|
Dijital Kültür ve Yeni Sosyal Süreç
Bilişim teknolojisi alanındaki hızlı ve etkili
gelişmeler doğrudan toplumsal hayatı
etkilemektedir. Günümüz toplumsal hayatında
vazgeçilmez olarak yer almaya başlayan, "bilgi ve
iletişim teknolojileri"nin (BİT) gelişmesine dayanan
bilişim (bilgileşim) devrimi ekonomide, toplumsal
hayatımızda ve kültürümüzde kalıcı ve köklü
değişimler meydana getirmiştir. Elektronik
haberleşmenin temel dayanağı olan dijital sistemler
aynı zamanda sosyal hayatımızı tanımlamak için de
kullanılmaya başlamıştır. Bilginin analogdan
dijitale dönüşmesi, fiziki varlıkların sanal hale
gelmesine imkan vermektedir. Dijital hayat veya
kültür kavramlarının temelinde yer alan dijital
terimi ses veya görüntüyü (data) bir sayısal dizi
şeklinde kodlayarak saklanmasını veya iletilmesini
sağlayan elektronik sistemler için kullanılır..
Veri iletişiminde dijital yöntemler muazzam bir
kolaylık ve hız kazandırmaktadır. Sanal, İngilizce "virtual"
kelimesinin karşılığı olarak bir şeyin gerçeğe çok
yakın olması ya da bir şeyin fiilen olması anlamını
taşımaktadır. Bir şeyin sanal olabilmesi için başka
bir şeyin gücünü ve yeteneğini içermesi
gerekmektedir. 1950'lerin sonunda bilim adamları
sanal bilgisayar adını verdikleri, birkaç kişinin
aynı anda kullanabildiği ancak, kullanıcıların
bilgisayarı tek başlarına kullandıkları izlenimini
verecek şekilde hızlı makineler geliştirmişlerdir.
Bu sırada, sanal terimine, etkileşim ve adapte
olabilme anlamları da eklenmiştir.
Dijital kültür, dijital hayat kavramlarında olduğu
gibi interneti destekleyen yeni teknolojinin
hayatımıza kattığı
yeni bir çok unsur
karşımıza çıkmaktadır. Telekomünikasyon ve
elektronik alanındaki son yıllardaki hızlı
gelişmeler sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal
hayatı derinden etkilemektedir. Bilgi akışının
hızlanması ve her alanda etkili bir araç olarak
kullanılması toplumsal hayatımızda önemli
yansımalar bulmaktadır. Bireysel olarak her geçen
gün birikimlerimiz artarken, bütün insanlık da adeta
bir bilgi denizinde yüzme noktasına gelmiştir. Bilgi
birikiminin artması ve anında piyasaya sürülmesi
belli bir yoğunluk meydana getirmiştir. Bilgi
toplumunun veya bilişim devriminin ortaya çıkardığı
süreç, internet ve bilgi iletişim teknolojilerinin
hayatımıza hızlı girmesi ve mevcut yapımızı
değiştirmeye başlamasıdır. Yeni ekonomi, yeni
kültür, yeni devlet ifadeleri internete ve
elektronik teknolojisine dayalıdır. Kimi zaman
sanal, kimi zaman dijital ifadelerini kullandığımız
bu yeni süreçte sosyal ve ekonomik hayatımızı köklü
dönüşümlere uğratacak etkiler yaşanmaktadır.
Örneğin yeni ekonomide internet teknolojilerinin
ekonomi alanının bütün bölümlerinde kullanıldığını
görüyoruz. Alım satımdan para aktarmaya, ortak ürün
geliştirmeden planlamaya, ihaleden sözleşmeye,
ekonomide ne kadar işlem varsa bu yolla
gerçekleştirmek mümkün hale gelmiştir. Dijital
hayatın toplumlara ve bireylere getirdiği imkanlar
ve kolaylıklar yanı sıra olumsuz yansımaları da
yaşanmakta ve gözlenmektedir. Bu olumsuzluklar
bazen siber suçlar olarak karşımıza çıkarken, bazen
de insanların çeşitli şekillerde mağduriyeti olarak
çıkmaktadır.
Önümüzde şimdiye kadar görmediğimiz bir dönüşüm
yaşanmaktadır. Küreselleşme olarak da adlandırılan
yeni süreçte, bundan böyle başında 'e' olan farklı
hayat yaklaşımları ortaya çıkmaya başlamıştır.
