Soru-27, İhracatı teşvik tedbirleri ne yönde değişmiştir?
(Aralık-2000 itibariyle)
Dünya ticaretinde bugün ulaşmış olduğu seviyede teşvik olgusuna yer
verilmekte, ancak doğrudan teşvikler giderek önemini
kaybetmekte, Dünya Ticaret Örgütü (WTO=DTÖ), İhracat
teşviklerini rasyonel ve çağdaş uygulamalara
yönlendirme gayretlerini günden güne
yoğunlaştırmaktadır.
Bu konuda, ülkemizde doğrudan teşvikler, uluslararası
taahhütlerimiz de dikkate alınarak, tarımsal
ürünlerin bir kısmına münhasır olmak üzere "ihracat
iadeleri" adı altında en aza indirilmiş, bunun
yanında "Dahilde İşleme Rejimi" günün ihtiyaçlarına
cevap verecek yönde revizyona tabi tutulmuş ve
sisteme yeni sokulan "Devlet Yardımları" ile ihracat
teşvikleri çağdaş bir yaklaşımla geniş bir yelpazeye
yayılmıştır. Ülkemizde bugün uygulanan "İhracatı
Teşvik Tedbirleri" aşağıda sunulmaktadır.
Soru-28, Türkiye'de Sektörel Dış Ticaret Şirketleri'nin (SDŞ'lerin)
kuruluş amacı nedir?
Bilindiği üzere, DTÖ Anlaşması'na ülkemizin taraf
olması, 1996 yılında AB ile başlatılan Gümrük
Birliği süreciyle birlikte, küreselleşen dünya
ekonomisi içerisinde Türk Sanayiinde çok önemli bir
yeri olan KOBİ dediğimiz Küçük ve Orta Büyüklükteki
İşletmelerimizin yer alabilmesi, rekabet güçlerinin
arttırılabilmesi çok büyük bir önem arz etmektedir.
KOBl'lerin dış pazarlara açılmalarını sağlamak, ihracatımıza ivme
kazandırmak ve ülkemizin uluslararası ticarette
ekonomik ve siyasi büyüklüğüyle orantılı bir paya
ulaşmasını temin etmek amacıyla, genel ihracat
stratejimizin birer parçası olarak çeşitli teşvik,
destekleme ve firmalarımızı ihracat hedefi
doğrultusunda örgütlendirme politikalarına
başvurulmuştur.
SDŞ modeli esasen, firmaların bir araya gelerek bir taraftan;
maliyet avantajları ve dış pazarlara açılmada
yönetim etkinliği sağlamalarını hedeflerken, diğer
taraftan yeni uluslararası ticaret kurallarına uygun
bir şekilde KOBİ'lerin devlet desteklerinin hedef
kitlesi olarak kabul edilmesi dolayısıyla, bu
şekilde organize olan KOBİ'lerimizin, gerek vergi
avantajı yönünden, gerek yatırım ve gerekse ihracat
teşviklerinden öncelikle yararlandırılmalarını
amaçlamaktadır.
Soru-29, SDŞ'lerin ülke ekonomisi ve dış ticaretine katkıları
nelerdir?
SDŞ'lerin, ekonomimiz üzerinde büyüme ve istihdamı artırma etkileri
de önemli boyutlara ulaşmaktadır. Bu firmalarımız,
ihracatımıza sağladıkları ve sağlayacakları ivme
ile, bir taraftan yan sanayiinin gelişmesine katkı
sağlarken, diğer taraftan bölgesel kalkınma ve
istihdam artışına büyük destek sağlamaktadır. Çünkü,
SDŞ'lere verilen yatırım ve ihracat kredileri
sayesinde bu kuruluşların yatırım, üretim ve
ihracatları artması sonucunda istihdam artışına yol
açmaktadır.
Soru-30, KOBİ'lerin SDŞ kurmalarının avantajları nelerdir?
Bilindiği üzere, bir firmanın ihracat yapabilmesi için ihtiyaç
duyacağı bazı şartlar vardır. Bunlar: Yeterli
düzeyde, kaliteli üretim ve üretim kapasitesi,
kalifiye (nitelikli) eleman istihdamı, yeterli
teknolojik seviye ve ticari bilgi ile, sermaye ve
finansmandır. Her KOBİ'nin dış pazarlara açılmaları
için gerekli görülen bu hususların birarada
bulunması oldukça güçtür.
