Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bilgi ve Teknolojinin Gelişimi

Telekomünikasyon kişiler arasında, ülkeler arasında, kıtalar arasındaki mesafeyi ortadan

kaldıran bir teknolojidir. Telefon ile başka bir kişi ile iletişime geçebilmek için diğer telefon ile arasındaki mesafenin bağlanması gerekmektedir. Yüzyıllar boyunca mesajlar ya yürüyerek ya at, katır, veya tekne tarafından götürüldü, haberciler veya kuryeler tarafından taşınmaktaydı. Yangın, duman ya da ses sinyalleri gönderildi. Telekomünikasyon ile bir mesaj, bir elçi gerektirmez. 1794 yılında mekanik telgraf bir elçi hizmet yerine, 1837 yılında bakır teller, 1896 yılında elektromanyetik dalgalar, ve 1973 yılında fiber optik, telekomünikasyonun gelişimine katkı sağlamıştır. Telekomünikasyon muazzam bir şekilde ulaşım mesajları için gerekli zamanı azaltır, iş işlemlerini hızlandırır ve insan ilişkilerini geliştirir.

Dünya çapında telekomünikasyon sektörü, yıllık cirosu ve sağladığı istihdam koşulları bakımından gittikçe artan bir öneme sahip olmanın yanı sıra küresel trend olarak gelişen ve Avrupa Birliği (AB) düzeyinde bilhassa ayrı bir önem arz eden bilgi toplumu yaratma hedefinin de anahtarı

durumundadır. Telekomünikasyon sektöründe 1990’lı yıllarla birlikte baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler, özellikle dijital devrim ve onu takiben bütün dünyaya hızla yayılan internet devrimi, sektörde var olagelmiş normların hızla değişmesine yol açmaktadır. Teknoloji tarafından itelenen bu kavramsal ve kuramsal devrimin daha da ileri gideceği beklenmektedir.37

Teknolojik değişmelerin, yeni kurumların yaratıcısı olduğu gibi, dünya kurumlarının yönetimini elinde tutar; hem kendi iç düzenlemesine, hem de diğer ülkelerin düzenlenmesine ilişkin kararları alıp uygulatır, denetler. Merkez’deki ülkeler kendi aralarında eşitlik gösterseler de, eşitler arasında bile hiyerarşik bir sıralama bulunur. Hem askeri, hem teknolojik-ekonomik gücü en üst düzeyde olan ABD (Amerika Birleşik Devletleri) eşitler arasında birinci konumdadır; ABD’yi Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere izler. Dünya ekonomisine ilişkin kararlar, bu beş ülke artı Kanada ve İtalya’nın oluşturduğu G-7 (Grup 7) diye bilinen ilke takımı tarafından alınır.

İnsanlık tarihi süreç içerisinde öyle bir yere gelmiş ki, bu tarihte bilim işlenerek teknolojik ürün haline dönüştürülmüş ve insan seri üretim (mass production) yapmaya başlamıştır. 17. yüzyılda insanın bilimi kendi isteği doğrultusunda yönlendirip ürün üretebilir hale gelmesiyle maddeyi kendi hükmü altına aldığı seri üretimle üretim yapar hale gelmiştir. Ekonomi tarihçilerinin sanayi devrimi olarak ifadelendirdiği dönemde sanayi devriminin yol açtığı seri üretimin üretim tarzında meydana getirdiği gelişmeler, yerli ve uluslararası pazarlarda büyük bir rekabeti meydana getirmiştir. Üretim tarzındaki bu gelişmeler müteşebbisleri yeni arayışın içine itmiştir. Üretimin emrine sunulan makinalar yeni duruma ayak uyduramayan sanayiciyi rekabet dışı bırakarak yeni bir rekabet türü ortaya çıkarmıştır. Bu yeni dönemde, teknolojik bilginin sanayiye aktarıldığı ölçüde gelişme ve bu gelişmenin kaynağını da bir sistem içinde araştırma-geliştirme faaliyetiyle desteklenmesi sağlar olmuştur. Böylece doğayı, evreni bir bütün olarak kavramayı temel alan bilimsel araştırmanın ortaya koyduğu bulgulara sırtını dayayan teknoloji, artık bu bulgulardan yola çıkarak yaşadığı doğayı değiştirmenin, maddeyi işlemenin bilgisi, deneyimi haline dönüşmüştür. Bu teknolojiyi kullanan toplumlar da refah seviyelerini artırmışlardır. 1866 yılı mors alfabesinin kullanımı ve yayılması ile değişimin bir habercisi olmuştur. 1956 yılında telgraf telleri ile birlikte yeni bir yapıya ve daha uzaklara ulaşabilme imkanına kavuşmuş olan telekomünikasyon alt yapısı 2000 yılında fiber optik ve kablosuz teknolojiler ile birlikte gelişimine devam etmektedir.

