Bilgi Toplumu ve Türkiye
İsmail Cem
Soğuk Savaş sonrasında şekillenmekte olan "Yeni
Dünya Düzeni"nin belirginleşmiş olan en önemli
özellikleri arasında, demokrasi, hukukun üstünlüğü,
temel hak ve özgürlüklere saygı, serbest pazar
ekonomisi uygulamalarının benimsenmesi,
anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü, doğru
bilgiye hızlı erişim hakkı ve teknolojinin sunduğu
nimetlerin yaygınlaştırılması gibi değerler
bulunmaktadır. Yeni bir yüzyıla hazırlanırken,
küreselleşen dünyamızda bilginin, büyük bir süratle
ve hiçbir sınır tanımaksızın kitlelere yayıldığına
şahit olmaktayız.
Dünyayı farklı sistemlere ayıran duvarların
erimesinde önemli rol oynayan telekomünikasyon
alanındaki gelişmeler bugün dünyayı yeni bir
yüzyıla hazırlamaktadır. Bilgi ve bu bilginin
yaygınlaşmasını sağlayacak teknolojiye sahip olma,
önümüzdeki yüzyılda bir ülkenin güç ve refahının
ölçülmesinde temel öğeler olarak karşımıza
çıkacaktır.
Uluslararası düzeyde yaygın şekilde paylaşılan
değerlendirmeye göre, XXI. yüzyıl-da, ancak bilgi
toplumu haline gelebilmiş (11-keler uluslar arası
alanda söz sahibi olabileceklerdir. Bu nedenle
bireylerin, bilgi çağının gerektirdiği şartlara
hazırlanması ülkelerin karşısına belki de en önemli
bir görev olarak çıkmaktadır.
Bilgi toplumundan kastedilen nedir? Biz bundan, her
bir ferdi dünyadaki olayları zamanında ve
kısıtlanmadan takip edebilen, yüksek eğitimli, günün
teknolojisine aşina olan ve-bunları yaygın olarak
kullanan, kendisini sürekli geliştiren ve kalkınan
bir toplumu anlıyoruz. Bu bağlamda ise, karşımıza
toplumu oluşturan bireylerin, insan Kaynağının,
çağa hazırlanması ve iyi değerlendirilmesi gereği
ortaya çıkmakta, eğitim ile kalkınma arasındaki
yakın bağ da bu kapsamda önem ve yaşamsal öncelik
kazanmaktadır.
Bilimin teknolojiye, teknolojinin de hızla ürüne
dönüştüğü günümüz dünyasında Türkiye, genç ve
dinamik nüfusunun gelişmelere açık nitelikleriyle
bilgi toplumunun tüm gereklerini yerine getirme
çabasındadır. Bilgiye erişimdeki fırsat eşitliğinin
toplumlar arasında XXI. yüzyıl için büyük bir
rekabet doğuracağını bilincinde olan ülkemiz, bir
"Dünya Devleti" olma hedefine paralel olarak bilgi,
teknoloji ve üretim zincirinde rekabet
edebilirliğini artırma hedefi gütmektedir.
Bilgi Toplumu nedir
TÜRKSAT uydularının sağladığı olanaklarla Türkiye
bugün, Atlantik'ten Orta Asya'ya kadar uzanan geniş
coğrafyaya ulaşabilmekte, hem Avrupa'daki Türk
nüfusuna, hem de Asya'daki akraba topluluklarına
bilgi sunabilmektedir.
Türkiye'nin basım-yayın hayatının canlılığı bilgi
toplumunun gerektirdiği dinamik bilgi akışına
olduğu kadar, demokrasinin sağlıklı bir biçimde
ilerlemesine de hizmet etmektedir. Yurt sathında
yayın yapan 16 özel TV kanalı, 15 bölgesel, 230 özel
TV istasyonu, 36 ulusal, 108 bölgesel, 1059 yerel
radyo istasyonu, 1746 günlük yayınla Türkiye,
halkına çok sesli bir ortam ve bu ortam içinde
üretilen bilgiye hızlı erişim imkanını sunmuştur.
Bilgisayar teknolojisi ve bilgisayar ortamında
bilginin yaygınlaştırılmasında adeta bir devrim
sayılan Internet ağının toplumumuza sunulmasında da
Tükiye önemli mesafeler kaydetmiştir. Bugün, hem
devletimizin, hem de özel sektörümüzün hemen her
dalında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları
İnternet aracılığıyla yurtiçi ve yurtdışında çok
büyük kitlelere ulaşmaktadır.
Türkiye'nin insan faktörüne yaptığı yatırımların
temelinde Atatürk devrimleri bulunmaktadır. Harf
devrimi, eğitimin bütünleştirilmesi ve okuma yazma
seferberliği bu yatırımların önde gelenleridir,
işte bu yatırımlar sayesindedir ki, nüfusumuzun
%90'ını aşkın bölümü okur yazardır. 1920'lerden
gelen dürtü 8 yıllık temel eğitim uygulamasıyla yeni
bir ivme kazanmıştır.
Günümüzde üretim sürecinde en önemli rol insan
yaratıcılığına düşmektedir. Bu çerçevede,
Araştırma-Geliştirme faaliyetleri büyük önem
kazanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, GSMH'nın en
az %5'i bu faaliyetlere tahsis edilmekte, bilginin
teknolojiye, teknolojinin ürüne dönüşmesi ve bunun
dünya piyasalarına yayılması ülkelere büyük
atılımlar kaydedilmesi imkanını sağlamaktadır. Bu
gelişmeyi yakalamak isteyen Türkiye, AR-GE
faaliyetlerine en az rekabet ettiği ülkeler kadar
pay ayırmak durumundadır (bilgi toplumu stratejisi)
Yazımı, yukarıdaki hususlar ışığında bir saptamayla
bitirmek istiyorum. Yeni yüzyıl bilgi çağını
yakalamış toplumların yüzyılı olacaktır. Bu hedefe
ulaşmak ise, iyi seçilmiş bir kalkınma modelinin ve
ortamının uygulamaya konmasını gerektirmektedir. Bu
bağlamda karşımıza çıkan model ise, tüm uygar
dünyanın seçtiği, demokrasiyi üstün tutan, insanı ön
plana çıkaran, yaratıcılığa ve gelişmelere açık
zihin yapısına imkan tanıyan özgür sistemdir.
Türkiye seçimini bu yönde yapmış ve bilgi toplumu
olma yolunda önemli adımlar atmıştır.
|