Dünya'da
Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler ve Bunların
Ekonomik ve Sosyal Kalkınmaya Etkileri
Ülkemizde bilimsel
ve teknolojik faaliyetler, araştırma
geliştirme
faaliyetleri ile birlikte oluşmaktadır. Bilim ve
teknoloji
alt yapısı itibariyle ülkemiz istenen seviyeygelememiştir. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında A+G
harcamalarına
GSMH'dan ayrılan kaynakların %1'e yükseltilmesi, 10
000 çalışan nüfusa düşen araştırma personeli
sayısının 15'e çıkarılması hedeflenmiştir. Ancak bu
hedeflere erişilememiştir
Bilim ve
teknolojinin hedefi, araştırmacı insan gücü
kaynaklarını geliştirerek, ucuz ve kaliteli yeni
ürünlerin
üretimini sağlamak ve refah seviyesinin
artırılmasına hizmet
etmektir. Bu sebeple, bütün ülkeler, özellikle bilim
ve
teknolojinin önemini çok iyi bilen, getirdiği
ekonomik
faydaları elde eden gelişmiş ülkeler bilim ve
teknolojiden azami
ölçüde yararlanmaktadırlar. Bugün bilim ve teknolojinin etkin
olduğu,
teknolojinin sınır tanımaz özelliği dolayısıyla
bütün ülkeleri etkilediği ve küreselleştiği bir
dünya'da yaşıyoruz. Bu gelişmelerin oluşmasında
bilimsel Araştırma-Geliştirme (A+G)
faaliyetleri
önemli rol oynamıştır
Yeni
teknolojilerin kullanılması ile yeni mallar, ucuz
fiyatlarla, daha çok fonksiyonlu ve hemde daha küçük
hacimlerde
piyasaya arz edilerek, pazara sürülmektedir. ABD ve
Japonya
yanında Avrupa Topluluğu ülkeleri ve Güney Asya
ülkeleri de
1980'li yıllarda aynı teknolojileri elde etmeye ve
bunları
kullanmaya büyük önem vermişlerdir. Bu ise A+G
harcamalarına daha
fazla kaynağın ayrılması ile sağlanmıştır
Bilim ve teknolojide meydana gelen
gelişmeler, toplumların
kültürel,
ekonomik ve siyasi yapılarını birlikte
etkilemektedir. Bütün dünya ülkeleri kalkınmak,
daha iyi kalitede mal ve hizmet
üretmek, daha az
kaynak kullanarak ihtiyaçlarını karşılamak amacı
ile bilim ve teknolojiye önem vermektedirler.
Son yıllarda bilim
ve teknoloji politikalarının gelişmesi
ile hızlı bir ekonomik büyüme sağlanmış, bilgi
birikimi artmış
bulunmaktadır
Artık bugün, bilim ve teknoloji politikalarının
problemleri
değişmiştir. Bugünkü teknolojik gelişme ve ekonomik
ve sosyal
yaşamda görülen faydalar arasındaki fark zamanla
ölçülmektedir.
Problemler yeni teknolojiler üzerine bina edilmiş ve
enformasyon teknolojilerine dayanmış olarak
ilerlemekte, Yeni
üretim sistemi
(yeni sanayi stratejileri ve yapılan yeni yollar,
yeni yapılaşım ve yeni sosyal organizasyon
modelleri) prosesleri
ortaya
konmaktadır.
Bu hızlı
gelişmeler sonucunda Hükümetlerin politikaları alt
üst
olmaktadır. Tüketim ve üretim teknikleri ve ekonomik
sistem
değişmektedir. Böylece, mevcut geçiş periyodu, yeni
politikaları değiştirmeye gerek göstermiştir.
Bu değişim dolayısıyla, hakim
durum (ekonomik,
sosyal, politik, teknolojik ve bilimsel
projeksiyonlara
dayalı) yalnız yeni bir yaklaşım stratejisiyle
(politik boyuttan farklı olarak) etkilenmektedir.
