Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Küreselleşmenin Dinamiği Olarak Bilgi Toplumu 

Bilgi toplumu insanlara büyük imkanlar sunmakta ve geleneksel toplum yapılarını değişmeye zorlamaktadır. Artık insanlar çok kısa zamanda hem uzak mesafelere ulaşabilmekte, hem de çok süratli olarak ihtiyaç duyduk­ları bilgileri elde edebilmektedir. Bir insan isterse ve ge­rekirse aynı gün dünyanın farklı yerlerinde olabiliyor, ih­tiyaç duyarsa internet ortamına verilen her türlü bilgiye anında ulaşabiliyor duruma gelmiştir. Bu toplumların ge­leneksel yapılarını değişmeye zorlamakta ve buna uyum sağlayamayan toplumsal yapılar geri kalmak, zarar görmek ve yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu sebepten bilgi toplumunun gerektirdiği süreçleri ülke­ler yakından takip etme eğilimindedirler. Sanayi devri­minden sonra ortaya çıkan toplumsal dönüşüme benzer şekilde yeni bir dönüşüm evresi yaşanmaktadır. Bu dönü­şümü yakalayamayan ülkelerin zarar göreceği açıktır. 

Teknolojinin değişim hızındaki artış, dolaşıma giren bilgi miktarını, dolayısıyla iletişim hacmini artmaya zor­lamaktadır. Bilgi sirkülasyonundaki artış son yıllarda ola­ğanüstü boyutlara ulaşmıştır. Artık kırsal kesimde otu­ranlar bile dünyadaki politik, sosyal ve ekonomik olaylar­dan haberdar olmaktadırlar. Gelişmiş bilgi ve iletişim tek­nolojileri bilgi patlamasına sebep olmakta ve bu bilgileri okul dışı faktörlerle geçmiş dönemlerle karşılaştırılama­yacak ölçüde dağıtarak, toplumun her kesimine ulaştır­maktadırlar. (Çoban 1996: 7) Anthony Giddens'ın verdiği bir misalde görüldüğü gibi, Orta Afrika'da bir köyde bile henüz İngiltere'de bile vizyona girmemiş bir sinema fil­minin video kasetinin seyredilebildiği bir süreçle karşı karşıyayız. (Giddens 2000: 19) Bu süreç yaşadığımız çağın küreselleşme çağı olarak adlandırılmasına ve dünyanın bütününü etki altına almaya yol açmaktadır. Küreselleş­menin "her şey her yerde" anlayışı doğrultusunda sınırlar ortadan kalkarak piyasaya sürülen mal, hizmet veya bilgi dünyanın en ücra köşelerine çok kısa zamanda ulaşabil­mektedir.

Bilgi çağı olarak adlandırılan bu yeni sosyal süreç geli­şen elektronik teknolojisine dayalı olarak dünyayı küçültmüş durumdadır. Global köy olarak tanımlanmaya başlanan yer küre, insanlar için büyük imkanlar sunmak­tadır. İnsanlar istedikleri zaman her yerle anında haberleşebilmekte, istedikleri yere çok kısa sürede ulaşabilmek­tedir. Dünyanın en kapalı toplumlarına bile nüfuz edile­bilmekte, yüksek duvarlar ve sağlam kapılar bile aşılabilmektedir. Özellikle de medya ve satış sistemleri vasıta­sıyla tahmin edilemeyen noktalara kadar girilmektedir. Bilgi çağı elektronik altyapısı ile hızlandırdığı etkileşim ve akış trafiğini dünyanın küreselleşmesi hizmetine ver­miş görünmektedir. Bilgi teknolojisinin kontrolünü elin­de tutan ülkeler ve buralarda filizlenen ulus-ötesi şirket­ler gittikçe ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda kontrolü ellerinde tutma imkanı elde etmişlerdir. Bunun içinde dünya siyaseti ve kültürel faaliyetler de vardır. Ulus-ötesi tekel kurmuş şirketlerin egemenlik alanı dünyanın tek süper gücü ile paralel olarak küreselleşme­ye devam etmekte görünmektedir. 

Küreselleşmenin  en önemli  dinamiklerinden birisi olarak Bilgi Çağı, bir tez olarak Fukuyama'nın ifadesiyle "Tarihin Sonu mudur? Yoksa Alvin Toffler'in üçüncü dal­ga olarak  sınıflandırdığı  bilgi  çağının  arkasından bir dördüncü dalga düşünülebilir mi?" Batılı bilim adamları geleceğe yönelik düşünce biçimlerinde herhangi bir şan­sa yer vermiyorlar. Bu durumda Bilgi toplumu, Yeni Dün­ya Düzeni veya Tarihin Sonu benzer şekilde dünyanın vazgeçilmez bir doğal süreç içinde küreselleştiği var­sayımını desteklemekte kullanılmaktadır. Bu varsayıma göre, tarihin ve dünyanın gideceği başka bir tarihsel saf­hası söz konusu değildir. Modernleşen dünya ürettiği bil­gilerle varabileceği son noktaya ve kurabileceği son top­lumsal sisteme varmış durumdadır. Artık geriye dönüş olmadan varılan noktada çevre toplumlar ve kültürler de bunun gereğini yerine getirerek insanlık aleminin bütün­lüğünü sağlamak durumundadırlar. 

Dünyanın determinizm prensiplerine dayalı olarak ilerlediğine dair varolan modernleşmeci anlayış, küresel­leşme ve bilgi çağında tekrardan nüksetmiş görünmekte­dir. Bu nüksetmenin en önemli dayanağı bilişim teknolo­jisinin insanlığa sunmuş olduğu büyük ufuklar ve imkanlardır. Gerçekten ekonomik, kültürel ve siyasi olarak bir entegrasyon ve homojenleşme anlamında küreselleşme olup olmadığı tartışmalı olsa da, bilişim teknolojisinin bütün ülkeler için gerekliliği tartışmasız olarak kabul görmektedir. Bunun için dünyanın gelişmiş veya gelişme­miş bütün ülkeleri kendi insanlarının dünya nimetlerin­den faydalanabilmeleri bakımından yeni gelişmelere ayak uydurma gereği hissetmektedirler

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005