|
Bilgi Nedir, Bilgili İnsan ve Kalkınma Arasındaki
İlişki
BİLGİ
Öncelikle kuramları
ve olguları doğru kavramlar kullanarak
açıkladığımız zaman işin gereğini layıkıyla yapmış
oluruz ve başkaları tarafından da doğru
anlaşılmalarını sağlayabiliriz.Bu açıdan önce bilgi
kavramının tanımını yapmak doğru olacaktır ve diğer
kavramlar arasındaki farklılıkları da göz önünde
koymuş oluruz.Buradaki yanlış kavramlar “bilgiyi”
yanlış anlayıp , değerlendirmemize dolayısıyla da
olayları yanlış yorumlamamıza neden olmaktadır.Bu
yüzden “bilgi” kavramını iyi bir şekilde
tanımlamamız gerekmektedir.Böylece bilgi kalkınma
arasındaki ilişkiyi daha net bir şekilde
açıklayabiliriz.
Bilgi,
olguları ve olayları tanıma, anlama ve özellikle
açıklamaya yönelik, eğitim, gözlem, araştırma veya
deneyim yoluyla elde edilen ve bütün bunların
insanın zihinsel değerlendirmesi neticesinde ortaya
çıkan olgular veya fikirlerdir.Burada
bilgi ile kalkınma arasındaki ilişkiyi açıklarken
bilgi kavramını “üretim için gerekli olan
bilgi”(teknoloji) olarak ele alınacaktır.Ve bu
teknoloji ile teknolojiyi ortaya koyan nitelikli
emek ile toplumsal gelişmeyi açıklayacağız.Bilgi
kavramını açıkladıktan sonra şimdi de bilgi
toplumunu açıklayalım daha sonra da kalkınma
arasındaki ilişkiyi ele alalım.
Geçmişte bilgili
insan , her şeyi bilen ya da başkalarının ürettiği
bilgileri kafasında depolayan kişiydi. Bu nedenle
geçmiş yüzyıllarda eğitim, daha çok var olan bilgi
birikiminin, kültürel değerlerin ve yaşamsal
becerilerin yeni yetişen kuşaklara aktarılması
olarak görülmüştür. Bugün ise bilgili insan ;
bilginin farkında olan, bu bilgiye ulaşmanın
yollarını bilen, ulaştığı bilgiyi anlamlandırarak
öğrenen, öğrenmiş olduğu bilgilerden yeni bilgiler
üretebilen ve ürettiği bilgileri sorun çözmede
kullanabilen kişidir. Öyleyse insan beyni, öğrenilen
bilgilerin yığmacı biçimde depolandığı bir yer
değil; tersine etkin bir strateji merkezi olmalıdır.
Sosyo-ekonomik
gelişme sürecinde toplumlar ilkel toplumdan
tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna,
günümüzde ise sanayi toplumundan bilgi toplumuna
geçiş şeklinde farklı gelişme aşamaları
geçirmişlerdir. Bu gelişme aşamalarından insanlık
tarihinde iz bırakan aşamalardan birincisi insanları
ilkel yaşamdan toprağa ve yerleşik düzene bağlayan
tarım toplumuna geçiş, ikincisi tarım toplumundan
kitlesel üretimin, tüketimin ve eğitimin önemli
olduğu sanayi toplumuna geçiş, üçüncüsü ise kitlesel
refahın, bilginin ve nitelikli insan sermayesinin
önem kazandığı bilgi toplumu aşamasıdır.Bilgi
toplumunu açıklamadan önce bilgi toplumuna geçişin
tarihsel sürecini inceleyeceğiz daha sonra ise
kalkınma arasındaki ilişkiyi ele alacağız.
Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş 18. yy’ın
sonuna doğru yaşanan sanayi devrimi ve Fransız
devriminin sonucunda oluşmuştur. Sanayi devrimi,
ekonomik faaliyetlerin hızla artmasına yola açarak,
toplumun tüm alanlarında değişime neden olmuştur.
