansızdır. Tartışma,
sorgulama, insanların üretimdeki davranış şekli
olacağından, siyasal süreçteki davranış şekli de
olacaktır.
Her birey fikrini kolayca yayabileceğinden, artık
fikirlerin yasaklanması sadece mizah kitaplarının
konusu olabilecektir. Bütün bu oluşumu kısaca şöyle
özetliyebiliriz, çok daha üst ve başka bir düzeyde;
Atina demokrasisine dönüş. Ancak bu dönüşün nasıl
olacağı dönüşüm sonucunda demokrasinin nasıl
çalışacağı hangi yeni mekanizmalar oluşturulacağı
önümüzdeki dönemin siyasal metedoloji tartışması
olacaktır. Ancak kesin olan bir şey vardır.
ulus-devlet son dönemlerini yaşamaktadır.
|