Böyle bir
strateji
elemanları ihtiva edecek şekilde ülkeler durumlarını
değiştirmektedir. Bilimsel ve teknolojik politikalarda olduğu
kadar tüm
ülkelerin ihtiyaçları benzerlikler göstermektedir.
Bugün
küresel seviyede, bilimsel ve teknolojik bilgi ve
pazarlama seviyesinde araştırma, bilimsel ve
teknolojik gelişmede işbirliği yapmak için
başlıca şartlar; kalkınmaya bilim ve teknolojinin
katkısını
artırmak yoluyla olmaktadır.
Bugün araştırma
sisteminin sağlığı ve onun ekonomik büyüme ve sosyal
kalkınmaya katkısının kuvvetlendirilmesi, bilim ve
teknoloji politikasının en büyük konusudur. Her ne
kadar,
teknolojik ilerleme süreci, teknik gelişmelerle
değişmişsede, bu sürecin küreselleştirilmesi
büyümektedir.
7.1-Bilimsel
ve Teknolojik Gelişmeler
Eğer son 200
yıl içerisindeki milletlerin ekonomik büyümesi,
yeni
ekonomik çağ çerçevesinde bir süreç gösteriyorsa,
çağın yenilikleri
nelerdir ? Çağın yenilikleri ve modern ekonomik
yaklaşımla ayırımı, ekonomik ve üretim
problemlerine bilimin
uygulanma
derecesidir. Modern endüstri üretimini elde etmek
(çelik,
gıda maddeleri, demiryolu) bilimsel prosedürler
uygulanmadan mümkün değildir. Özellikle, üretimde
kaliteyi
tutturmak ve standart sağlamak imkansızdır.
Teknolojik gelişmenin doğuşunda,
bilim-teknoloji ve A+G faaliyetleri önemli rol
oynamıştır. Dolayısıyla, bütün teknik
ilerlemeler
bilimsel araştırmaya dayalı olup, uygun teknoloji
ileri
teknoloji olmadan gelişemez. Bu ise ancak
araştırmaya bağlı
olarak
sürmektedir.
7.2- Kalkınmaya
Çağrı
Geçen asrın
sonunda başlayan ve 2.Dünya Savaşı sonunda
artarak devam eden, kurumsallaşmış araştırmalar,
OECD ülkelerinin
ekonomik
faaliyetlerinin başlıca bir elemanı olmuştur.
Böylece küresel
kaynakların artan bir hacimde, A+G'ye tahsisi ve
bilgi
stoğunun artması -sağlanmıştır.
TEKNOLOJIK DEGİŞİM ÇALIŞMA HAYATI İLİŞKİSİ
1.Kadın ve çocukların Çalışması
Sanayi devriminden onceki donemde rastlanan ekonomik
düzenler içinde
de kadin ve çocukların üretim faaliyetlerine
katıldıkları bilinmektedir. Bununla
beraber Sanayi Devrimi ile birlikte kadın ve
çocuklar fabrikalarda en ağır ve yıpratici
çalışma koşullarında çalışmaya zorlanmıslardır.
Bunun çeşitli sebepleri bulunmaktadir.
Kuskusuz ilk sebep parasaldir. Gerçekten sozlesme
serbestisinin
egemen ve mesleki örgüt (sendika) kurmanın yasak
olduğu bu donemde, iicretlerin
çok düşük bir düzeyde bulunması ve aile reisinin
aldığı ücretin yetersizligi karşısında kadın ve
cocuklar çalışmak zorunda kalmışlardır. Ayrıca,
makinalaşma
ile üretim tekniginin sadeleşmesi, kadın ve çocuğun
mesleki bir bilgi
ile
yetiştirilmelerine
(çıraklık gibi) gerek kalmaksızın ekonomik hayata
girebilmelerini sağlamıştır. Günümüzde de özellikle
dokuma ve diğer bazı sanayi dalları
-elektronik ve kimya gibi kadınların
çalıştırılmaları icin daha uygun bir nitelik
arzetmekte ve bu da dokuma sanayiinde olduğu gibi
kadın işgücüne karşı talebi
arttırmaktadır.
