Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Çin'in DTÖ'ye Katılımının AB ve ABD Pazarları İle Türkiye'ye Etkileri 

Tekstil ve konfeksiyon sektörü Avrupa Birliği ülkelerinin dış ticaret rakamları içerisinde önemli yer tutmaktadır. 2000 yılında toplam ithalatın % 8.8'i (tekstil % 2.8, konfeksiyon % 6), toplam ihracatın % 4.9'u (tekstil % 3,1 ve konfeksiyon % 1,8) tekstil ve konfeksiyon sektörü tarafından gerçekleştirilmiştir. Diğer yandan. AB tekstil ve konfeksiyon sektörünün son yıllarda küçülme ve yeniden yapılanma sürecine girdiği de gözlenmektedir. Küçülme ve yeniden yapılanma süreci içerisindeki sektörün gerçekleştirdiği hasıla ve sağladığı istihdam azalmaktadır. Buna karsın, katma değeri yüksek. kaliteli ve markalı ürünler ile teknik (veya sanayi) tekstil olarak ifade edilen mamullerin üretiminde yoğunlaşma dikkat çekmektedir. Son yıllarda AB'de teknik tekstil ile kaliteli ve markalı ürünler haricindeki üretimin, işgücü maliyetinin daha düşük olduğu ülkelere kayma eğilimi gözlenmektedir. 

Türkiye hazır giyim ihracatının % 83'ünü (DTÖ verilerine göre) AB'ye yapmaktadır. 19% yılında imzalanan Gümrük Birliği Antlaşması'nın Türkiye’nin AB'ye olan ihracatında rolü olmuştur. Türkiye tekstil ve konfeksiyon ürünleri ihracatında AB ülkelerini geleneksel pazar olarak ifade etmektedir. Türkiye'nin en fazla tekstil ürünü ihraç ettiği ilk beş ülkeden (Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa) dördü AB üyesidir. Diğer yönden 2000 yılı itibariyle AB'ye yönelik tekstil ürünleri ihracatında Gümrük Birliği öncesine oranla % 32 oranında,konfeksiyon ürünleri ihracatında ise % 19 oranında artış görülmektedir. AB ülkeleri içinde 1998 ve 1999 yıllarında hazır giyim tedarikçileri arasında Çin 1. sırada Türkiye ise ikinci sırada. Yer almaktadır (Türkiye Hazır Giyim ve Tekstil Sanayi 2000 Yılı Değerlendirmesi). AB'nin ithalatında da Çin'in artan derecede önemi vardır. Almanya bu sektörde Çin piyasasındaki en bü­yük tedarikçi ülkedir. AB'nin ihracatının beşte ikisi bu ülke tarafından Çin 'e yapılmaktadır. Almanya'yı, İtalya, İngiltere, Fransa ve Hollanda izlemektedir (Chinese Statistics Yearbook,1996). Hazır giyim alanında Türkiye'nin en önemli rakipleri arasında, düşük ihraç fiyatlarına sahip Uzakdoğu ülkeleri ve özellikle de Çin gelmektedir. 

AB pazarına oranla Türkiye, ABD pazarında Çin ile rekabette daha zayıftır. Çin'in bu pazarda Türkiye'ye göre etkinliği fazladır. Çin'in DTÖ'ne katılımı sonrasında ABD'nin bu ülkeye yönelik kotaları kaldırdığı ölçüde, Çin'in pazar payını artırması ve Türkiye gibi herhangi bir tercihi düzenlemeden yararlanmayan tedarikçi ülkelerin pazar paylarında da Çin'e oranla gerilemesi beklenmektedir. 

