Bilgi Toplumunda İletişim
M. Erdoğan Tüzün
"Okuma, araştırma, gözlem ve deney sonucunda elde
edilen veya öğrenilenlerin hepsi" şeklinde
tanımlanan bilginin, doğru olması, bunu gerekli ve
yeterli delillerle temel-lendirmiş olması da
eklenmesi gereken parametrelerdir.
Batı ülkelerinde, iletişimin yaygınlaşmasıyla
birlikte bilgi aktarımı veya halkı bilgilendirme
açık tarif ve uygulamalarla belli ölçüler içine
alınmaya çalışılmıştır. Bu sırada Batı toplumları
tartışmış, asgari müşterekleri bulmuş ve bilimsel ve
toplum değerleri gibi bir çok hususları gözönünde
bulundurarak bugünkü duruma gelmiştir. Buna rağmen
başta Amerika olmak üzere bir çok gelişmiş ülkelerde
televizyonların ve iletişim araçlarının insanlan
etkilemesi sebebiyle olumsuz yönleri ele alınmakta
ve tartışılmaktadır.
Çünkü, her iletişim aracı, doğrudan insanları
etkilemektedir. Ekrandan, dünyanın her yerinde,
insanların ortak şekilde "mahrem" olarak kabul
ettikleri ve dokunulması istenil- meyen evlerinin
içlerine bilgi akışı, bilgi bombardımanı
yapılmaktadır.
Üstelik bu bilgi bombardımanı süslenerek cazip hale
getirilmektedir.
Bugünkü teknolojik gelişme bilgi toplu. I mu
oluşturmayı kolaylaştırırken, beraberinde "Nasıl
bilgi?" somsunu da bize düşündürmektedir.
İnsanlığın varolduğu günden bu yana yine insana ait
olan bilgi, tarih boyunca gündemde kalmıştır, ilahi
veya beşeri bütün dinlerin, felsefi akımların ana
konularından biri olan bilginin, 21. yüzyılda her
zamankinden daha çok gündemde kalacağı da açıktır.
21. yüzyıl "İletişim Çağı" yanında "Bilgi Çağı"
olarak ta anılmaktadır. Çünkü, iletişim ile bilgi
birbirine bağlı, birbirini tamamlar mahiyette
olduğundan bilginin olmadığı yerde iletişimin bir
anlamı da kalmamaktadır. Bilgi ise iletişimin
imkanlarını sonuna kadar kullanarak, tarihten
bugüne elde ettiği gücünün zirvesine ulaşmak için
çabalamaktadır.
Doğruluk ve Tarafsızlık
Bilgi toplumunun bireylerine ulaştırılmak istene
bilginin doğruluğu ve tarafsızlığı büyük önem
taşımaktadır. Sürekli tek yönlü bir bilgi akışı
insanları şartlı ve kısır bir bakış açısına doğru
itecek, ferdin çiçek açması mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla böyle bir bilgilendirme insanlann fikri
yapısını körelterek aksini düşünemez duruma
düşüreceğinden demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru
olan çokseslilik unsurunu engelleyecektir.
Sağlıklı bir demokrasi için insanlara tarafsız ve
doğru bilgiler sunulmalıdır. Aksi durumunda tam
manasıyla bir demokrasinden söz edilemez. Yani,
diktatörlükle yönetilen ülkelerin elinde iletişim
teknolojisinin en son imkanları kullanılarak,
toplum bilgilendirilebilir. Bu bilgilendirmede
yalnızca idarenin istediği ve seçtiği bilgiler yer
alacak, insanların farklı düşünmeleri
engellenecektir.
Böyle bir toplum, bilgi toplumu olarak kabul
edilebilir mi?
Böyle toplumların yaşadığı çağ Bilgi Çağı olabilir
mi?
Bu sorulara 'evet' cevabını vermek mümkün değildir.
iletişim araçlarına bu gözle bakıldığında, bilgi
toplumu oluşmasında yönetimlerin önemi gündeme
gelmektedir. Yönetimin bilgi üzerinde hakimiyet
kurması halkı üzerindeki hakimiyetini de
etkileyecektir.
Bilgi toplumuna ulaşmanın en büyük etkenlerinden
birinin demokrasi, demokrasiye ulaşmanın yolunun da
bilgi toplumundan geçtiği genel kabuldür. Gerçek
anlamda demokrasinin olmadığı yerde bilgi toplumu
oluşturmak, daha doğrusu Bilgi Çağı yaşanması ne
derece mümkündür?
Bugünkü iletişimin gelişmişliğine rağmen hala bazı
toplumların doğru bilgiyi elde etmeleri
engellenmektedir. Bu engellemeyi de maalesef yine
iletişim imkanlarını kullanarak yapmaktadırlar.
Haber Ajanslarının Rolü
Bunun için iletişim araçları içinde yaygınlığı ve
işlevi sebebiyle uluslararası haber ajansları gün
geçtikçe ön plana çıkmaktadır. Yazılı basın, radyo
ve televizyonun etkisini ay-n tutmadan, onları
besleyen ajanslar olduğu unutulmamalıdır. Elbette,
haberin dışında, kültürel, etkinlikler vesairenin
bilgilendirmedeki etkisi gözardı edilemez. Ancak,
bilgi toplumu oluşturmada en önemli etkenin haberler
olduğu ve dünyayı yönlerdirdiği tecrübelerle
sabittir. Hem zaten, habercilik yönüyle ele almak
isteyenler için toplumdaki bütün faaliyetler,
konuşmalar birer haber değil midir?
Haber, hayatın kendisi, bilginin özü...