Aile başına gelirin veya tek başına aile reisinin
ücretinin yetersizligi sebebiyle,
çok sayıda kadın ve çocuğun fabrikalara girişi ve
çok kötü çalışma koşulları
altında istihdam edilmeleri, toplumsal açıdan
olumsuz sonuçlar yaratmıştır.
Nitekim genç yaşta ölümler çoğalmış, sakatlıklar
artmış ve uzun çalışma süreleri
ile gece çalışması sonucunda aile yaşamı bölünmüş ve
dağılmalar ortaya çıkmıştır öte yandan 19. yüzyılın
ortalarından başlayarak gelişen insancıl ve toplumsal
düşüncelerin etkisiyle, işçileri ve dolayısıyla da
kadın ve çocukları çeşitli
yollardan koruma ve onlara yaşam düzeylerini ve
çalışma koşullarını iyileştirmeye yardımcı
olabilecek hak ve özgürlükleri tanıma yönündeki
çabalar artmıştır.
2. Teknolojik İşsizlik
Bilindiği üzere, makinalaşmanın tarım sektörüne
uygulanması; kırsal alanda
yoğun bir işsizliğe yol açmış, zaten var olan gizli
işsizlik daha da artmış ve
açık işsizlik
ortaya çıkmıştır. Bu da köyden şehirlere göçü
hızlandırmış ve böylece
teknolojik işsizlik doğmuştur. Bu işsizlik insangücü
yerine makine ikame
edilmesinden veya
daha verimli yöntemlerin uygulanmasından ileri gelen
bir işsizliktir.Buna göre, çalışanların teknolojik değişim sonucunda karşı karşıya
kaldıkları en önemli sorun; yeni teknolojilerin,
uygulanmaya başlamasıyla işlerini kaybedip
kaybetmeyecekleridir. Tüm teknolojik değişmelerde
bir miktar
işsizlik ortaya çıktığı bir gerçektir. Bununla
beraber uzun vadede mallara olan
talep artmakta
yeni pazarlar açılmakta ve iş imkanları
yaratılmaktadır. Bir başka deyişle, dinamik
bir ekonomide otomasyon ilk tesirleri itibariyle
istihdam imkanlarını azaltır gibi görünmekte ise de, uzun vadede istihdamı yaratan
bir etkiye
sahiptir.
Ortaya çıkabilecek teknolojik işsizlik sorununa
karşı çözüm, işsiz kalanların
başka
alanlarda istihdam edilmesinde ve yeni alanlarda
eğitilmesine ilişkin planlarda aranmaktadır. Ancak,
bu noktada yeni iş olanaklarının nerede bulunacağı
sorunu ortaya çıkmaktadır. Otomasyonla birlikte en
çok gelişme gösteren işlerin başında "bakım işleri"
gelmektedir. Aynca az gelişmiş ülkelerin
çoğunda zanaat ve küçük sanatlar genel
ekonomik faaliyetler içinde önemli bir yer
tutmakta ve büyük bir kütleye istihdam olanağı
sağlamaktadır. Bu anlamda, teknolojik işsizlik
bakımından yeni kurulan sanayinin tarımsal nüfusu
değil, işsiz olan zanaatkarları ve küçük sanat
erbabını da çalıştırabilecek güçte olması ve zanaat
ve küçük sanatlarla yapacağı rekabetin derecesi önem
taşımaktadır.Teknolojik işsizliğe karşı alınabilecek
tedbirler şu şekilde özetlenebilir.
Teknolojik işsizliğe karşı alınabilecek tedbirler
şunlardır:
-İşsizlik sigortasının kurulması ve devletin sanayi
hareketini etkin bir program çerçevesinde
düzenlemesi,
-
-
Nüfus artış hızının azaltılması,
-
-
8 veya 10 yıllık temel eğitim zorunluğunun
getirilmesi.
