|
Bilişim Devrimi ve Yeni Sosyal Süreç
Elektronik ve telekomünikasyon alanındaki teknolojik
gelişmeler sanayi devriminden sonra dünyada çok
köklü bir dönüşüm meydana getiren sürecin temel
dinamikleri olmuştur. Dünyada elektronik ve
telekomünikasyon sektörü büyük atılımlarla yoluna
devam etmektedir. Dünya elektronik ve
telekomünikasyon sektörünün bir bölümünü temsil
eden "büro ve telekomünikasyon cihazları" ile
"bilgisayar ve bilgi hizmetleri" alanında Kuzey
Amerika, Batı Avrupa ve Japonya'daki gelişmeler
dikkate değer niteliktedir. Elektronik sanayiinde
hızlı bir gelişme sağlayarak dünya pazarlarında söz
sahibi duruma ulaşmış Hindistan, Güney Kore ve
Brezilya gibi gelişmekte olan bazı ülkeler ile
kalkınmalarının ivmesel merkezine elektronik
sanayiini oturtan özellikle Doğu Asya'nın gelişmekte
olan ülkeleri de bu konuda ciddi mesafeler
almışlardır.
Bilişim ve bilgi teknolojisi alanında ABD ve
Japonya' daki hızlı gelişmeleri, diğer ülkeler
oldukça uzaktan izlemektedirler. ABD'nin, ve kısmen
Japonya ile birlikte donanım alanında mutlak
hakimiyeti, diğer ülkelerin sürekli net ithalatçısı
olmasına yol açmıştır. Yazılım alanında ise, ABD
dünyanın tek net ihracatçı ülkesi konumundadır ve
yakın gelecekte yerini alabilecek bir ülke
görülmemektedir. Son yıllarda, bilgi teknolojisi ve
bilgi sistemleri satışları; ABD'nin ihracattaki
artışının ardındaki tartışmasız tek güçtür. Örnek
olarak, ABD, 1993 yılında yalnız kişisel
bilgisayarlarda kullanılan 2.5 milyar dolarlık
yazılım ihraç etmiştir. 1993 yılında ABD'nin toplam
bilişim teknolojisi ihracatı 62 milyar dolara
ulaşmıştır. Bu rakamın, ABD'nin aynı yılda yaptığı
sivil ve askeri uçak ihracatı ile
karşılaştırılması, olayın boyutlarını daha da
anlamlı kılmaktadır. 1993 yılı ABD uçak
endüstrisinin tüm ihracatının dolar olarak değeri 33
milyardır. Bu rakam bilişim teknolojisi ürünleri
ihracatının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde bilgi teknolojisi
üretimi, ABD ve Japonya'nın çok gerisinde
kalmaktadır. Donanım ve özellikle kişisel
bilgisayarlarda, AB pazarına % 70'e yakın oranda
ABD ve Japon firmaları hakimdir, (ilyasoğlu 1997:
7-8) Yukarıda verilen örnek değerlerdeki oransal
fark, 2000 yılına kadar daha da açılarak
katlanmıştır. Bu süre içinde Microsoft dünya bilgi
teknolojisi ürünleri alanında dünya tekelini eline
geçirdiği görülmektedir, (ilyasoğlu 2002: 2) Sanayi
devriminden ve sanayi
toplumundan sonra ortaya
çıkan en önemli gelişme evresi olarak karşımıza
çıkan bu "bilgi ve elektronik" çağı" Türkiye
açısından da önem arz etmektedir.
Modernleşme döneminde sanayileşmeyle birlikte
pozitif bilimler alanında önemli gelişmeler
yaşandı. Sanayi toplumunda yaşanan bilimsel
gelişmenin 20 yy'in ilk çeyreğinde kuantum
mekaniğini ortaya çıkarması, yeni bir bilimsel
paradigmanın doğuşuna yol açtı. Kuantum mekaniğinin
yeni paradigma olarak doğup gelişmesi ve bilimsel
alandan, kuantum teknolojileri olarak günlük yaşama
aktarılması bu yüzyılın ikinci yarısında hızlandı.
Kuantum teknolojisi Önce ve özellikle, mikro
elektronikte yeni bir devrim yarattı. Bilgisayardan,
iletişime, robotlardan, uydulara ve yeni
malzemelere her alanda köklü devrimler yaşandı.