Bütün dünyada bilim ve teknoloji politikalarının sosyal ve siyasal etkileri olmuştur. Bütün ülkeler bu nedenle teknolojinin üretilmesi, elde edilmesi, kullanılması ve yayılması konusunda her türlü çabayı göstermektedirler. Teknolojik ve kişisel gelişim birbirleriyle ilişkili olarak yaygın olarak görülür.

Teknoloji alanında ülkelerin uygulamaya koydukları bilim ve teknoloji politikaları, yaptıkları yoğun teknolojik araştırmalar, bu araştırmaların sanayiye aktarılması ile ülkelerin kalkınmaları bir sistem içerisinde düzenli ve sürekli hale gelmektedir. Teknoloji burada etkilenen değil ekonomiyi direkt yönden etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Teknolojik gelişmeler sonucunda tercihlerimiz, isteklerimiz, yani taleplerimiz etkilenmektedir. Böylece insanların yaşam standartlarının düzeyini ve bundaki değişmeleri belirleyen en önemli unsur iktisadın dışında oluşmaktadır ve iktisadı direkt olarak etkilemektedir. Teknolojik gelişmelerin etkilemiş olduğu talep ve isteklerimiz tercihlerimizi oluşturmaktadır.

Devletin ne tür araştırma-geliştirme bilgilerine ihtiyacı vardır diye baktığımızda, stratejik ve taktik alanlarda alacağı kararlardan ekonomik kararlara kadar tüm kararların araştırmaya dayalı olması ve bunların gereği tüm bilgilere erişilmesi ve elde edilmesi zaman kaybedilmesini önlemek açısından önem arz etmektedir. Günümüzde teknolojik araştırmalar bir yarış halini almış ve geç kalan ülkeler için Ar-Ge yatırımlarının oluşması ve gelişmesi büyük önem taşımaya başlamıştır. Sadece taklitçilik ile teknolojik gelişmeleri yakalamak ve iktisadi üstünlüğe ulaşmak pek mümkün olmamaktadır. Devlete burada çok önemli görevler düşmekte, devlet koruması ve özel girişimcilerin desteklenmesi büyük bir önem kazanmaktadır. Almanya gibi geç kalkınan bir ülke dahi İngiltere’deki teknolojik ve iktisadi üstünlüğe erişebilmek için yeni kurulan sanayilerini gümrük duvarlarıyla koruma gereği duymuştur.43 Devlet alacağı kararlar için çeşitli danışma hizmetlerinden faydalanmakta ve çeşitli veri toplama tekniklerini kullanmaktadır. Ulusal ve uluslararası bilgi merkezleri üzerinden elde edilebilir veya ihtiyacı duyulan bilgiler için yeniden araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunulabilir.44 Hükümetler kamu hizmetleri ve halk ile iletişim için internet kanalını kullanmayı çok daha etkin bir yol olarak görmeye başlamışlardır. Vatandaşların devleti ile iletişiminin artması ve etkinleşmesi kanalında çok akılcı ve ucuz bir yöntem olarak bu sistem benimsenmiştir. E-posta kullanımı ve isteklerin, ihtiyaçların ve şikayetlerin aktarılması yeni bir yöntem olarak karşımıza çıkmıştır. Telekomünikasyon ve gelişimi eğitim kanalını da etkilemiş ve eğitimin daha efektif bir hale getirilmesinin bir yöntemi olmuştur. Öğrenciler için kütüphane kullanımının anlamı dahi internet ve iletişim teknolojilerinin gelişimi ile değişmeye başlamıştır.