İnsanlık tarihinde ilk kez bireysel bilgisayarlardan
telekomünikasyon sistemi vasıtasıyla birbirine
bağlı milyonlarca kullanıcıya ulaşan bir ağ
kurulmuştur. Bu ağ sayesinde biçimlenen yeni sosyal
ve ekonomik ilişki biçimi eski paradigmayı altüst
etmiş durumdadır. Yeni paradigmaya göre ilişkiler
değişmiş, süreç hızlanmış, etkileşim artmış, yeni
ufuklar ve vizyonlar doğmuştur. İlk etkili olduğu
alan eğlence, haberleşme ve ticaret alanıdır.
İnternet kullanımının yaygınlaşması sonucu
özellikle bu iletişim kanalında ticari
faaliyetlerin başlaması ve artması yeni bir hayat
tarzının şekillenmesine büyük etkisi olmuştur. Bu
alan üreticilere, aracılara ve tüketicilere yeni
alım satım imkanları ve ödeme şekilleri sunarak
yeni bir sosyal ilişki türünün de doğmasına yol
açmıştır.
Son yıllarda elektronik ticaret gittikçe yayılmakta
olduğu gözlenmektedir. Dünyada bu sektörün en
yaygın kullanılmaya başladığı yer Amerika Birleşik
Devletleri olmuştur. Amerika dışında Avrupa ve
Japonya gibi bu alanda hızla gelişmiş ülkelerde ve
ülkemizde de elektronik ticaret gittikçe
yaygınlaşmaya devam etmektedir. Bu anlamda küresel
bir yayılmadan söz etmek mümkündür. Bu yöntem çağın
bir gereği olarak hem tüketiciler, hem de üreticiler
bakımından kaçınılmaz bir süreç olarak
görülmektedir. E-Ticaret (e-commerce; e-trade),
ürünlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım
ve ödeme işlemlerinin bilgisayar bağlantısı
üzerinden yapılması olarak tanımlanıyor. Zamandan
ve paradan tasarruf sağlayan, rekabet üstünlüğü
getiren elektronik ticaret yüzyıla damgasını vuracak
gibi görünmektedir. E-ticarete uyum sağlayamayan
şirketlerin ayakta kalma şansı zorlaşmakta ve yok
olmaya doğru adım adım ilerleyecek gibi
görünmektedir. Küreselleşmenin en önemli
göstergelerinden birisi olarak kabul edilen
elektronik hayat ve özellikle elektronik ticaret,
piyasada rekabet üstünlüğü, büyüme, istihdam, yeni
iş imkanları, yeni meslekler yaratıyor. Yüksek katma
değerli hizmetlerin üretilmesi gibi imkanları
getiriyor. Bir yandan da toplumsal yaşam, sosyal
ilişkiler, ticari ahlak, özel hayat, geleneksel
alışveriş, ödeme ve teslim yöntemleri gibi
konuların da yeniden sorgulanmasına neden oluyor.
E-ticaret, sosyal, ekonomik, mali ve hukuki açıdan
yeni düzenlemeleri de zorunlu hale getiriyor.
Yeni ekonomi dijital ve küresel bir ekonomidir. İki
kutuplu dünyanın ayrışmasından sonra, iktisadi
duvarların önemli ölçüde ortadan kalktığı, dinamik,
yeni ve değişken küresel bir çevre ortaya
çıkmıştır. Bu durum, yeni ekonominin yükselişiyle
ilgilidir. Peter Drucker'ın belirttiği gibi "Bilgi
sınır tanımaz". Artık yerel veya uluslararası bilgi
diye bir şey bulunmamaktadır. Bilgi anahtar role
sahip olduğuna göre, bireysel örgütler ister ulusal,
ister bölgesel isterse yerel alanda faaliyet
göstersin sadece bir tek dünya ekonomisi
bulunmaktadır. Ticaretin yanı sıra elektronik
ortamda iş süreçlerini düzenleme ve bu imkandan
faydalanma eğilimleri de artmıştır. E-business
(e-iş) konusunun temelinde yeni teknolojiyi
kullanarak iş süreçlerini dönüştürmenin yattığı
görülmektedir. E-iş şöyle tanımlanabilir: "E-iş,
kritik iş sistemlerinin ilgililerini, sağlayıcılar
ve dağıtıcılarını interneti kullanarak aradaki
insanı ortadan kaldırarak doğrudan bağlayan bir
sistem.." (E-hayat başlıyor, Hürriyet Gazetesi,
15.07.1999) Ticaretin elektronik alana kayması ile
birlikte piyasada kullanılan para yerine sanal para
da kullanıma girmiş durumdadır. E-Para (e-money; e-cash)
kavramı bir mübadele aracı olarak kullanılan
paranın yerine sadece elektronik ortamda transfer
sağlayarak pratik ve hızlı ödeme imkanı
sunmaktadır. E-para kullanan insanlar yüz yüze
ilişkiye girmeden birbirleriyle fiziki olarak
karşılaşmadan herhangi bir iletişim aracını
kullanan alıcı ve satıcının bir araya gelmesi ve
işlemi gerçekleştirmesini takiben ödemenin yapılması
mümkün olmaktadır. Bunun sonucu olarak da para
trans-ferlerindeki gecikmeler, hatalı ödemeler veya
yapılmayan
ödemeler gibi sorunlar aza indirilebilmektedir."