Yüzyılın son çeyreğinde mikro elektronik yanında,
mikrobiyoloji ve gen mühendisliğinde köklü devrimler
yaşandı. Kuantum teknolojilerinin; günlük yaşama
taşıdığı köklü yenilenmeler, daha 20 yy'ın son
çeyreğinde sanayi toplumunu sona erdirip yeni bir
toplum yapısının doğmasına neden oldu. Kuantum
teknolojileriyle, bilgi ile bilginin üretimi
başladı. Daha önceki toplum yapılarındaki madde ile
maddenin üretimi yerine; Kuantum düşüncesinde bilgi
ile bilgi üretiliyordu. Kuantum teknolojileri, insan
beynini ikame eden teknolojiler olarak bilgi ile
bilgi üretimindeki sınırları her gün aşmaya ve
yenilemeye başladı. Tarım ve sanayi toplumlarındaki
buluş ve yeniliklerin tesadüfi olmasına karşın,
yeni toplum yapısında bilgi, kitlevi ve sürekli
olarak üretilmeye başladı. (Erkan 2001: 2)
Her yeni teknoloji özellikle de iletişim teknolojisi
ilk çıktığı sıralar gözleri kamaştırmış, önümüzdeki
güzelliklerin müjdecisi olarak algılanmıştır.
Modernleşme ve sanayi devrimi sonrası bütün
insanlığa nasıl barış, refah ve mutluluk geleceği
öngörüldüyse, telefonun ilk yıllardaki
etkisi aynı şekilde
ilerlemeci ve küreselleştirmeci yorumlanmıştır.
Örneğin, daha 1907'de AT and T firmasının baş
mühendisi olan Corty, bir gün uluslar arası telefon
şebekesinin kurulduğunda bunun yeryüzüne barış
getireceğine inanabilmiştir. Corty, "bir gün bütün
halkların aynı dili konuşmasını ya da aynı dillerle
anlaşmalarını zorunlu kılacak bir dünya telefon
sistemi kuracağız ve bu, yeryüzündeki bütün
halkları bir kardeşlik ortamı içinde bir araya
getirecek" (Uğur 2002: 5) demektedir. Bugünkü
internet âğının dünyayı her alanda
küreselleştireceği ve dünyanın artık bir küresel köy
gibi olduğu iddiası bununla benzeşmektedir.
Bilgisayarların, günümüzde, Corty'nin telefondan
beklediğini gerçekleştireceğini düşünen uzmanların
sayısı hiç de az değildir. 1900'lerin başından
günümüze, aradan bir yüz yıl geçtikten sonra
iletişim teknolojilerinden beklenenlerin azalmamış,
fakat giderek fazlalaşmış olduğu söylenebilir.
Bilgi çağının ve bilişim devriminin alt yapısı,
özellikle bilgisayar teknolojisinde yaşanan önemli
gelişmelerle kurulmuştur. Kişisel kullanım ve
kurumsal kullanım için bilişim sektörü farklı
fakat birbiriyle ilişkili gelişmeler göstermiştir.
1971'de Intel'in micro-işlemcisinin üretil-mesiyle
Apple, Compaq, Commodore gibi firmaların mic-ro-bilgisâyar
ürettikleri zaman dilimi, IBM'in 1981 senesinde
evde kullanılan kişisel bilgisayarı piyasaya
çıkartmasıyla farklı bir çehreye bürünmüştür. Bu
kişisel bilgisayar 4.77 MHz Intel işlemci
içeriyordu ve 8088 CPU, 64 KB RAM, 40 KB ROM, 5.25-inchlik
disket sürücü gibi özellikler sunuyordu. PC-DOS 1.0
(Microsoft'un MS-DOS'u) işletim sistemi olan bu
bilgisayarın fiyatı yaklaşık 6000 $ kadardı. 1981'de
IBM'in ilk kişisel bilgisayarının çıkmasıyla
hızlanan gelişmeler, 1990'da HyperText dilinin
doğması ve www'in temellerinin atılmasıyla farklı
bir boyut kazandı. 1990'daki önemli gelişmelerin
ilki CERN'de
Tim Berners Lee adlı
araştırmacının Cenova yüksek enerji fizik
laboratuvarında Hyper Text dilini geliştirmesi ve
böylece World Wide Web'in doğmasıdır. İkincisi
Microsoft'un Windows 3.0'ı piyasaya çıkarmasıdır.
Dolayısıyla iletişim ve bilgi/kaynak yönetimi büyük
önem kazandı.