Çin'in AB 'ye ihraç ettiği mallar arasında daha çok üretimde kullanılan girdiler ve yan mamuller bulunmaktadır. Özellikle tekstil ürünlerinin ihracatı Çin'in AB ile ilişkilerinde önemli yer tutmaktadır. Bu alanda en yakın takipçisi de Türkiye'dir. AB her ne kadar Çin ile yakın ekonomik ilişkiler kurmak istese de uygulamada tarife engelleri ve anti-damping yasaları gibi yöntemlerle ayrımcı tedbirler de uygulanmaktadır (Xiaoling Hu, Watkins, 1999: 54-161). 1970'Ierde, Çin'in ikinci büyük ticaret ortağı olan AB, 1990'larda ABD'nin ardından üçüncülüğe gerilemiştir. Çin 'in halen önemli bir ortağı olan AB'nin bu rolü önceki döneme göre azalmaktadır. Buna karşın AB ülkeleri, Çin'in daha fazla dış ticarete açılması halinde gelecekte büyük ekonomik potansiyele sahip olacağını ifade etmektedir (David, 1998: 168-171). Çin'in en önemli pazarımız olan AB'ye uzaklığı ve 2005 yılına kadar bu pazarda kotaya tabi olması Türkiye için bir avantajdır. 2005 yılından sonra kotaların da kalkmasıyla dünya pazarlarında daha yoğun bir rekabetin yaşanacağı da beklenmektedir. Bu nedenle, Türkiye'nin kalite, teknolojik altyapı ve tasarım alanlarında üstünlük sağlayarak gelecekte oluşacak güçlü rekabet ortamına şimdiden hazırlıklı olması gerekmektedir. 

Son on yıllık süreç içersinde Çin'in mal ve hizmet ticareti dünya ortalamasının iki katı hızla büyümüştür. Çin'in büyük oranda emek yoğun ürünlere dayalı olan ihracatı dünya ihracatının %4'ünüoluşturmaktadır. Çin uluslararası ihracatta düşük işçilik ücretleri nedeniyle avantaja sahiptir. UNCTAD'ın incelemesinde, Çin'in (hazır giyim ve ayakkabı gibi) emek yoğun bazı ürünlerde ve ileri teknoloji içeren sektörlerin montaj sürecinde rekabet gücünün önümüzdeki dönemde de devam edeceği ifade edilmektedir. Raporda ayrıca, Çin'in ihracat rekabetinden en çok etkilenecek ülkeler arasında, Doğu Asya'daki yeni sanayileşen ülkeler ile Meksika ve Türkiye gibi orta gelirli ül­keler gösterilmektedir. 2001 yılında Katar'da düzenlenen toplantıda DTÖ üyeliğinin kabul edilme­si ile Çin uluslararası ticarette yasal güvenceler elde etmiştir. DTÖ üyeliğinin ilk etkileri öncelikle bölge ülkelerinde hissedilecektir. Güneydoğu Asya ülkeleri, Çin' in ucuz işgücü ve ölçek ekonomi­si avantajları nedeniyle sahip olduğu rekabetle karşı karşıyadır. Çin kökenli ürünler bölgedeki ül­kelerde fiyatları baskı altında tutmakta ve ekonomik büyümelerini yavaşlatıcı etkide bulunmaktadır. Çin sahip oldu_u iç pazarın büyüklüğü ve ucuz iş gücü gibi avantajları nedeniyle yabancı ser­maye girişi bakımından da bölge ülkelerinin önemli rakibi haline gelmiştir. Yabancı sermaye girişleri Çin'in üretim teknolojilerinin hızlı gelişmesine de katkıda bulunmaktadır. Çin 'in DTÖ üyeliği sanayileşmiş ülke ekonomilerini de etkileyecektir. Pazara olan ilginin artması yabancı yatırımlara hız kazandırmıştır. Bu ilginin daha çok tarım, elektronik bilgi teknolojileri ve otomotiv sektöründe yoğunlaşması beklenmektedir. ABD, AB ve Japonya tarafından uygulanan kısıtlamaların kalkmasıyla da, başta tekstil' olmak üzere elektronik ve diğer sektörlerde pazar payını diğer gelişmekte olan ülkeler aleyhine arttırması beklenmektedir (Pulat, 2002: 23-25). Diğer yandan Çin'in DTÖ'ne girmesi birçok sektörde yeni ticaret olanakları da yaratacaktır. Çin'in ithalatındaki artışın, tekstil,elektrikli ve elektrikli olmayan makineler ve taşıt araçları gibi orta düzeyde teknoloji içeren ürünlerde gerçekleşeceği beklenmektedir. İthalatındaki artışları ise en çok sanayileşmiş ülkelerle. Doğu Asya'daki yeni sanayileşen ülkelerin yararlanacağı beklenmektedir. 