(Bilgi Teknolojileri ve İnternet Temel Kavramlar
2002: 1)
Dijital sistemlerin e ticaret kadar iş yönetimleri
bakımından da önemi artmıştır. Şirketler için bilgi
en önemli değerdir. Şirketlerin bilgiye ulaşması,
bilgiyi değerlendirmesi ve bilgiyi yönetmesi
devamlılık açısından hayati öneme sahiptir. Bunu
sağlamanın yolu olarak şirketler artık Dijital
yönetim adı verilen bir süreç takip etmektedirler.
"Dijital Yönetim" bilgiyi derleyen, yöneten,
düzenleyen, arşivleyen, gerekli yerlere ileten,
yeni teknoloji ve şartlara uyarlayan sistemdir.
Bünyesindeki yapay zeka ürünü eklentilerle sürekli
gelişme gösterir. Dijital yönetimin amacı İnsan
organizmasındaki işleyişe benzer bir yönetim
tarzının oluşturulmasıdır. Birbirine muhalif
olmayan organlar gibi entegre çalışabilen birimler
oluşturulur. Organizmadaki solunum, dolaşım ve
sindirim sistemi örneklenerek şirketler içinde aynı
uyuma sahip otomatik-leştirilmiş yönetimler
geliştirilir. Günümüzde şirketlerin bir refleks
sistemine sahip olması müşteri memnuniyeti açısından
önemlidir. Bir çok şirket kendi "Dijital Yönetim"
sistemini geliştirmektedir. Dijital yönetim,
müesseseye doğru bilgiyi elde etme ve doğru kişiye
doğru zamanda aktarma imkanı sunar. Bu bilgileri
analiz ederek elde edilen sonuçları en çabuk şekilde
uygulama gücüne dönüştürür. Etkili bir Dijital
yönetim, piyasa bağlantıları sayesinde verilen
eğitimin sonucunu hemen gösterir ve gelişen refleks
sayesinde hızlı tepki vermeyi sağlar. Ayrıca zaman
alan ve gereksiz masraf oluşturan günlük işlerin
ortadan kalkmasına veya azalmasına yol açar. Dijital
yönetim; yönetim sistemleri içinde en yeni ve en
hızlı olanıdır. Dijital ekonomiden hızlı istifade
etme imkanı verir. Dijital teknoloji ve ileri
yönetim sistemleri birleştirildiğinde Dijital
yönetim ortaya çıkar. Dijital yönetim paylaşmayı
gerektirir. Paylaşım ve katılım toplu zekayı
oluşturur.
Elektronik bilgi ve haber kaynakları hayatımıza yeni
kitap, yeni dergi, yeni gazete anlayışını sokmuştur.
Enformasyon anlamında bilginin hazırlandığı ve çok
çabuk tüketildiği alan gazetelerdir. Gazeteler
modern toplumun vazgeçilmez unsurlarından biri
olduğundan beri ilk defa böyle bir dönüşüm
yaşamışlardır. Artık zaten elektronik ortamlarda
baskıya hazırlanan gazeteler çok kısa sürede hem de
ücretsiz (istisnalar dışında) internet okuyucusunun
hizmetindedir. Elektronik kitaplar, dergiler, verita-banları
ve diğer bilgi kaynaklan internet aracılığı ile
ücretli veya ücretsiz anında masanızdaki
bilgisayarınızda yerini alabiliyor. Eğer geleneksel
kağıt kültüründen kopamıyorsanız yazıcınızdan
kopyasını almanız da mümkün.
Elektronik posta ise günlük hayatımıza hiç şüphesiz
yeni bir boyut kattı. Anında her türlü bilgi ve
belgenin transfer edilmesi, insanların birbiriyle
bilgisayar tuşları yardımı ile haberleşmesi
iletişimde yeni bir çığır olarak algılandı ve
hayatımızı kolaylaştırdı. Kişisel haberleşmenin
ötesinde şirket ve devlet kurumlarının dinamik bir
yapıya kavuşturulmasında adeta imdada yetişti. Bilgi
toplumunun toplam kalite anlayışı çerçevesinde
şekillenmesinde bu iletişim aracının son derece
pratik ve önemli rolü olacaktır. Büyük masraflar
gerektiren ve zaman kaybına yol açan iletişim
yolları yerine kullanılan elektronik posta,
zamanında ve masrafsız haberleşmeyi sağlaşarak
kolaylık sunmaktadır. Bir şirketin alt kesiminde
görülen problem ve ihtiyaçların zamanında ilgili
birimlere ulaştırılması, alınan stratejik kararların
çalışanlara iletilmesi verimliliği ve dinamikliği
etkilemektedir.