Bu konuda, Türk KOBİ'lerine ihracat yeteneği ve
kültürü kazandırmak dolayısıyla ihracatımıza ivme
kazandırmak ve ülkemizin uluslararası ticarette
ekonomik ve siyasi büyüklüğüyle orantılı bir paya
ulaşmasını temin etmek amacıyla genel ihracat
stratejimizin birer parçası olarak çeşitli teşvik,
destekleme ve firmalarımızı ihracat hedefi
doğrultusunda 1990'lı yıllarla birlikte SDŞ'ler
yoluyla sektörel anlamda örgütlendirme
politikalarına başvurulmuştur.
SDŞ Kurmanın Avantajları
KOBİ'ler SDŞ modeli ile biraraya gelerek bir taraftan;
- Sinerjik avantajlar (küçük işletmelerin biraraya gelmesi sonucu
ortaya çıkan pazarlama ve reklam, finansman, girdi
maliyeti, kalifiye eleman istihdamı gibi konularda
maliyet düşürücü faktörlerin sağladığı avantajlar)
- Üretimde maliyet avantajları ve
-
Dış pazarlara açılmada yönetim etkinliği, gibi avantajlar
sağlamaktadırlar.-
Soru-31, SDŞ kuruluşuna ilişkin ön şartları nelerdir?
SDŞ kurmak isteyen KOBİ'lerin öncelikle aynı üretim dalında
faaliyet gösteren, en az 10 firmanın biraraya
gelmeleri ve toplam 10 milyar TL'lik bir sermayeyi
koymaları gerekir. Kalkınmada öncelikli yörelerde
ise en az 5 firmanın (farklı sektörelerde de
olabilir) toplam 2,5 milyar TL ile SDŞ kuruluşuna
izin verilmektedir. SDŞ'ierden beklenen ise,
kuruldukları yılı takip eden yılda en az 5 milyon
dolarlık ihracattır. KÖY kapsamındakilerde ise bu
rakam yarısı yani 2,5 milyon dolardır.
Soru-32, Haziran 2001 tarihi itibari ile, hangi sektörlerde, kaç
adet sektörel Dış Ticaret Şirketi kurulmuştur?
Türkiye'de Haziran 2001 tarihi itibari ile, a) Kurulmuş olan 29
adet SDŞ organizasyonu içinde, b) 948 adet firma
ortak olarak yer almış, c) Bu firmaların 100 bin'in
üzerinde kişiye istihdam imkanı sağlamaları ve de
d) 500 milyon dolar civarında ihracat
gerçekleştirerek, ihracatımız içerisinde artan
şekilde pay sahibi olmaları, ve Diyarbakır'dan
İstanbul'a, bütün yörelerimizden söz konusu
organizasyonlara katılım bulunması memnuniyet
verici bir durum arz etmektedir (SDŞ'lerin isim ve
adresleri Tablo-5'de yer almaktadır).
Şirketlerine (DTSŞ'lere), SDŞ'ler de dahil edilmiştir. SDŞ'lerin
ihracat istisnasından doğan iade talepleri, iadesi
istenilen katma değer vergisinin inceleme raporu ve
teminat aranmaksızın yapılacak iade sınırını aşan
kısmının %10'u kadar teminat alınması suretiyle ve
ibraz edilen döviz alım belgeleri ile gümrük çıkış
beyannamelerinin teyidi beklenmeksizin yerine
getirilmektedir. Ancak, Maliye Bakanlığı'nca yapılan
son düzenlemeler çerçevesinde sözkonusu avantajın
ortadan kalkması ihtimali mevcut bulunmaktadır.
2- Eximbank Kredileri
a) SDŞ ve DTSŞ Kısa Vadeli İhracat Kredisi:
DTSŞ ve SDŞ'lerin ihracat faaliyetleriyle ilgili finansman
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğrudan
kullandırılır.
b) SDŞ ve DTSŞ Kısa Vadeli Döviz Kredisi:
Eximbank tarafından doğrudan DTSŞ ve SDŞ'ne kullandırılır. Firma
limitleri geçmiş yıl performansları dikkate
alınarak Eximbank tarafından belirlenir. FOB
ihracat bedelinin %70'i kredilendirilmekte olup,
vadesi en çok 180 gündür.
Soru-36, SDŞ Merin bir üst kuruluşu var mıdır?
SDŞ'lerin bilgi ve deneyim alışverişlerine, ortak sorunlarına
çözümler üretmelerine, iç ve dış kredi-finansman
imkanları aramalarına, Avrupa Birliği (AB), Dünya
Bankası gibi uluslararası kuruluşların teknik yardım
programlarından yararlanmalarına bir merkez
oluşturmak üzere Ankara'da bir "Sektörel Dış Ticaret
Mensupları Derneği (SEDER)" kurulmuştur.