Yeni teknolojilerin üretimde kullanılması ve
işbölümü artışıyla üretim ve verimlilik hızla
artmıştır. Tarıma dayalı geleneksel toplumda üretim,
evlerde, el tezgahlarında yapılırken, sanayi devrimi
sonrasında üretim fabrikalarda yapılmaya başlanmış,
toplumun kurumları, yapısı, norm ve davranış
kalıpları değişmiş, geleneksel davranışlar giderek
akılcı davranışlara yerini bırakmıştır.
Elektronik, bilişim ve ekonomi unsurlarının
etkileşiminden doğan otomasyon devri ise, ilk olarak
sanayi devrimi ile başlamıştır. Bilgi toplumu, 1950
ve 1960’lı yıllarda A.B:D., Japonya, Batı Avrupa
ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde bilgi
teknolojilerinin giderek artan bir şekilde
kullanımıyla ortaya çıkmış bir aşamadır.Bu aşamanın
temel özelliği bilginin ve bilgi teknolojilerinin
sadece tarım, sanayi, hizmetler sektörlerin de değil
aynı zaman da eğitim, sağlık, iletişim gibi her
alanda kullanılabilir olmasıdır.Bilgi toplumu aynı
zaman da birçok değişimi beraberinde
getirmiştir.Örneğin 1951 yılın da ABD’ de mavi
yakalıların sayısı toplam çalışanların %50 iken %20
ye düşmüştür.Bilgi toplumu ile tarım ve sanayi
sektöründe çalışanların sayısı azalmakta hizmetler
sektörün de çalışanların ise çalışanların sayısı
artmaktadır ve böylece bilgi toplumunun önemi
artmakta ve nitelikli insana gereksinim
duyulmaktadır. Kalkınmanın kaynağı bilgili insan ve
bu bilgili insanların oluşturduğu bilgi toplumudur.
Kısaca bilgi ve bilgi toplumunu açıkladıktan sonra
şimdi asıl konumuz olan kalkınma ile olan ilişkisini
açıklamaya çalışalım.
Kalkınma İlişkisi
Günümüzde ülkelerin zenginlikleri, öncelikle bilgi
ve eğitilmiş insan
kaynaklarının zenginliği ile ölçülmektedir.Yukarıda
da değindiğimiz gibi bilgi (üretim için gerekli olan
bilgi) kalkınma için gerekli olan en önemli
etkendir. Çünkü bir ülke de piyasalar belirli bir
seviyeye geldiği zaman ve doyuma ulaştıkları zaman
bundan sonra gelişmek ve kalkınmak ancak üretken
bilgi ve yeni teknoloji ile olmaktadır. Bu yeni
ürünü üretecek tek faktör ise bilgi birikimine sahip
olan nitelikli emek ve onun ürünü olan teknolojik
yeniliktir. İşte kalkınmanın en büyük faktörü bilgi
birikimine sahip nitelikli iş gücüne sahip
olunmasıdır. Eğer yeni üretken bilgiler (yeni
teknolojiler) sunarak bilginin sürekli artmasına ve
birikimine , dolayısı ile üretilen değerin
artmasına olanak sağlamasaydı insanların yaşam
düzeyleri yüzlerce yıl öncesinden farklı olmayacak,
belki de diğer canlılar aleminde olduğu gibi
insanları tek amacı doymak, korunmak, barınmaktan
ibaret olacaktı Bundan dolayı bilgili insan
gelişmekte olan ülkeler için üretimin en önemli
girdisi ve ülkenin kalkınmasında en önemli
faktördür. Ve ülke refahının artışının birincil
kaynağıdır.
Uzun dönemde ise ülkelerin refah artışlarının bir
tek kaynağı vardır; yeni teknolojiler yani yeni
üretken bilgiler. Bu yeni üretken bilgiyi üreten en
önemli etken ise yaratıcı zihinsel bilgidir. Ne
sermaye ne de başka bir şey bu yaratıcı zihinsel
bilginin yerini alamaz. Büyümenin kaynağı olan bilgi
aynı zaman da kalkınmanın nihayetidir.
|