(Komaz 2002: 9)
Telekomünikasyon sektöründe veri iletiminde
kullanılan bakır kablolara ilave olarak fiber optik
ve koaksi-yel kablolar, frame relay yöntemi, ISDN (Integrated
Services Digital Netvvork) kablo sistemi normal
telefon hatları (ve diğer bazı ortamlar) üzerinden
daha yüksek hızlı entegre ses (analog) ve veri
(dijital) aktarılmasını sağlamaktadır. Yeni
geliştirilen BISDN (Broadband ISDN) teknolojisi
ise, Frame Relay'a bir alternatif olarak
düşünülebilir. ISDN kullanımı (özellikle evden
kişisel bağlantılarda) artan oranlarda
yaygınlaşmaya başlamıştır. Frame Relay, verilerin
çok yüksek hızlarda dijital ağlar üzerinden
iletilmesini sağlayan bir teknolojidir. Veriler, "Frame"
olarak adlandırılan paketler halinde iletilir.
Frame Relay, veri aktarımı süresince, kesintisiz ve
sadece o verinin iletileceği (dedicated)
bağlantılar üzerinden yapılır. Telekomünikasyon
alanı, baş döndürücü gelişmesiyle otomasyon ve
bilgi çağının en önemli itici güçlerinden birini
oluşturmaktadır. Son 20-30 yıl içinde enformasyon
teknolojilerinin ekonomik ve sosyal hayatın her
alanında kullanılma özelliğine yol açan gelişmeler,
telekomünikasyon hizmetlerinin yenilikçi ve yaygın
uygulamaları ile gerçekleşmiştir. Telekomünikasyon
sektörü şu temel ürün gruplarından oluşmaktadır:
cihazlar, işlemler, kullanıcılar, servis
sağlayıcılar, içerik sağlayıcılar, katma değerli
hizmetler, telli ve telsiz erişim şebekeleri,
transmisyonlar. (Bilgi Toplumu
www.deltur.cec.eu)
İki veya daha fazla bilgisayar sisteminin birbirine
bağlanmasıyla oluşan ağların en yaygınları aynı
binadaki bilgisayar sistemlerini içinde bulunduran
yerel ağlar (LAN) ve birbirinden uzak bilgisayar
sistemlerinin telefon hattı veya radyo dalgalarıyla
iletişim içerisinde olmalarını sağlayan geniş alan
ağlandır (WAN). Bilgi toplumu ve bilgi çağının
simgesi olan Internet, teknik olarak, birçok
bilgisayarın ve bilgisayar sistemlerinin birbirine
bağlı olduğu, dünya çapında yaygın olan ve sürekli
büyüyen bir iletişim ağıdır. Bu iletişim ağında
bilgisayarlar birbirlerine fiziksel olarak
(kablolar, uydu bağlantıları, telsiz bağlantısı
gibi) bağlıdır ve geliştirilen bazı özel
protokollerle (TCP/IP) birbirine bağlı bilgisayarlar
arasında bilgi paylaşımına dayalı birçok işler
yapılabilir (dosya alma/gönderme, sohbet vb gibi).
Bilgisayarların bilgiyi saklama (harddisk, fiber
optik ortam vb gibi), bilgiyi çok hızlı işleme (veri
tabanı programları, bazı analiz programlan vb)
özellikleriyle bilgisayar ağlarının herhangi iki
bilgisayar arasında veri iletişimini olanaklı kılma
özellikleri birleştiğinde ortaya muazzam bir bilgi
paylaşım ortamı çıkar.
Dijital sistem bazı bakımlardan insanın sinir
sistemine benzetilmektedir. Sibernetik adı verilen
sistem tıpkı insanın sinir sistemine benzetilebilir.