Soru-37, SDŞ'lerin Ülkemiz ihracatının geleceğindeki rolü ve
yeniden yapılandırılmasına ilişkin Sn Cevdet
BAYKAL'ın (DTM Daire Başkanı) görüşleri nelerdir?
Hacettepe Üniversitesi, İşletme Bölümünden öğrencim
olan ve halen Dış Ticaret Müsteşarlığında KOBİ
Dairesi Başkanı olan sayın Cevdet BAYKAL'a
göre; günümüze kadar olan düzenlemeler SDŞ'lerin
başarılı bir model olma yolunda olduğunu
kanıtlamaktadır. Değişen iç ve dış ekonomik
şartlar, SDŞ'lerin hukuki ve idari mevzuatı ile
ilgili bazı yeni düzenlemeler yapılmasını da
gerekli kılmaktadır.
Uygulamada ağırlıklı olarak üye firmaların ihracatının üzerinden
geçtiği ve üyelerinin devlet yardımlarından
yararlanmasını temin etmeyi sağlayan SDŞ'lerin hem
ülkemiz ihracatına gerçek artış ile destek
sağlaması, hem de üyelerine daha faydalı
olabilmesini teminen SDŞ'lerin statüsü ile ilgili
Tebliğin de yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç
bulunmaktadır. Şöyle ki;
Sektörel Dış Ticaret Şirketi statüsü ve belgesi verilirken aranan
sermaye miktarlarının yükseltilmesinin yanı sıra,
- Üye sayısının sektörlere göre esneklik sağlayacak şekilde
belirlenmesi,
- Üyelerine topluca hammadde temini,
- Üyeleri adına yılda en az birden fazla uluslararası fuara
topluca veya üyelerin de katılımına öncülük etmesi,
- Üyelerinin gümrük ve idari işlemlerinde karşılaştıkları
sorunlarını aşacak profesyonel bir yapılanmaya sahip
olması,
- Üyelerinin yurt içi ve dışındaki seminer vb eğitim
faaliyetlerine katılmalarını sağlaması,
- Üyeleri adına tüm üyelerinin yararlanabileceği temel bilim
alanında Ar-Ge faaliyetleri yürütmesi,
- ISO 9000 ile 14000 ve CE belgesi alımında üyelerine teknik
destek sağlaması,
- Daha önce çeşitli kuruluşlarca yürütülen ancak yeterli başarıya
ulaşamayan KOBİ heyetlerinin yerine, Dış Ticaret
Müsteşarlığının koordinatörlüğünde ve gerekli
olması halinde İhracatçı Birliklerinin de desteği
ile, hedef pazar olarak kabul edilen ülkelere SDŞ
heyetleri düzenlenmesi, gibi fonksiyonlardan bir
veya birkaçını da yerine getirmesi şartı
aranmalıdır.
Ayrıca, SDŞ statülerinin geri alınmasında da sadece
taahhüt edilen 5 milyon dolarlık ihracat hedefine
ulaşılması kriterinin yanı sıra, yukarıda sayılan
faaliyetlerden bir veya birkaçını yerine
getirip-getirmedikleri hususu da kriter olarak ele
alınmalıdır.
Kaldı ki, bir model olarak öngörülen SDŞ'lerin gerçekten cazip bir
alternatif olabilmeleri için temel kriter, devlet
yardımları desteğini temin etmekten öte, bu
desteklerden yararlanarak üyelerinin ihracat
potansiyelini ve vizyonunu geliştirmektedir. Zira,
sadece üyelerine devlet yardımlarını sağlama
fonksiyonu ile sınırlı kalması halinde, SDŞ'ler
yerine üyeler de doğrudan müracaat ederek biraz daha
uzun zamanda aynı desteklerden yararlanabilecektir.
SDŞ'lerin 2000'li yıllarda ihracatımızda öncü ve etkin rol
oynamaları hedefleniyorsa sadece hukuki çerçevenin
revizyonu yeterli olmayacak, yukarıda belirtilen
fonksiyonel değişikliklerin de yapılması
gerekecektir.
Soru-38, SDŞ'lerin gelişmesi için Maliye Bakanlığı ne tür mevzuat
hatası yapmıştır?