İnternet imkanıyla elektronik ve bilişim
teknolojisindeki gelişmelerin devlet yönetiminde de
kullanılmaya
başlanması yeni bir kavramı günlük hayatımıza
katmıştır. Artık bürokrasi modern dönemin kırtasiye
ve kağıt yöntemleri yerine dijital yöntemleri
kullanmaya başlamıştır. E-Devlet internetin
bürokratik organizasyonda etkin olarak
kullanılmasını sağlayacak gibi görünmektedir.
Devletin resmi işlemlerinin geleneksel yapılma
yöntemleri yazılı belgelere dayalı olmasıdır. Bilgi,
duyuru, genelge, yönetmelik ve yasalar gibi bütün
bürokratik işlemler yazışmalar ile gerçekleştiği
için devletin önemli miktarda kırtasiye tükettiği
ortadadır. Elektronik devlete geçildiğinde bunun
kırtasiye tasarrufu sağlamasının yanı sıra, belki
ondan daha fazla zamanlamaya getirdiği avantaj
boyutu vardır. Devletin birtakım resmi
kuruluşlardan ve örgütlenmelerden meydana geldiği
düşünülürse, yürütmenin sürdürülebilmesi bilgi
akışının hızlı, doğru ve güvenli olmasına ve
kurumlar arasında uyum ve koordinasyon kurulmasına
bağlıdır. Dünya devletleri internet iletişiminin ve
elektronik yöntemlerin devlet sisteminde
kullanılmasında birtakım standartlar ve usuller
geliştirmeye özen göstermektedirler. Türkiye de
e-devlet projesini e-Türkiye olarak
gerçekleştirebilmek için çalışmalar yapmaktadır.
Çağdaş bir e-devlet oluşturabilmek dijital ortamın
avantajlarından faydalanabilmek için bu konuda bütün
dünyada geçerli standartların geliştirilmesi siyasal
kurumların çağdaş yapısını belirleyecektir. Şu anda
bir geçiş dönemi yaşansa da birbirine daha çok
benzeşen usul ve teknikler bu konuyu da etkileri
altına almışlardır. Küreselleşmenin güçlü
argümanlarından birisi de burada karşımıza
çıkmaktadır.
Çağdaş devletler bilişim teknolojisinin
yeniliklerini kullanarak, e-devlet'e dönüşmekte ve
hizmet kalitelerini iyileştirip,
etkinleştirmektedirler. Bu anlamda kamusal kurumlar
bilgi çağı araçlarını bizzat kendileri kullanarak
içsel yenileşme ve dinamizm kazanma yeteneklerini
geliştirmektedirler. Diğer açıdan devlet
hizmetlerinin ileri teknoloji yardımıyla optimal
hale gelmesi devlet ve vatandaş ilişkilerini de
derinden etkilemektedir. Vatandaşlarının
hizmetlerden yaygın ve zahmetsiz yararlanmasını
sağlayan e-devlet, bunlara ek olarak daha katılımcı
ve demokratik bir kamu-yurttaş ilişkisinin önünü
açmaktadır. E-devlet kamu yönetiminde reform
yapılabilmesi için yararlı olabilecek bir araçtır.
E-devlette kamu kurumları arasındaki veya kamu ile
bireyler ve işyerleri arasındaki bilgi ve belge
alışverişinin veya gerekli işlemlerin çevrim-içi
(on-line) yapılması ; haberin ve bilginin çeşitli
merkezi ve yerel yönetim birimlerince bilgisayar
ağları üzerinde kullanımı ve paylaşımı amaçlanır.