Beyin ve omurilik merkezli sinir sistemindeki bütün
sinir hücreleri alıcı ve verici göreviyle vücudun
tamamını sarmaktadır. Bu şekildeki sistemleri
araştırma konusu yapan bir bilim dalı olarak
sibernetik çalışmalarını sürdürmektedir. Sibernetik
olarak adlandırılan bu yeni bilimi Gökhan Evliyaoğlu
(2002: i) gerçekten ayrı bir bilim dalı olarak değil
"canlı ve cansız varlıklarla ve insan aklının ürünü
olan makinelerle ve bunların iletişim ve
etkileşimiyle ilgilenen bilim ve tekniklerin,
kendilerine özgü yöntemlerine eklenebilen genel bir
yöntem, mantıksal bir yaklaşım biçimi" olarak
tanımlıyor. Bu sistem içinde "canlı ve cansız
varlıkların en küçük parçacıkları olan
(atom-molekül) ve (hücre) yapılarında, bu
sistemleri oluşturan temel, tanecikler
arasında bilgi alış-verişi biçiminde cereyan eden
fiziksel bir iletişim olgusu vardır" diyebiliriz. Bu
mikro ve makro sistemler aynı zamanda çevreleriyle
ve birbirleriyle de bilgi alış-verişinde
bulunmaktadırlar. Bu iletişim sonucunda moleküller,
elementler, canlı organizmalar teşekkül etmektedir.
İnsan beyninin ürünü olan ve birbirine bağlı olarak
çalışan bilgisayarlar ve telekomünikasyon cihazları
ile "enformasyon ağı" akıllı bir iletişim sisteminin
kurulmasına imkan vermektedir. İnsanda gelişmiş bir
organizmanın, kendi kendisi ile ve dış ortamlarla
iletişimini sağlayan, bir tür, (haber alma) ve
(cevap verme) mekanizması olan beyin ve sinir
sistemi, bu sistemin ürünleri ve aynı zamanda
uzantıları olan araçlar, makineler ve haberleşme
araçları sayesinde dev boyutlara ulaşmıştır. (Evliyaoğlu
2002: 4)
Amerika'da 1940'lı yıllarda sibernetiğin
gelişmesiyle ve matematiksel mantığın önem
kazanmasıyla birlikte, insandaki sinir sisteminin ve
akıl yürütme sürecinin işleyişini betimlemek için
bilişsel bilimler kurulmuştur. Ellili yıllarda
insan zekasının bir bilgisayara çok benzemesi
nedeniyle bilişim, simgesel işaretlerin zamansal
dizimi olarak tanımlandı. Daha sonra yapay zeka
bunun tam bir izdüşümü olarak gelişti. Yapay zeka
örgütlenmeyi girdi ve çıktılar (input ve output)
aracılığıyla çevre ile sürekli etkileşimde bulunan
açık bir sistem gibi görünür. İnsan beyni de
çevreye, dış dünyadan gelen enformasyona, seçici
olarak tepki veren bir enformasyon aygıtı gibi
düşünülmüştür. (Mattelart 1998: 129) İnsan beyninin
ve sinir sisteminin gelen verileri beyne
ulaştırması, burada işlenmesi ve gerekli
görüldüğünde tekrar sistem organlarına iletilmesi
gibi çalışan bir sistemin bugünkü bilişim ağlarının
oluşmasında etkili olduğu görülmektedir.
Telekomünikasyon alt yapıları git gide daha
stratejik bir konuma oturmaktadır. Bu ağlarla
örülmüş sistemde
ekonomiden eğlenceye, kültür ve sanattan sosyal
ilişkilere kadar birçok alanda insan bilgisi ve
insan zekasının üretme imkanları devreye
girmektedir. Bütün bu değişikliklerin itici gücünü
ise dijital teknoloji oluşturmaktadır. Bu
teknolojinin dili de makine dilidir. Bu dil bilginin
ilk kez geniş kapsamlı üretilmesine, işlem
görmesine, dağıtılmasına ve iletişim kurulmasına
imkan tanımıştır. Milli sınırları zorlayan yeni
oluşumların tüm alt yapısı telekomünikasyon sistemi
üzerine bina edilmektedir. Aynı anda binlerce insan
internet üzerinden haberleşmekte, milyarlarca bilgi
saniye içinde transfer olmaktadır. İnsanlar her gün
telekomünikasyon sistemini daha fazla
kullanmaktadır. Öyle ki, evinden bankacılık işlemi
yapmakta, bir çok ihtiyacını telefon veya internet
ile giderebilmektedir. Bilgi ve iletişim
teknolojilerindeki gelişmeler, özellikle de
internetin oluşumu, bilgiye erişimi inanılmaz
ölçülerde kolaylaştırarak insanların sosyal ve
ekonomik hayatlarında yeni bir çığır açmaya
başlamıştır. Bilgisayar ve telekomünikasyon
teknolojisindeki hızlı gelişmeler ve bilgisayarlar
arasında bir ağ şebekesi kurulması yeni bir dünyanın
doğmasına yol açmıştır. Bu anlamda İnternet bir
bilgi teknolojisi sistemidir. Internet, insanların
her geçen gün gittikçe artan "bilgi üretme,
üretilen bilgiyi saklama/paylaşma ve ona kolayca
ulaşma" isteklerine ucuz ve pratik cevap geliştiren
bir teknolojidir. Bu teknoloji yardımıyla pek çok
alandaki bilgilere insanlar kolay, ucuz, hızlı ve
güvenli bir şekilde erişebilmektedir. İnternet bu
haliyle bir bilgi denizine, ya da büyükçe bir
kütüphaneye
benzetilebilir. (Bilgi Teknolojileri ve İnternet Temel
Kavramlar 2002: 2)
İnternet mevcut yerel telefon şebekelerinin yanı
sıra çoklu iletim sistemleri ve bunun daha ötesinde
kablosuz (wireless) şebekelerin devreye girmesiyle
hızla yayılmaktadır, insanlar sosyal ve ekonomik
hayatlarında internetten daha fazla yararlanmaya
doğru kendilerini geliştirirken, bu alandaki
gelişmelerde kablosuz geniş kanal şebe-keler (broadband
Wireless) ve mobil internet gündeme girmiştir..