Maliye Bakanlığı'nca 1996 yılından itibaren SDŞ'lerin
kurulmalarında önemli bir faktör olarak görülen,
hızlandırılmış KDV iadesi ile birlikte düşük teminat
avantajı uygulamasına ilişkin ayrıcalıkların, 2000
yılı Aralık ayından bu yana (01.12.2000 tarihli 77
Seri No'lu KDV Genel Tebliği) yalnızca holdinglerin
ya da şirket gruplarının birer ihracat departmanı
olarak bilinen Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine (DTSŞ)
yönelik getirmiş olması, esasen sadece bizde değil,
tüm dünyanın ekonomilerindeki göz ardı edilemeyecek
kadar önemli görülen ve bugüne kadar ülkede toplam
1000'e yakın firmanın dışa açılmak için bir araya
gelmiş 29 adet SDŞ'nin ve ortakları KO-Bİ'ler lehine
oluşturulmasına çalışılan SDŞ modelinin gelişme
şansının azalmasına hatta sekteye uğratılmasına yol
açmıştır.
Bu uygulama sonrasında, SDŞ'lerle birlikte, içinde yaşanılan
ekonomik kriz ortamında ihracatçı KOBİ'lerin
uluslararası rekabet güçleri hayli zayıflamıştır.
Diğer taraftan, Maliye Bakanlığının bilhassa
Holdinglerin ve DTSŞ'lerin lehine bir ortam
yaratmış, bu durumda çok sayıda SDŞ de bir açık
kapı olarak gördükleri statülerini DTSŞ'ye
dönüştürmek zorunda kalmışlardır.
Soru-39, İhracat'da parasal teşvik çeşitlerini açıklar mısınız?
Parasal teşvikleri; devlet yardımları ve ihracat iadeleri olarak
iki grupta toplamak mümkündür.
1- Devlet yardımları:
Haziran 1995 tarihinde yürürlüğe giren devlet yardımları, ihracatı
teşvik sistemi içerisinde uluslararası
taahhütlerimize ve normlara uygun bir biçimde
düzenlenmiştir. Başlıca amaçları üreticiye yardımcı
olmak, ihracatçının her açıdan gelişmesine destek
olmak ve özellikle KOBİ'lerin dış ticaretimiz
içerisinde hak ettikleri paya kavuşturulmasıdır.
Yürürlükte bulunan başlıca destek yardımları
aşağıdadır.
a) Araştırma-Geliştirme yardımları:
Bu destek ile, DTM tarafından sanayi kuruluşlarının sadece
Araştırma-Geliştirme (AR-GE) projeleri kapsamında
izlenip değerlendirilebilen giderlerinin bir
kısmının karşılanması veya bu projelere sermaye
desteği sağlanması amaçlanmaktadır. Bu yardımdan,
tüm sanayi kuruluşları (imalat-sanayi sektöründe
faaliyette bulunan KO-Bİ'ler dahil) ile, yazılım
geliştirmeye yönelik üretken hizmet alanında
faaliyet gösteren kuruluşlar yararlanabilmektedir.
AR-GE faaliyetlerinde, ilgili mevzuat çerçevesinde temel destek
oranı en fazla % 50 oranında ve ilave desteklerle
en fazla % 60'a kadar desteklenmekte ve destek
süresi proje bazında en çok üç yıldır.
Diğer taraftan, sermaye katılımı ile desteklenen
projelerin azami süresi iki yıl olup, projelere
sağlanacak sermaye desteği bir milyon ABD doları
aşamaz. Stratejik odak projeleri (ülkemizde mevcut
sanayi yapısı, teknoloji ve insan gücü birikimi ve
uluslararası karşılaştırmalı üstünlüklerin dinamiği
esas alınarak, hangi alanlarda, teknolojik projeler
yürütülmesinde yarar bulunduğunu ve AR-GE
faaliyetlerinin ülkemizde gelişip
yaygınlaştırılması için alınması gereken tedbirleri
saptayan projeler) için azami bir yıl ve azami
projelerin desteklenmesinde DTM'nin uygun görüşü
alınır. Bu projelerin tüm giderleri DFIF'den
sağlanacak destekle karşılanır. Projenin bitiminde,
projeye sağlanan sermaye destek miktarı ABD doları
olarak ve proje sözleşmesinde belirtilen şartlar ve
vadeler esas alınarak, projeyi yürüten kuruluş
tarafından T.C. Merkez Bankası'ndaki Destekleme ve
Fiyat İstikrar Fonu'na (DFIF) geri ödenir.