Bilişim teknolojisinin bilgi transferi için açtığı
yeni ufuklar yanı sıra öğrenme yöntemlerine de büyük
katkılar sağladığı gözlenmektedir. Bireysel eğitim
için büyük fırsatlar yaratan yeni teknoloji, fiziki
mekan farklılıklarını da aşarak toplu ve mesafeli
eğitimleri de kolaylaştırmaktadır. Geleneksel
dershane ortamında yapılacak eğitimlerin bir kısmı
bu teknoloji vasıtasıyla sanal sınıflarda ve uzaktan
yapılabilmektedir. Yeni geliştirilen teknolojiler ve
iletişim araçlarının günümüzde geldiği nokta
insanların hizmetine hayal edemeyecekleri vizyonlar
açmaktadır. Mobil iletişim ve uydu üzerinden veri
iletişimi veri aktarmanın yanı sıra interaktif
iletişime ve öğrenmeye de imkan sağlamaktadır. Toplu
veya bireysel olarak verilen veya hazırlanan bir
eğitim programının çok sayıda noktadan çok sayıda
insana ulaştırılması ve bunların eğitim ortamına
katılımları mümkün olmaktadır. Başarılı
uygulamaları yeni yeni gerçekleştirilmeye başlayan
uydu üzerinden İP Multicast teknolojisi ile uzaktan
eğitim hizmeti birçok avantajlar sağlayacak
görünmektedir. Yeni gelişen teknolojiler, yöntemler
ve kararlar hakkında ilgililerin eğitim ihtiyacını
karşılamak için uygulanan geleneksel
metotla bir eğitim
programı düzenlemesi ile eğitim alması gereken tüm
personele tek bir merkezden aynı anda, aynı
içerikle ve interaktif olarak sunulabilen İP
tabanlı uydu üzerinden uzaktan eğitim tekniklerinin
uygulanmasında ortaya çıkacak avantajlar bilim
adamları tarafından tartışılmaktadır. Bu durum
bilgi çağının insanlara sunduğu imkanlardan birisi
olma özelliğinin yanı sıra toplumsal kültürel
yapımızdaki birtakım kurumların
nasıl değiştiğinin göstergesidir. (Yeni İletişim
Çözümleri 2002)
Bilgi toplumunda, medya olarak adlandırılan kurumu
kitap, dergi, gazete, radyo, televizyonu tek
tek ele aldığımızda yeni teknik sıçramalarla
bunların üretim, dağıtım ve tüketiminde
farklılaşmalar ortaya çıktığını görürüz. Genel
olarak bakacak olursak bu dönemde karşımıza " yeni
medya" (new media) olarak adlandırabileceğimiz ve
"yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri" kavramı
içinde ele alabileceğimiz bir olgu çıkacaktır. Bu
nedenle yaşanmakta olan hızlı teknolojik değişim
yakın bir gelecekte eski medyalardan bambaşka bir
durum ortaya çıkartabileceğini tahmin etmek zor
değildir. "1980'li yıllar, iletişim alanında köklü
bir dönüşüme sahne olmuştur. Birbirinden çok kesin
çizgilerle ayrılagelmiş iletişim sistemlerinin
aralarındaki sınırlar geçerliliklerini
yitirmektedir. Çok yakın zamana kadar, örneğin
telefon ile televizyon iki apayrı âlem olarak
görülmekteydi. Bilgisayar sistemlerine dayanan
bilişim ise bambaşka bir alanın konusuydu. Oysa,
bilişim alanındaki gelişmeler bu durumu
değiştirmiştir. Telefon ile televizyon, bilişimin
devreye girmesiyle bir "continuum" oluşturur hale
gelmişlerdir." (Uğur 1988: 203) 2002'ye
geldiğimizde, yaklaşık yirmi yıl içinde, üç aianın
entegrasyonu daha da belirginleşmiş; bu
entegrasyonun doğurduğu, "yeni medya" adı verilen
sistemler iletişim sektörüne hakim olmuşlardır.
Yeni medyada yüz yüze iletişim dışında kalan bütün
iletişim süreçleri elektronikleşmiştir. Hem telefon
ile radyo "ve televizyon yayınları hem de baskı
işlemleri sayısallaşmışlardir (digitalization).
