Devletin İç Borç Çıkmazı
1985'den itibaren özellikle imalat sanayii yatırımlarındaki
duraklama ve gerilemeler ile, toplam yatırımlarda
imalat sanayii yatırımları payının son on yılda %
30'lardan % 15'lere gerilemesi büyüme hızındaki
istikrarsızlıklara yol açmaktadır,
24 Ocak 1980 katarlarının özüne uygun olarak imalat sanayii
yatırımlarından devletin çekilmesi doğru ise de, bu
açığın özel sektör tarafından doldurulamaması
iktisat politikamızın en büyük eksikliğidir. Bunun
başlıca sebebi ise son yıllarda enflasyon hızının
giderek artmasıdır. Özel sektörün hızlı enflasyonist
ortamda yatırım yapması beklenemez. Çünkü bu
ortamda reel kredi maliyetleri (enflasyonun
üzerindeki faiz hadleri) çok yüksektir ve geleceğe
ait tahminler yapmak çok güçtür. Faiz hadlerinin
yüksek seviyelerde seyretmesinin en büyük sebebi ise
devletin bütçe açıklarını asgari düzeye indirememesi
sonucu aşırı iç borçlanmaya gitmesidir. Bütçe
açığının giderek artmasının başlıca sebebi ise KİT
açıkları, devlet harcama ve yatırımlarında israfın
önlenememesi ve devletin yeteri kadar vergi
toplamayı becerememesidir.
Aşağıdaki tablo'da görüldüğü gibi, devletin iç borçlan (iç borç
stoku) 1986 yılında 10.5 trilyon liradan 1990'da
55.4 trilyona yükselmiştir. Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığının (HDTM'nin) Haziran 1991'de yaptığı
tahmine göre devletin iç borçlan 1991 sonunda 80.1
trilyon liraya yükselecektir. Erken seçim kararı ile
birlikle 1991 'in 101 trilyon liralık devlet
bütçesine 22 trilyonluk bir ek yapıldığına ve bu ek
bütçenin kaynağı da net olarak belli olmadığına
göre. 1991 sonunda devletin iç borç stokunun 90
trilyon lirayı aşması beklenmektedir.
Devletin iç borç servisi ödemeleri ise 1986 yılında
2.9 trilyon liradan 1991 sonunda 42.3 trilyona,
yıllık ana para borçlanma ihtiyacı da 1986 yılında
5.8 trilyondan 1991 sonunda 50.1 trilyon liraya
ulaşacaktır. Ancak, erken seçim kararı ile birlikte
verilen aşın ücret artışları ve beklenenin yaklaşık
iki misli tespit edilen tarım ürünleri taban
fiyatları sonucu 1991 sonunda iç borçlanma
ihtiyacının 50 trilyon liradan 60 trilyon liraya
yükselmesi kaçınılmaz olacaktır.
Tablo-1 Devlet İç Borçlarında Gelişmeler (Trilyon TL.)
|
1986 |
1987 |
1988 |
1989 |
1990 |
1991 |
İÇ BORÇ STOKU |
10.5 |
17.2 |
28.5 |
42.0 |
55.4 |
80.1 |
ÖDEMELER |
2.9 |
6.3 |
8.4 |
15.6 |
24.7 |
42.3 |
- Anapara |
2.2 |
4.6 |
5.9 |
10.6 |
14.7 |
28.6 |
-Faiz |
0.7 |
1.7 |
2.5 |
4.8 |
10.0 |
13.7 |
BORÇLANMA |
5.8 |
11.3 |
17.1 |
24.2 |
28.0 |
50.1 |
Nitekim, devletin iç borç İhtiyacının son aylarda giderek artması
sonucu faiz hadleri Eylül ayından itibaren
tırmanışa geçmiş, Ekim başında yıllık faiz hadleri
% 75'e çıkmış, enflasyon hızı artmış, hisse
senetleri fiyatlarının düşme eğilimine girmesi
sonucu İstanbul Menkul Kıymetler Borsası krizin
eşiğine gelmiştir, Demek ki, borsanın gelişmesinin
de enflasyonun kontrol altına alınmasına ve
düşürülmesine bağlı olduğu açıklıkla ortaya
çıkmaktadır.
Özetlersek, devletin aşırı derecede borçlanması sonucu bir taraftan
özel sektörün borçlanma kaynağı kurutulmakta, öte
yandan faiz hadlerinin yüksek seviyelerde seyretmesi
yüksek enflasyonun (maliyet enflasyonunun) başlıca
sebebi haline gelmektedir. Hızlı enflasyonist
ortamda sermaye piyasası gelişemeyeceği ve
dolayısıyla kredi maliyetleri düşünülemeyeceği için
bu ortamda özel sektör yolu ile sanayileşmek mümkün
görünmemektedir. Tekrar devlet eliyle sanayileşmeye
dönemeyeceğimize göre, seçimden sonra yapılacak iş
devlet harcamalarına bir disiplin getirerek iç
borçlanmayı asgari seviyeye indirmek ve enflasyonla
mücadele için en kısa zamanda, bir istikrar
programını derhal uygulamaya koymak olmalıdır.
İstikrar programının uygulamaya konması ile birlikte
KİT'lerin özelleştirilmesine de hız verilmelidir.
Bu arada vergi gelirlerinin artırılması ve vergi
adaletinin sağlanması için vergi sistemimizde
gerekli düzenlemenin yapılması ve bir an önce
uygulamaya konması da kaçınılmaz görülmektedir.
Kısaca erken genel seçimi takiben, 20 Ekim'den
sonraki iktidarın birinci hedefi enflasyonu
düşürmek, ikinci hedefi de sanayileşme hamlesini
tekrar başlatmak olmalıdır.
Tablo-2 Devletin İç Borç Stoku, 1991 -1994 (Trilyon TL.)
|
1991 |
1992 |
1993 |
1994 |
İÇ BORÇ STOĞU |
93.6 |
194.2 |
357.3 |
799.3 |
ÖDEMELER |
50.3 |
116.2 |
501.9 |
1053.3 |
- Anapara |
33:4 |
82.2 |
417.1 |
861.6 |
-Faiz |
16.9 |
34.1 |
84.8 |
191 .8 |
BORÇLANMA - Anapara |
69.1 |
181.1 |
578.5 |
1293.1 |
DEVLET BÜTÇESİ |
130.3 |
221.7 |
490.4 |
899.4 |
Tablo'dan çıkan en önemli netice devletin anapara ve faiz ödemeleri
ve borçlanması 1991-1992 döneminde iç borç stokundan
az olduğu halde bu rakamlar 1993-1994 döneminde
tersine dönmüştür.
1991 'den itibaren devletin iç borç stokunun her yıl %100
dolayında ve ikiye katlanarak geometrik bir diziyle
artması Türkiye'yi çok yakın bir gelecekte iç borç
çıkmazına sokacaktır.
Çünkü 7 yıl önceki iç borç stokuna 100 dersek bu
stokun miktarı 7 yıl sonra 128 katına çıkacaktır.
1995 yılında Devlet Bütçesi 1 katrilyon 330 trilyon
lira olarak hedeflendiği halde devletin iç borç
stokunun 1.5 katrilyon lirayı aşması
beklenmektedir. Devletin borç batağından
kurtulabilmesi için ne gibi tedbirler alınması
gerektiği hususunda bu kitaptaki 16 No.'lu makalenin
(1996 baskısı 10. Nu.lu makale) okunması tavsiye
olunur.
Kaynak: Prof. Dr. Emin Çarıkcı
|