Mobil uygulamalar, bilinen elektronik uygulamaların
haricinde, daha başka kurallarla gelişmektedir.
Mobil Internet kullanıcıların her zaman, her yerden,
hareket halindeyken bile Internet'e
ulaşabilmeleridir. Mobil Internet kullanıcılara
mevcut ticari işlemlerini her zaman ve her yerde,
direkt olarak müşteri ve çalışanlarının hizmetine
sunabilmeleri için imkan sağlar. E-ticaret alanında
kablosuz mobil internet, şirketlere ve ekonomik
faaliyetlere daha büyük imkanlar sunmaktadır. Mobil
Internet ile firmalar, gerçek-zamanlı olarak
müşterilerine veri gönderebiliyorlar, çünkü
müşteriler sahip oldukları mobil cihazlar (cep
telefonu, cep asistanı gibi) ile her zaman
ulaşılabilecek durumdadırlar. (Büber 2002: 2)
Kablolu veya kablosuz kullanılan internet toplumsal
hayatımıza teknolojik tabanlı bir değişim
sunmaktadır. Bu değişim alışılmış usullerimizi
değiştirerek adeta yeni ve dijital bir kültür
yaratmaktadır. Toplumsal hayata öyle bir girdi ki,
klasik yaşama biçimlerini, değer yargılarını
değiştirip; hayatımıza yeni kavramlar, yeni
kolaylıklar, yeni uğraşlar, yeni sorunlar getirdi.
Bu anlamda toplumsal hayatın bütün boyutlarını
etkiledi, önemli dönüşümlere yol açtı ve bir devrim
meydana getirdi.
Bu devrimin etkisinde kalan bütün toplumlarda
benzeri bir süreç yaşanmaktadır. Bir yandan aynı
teknolojinin benzer sonuçlar doğurduğu bir
bütünleşme / aynılaşma yaşanırken, diğer yandan her
toplumun kendi yapısı ve problemleri ile farklı
yansımaları gözleniyor. Türkiye bu alanda sanayi
devrimini kaçırmanın olumsuz psikolojisi ile
yenilikleri yakalayabilmek için azami gayret
gösteriyor. Bunu hem özel sektörde hem de devletin
resmi organizasyonlarında görmek mümkündür, iki
anlamda ilk geniş çerçeveli çalışma TUENA (Türkiye
Ulusal Enformasyon Altyapısı) projesi doğrultusunda
yapılmıştır. Türkiye bu tür çalışmalarla sanayi
sonrası toplumun, bilgi toplumunun gereklerini
yakalamaya çalışmaktadır. İnternet, Türkiye'ye
ODTÜ'nün çalışmalarıyla epeyce gecikmiş olarak 1993
yılında girmiş, ancak daha sonra fiziki açıdan
göreli olarak hızlı bir gelişme göstermiştir.
Özellikle TÜBİTAK'ın ULAKNET projesi sayesinde
Üniversitelerin neredeyse hemen tamamı İnternet'e
bağlanmış bulunmaktadır. Başbakanlıkça yürütülen
Kamu-Net projesi bütün kamu kurumlarını yüksek
kapasiteli bir omurga üzerinden birbirlerine ve
oradan da İnternet'e bağlamayı öngörmektedir. Aynı
şekilde, Milli Eğitim Bakanlığının bütün orta
öğretim kurumlarını kapsayan bir Okul-Net
projesinden söz edilmektedir <http://www.meb.gov.tr>.