"Karşılıklı etkileşim" (interactivity) yaygınlık
kazanmıştır. Genellikle bir kaynaktan alıcıya
iletilen mesajlar tarzında işleyen tek yönlü
iletişim sistemleri yerini hızla iki yönlü
etkileşime bırakmaktadır. 2000'le-rin başı
itibarıyla «yeni medya» denildiğinde üç esas kümeden
söz edilebilir: 1- "On-line" (ağ hizmetleri
özelliğindeki) medyalar; 2- «Off-line» (multimedia)
çalışan medyalar; 3- Kombinasyonlar (multimedia
ağları) (Uğur 2002: 7-11)
Amerikalılar arasında yapılan bir araştırmada 1995
yılından 1998 yılına kadar evden bireysel olarak
internete ulaşım oranı yaklaşık dört kat artmış
olduğu görülmüştür. Bunun sonucu olarak kişisel
internet aboneliğinde büyük bir genişleme olmuş ve
birçok aile ve arkadaş bu yolla evden birbirine
erişme imkanı bulmuştur. Bu süreçte servis
hizmetleri de kişisel ihtiyaçlara göre
şekillenmiştir. İnsanlar kişisel internet
bağlantılarıyla çoğunlukla haber elde etme, sağlık,
para, hobi, eğlence, tar-tışma-sohbet, çalışma,
topluluk hizmetlerinden faydalanma, tüketici
bilgilerini elde etme, alış veriş yapma ve mesaj
alıp gönderme gibi faaliyetleri yerine getirmeye
başlamışlardır. İnternet kullanımının artması
insanların günlük hayatlarını ve davranışlarını
etkilemiştir. İnternet kullanımı arkadaş, komşu,
sosyal gruplar, aileler için yeni bir iletişim
biçimi getirmiş ve sosyal ilişkilerin değişmesine
yol açmıştır. Bunlarla ilgili halkın yoğun
kullanımına birçok yeni iletişim ve bilgi servisi
devreye girmiştir. Kişisel internet kullanımının
birçok faydası görülmüş ve ge-nişletüme yoluna
gidilmiştir. (Internet Evolution and Social Im-pact2001:
t)
Yeni teknolojinin hayatımıza kattığı birçok yenilik
ve imkanın yanı sıra bazı sıkıntıları da beraberinde
getirdiği gözlenmektedir. Bunların başında sanal
suçlar ve terör eylemleri Siber suçlar ve siber
terör bilişim devrimiyle hayatımıza giren yeni
kavramlar ve problemler olmuştur. İnternet ve
bilişim sektörünün insanlara büyük imkanlar
getirmesinin yanı sıra olumsuz yönleri de çabuk
ortaya çıkmıştır. Yeni terörizm olarak da
adlandırılan siber terör yeni bilgi ve iletişim
teknolojileriyle paralel olarak gelişmiştir.
Bilişim ve iletişim teknolojileri teröristlere yeni
bir perspektif kazandırmıştır. Özellikle; Bilişim
Teknolojilerinin insan hayatına egemen olduğu veya
olmaya çalıştığı çağımızda, terörün ve savaşın,
sıcak veya soğuk türlerine bir yenisi daha
eklenmiştir: siber terörizm. Dünya bugüne kadar hiç
rastlanmayan türden bir tehditle karşı karşıyadır.
Siber terörün bir ülkesi, bir ordusu ve hatta bir
sınırı yoktur. Siber terör için tüm dünya ideal bir
uygulama alanıdır. Siber dünya, artan bir şekilde
isyanların, sınırsız özgürlük savaşçılarının,
teröristlerin ve protesto amacıyla geniş çaplı bir
çatışmaya giren bütün grupların dijital savaş alanı
olarak kullanılmaktadır. (Meder 2001: 2)
Siber terörizm, bilgisayar ağlarından oluşan sanal
bir dünya üzerinde terörizmin gerçekleşmesidir. Bu
kavram, yasadışı saldırıları, bilgisayarlara,
bilgisayar ağlarına karşı saldın tehdidini ve
depolanmış bilgilere saldırıyı kapsar. Bir
saldırının siber terörist bir saldırı olabilmesi
için, onun kişilere veya mallara karşı şiddet
uygulaması veya en azından korku yaratması için
yeterli zararı oluşturması gerekir. Önemli
altyapılara karşı yapılan ciddi saldırılar, etkisine
bağlı olarak siber terörist bir davranış olabilirler
(Meder 2001:2). Siber terör, devletlerin iç
güvenliğini tehdit eden ve hedefine ulaşmada hiçbir
sınır tanımayan suç örgütleri, bilgisayar
teknolojisi yardımıyla tahminlerin
ötesinde bir hareketlilik kazanarak uluslar arası
suç trafı-ğine yeni bir boyut kazandırmıştır.
Küreselleşmenin karanlık yüzü olarak da
adlandırılan bu gelişme toplumsal huzur ve barışı ve
ulusal güvenliğimizi ciddi şekilde tehdit
etmektedir. Teknolojideki bu gelişmelerden toplumlar
pozitif anlamda yararlandıkları gibi, organize suç
örgütleri ve terör örgütleri de, gelişen bu
teknolojiyi yakından takip ederek, hem kazançlarını
katlamakta, hem de geleneksel suç türlerinin
dışında yeni suç türleri geliştirmektedirler, (özcan
2002: 3) Siber terör geleneksel terörden farklıdır.