-
-
Esnek çalışma saatlerinin uygulanması,
-
-
Otomasyon sebebiyle işsiz kalan işçilerin yine
otomasyon sonucunda ortaya
çıkan yeni işlere uyum sağlayabilecek şekilde
eğitilmesi,
-
Teknolojik değişim sonucu aynı meslekte yeniden
eğitilerek vasfın arttırılması,
-Emeklilik yaşının indirilmesi,İşletme içinde
yapılacak teknik değişmeleri üretimdeki değişimlerin
bir plana bağlanması
3. Sendikaların Teknolojiye Karşı Tutumları
Teknolojik gelişmelerin ortaya çıkaracağı
sorunlardan en çok endişe edenlerin
başında, işçiler ve sendika yöneticileri
gelmektedir. Gerçekten sendikalar genellikle
işgücünden tasarruf sağlayıcı makinelerin işletmeye
adaptasyonuna, işsizliğe sebebiyet verir endişesiyle
karşı çıkmaktadırlar. Bu sebeple, "istihdam
güvenliği" sorunu
toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde öncelikle ele
alınan konular arasına girmiştir. Sendikalar, teknolojik değişmelerin işlerinden
çıkarılan
işçileri çok zor durumda bıraktığını belirterek, bu
insanların uzun süre işsiz kaldıklarını ve
buldukları işin ise düşük ücretli olduğunu
belirtmektedirler. Yine sendikalar çalışma
saatlerinin azaltılması, ücretlerin yükseltilmesi
v.s. gibi yollarla
teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkilerini
ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar.
İşçiler teknolojik ilerlemenin olumlu bir şey
olduğunu kabul etmekle beraber,
kendi işkolu ve faaliyet sahaları içinde aynı teknik
ilerlemeleri güvensizlik
ve korku ile
karşılamaktadırlar. Ayrıca sendikaların işçi
ücretlerim arttırması teknolojik gelişmeye
olumlu yönde bir etki de yapmaktadır. Gerçekten
genel maliyet masrafları içinde işçilik oranının yüksek olduğu, rekabetin sert
ve kâr
marjlarının dar olduğu sanayi kollarında işverenler
ücret artışlarına karşı çok
hassas bir
durumdadırlar. Bundan dolayı, işletmeler teknoloji
bakımından benzer
işletmeler ile
aynı konumda bulunmaya ya da onları geçmeye mecbur
kalmakta
işletmelerin araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
daha fazla önem
vermelerine yol
açmaktadır.
İşletme içinde yapılacak teknolojik değişmelerin
işçilere ve sendikalara
bildirilmesi yoluyla, onlarla bu konuda işbirliğine
gidilmesi ve özellikle işverenlerin
otomasyon konusuna duyarlı bir biçimde yaklaşmaları
(Almanya'da olduğu
gibi), işçilerin teknolojik değişimlere karşı daha
ılımlı bir tutum içinde olmalarını
sağlayabilir. Bilindiği gibi otomasyon işçilere
genellikle daha rahat ve güvenli
bir çalışma ortamı da sağlamaktadır. Böylece iş daha
temiz ve daha az tehlikeli bir hale geldiği gibi,
fabrikanın iç görünüşü de daha cazip olmaktadır.
Teknolojik değişmelerin toplu iş sözleşmeleri
üzerinde de önemli etkileri
olmaktadır. Beyaz yakalı işçilerin çoğalması,
işletmenin işgücüne olan bağımlılığının
azalması gibi sebepler, işverenlerin toplu pazarlık
gücünü daha da arttırmaktadır.
Buna karşılık sendikalar, işletme düzeyinde toplu iş
sözleşmesi bağıtlamaya,
yeni açılan işlere işten çıkarılanların eğitim
görmesi şartıyla yeniden
alınmasını sağlama gibi yöntemlere
başvurmaktadırlar.
YAPILAN ARAŞTIRMALARA GENEL BAKIŞ
Yeni teknolojilerin istihdam üzerindeki etkileri
konusunda yapılan
araştırmalar, genelde ve sektör bazında farklı
sonuçlar vermektedir. Çoğu zaman
farklı ülkelerde yapılmasına rağmen, bu çalışmalarda
asıl önemli olan husus,
kullanılan yöntemlerin farklı olmasıdır.