İnternet'i Türkiye'de büyütmek amacıyla Ulaştırma
Bakanlığı bünyesinde "İnternet Üst kurulu" adında
bir kurul bile oluşturulmuş bulunmaktadır. (Acun
2000: 8) Özel sektörün konuyla ilgili çalışmaları
zaten dünya standartlarına uyumlu bir şekilde
sürdürülmektedir.
Yeni bilişim devriminin alt yapısını oluşturan
elektronik ve bilgi işlem sektörü ülkeler
arasındaki kalkınma, zenginleşme ve üstünlük kurma
gibi alanlardaki dengeleri de alt üst etmektedir.
Artık yarış yer altı ve yeryüzü kaynaklarının
kullanılması noktasından gittikçe kaymakta ve
bilişim alanındaki öncülüğe ve üretkenliğe
geçmektedir. O yüzden İstanbul Sanayi Odasının
hazırlattığı Türkiye'de elektronik sektörü
hakkındaki raporda görüldüğü gibi, bir ülke mutlaka
bu alanda yeterli başarıyı göstermelidir. Bizim
ülkemiz açısından sanayi devrimi ile çok geç
tanışmamızın olumsuz sonuçlarını yaşadığımız gibi,
bu dönemde geri kalmamamız önem arz etmektedir. Bu
rapor ile, teknoloji üreten, transfer
ettiği teknolojileri özümseyerek, bunları
geliştiren ve katma değer yaratarak
toplumun refahına katkıda bulunan bir sektör
hedeflendiği belirtilmektedir. Bu bağlamda, ağır
sanayiden eğlence, fınans ve tıp dünyasına kadar
uzanan geniş sosyo-eko-nomik faaliyetler
yelpazesinin tümünün hammaddesi olan bilgiye
erişimi, korunmasını ve işlenmesini kolaylaştıracak
ve hızlandıracak strateji ve politikalar
geliştirilmek istenmektedir. Bu anlamda
geliştirilecek politikaların ülke genelinde
katılımcı bir anlayışla belirlenip uygulanması uzun
dönemde bilgi toplumu haline dönüşen bir Türkiye'nin
yaratılmasını sağlayacağı iddia edilmektedir.
(Elektronik ve Telekomünikasyon Sektörü Raporu
2001:2)
Türkiye, endüstrileşmede geç kalmış olmakla
birlikte, bilişim alanına uyumda zaman kaybetmemeye
çalışmaktadır. Bugün yaklaşık 5000 üyesi olan
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) 1971'de kuruldu ve
1972'den beri Bilişim Dergisi'ni düzenli olarak
yayınlamaktadır. Devlet kuruluşlarının,
üniversitelerin yanı sıra özel sektör ve sivil
toplum girişimciliği bu alanda çalışmalar
sürdürmektedir. Ayrıca yeni teknolojinin transferi
ve ülkemize uyumu noktasında birçok Avrupa
ülkesinden ilerde olduğumuz belirtilmektedir.
Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Profesör Aydın
Koksal Türkçe'mizin, bilişim terimlerini en erken
türetebilmiş bir ulusal dil olduğunu iddia
etmektedir. Buna göre yazılım, herhangi bir dilde
yaratılan ilk terimdir. Kavramın Latin dillerindeki
karşılığı, Türkçe'den sonra türetilmiştir. Aynı
şekilde: Bilgi işlem, yazılım, donanım, bilişim,
işletim dizgesi, veri tabanı, işletmen, imleç gibi
2.500'ü aşkın terim, 1966'dan başlayarak dilimize
yerleşmiştir. Bu anlamda bilim ve konuşma dilimiz
Türkçe, yeni uygarlığın dili olarak gelişmiştir.
1970'lerde, Bilgisayar mühendisliği alanındaki ilk
doktora tezleri Türkçe yazılmıştır. Bugün 26
üniversitemizde, yılda 1350 yeni mezun, Türk Yazılım
Endüstrisi gibi gelişen sektörlerimizi, kamusal ve
özel yönetim birimlerimizi, çağı yakalayan
teknolojik birikimle
donatarak ön plana çıkarmaktadır.
|