Sanayileşmenin hemen ardından bilim ve sanayi dayanışması gelmiştir. Bu dayanışma iktisat bilimi açısından her ne kadar büyüme oranının ve onun sanayiye uygulanmasının bir işlevi olduğuna inansa da, başlangıçta teknoloji kavramı kullanılmamıştır.

Bilgi iletişim teknolojilerinin sağladığı imkanlarla ailenin faturaları, bankadaki hesap durumunun öğrenilmesi ve ödenmesi, geceleyin değişik zamanlarda gelen elektronik posta gazetesinin sabah kahvaltısında okunma imkanı hazırlanmaktadır. Bu teknolojik imkanlar sayesinde veri bankalarına ve insan bilgisinin neredeyse bütününe ulaşabilmektedir. Araştırma faaliyetleri evdeki terminaller yardımıyla araştırmacının iş arkadaşlarına ulaşma imkanı verdiği gibi diğer ülkelerdeki bilim adamlarına ulaşma imkanı vermektedir. Bu imkanla bilim adamları arasında görüş alışverişi ve hatta herhangi bir araştırmadaki problem tartışılabilir, çözülebilir olmuştur. Dünyada her yıl milyonlarca bilgi üretilmekte, yayılmakta ve kullanılmaktadır. Son 20 yıl içinde üretilen bilgi, son 5000 yıl için de üretilmiş olan bilginin toplamında bile fazla olmaktadır. Bilgi üretimi her 4 yılda bir kendini ikiye katlamaktadır.47

Bilgi ve haberleşme teknolojilerindeki gelişmeler, bilginin araştırma ve geliştirme faaliyetlerindeki kullanımının etkin bir hale getirilebilmesi için milli ve milletlerarası bilgi ağına ihtiyaç duyulmaktadır. Özel sektör kadar devlet yönetiminin de karar vermede bilginin doğruluğu, zamanlılığı, yeterliliği, kullanılabilirliği, ekonomikliği önemlidir. Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için ulusal ve uluslararası faaliyetlerin yürütülmesi çok uluslu şirketlerin (ÇUŞ) yararına olmaya başlamıştır. Bu ihtiyaç globalleşen araştırma ağının gelişmesine neden olmaktadır.

Dünya ekonomisi, rekabet dinamikleri açısından sürekli bir dönüşüm içerisindedir. Bu dönüşüm sürecinde ülkeleri, firmaları rekabet gücü açısından etkileyen pek çok faktör ve strateji de dönüşüm geçirmektedir. Bu durum ülkelerin iktisat politikalarına da yön vermektedir. Bu dönüşüm sürecinde, küresel rekabet gücü ve toplumsal refah için bilim-teknoloji-inovasyon temelli faktör ve stratejiler anahtar değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel iktisadi rekabet koşullarında, firmalar ve ülkelerin rekabet Üstünlüklerini rakiplere fark yaratacak şekilde yüksel tutabilmeleri varlıklarını korumak ve refahlarını yükseltebilmek açısından son derece önemlidir. Rekabet üstünlüğünün kaynakları, günümüzde doğal üstünlüklerin (kaynakların), kazanılmış (bilim, teknoloji ve inovasyon üretme) üstünlüklerle güçlü bir şekilde bütünleştirilmesine bağlı hale gelmiştir.

Enformasyon teknolojisinin gelişmesi ile cep telefonları haberleşmeyi kablosuz hale getirmiştir. Her çağda olduğu gibi çağımızda da maddi olan her şey bölüşüldükçe azalmaktadır. Bilgi bölüşüldükçe çoğalmakta ve kendini yenilemektedir. Üretilen her yeni bilgi yeni bilginin oluşumunu hazırlamaktadır. Bilgi dağıtımı yapıldıkça araştırma-geliştirme faaliyetleriyle üretimi daha da artmakta ve bu verim artışı refah artışına dönüşmektedir.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte evde ve işyerinde de ekonomik değişimler meydana gelmekte, bilgi teknolojisi iş hayatını büyük ölçüde etkilemektedir. Artık çalışanların çalışma sistemleri (Tam zamanlı, yarı zamanlı, yerleşik çalışma, dış ortamda çalışma, vs^)50 içerisine homeofis (evde ofis) kavramı da yerleşmekte ve birçok çalışan işlerini evlerinin ortamında bilgisayar ve internet bağımlı bir şekilde yürütmekte hatta artık bir ofis ihtiyacı dahi kalmamaktadır. Bu durum hem ulaşımın verdiği sıkıntıları ve zaman kaybını kaldırmakta hem de ofis ortamı ve maliyetleri düşürmektedir. Bilgi ve teknolojinin dolayısıyla da telekomünikasyon sistemlerinin gelişimi aynı zamanda yaşam tarzımızın üzerinde de büyük etkilere neden olmuştur. Konserlere gitmek, müzelere ulaşmak, dükkanlardan alışveriş yapmak ve elbette iş yapış şekillerimiz üzerinde büyük değişikliklere neden olmuştur. İnternet ve teknolojileri mobil telefon kanalında da bir çok değişime neden olmuş ve olmakta, hayatımızda değişikliklere neden olmaktadır.

