Küreselleşmenin Dinamiği Olarak Bilgi Toplumu
Bilgi toplumu insanlara büyük imkanlar sunmakta ve
geleneksel toplum yapılarını değişmeye
zorlamaktadır. Artık insanlar çok kısa zamanda hem
uzak mesafelere ulaşabilmekte, hem de çok süratli
olarak ihtiyaç duydukları bilgileri elde
edebilmektedir. Bir insan isterse ve gerekirse aynı
gün dünyanın farklı yerlerinde olabiliyor, ihtiyaç
duyarsa internet ortamına verilen her türlü bilgiye
anında ulaşabiliyor duruma gelmiştir. Bu toplumların
geleneksel yapılarını değişmeye zorlamakta ve buna
uyum sağlayamayan toplumsal yapılar geri kalmak,
zarar görmek ve yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya
kalmaktadır. Bu sebepten bilgi toplumunun
gerektirdiği süreçleri ülkeler yakından takip etme
eğilimindedirler. Sanayi devriminden sonra ortaya
çıkan toplumsal dönüşüme benzer şekilde yeni bir
dönüşüm evresi yaşanmaktadır. Bu dönüşümü
yakalayamayan ülkelerin zarar göreceği açıktır.
Teknolojinin değişim hızındaki artış, dolaşıma giren
bilgi miktarını, dolayısıyla iletişim hacmini
artmaya zorlamaktadır. Bilgi sirkülasyonundaki
artış son yıllarda olağanüstü boyutlara ulaşmıştır.
Artık kırsal kesimde oturanlar bile dünyadaki
politik, sosyal ve ekonomik olaylardan haberdar
olmaktadırlar. Gelişmiş bilgi ve iletişim
teknolojileri bilgi patlamasına sebep olmakta ve bu
bilgileri okul dışı faktörlerle geçmiş dönemlerle
karşılaştırılamayacak ölçüde dağıtarak, toplumun
her kesimine ulaştırmaktadırlar. (Çoban 1996: 7)
Anthony Giddens'ın verdiği bir misalde görüldüğü
gibi, Orta Afrika'da bir köyde bile henüz
İngiltere'de bile vizyona girmemiş bir sinema
filminin video kasetinin seyredilebildiği bir
süreçle karşı karşıyayız. (Giddens 2000: 19) Bu
süreç yaşadığımız çağın küreselleşme çağı olarak
adlandırılmasına ve dünyanın bütününü etki altına
almaya yol açmaktadır. Küreselleşmenin "her şey her
yerde" anlayışı doğrultusunda sınırlar ortadan
kalkarak piyasaya sürülen mal, hizmet veya bilgi
dünyanın en ücra köşelerine çok kısa zamanda
ulaşabilmektedir.
Bilgi çağı olarak adlandırılan bu yeni sosyal süreç
gelişen elektronik teknolojisine dayalı olarak
dünyayı küçültmüş durumdadır. Global köy olarak
tanımlanmaya başlanan yer küre, insanlar için büyük
imkanlar sunmaktadır. İnsanlar istedikleri zaman
her yerle anında haberleşebilmekte, istedikleri yere
çok kısa sürede ulaşabilmektedir. Dünyanın en
kapalı toplumlarına bile nüfuz edilebilmekte,
yüksek duvarlar ve sağlam kapılar bile
aşılabilmektedir. Özellikle de medya ve satış
sistemleri vasıtasıyla tahmin edilemeyen noktalara
kadar girilmektedir. Bilgi çağı elektronik altyapısı
ile hızlandırdığı etkileşim ve akış trafiğini
dünyanın küreselleşmesi hizmetine vermiş
görünmektedir. Bilgi teknolojisinin kontrolünü
elinde tutan ülkeler ve buralarda filizlenen
ulus-ötesi şirketler gittikçe ekonomi başta olmak
üzere pek çok alanda kontrolü ellerinde tutma imkanı
elde etmişlerdir. Bunun içinde dünya siyaseti ve
kültürel faaliyetler de vardır. Ulus-ötesi tekel
kurmuş şirketlerin egemenlik alanı dünyanın tek
süper gücü ile paralel olarak küreselleşmeye devam
etmekte görünmektedir.
Küreselleşmenin en önemli dinamiklerinden birisi
olarak Bilgi Çağı, bir tez olarak Fukuyama'nın
ifadesiyle "Tarihin Sonu mudur? Yoksa Alvin
Toffler'in üçüncü dalga olarak sınıflandırdığı
bilgi çağının arkasından bir dördüncü dalga
düşünülebilir mi?" Batılı bilim adamları geleceğe
yönelik düşünce biçimlerinde herhangi bir şansa yer
vermiyorlar. Bu durumda Bilgi toplumu, Yeni Dünya
Düzeni veya Tarihin Sonu benzer şekilde dünyanın
vazgeçilmez bir doğal süreç içinde küreselleştiği
varsayımını desteklemekte kullanılmaktadır. Bu
varsayıma göre, tarihin ve dünyanın gideceği başka
bir tarihsel safhası söz konusu değildir.
Modernleşen dünya ürettiği bilgilerle varabileceği
son noktaya ve kurabileceği son toplumsal sisteme
varmış durumdadır. Artık geriye dönüş olmadan
varılan noktada çevre toplumlar ve kültürler de
bunun gereğini yerine getirerek insanlık aleminin
bütünlüğünü sağlamak durumundadırlar.
Dünyanın determinizm prensiplerine dayalı olarak
ilerlediğine dair varolan modernleşmeci anlayış,
küreselleşme ve bilgi çağında tekrardan nüksetmiş
görünmektedir. Bu nüksetmenin en önemli dayanağı
bilişim teknolojisinin insanlığa sunmuş olduğu
büyük ufuklar ve imkanlardır. Gerçekten ekonomik,
kültürel ve siyasi olarak bir entegrasyon ve
homojenleşme anlamında küreselleşme olup olmadığı
tartışmalı olsa da, bilişim teknolojisinin bütün
ülkeler için gerekliliği tartışmasız olarak kabul
görmektedir. Bunun için dünyanın gelişmiş veya
gelişmemiş bütün ülkeleri kendi insanlarının dünya
nimetlerinden faydalanabilmeleri bakımından yeni
gelişmelere ayak uydurma gereği hissetmektedirler
|