Çin'in DTÖ üyeliğinin Türkiye ekonomisi üzerinde de olumlu ve olumsuz sonuçları olacaktır. Ülkemiz açısından en büyük sorunun tekstil ürünlerinde yaşanması beklenmelidir. 1 Ocak 2005 ta­rihinden başlayarak Çin'e yönelik tekstil kotalarının kalkması ile AB ve ABD piyasasında Türkiye büyük oranlı bir rekabet ile karşı karşıya kalacaktır. Özellikle katma değeri düşük ve uluslararası alanda marka olamamış tekstil ürünlerinin Çin ile bu tarihten itibaren rekabet etmesi oldukça güçtür. Bu şartlarda tekstil başta olmak üzere emek yoğun sektörlerde Çin ile işbirliği yapılması gerekmektedir. Tekstil alanında Çin ile işbirliği yapan pek çok Türk firması da bulunmaktadır. Türk firmalarının elektronik, bilişim, otomotiv, yapı malzemeleri, beyaz eşya, cam ürünler ve gıda maddeleri alanlarında bu ülkede yatırım yapma yoluyla faaliyetleri mevcuttur. Diğer yönden finans sektörünün dışa açılması ile de Türk finans sektörü için cazip olanaklar ortaya çıkabilir. 2008 yılında Pek in 'de yapılacak olimpiyatlar kapsamında ortaya konulacak projeler dikkate alın­dığında Türk müteahhitlik firmalarının bu projelerde yer almasının önemi ortaya çıkmaktadır. Türk firmalarının Batılı rakiplerine oranla sermaye bakımından yerli rakiplerine oranla ise emek bakımından daha az avantajlı oldukları bilinmektedir. Çin'deki bürokratik yapıdan kaynaklanan güçlükler de ikili ilişkilerin geliştirilmesinde önemli sorunlar getirmektedir. Çin pazarına uzun dö­nemli bakılması, sabırlı olunması, yerli ve yabancı ortaklıklara açık hareket edilmesi gerekmek­tedir. Pazar ve ticaret potansiyeli açısından Türkiye için fırsatları ve riskleri beraberinde getiren Çin için uzun dönemli bir strateji belirlenmesi gerekmektedir.  

Dünyanın önemli bir tekstil üreticisi ve ihracatçısı olan Çin'in DTÖ üyeliği sonrasında kısa vadede belirli ürünlerde, uzun vadede ise tüm ürünlerde kotaların kaldırılmasıyla, Türkiye'nin AB ve ABD'ye yönelik tekstil ve konfeksiyon ihracatının olumsuz yönde etkilenmesi kaçınılmazdır. 2005 yılında tüm DTÖ üyelerine yönelik kotaların kalkması ile birlikte, dünya tekstil ticaretinde ortaya çıkacak serbestleşmenin yaratacağı rekabet ortamında, Türkiye önemli avantajlara sahip olduğu AB pazarında büyük bir rekabetle karşılaşacaktır. Çin başta olmak üzere, iş gücü maliyeti çok düşük olan Uzak Doğu ülkelerinin düşük kaliteli ve ucuz ürünlerde sahip olacağı üstünlük dikkate alınarak, Türkiye'nin uluslararası piyasalarda tekstil ve konfeksiyon sektöründeki payının ve rekabet gücünün korunabilmesi için, sektörün yeniden yapılandırılması bir zorunluluktur.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005