Toplumun her katmanından siber terörün amacına
hizmet eden insanları bulmak mümkündür. Siber
teröristlerin geleneksel bombaları da sınır
tanımamaktadır. Konvensiyonel silahlar gibi mesafe
kavramıyla uğraşmazlar. Solucan(worm) ve truva atı
(trojan horse) gibi çeşitli virüsler, illegal bir
şekilde bilgisayar sistemini veya programını kırma (crack),
şifreler için bilgisayar ağ trafiğini gözetleme (sniffıng)
bilgileri ve şifreleri herkese açma, sistemi ele
geçirme (hack) gibi silahlara sahiptirler. (Meder
2001: 2)
Siber terör tüm toplumlar için ortak bir tehdit
unsuru oluşturmaktadır. Ancak gelişmiş ülkeler için
tehdit riski çok daha yüksektir. Özellikle ABD gibi
her şeyi teknolojiye dayalı olan bir ülkede bu
hissedilir derecede artmaktadır. Nitekim Amerikan
Ulusal Araştırma Kurulunca yıllar önce yayınlanan
bir kitapta geleceğe ışık tutarcasına bu durum şöyle
vurgulanmaktadır. "ABD artarak bilgisayara bağımlı
hale gelmektedir. Bilgisayar, dağıtım gücünü,
iletişimi, havacılığı ve ekonomik servisleri kontrol
ediyor. Onlara hayati bilgiler depolanıyor; tıbbi
kayıtlardan iş planlarına, oradan da suç
kayıtlarına kadar. Savunmasız ve zayıf olmalarına
rağmen onlara güveniyoruz. Modern hırsızlar,
bilgisayarlarla bir silahla çalabildiklerinden daha
çok çalabilirler. Yarının teröristleri belki bir
klavye ile bir bombanın verdiği hasardan çok daha
fazla hasar verebileceklerdir" (Meder 2001: 2) Bugün
bankacılık sisteminde bunun örneklerini görmekteyiz.
Güvenlik önlemleri çok sıkı olmasına rağmen risk
ihtimali gittikçe artmaktadır.
Sosyal hayatın hemen hemen her noktasını olumsuz
etkileme potansiyeline sahip tehlike ile ilgili
olarak Batı'da, bilhassa ABD'nde "İstihbarat ve
Bilgi Savaşı Sistemleri Mühendisliği Fakülteleri"
Üniversiteler bünyesinde teşkilâtlanmış ve bu konu
ile ilgili araştırma ve projeleri interdisipliner
bir yaklaşımla çeşitli kuruluşlara görev olarak
verilmiştir. (Özönder 1999: 3) Sanal terör kavramı
yanı sıra "bilgi savaşı" veya "elektronik savaş"
kavramları sosyal hayatın içine girmektedir.
Bireysel anlamda bilgisayar ağına bağlanmanın ve
internet bağımlısı olmanın olumsuz yansımaları da
dijital hayatın önemli sonuçlardan birisi olmuştur.
Gazete haberlerine sık sık internet kullanımının
ölçüsüzlüğünden dolayı yaşanan olumsuz olaylar
yansımaktadır. Örneğin son zamanlarda İngiltere'de
çalışanların mesai saatlerinde internette 'sörf' ve
'chat' merakı işten atılma nedenlerinin yüzde
25'ini oluşturuyor. Personnel Today dergisinin
yaptığı bir araştırmadan alman habere göre bu
yüzden çok sayıda kişinin de uyarıldığı
anlaşılmaktadır. (Milliyet 10.07.2002) İnternet
bağımlılığının takıntı haline gelmesinin yol açtığı
birçok problemin yanı sıra özellikle çocuklu
ailelerin karşılaştıkları tehlikeler sık sık gazete
haberlerine yansımaktadır. Kişisel sayılabilecek
olumsuz etkilerin Örnekleri gün geçtikçe
çoğalmaktadır.