Böyle olunca, haberin elle tutulur hale gelmesini
sağlayan yazılı basının ortaya çıkışından bugüne,
haberin ve bilginin gözlerimize, kulağımıza misafir
oluncaya kadar gelişmesi üzerinde de durmak
gerekiyor.
iletişim araçlannm gelişmesi sebebiyle gittikçe
küçülen dünyada, haber harcamalan-nın artması, bu
harcamalan tek başına karşılayamayan yayın organlan,
ajansların varlığım ve önemini iyice ortaya çıkardı.
Dünyanın her yerinde muhabir bulundurması mümkün
olmayan gazete ve televizyonlar, ajansların
sundukları hizmetten yararlanmayı yeğlemektedirler.
Çünkü gerek bütün gelişmelerden haberdar olmak ve
gerekse de haberi ucuza maletmek bütün kuramların
ilk gündem maddesidir.
İletişimin çok pahalı olduğu gözönünde
bulunduralacak olursa iletişim araçlarını ellerinde
tutanların tekelleşmeleri arzusu doğmuştur. Bu arzu
uluslararası ajanslar için de geçerli olmuştur
ilk önce yazılı basına yönelik hizmetler veren
uluslararası ajanslar, televizyonların
yaygınlaşmasıyla birlikte görüntülü habercilik
alanında yatırım yapmaya başladılar. Bugün, bu
ajansların merkezlerine dünyanın her yerinden yazılı
ve görüntülü haberler akarken, servise konulan
haberler dünyayı bilgilendirmektedir. Zaman ve mekan
ortadan kalkarak binlerce kilometre uzaktaki bir
sporcunun attığı golden, özel hayatında
yaptıklarından veya bir ülke başkanının misafirine
söylediklerinden çok kısa sürede haberdar
olabiliyoruz.
Körfez Savaşı sırasında yaşananları dünya unutmadı.
Körfez kıyılarında olduğu bile ispatlanmamış,
petrole bulanmış bir kuşun iç parçalayıcı
görüntüleri bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Dünya,
ekranlardan kendisine sunulan kuşun görüntüsüne
yüreğini parçalarken, diğer taraftan aynı savaşta
bedenleri parçalanan binlerce inşam ve
ebeveynlerinin parçalanan yüreklerini düşünmedi
bile.
Dünyanın her yerinden bilgi akışını sağlayan
uluslararası ajansların haberi üretmesi ve
abonelerine ulaştırması çok hızlı olmasına rağmen
nihayetinde belli bir zaman kaybına sebep oluyordu.
CNN, ajans televizyonculuğu yaparak dünyanın her
yerinde canlı yayınlarla izlendiği yerlerde
toplumlan bilgi kuşatması altına alacak duruma
gelince yeni bir model ortaya çıkmıştır. Bu modeli
görenler yeni projelerle daha ileri gidebilmenin
hesabını yapmaktadırlar.
İletişim veya genel manada medya tekelleşmesi
dünyada bazı korkuların yaşanmasını netice
vermiştir. Bu yüzden bazı ülkeler, tekelleşmeyi
önleyici kanunlar koyarken, bazıları buna karşı
kanun hazırlığında büyük mücadeleler
vermektedirler. Çünkü, hiçbir sınır tanımayan, en
mahrem yerlere kadar giren iletişim araçlanndan
aktarılan bilgi ve yönlendirmeler, diktatörlerin
bile yapamayacağını yapacaktır.
Sermaye ile medya gücünü aynı anda elinde tutan ve
bunu bilgi Üe tamamlayarak her yönüyle tekel olma
çabasında olanlar, toplumu istedikleri gibi
yönlendirmenin keyfini çıkarmaktadırlar. Aynı
zamanda istedikleri yönetimi işbaşına getirip,
istediklerini uzaklaştırmak gibi bir güce sahip
olduklarını düşünmektedirler.
Bu gelişmeler de, ülke yönetenlerini ciddi manada
düşündürmektedir. Gelecek adına endişe taşıyan
yöneticiler, tekelleşen bilgi ve aktanmıyla
oluşturulan toplumlarda demokrasinin gelişemeyeceği
veya varsa mevcut olanm bile muhafaza edilemeyeceği
korkusu yersiz değildir.
Ülke içindeki tekelleşme ve tek yönlü bilgi toplumu
oluşturulması korkusunun daha ötesinde, uluslararası
alanda yayıncılık yapan
medya organlarının tekelleşmesi meselesi söz
konusudur. Bütün dünyada tek kaynaktan bil gilenen
toplumlar oluşması için bilhassa 21 yüzyılda artık
herhangi bir engelin kalmayacağı gün gibi
ortadadır. Bu da esaret altında özgürlük anlamına
gelmektedir. Yani bize aktan-lan bilginin dışına
çıkmamaktan dolayı o bilgiyi aktaranların seçtiği
doğrular içine hapsol-mak zorunda kalmamız mukadder
gibi görünmektedir.
Bu da demokrasi adına diktatörlük ile yönetilme
olacaktır.
Komünizmin, demir perde arkasında yapamadığını,
iletişim araçlarına sahip olanlar göstere göstere
yapabilirler. Sovyetler Birliği'ni yıkan en önemli
sebeplerden biri olan iletişimin gücü, yeni demir
perdeyi insanların beyinlerine de oluşturabilir.
Tehlikenin durumu da burada kendini göstermektedir.
Çünkü, komünizmle yönetilen Sovyetler Birliği'nde
insanlar bedenen esirken, hiç olmazsa beyinleri
özgürce düşünebiliyordu.
21. yüzyılın bilgi toplumu olacağına kimsenin
itirazı olamaz. Bu bilgi toplumunun sağlıklı ve uzun
ömürlü olmasında güvenilir, hızlı ve kaliteli
haberciliğin payı oldukça büyük olacaktır.
|