FlET 1978'de, Batı Avrupa'da 10 yıl içinde 5 milyon
sekreterin işini
kaybedeceğini tahmin etmiştir. Bu, ofis işlerinin
% 20'sini oluşturmaktadır. Aynı
tahmin, İngiltere'de banka ve sigortacılık işçileri
için de yapılmıştır. Bir
araştırmada, bu
ülkenin bankacılıktaki istihdam seviyesinde
1982-1987 döneminde
azalma tahmin etmiştir. Oysa, İngiltere'deki başka
bir araştırma
bankacılıkta
istihdamın 1990'a kadar istikrarlı kalacağını tahmin
etmektedir.
Nitekim, bu
ülkedeki bankacılık, sigortacılık ve finans
kesiminde, 1977 yılında
1.475.000 olan
istihdam miktarının, 1986'da 2.167.000'e çıktığı
görülmektedir..ABD
Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS) nün bu konuda
yaptığı tahminde, bankacılıktaki çıktı miktarı ile
istihdam düzeyi arasında negatif bir ilişki
(katsayı: -1.0387)
bulunmuştur. İngiltere'de yapılan bir çalışmaya
göreyse, bu ilişkinin pozitif olduğu öne
sürülmektedir. Bu durum muhtelif araştırmalar
arasındaki
çelişkiyi
göstermektedir.
ABD'de İnsangücü Hizmetleri Komisyonu (Manpower
Services Commission)
tarafından finanse edilen bir çalışmada Rothwell,
(1981-1983) çeşitli
imalat ve hizmet
sektörlerindeki muhtelif işkollarında faaliyet
gösteren firmaların yeni teknolojilerle ilgili
istihdam politikalarını vak'a metoduyla
araştırmıştır. Bu çalışmada, veri ile ilgili,
"nereden", "nasıl" ve "hangi ölçütlere göre toplandı
gına" dair hiçbir bilgi verilmemiştir. Sadece ankete
katılan işçi sayısı ifade edilmektedir.
Ankette ise tek bir soruyla yetinilmiştir. Bu da
sendikaların tanınmasıyla ilgili genel bir soru
olup yanıltıcı sonuçlar çıkarmaya müsaittir.
Ankette,
kalitatif ve istihdam etkisinin derecesiyle ilgili
tefrik edici hiçbir soru bulunmamaktadır.
Otomasyonun ilk safhalarında istihdam konusunda
yapılan tahminler, ileri
teknik
ürünü makinaların kullanımından çok bunların kendi
özellikleri esas alınarak
yapılmaktadır. Mesela, doküman işleme (word
processor) üreticileri, bir
sekreterin, bu
makinalarla 3-5 sekreterin yaptığı işi
yapabileceğini ifade etmektedir.
Bu oran esas alındığında, risk altında çok sayıda iş
bulunabilir. Oysa, sadece teknik olan bu
oranlamada, sekreterlerin zaman harcadığı mesaj
alma, ziyaretçilerin
kabulü gibi makinalar tarafından ikamesi zor olan
insanlararası münasebetler,
genellikle hesaba katılmamaktadır. Bu tip tahminler,
çok genel ve sübjektif olarak nitelendirilmektedir
KAYNAKÇA
Doç. Dr. Yusuf
Balcı
*Yeni Teknolojilerin Bankacılıkta İstihdam Miktarına
Etkileri Konusundaki Araştırmaların ve Metot
Bakımından Tahlili
Araş.Gör. Tunç
Demir bilek
*Teknolojik Değişimin Sosyal Ekonomik Açıdan
Yarattığı Sorunlar
Yrd.Doç. Dr. Osman
Demir
*Üretimde Teknoloji Kullanımı
Halime İnceler
Sarılan
*Rekabette
Başarının Yolu Teknoloji Yönetimi
Devlet Planlama Teşkilatı
*Türkiye'de
ve Dünyada Teknolojik Gelişmeler
|