Bilgi hizmetleri artık ileri teknoloji ve sermaye gerektiren alanlar olarak ortaya çıkmakta; böylece bilgi toplumu olan ileri teknoloji ülkeleri ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark daha da açılmaktadır. İnsanlığın tarihine bakıldığında evrimin başlıca kaynağının teknolojik ilerlemeler olduğu açıkça görülmektedir. Birçok teknolojik gelişme; ateşin bulunması, tekerleğin icadı, gen teknikleri ya da micro-elektroniğin uygulamaya geçişine kadar, teknolojinin ilerlemesi insanın doğayı dizginlemesi ve ekonomik atılımların kaynağıdır. Teknolojik değişme dünyanın görünüşünü değiştirmiş, insanın yaşama biçimini şekillendirmiş, refahını arttırmıştır; sermayenin kar haddinin düşmesini önlediği gibi, yaratılan olanaklardan herkes, az ya da çok bir pay alabilmiştir. Dünyada çiçek hastalığı kalmadıysa, bundan petrol zengini ülkeler kadar Hindistan’daki paryalar da yararlanıyor.

Ancak, bilgi toplumunda yaşamanın olumlu yönleri olduğu kadar olumsuz yönleri de bulunmaktadır. İnsanların bilgi ve refah seviyesinin artmasıyla hayat süreleri uzamış, ulaşım kolaylaşmış iletişim hizmetleri yaygınlaşmış, insanların fiziksel ve zihinsel yetenekleri gelişmiş, bilgi ağları yardımı ile evde oturduğu yerden banka işlemini, alışverişini ve hatta günlük görevini evinde yapabilir olmuştur. Tüm bu imkanlar bilgi teknolojisinin getirmiş olduğu yenilikler sayesinde gerçekleşmektedir. Bilgi teknolojisinin getirdiği bu imkanlar, formal ilişkilerdeki kolaylığın yanında insanlar arasındaki sosyal ilişkilerde bir azalma ve topluma yabancılaşma, toplumdan kopma gibi sakıncaları da beraberinde getirmektedir. Bilgi teknolojisinin oluşturduğu yeni toplum tipinde, toplumsal önceliklerden ferdi önceliğe geçilmektedir. Her ferdin bir değer olduğu fikri bu yeni toplum tipinde öne çıkarak geleneksel toplum davranışları kaybolmaktadır.

Günümüz bölgesel kalkınma plânları, teknolojik gelişmelerden yararlanmayı amaçlayan plânlardır. Yerel yönetimler, plânlarında yeni gelişmelerin kendi bölgelerinde yaygınlaşıp; yeni faaliyet alanları yaratmalarını, mevcut faaliyet alanlarını canlandırmalarını hedeflemektedirler. Bölgesel politikalarda yenilikçi firmalar kadar yenilikçi yönetimler ve yenilikçi toplum kavramlarının da yer alması kalkınmanın bütüncül Teknoloji yanını yansıtmaktadır. Yenilikçi yönetim, yüksek katma değer yaratarak bölgenin ekonomik rekabetçiliğini arttıracak teknolojik inovasyona odaklı bölge stratejilerine öncülük yaparken, uzun vadede yurttaşların yaşam standartlarını arttıracak fırsatı da yaratmış olmaktadır. Yenilikçi toplum ise, rekabetçi bir dünyanın dayattığı riskleri işbirliği olanakları sayesinde azaltarak daha uygun iş ortamlarının yaratıldığı, kalkınma stratejilerinin devlet-özel sektör ikilemi arasında sıkışmak zorunda kalmadığı bir toplumdur.