Dijital hayatın yansımalarından birisi olarak
"internet cafe" olgusu internetin kişisel ve
kurumsal olarak kullanılmasının yanı sıra ortaya
çıkan yeni bir tarz olmuştur. Bilişim teknolojisinin
her eve girememesinin eksikliğini yeni kurulan
internet kafeler, çağın yeni kıraathane modellerini
oluşturma yolunda yaygınlaşmaya başlamışlardır. Bu
yolla insanlar sanal alemle tanışmakta~ve çeşitli
amaçlar için bunu kullanmaktadırlar. Ankara'da
internet kafelerde yapılan bir araştırmada internet
kullananların büyük çoğunluğu (% 81.2) e-posta alıp
göndermek için buraları kullandıkları, % 62.4 ünün
chat yapmak için, % 43 ünün araştırma yapmak için ve
değişik oranlarda değişik eğlence şekilleri için
kullandıkları ortaya konmuştur. Araştırmayı yaptıran
sosyoloji öğretim üyesi Aylin Baran, internet
kafelerin gençlerin yeni eğlence merkezi olarak
görüldüğünü, özellikle öğrenciler arasındaki okul
arkadaşlıklarının internet kafelerde sürdürüldüğünü
belirtmektedir. Baran'a göre Arkadaşlıklar internet
cefalara de taşındığı için bu tür ortamlar
kullanıcılarda sosyal izolasyon yaratmıyor aksine
grup bağını pekiştiriyor. Chat yapmanın yaygın
olması ise "bireylerin yüz yüze ifade edemediği
şeyleri sanal ortamda söyleyebilmesinden"
kaynaklanıyor. Buna göre "İnternet cafe"ler
eğlencenin ve dijital hayatın yeni adresi
olmaktadırlar. (Türkiye'de Chat Realitesi2001: 1)
İnternet içeriğini doldurma konusu da ayrı bir alan
karşımıza çıkarmaktadır. İnternet'in daha çok fiziki
olarak gelişmesiyle ilgili çalışmalar Türkiye
açısından henüz yeterli bir seviyeye ulaşamamış,
muhteva oluşturma konusunda ise çok gerilerde
kalınmıştır. Türkiye'de kurulan "İnternet üst
kurulu", çeşitli kamu kurumları, İnternet servis
sağlayıcı şirketler ve üniversitelerden gelen teknik
adamlar ve "kullanıcılar"ı temsilen gelen kişilerden
oluşmaktadır. Kurulda, muhtevanın yaratıcısı
bilimci, yazar ve sanatçıları temsil eden bir tek
kişi bile bulunmamaktadır. Bu yüzden de İnternet'in
özellikle de sosyal ve kültürel boyutunun gündemde
yeterince yer aldığı söylenemez. Oysa, İnternet
iletişimde bir devrim yaratmış durumda; zaman
yoğunlaştı, mekan ortadan kalktı. İnternet üzerinden
gerçekleşen kişiler arası iletişimde dil engeli
aşılmak üzeredir. İnternet'te bilgi arama motoru
Altavis-ta, aranılan bilginin bulunduğu sayfaları
istenirse sekiz ayrı dile tercüme edebilmektedir.
Ancak, bu diller arasında Türkçe bulunmamaktadır.
Acun'un değerlendirmesine göre Türkçe'den diğer
dillere veya diğer dillerden Türkçe'ye otomatik
tercüme yapılması konusunda projeler yürütüyor
olması gereken dil bilimcilerimizin pek çoğu
İnternet'in sunduğu bu imkanın farkında bile
değildir. Sosyologlarımız bu yeni iletişim devrimi
karşısında hazırlıksız yakalanmış görünmektedirler.
İnternet, felsefeci ve hukukçularımızın
literatüründe hak ettiği yeri henüz alamamıştır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda İnternet ve
elektronik yayıncılığın adı bile geçmemektedir.
(Acun
2000: 9)
Dijital kültürün toplumsal hayata yansıması kuşkusuz
bunlardan ibaret değildir. Sanayi devriminden sonra
ortaya çıkan teknolojik ve ekonomik gelişmelerin
toplumsal yansıması nasıl çok uzun ve yaygın
olduysa, bilişim devriminin toplumsal kültürel
hayatımızı köklü bir biçimde değiştirmesi kaçınılmaz
görünmektedir. Bu kaçınılmaz yeni gelişme karşısında
toplum olarak bunun imkanlarını kendi irademizle ve
kendi menfaatlerimiz doğrultusunda kullanma şansımız
vardır. Bunun dışında tamamen kontrolü zengin ve
güçlü ülkeler, özellikle küreselleşmenin hamisi
konumundaki ABD hegemonyasında bir internet
ortamında aktif olmadan, kendi ekonomik ve kültürel
varlığımızı hissettiremeden kaybolup gitme
ihtimalimiz de kaçınılmaz görünmektedir. Bilgi
toplumu adı verilen ve batıdaki teknolojik
gelişmelere dayalı olarak inşa edilen bir toplumsal
yapıda, tıpkı sanayi toplumundaki gibi figüran
olmaktan öteye gidemeyiz. Küreselleşen dünyada
kimliğimizi, şahsiyetimizi ve varlığımızı kaybederek
istenen homojenleşmeye belki katkı sağlayabiliriz.
Çünkü kendi varlığını hissettiremeyen toplumlar bu
hızlı ve güçlü dönüşümde dünyadaki bilişim alanında
yer alma imkanı bulamayacak görünmektedir.
|