|
Devlet Yatırımları Üzerine
Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasi bakımdan
teşkilatlanmış millet veya milletler topluluğunun
oluşturduğu tüzel varlığa "devlet" adı verilir. Halk
dilinde, devlete "Devlet Baba", hükümetin tüm resmi
dairelerine "Devlet Kapısı" denilir. Bir milletin
yönetimle ilgili ve ekonomik işlevlerinin devletçe
birleşik bir yönetim altında bütünleştirilmesi
siyasetine de, "Devletçilik" olarak tanımlamak
gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne bir devlet
olma Özelliğine sahiptir. Türk Devleti diye
isimlendirdiğimiz bu devlet, devlet olabilmenin
gereklerini, kuruluşundan bugüne kadar yerine
getirme çabası içindedir. Yani Devlet Baba olmak
için olanca gücüyle çalışmaktadır. Devlet Baba,
özellikle Türk ülkesinin ekonomik işlevlerinin
devletçe birleşik bir yönetim altında
bütünleşitirilmesi siyasetini uygulamakta ve bu
yöndeki yatırımlarım bir plan dahilinde
gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Hem de yatırımların
daha isabetli olması için, Devlet Planlama Teşkilatı
(DPT) adında bir de müsteşarlık kurmuştur.
Türk Devleti, kuruluşundan bugüne aralıksız tam 73
yıldır, ülkenin kalkınması için yatırım
yapmaktadır. Yapılan yatırımlara bakılırsa,
Türkiye'nin süper kalkınmış bir ülke olması ve
gelişmiş ülkeler arasında yerini alması gerekiyordu.
Oysa, Dünya Kalkınma İstatistikleri'ne baktığımızda,
Türkiye'nin hala Kalkınmakta Olan Ülkeler ya da
Gelişmekte Olan Ülkeler arasında yerini aldığını
görüyoruz. Yatırım çok fazla, kalkınma seviyesi çok
düşük. Peki, neden?
Kalkınmanın yavaş olmasının, kuşkusuz çok çeşitli
nedenleri var. Ancak bir tanesi var ki, çok önemli.
Çünkü bu neden var olduğu sürece, değil ikinci bir
73 yıl, 73 bin yıl geçse, ülkenin kalkınması mümkün
görülmemektedir. Nedir bu kadar önemli olan neden?
Cevap tek kelime; Denetimsizlik.
Yurt çapında, yaklaşık 15 yıldır sürdürdüğümüz
araştırmalarda, devletin yatırımlarının her bölge
veya yöreye fazlasıyla yapılmış olduğunu tesbit
ettik. Hele Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri'mize
devletin yapmış olduğu yatırımlar, geçmişten bugüne
bir gözden geçirilse, hayrete düşmemek elde değil.
Bu kadar fazla yatırıma karşılık, hala bu bölgelerin
kalkınmada öncelikli yöreler içinde yeralması
oldukça düşündürücü ve üzerinde ısrarla durulması
gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Denetimsizlik, kuşkusuz kalkınmada öncelikli
yörelerimizi, derinden yaralıyor. Çünkü, görece çok
yatırım yapıldığı bilen bölge insanları, hala
devlete muhtaç olduklarını ve kalkına-mamış
olduklarını görünce kahroluyorlar. Hem de, sürekli
Devlet Baha'dan yatırım istemekten bıkmış ve
usanmış olan bu insanlar kırgın ve küskün. Devlet,
bu bölgelere yatırım için düşük faizli krediler
açmış. Dünya Bankası'ndan kredi sağlayarak,
hayvancılık geliştirme projeleri hazırlamış,
velhasıl bol bol maddi imkanını bu bölgelere
akıtmış. Ne varki, bu yatırımlar, yerinde
kullanılmayarak, başka bölgelere kaydırılmış.
Yerinde yapmış olduğumuz araştırmalarda, bizzat biz
bunlara şahit olduk. Geçmişte, üzerinden 5-6 defa
kredi alınıp, kredilerin başka bölgelerde
kullanıldığından çürümeye terkedilmiş besihaneler,
hatta fabrikalar gördük. Yıkılmaya terkedilmiş bu
tesislerin bir suçlusunu aradık. Buldjuğumuz suçlu;
Denetimsizlik.
Nitekim, yakın geçmişte, bu yanlış uygulamayı,
devletin en üst yetkili getirmişti. Bundan 5 yıl
önce zamanın Cumhurbaşkanı, Siirtli işadamlarını
kabul edişinde, yatırun isteyen işadamlarına;
"Devlet, Siirt'e gereğinden fazla yatırım yapmıştır.
Ancak siz bu yatırımları, Siirt'e değil, başka
bölgelere kaydırdınız." deyivermişti. Aslında bu
söz çok doğruydu. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne,
değirmenin çarkı böyle dönüyordu. Ancak bunu anlamak
70 yıla maloldu. Peki, şimdi ne yapmak
gerekiyor? Yatırımlara tamam mı, yoksa devam mı?
Elbette, yatırımlara devam edilmelidir. Ancak,
geçmişte yapılan tüm yatırımlar, tek tek
incelenmelidir. Devlet Baha'nın, kalkınmada
öncelikli yörelere yönelik programlar geliştirmeye
çalıştığı, bugünlerde konu ayrıntılı bir şekilde ele
alınmalıdır. Devlet, yatırımlara başlamadan önce,
etkin bir denetim ağı kurmalıdır. Bir baba,
çocuğuna verdiği harçlığın hesabını nasıl
soruyorsa, Devlet Baba'da, halkına yaptığı
yatırımların hesabını mutlaka sormalıdır. Yoksa,
"sorumsuz baba= sorumsuz devlet, müsrif çocuk=
müsrif halk" benzeşmesi ortaya çıkar.
Aslında yapılacak iş çok basittir. Önce, mevcut
Denetim Kanunu yeniden gözden geçirilmeli ve
kanundışı bu davranışlara fırsat tanımayacak yeni
bir Denetim Kanunu çıkarılmalıdır. Politik
baskılardan uzak bir denetim politikası uygulamak
şarttır. Artık "Devletin malı deniz, yemeyen
domuz!" düşüncesi, tamamen zihinlerden silinmelidir.
Çünkü deniz kadar bol olan devlet malının
kaynakları, yine halkın emeğidir. O malda, tüyü
bitmemiş yetimlerin hakkı vardır. Yetimin hakkını
gözetmek de, Devlet Baha'nın en kutsal görevidir.
Çok kutsal olan bu görevin, en kısa formülü ise;
"Yeterince Yatırım + Etkin bir Denetim = Kalkınmış
Bir Türkiye"dır.
Doç. Dr. Ramazan OZEY
|