Yeni teknolojiler uluslararası rekabet avantajları oluşturacaktır. Teknolojik yenilikler, rekabetin artmasına, kaliteli ürünün piyasaya sunulmasına yardımcı olacaktır. Bu dönemde, gelişen globalleşme ile birlikte sınırlı ve karmaşık bir pazardan daha büyük bir pazara girip ondan pay almak için firmalar birbirleriyle kıyasıya yarışacaklardır. Bilgi çağı; sürekli yenileme, araştırma-geliştirme faaliyetinde bulunma ve yeni bilgiler elde etme mücadelesi olarak gelişen bir dönem olarak görülmektedir. Bu bilgi elde etme yarışı, toplumlardaki sürekli gelişmeyi sağlayacaktır.

Çağdaş teknolojinin getirdiği yeni sanayiler ve yeni üretim süreçlerine dayanan bir ekonomik yapının oluşturulması, farklı bir toplumsal yapıyı getirmektedir. Nüfusun doğal artış hızının düşük olması, hatta eksi değerlere ulaşması olgusunu meydana getirir. Toplumlar yeni ulaşım teknikleri ve imkanlarıyla birlikte daha fazla iletişim halinde ve daha sosyal bir çevreye sahip olacaklar. Daha fazla bilgiye erişebilecekler ve öğrenme şekilleri değişecektir. Eğitim daha fazla önem kazanacak ve imkanları (e-öğrenme gibi) daha fazla artacaktır. Böylece işgücü vasıfları daha da artmış olacaktır.

Telekomünikasyonda yaşanan gelişmeler sonrasında özellikle makinelerin üretim tesislerine hakim olması ve maliyetleri azaltmak ve üretimi arttırabilmek için daha fazla makine kullanılmış bu da üretim kanalında istihdamı etkilemiştir. Ancak üretim kanalında düşen istihdam ihtiyacı hizmetler kanalında artarak devam etmiş, üretilmiş ürünlerin sunumu, tanıtımı, satışı ve satış sonrası destekler için hizmetler sektörünün önemi ve istihdam kapasitesi artmıştır. Emek-yoğun hizmetler zaman içinde yerlerini sermaye-yoğun mekanik ve elektrikli araçlara bırakmaktadır. Buralardan ayrılan insanlar hizmet içi eğitimden geçirilerek başka işkollarında istihdam edilmektedirler.

Teknolojik gelişmelerin yarattığı bir sorunda teknolojik (yapısal) işsizliktir. Teknolojik işsizlik makinaların emeğin yerini almasından kaynaklanan işsizliktir. Teknoloji hızlandığı dönemlerde oluşan işsizlik eski teknolojilere dayalı sektörlerin daralması ve işsizliğe neden olması, yeni teknolojilere dayalı sektörlerin genişlemesi ve iş yaratması durumunu ortaya çıkarır. Daralan sektörlerde iş kaybı olurken genişleyen sektörlerde yaratılan yeni işler yeni iş imkanları oluşturmaktadır. Yeni sektörlerde oluşan iş hacmi ve iş niteliği eski teknolojilere dayalı sektörlerdeki emek yapısı ile uyumlu olması veya uyumlu hale getirilmesi emek arz-talep dengesi için önemlidir.

Firmalar açısından istihdamı artırmadan prodüktiviteyi artırmak, daha fazla mal ve hizmet üretilebilmesi, katma değer artırımı yanında rekabet açısından da olumlu artı puanlar olmaktadır. İleri teknolojinin sanayide uygulanması ile birlikte artan prodüktiviteye paralel gelir artışı olarak talebi de artırır, üretilen fazla mal tüketilecek olursa, teknolojik değişmeler işsizlik sebebi olmayacaktır. Tam istihdam halinde olan bir toplumda teknolojik değişmelerden dolayı işsizlik uzun süreli olmayacağı için üretimde prodüktivite artışı nedeniyle refah artışı da sağlanacaktır.
 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005