b) Uluslararası nitelikteki yurtiçi ihtisas fuarlarının
desteklenmesi:
Uluslararası nitelikteki yurtiçi ihtisas fuarlarının dış
tanıtımının sağlanması ve uluslararası düzeyde
katılımın arttırılması amacıyla, DTM'nca belirlenen
kriterlere uygun yerli organizatörlerin promosyon
faaliyetlerine ilişkin giderlerin % 50'si (yurtdışı
tanıtım giderleri için 15 bin ABD dolarını ve fuarın
konusu ile ilgili seminer, konferans, panel ve
ödüllü yarışma giderleri için ise beş bin ABD
dolarını aşmamak üzere), DFIF'den karşılanmaktadır.
c) Yurtdışında ofis-mağaza açma, işletme ve marka tanıtım
faaliyetlerinin desteklenmesi:
Bu desteğin amacı; Türkiye'de ticari ve sınai faaliyette bulunan
şirketlerin, Pazar potansiyellerini realize ederek
Pazar paylarını arttırması ile ürünlerimizin geniş
çaplı ve uzun süreli tanıtımının yapılmasını
sağlamak için yurt dışında mal ticaretine yönelik
faaliyette bulunacak şirket kurmaları, depo ve
mağaza açmaları ve işletmelerinden doğacak
giderlerin belirli bir kısmının devletçe
karşılanmasıdır.
Bu destek ile, yurtdışında halihazırda faaliyette bulunan veya
açılacak olan şirket/mağaza/depo veya şubelerin
demirbaş alımlarının, kira bedellerinin, reklam
harcamalarının bir kısmı DFIF'den sağlanmaktadır. Bu
yardımdan, Türkiye'de faaliyette bulunan ticari ve
sınai şirketlerin yanı sıra, SDŞ'ler de
yararlanabilmektedirler.
d) Yurtdışı fuar ve sergilere milli düzeyde veya firma bazında
katılımın desteklenmesi:
Yurtdışında düzenlenen fuar/sergiler için Türkiye adına milli
katılımı gerçekleştiren organizatör firmaların
organizasyonunda söz konusu fuarlara iştirak eden
firmalar ile, yurt dışındaki fuarlara tek başına
katılan firmaların katılım ücretlerinin belirli bir
kısmı DFIF'den karşılanmaktadır.
Milli katılımlarda organizatör firmaların, fuar
süresince fuarın konusu ile ilgili olarak
düzenleyeceği "seminer, konferans, panel gibi
etkinliklere
ilişkin giderlerin ( 25 bin ABD dolarını aşmamak
kaydıyla) % 50'si organizatör firmaya ödenir. Yine,
yurtdışı fuarlara tek başına katılan firmaların
fuarı düzenleyen kuruluşa ödeyeceği katılım ücreti
ile, fuar mallarının fuar mahalline kadar nakliye
giderlerinin % 50'si (50 bin ABD dolarını geçmeme
kaydıyla) devletçe karşılanmaktadır.
e) Çevre maliyetlerinin desteklenmesi:
Türk ihraç ürünlerinin uluslararası pazarlarda karşılaştıkları
çevre, kalite ve insan sağlığına yönelik teknik
mevzuata uyulması amacıyla kalite güvence sistemi ve
çevre yönetimi belgeleri (ISO-9000 serisi kalite
güvence sistemi ve ISO-14000 çevre yönetim sistemi
belgeleri ile CE işaretinin), Türk Standartlar
Enstitüsü (TSE) ile akredite edilmiş kuruluşlardan
alınması için küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin
(KOBİ) yaptıkları belgelendirilmiş harcamaların
(firmaların, söz konusu belgelerin alınması için
yapacakları giderler) % 50'si DFIF'den
karşılanmaktadır.
f) Pazar araştırması desteği:
Ülke ürünlerinin potansiyel dış pazarları hakkında sistematik ve
objektif bilgi sağlanması, firmaların pazarlara
giriş konusunda karar vermelerine yardımcı olunması
ve ürünlerin yeni bir pazarda gerektiğfşekilde
tanıtılması, KOBİ'ler arasındaki işbirliğini
sağlamaya yönelik olarak Avrupa Birliği'nce
uluslararası düzeyde organize edilen faaliyetlere
katılımın desteklenmesi, KOBl'lerin ve/veya
SDŞ'lerin uluslararası düzeyde tertiplenen
faaliyetlere iştirakinin desteklenmesi, SDŞ'lerin
ortaklarına Pazar bulunabilmesi amacıyla DTM'nın
uygun gördüğü yabancı ülkelere gerçekleştirecekleri
KOBİ'ler arası işbirliği programlarının
desteklenmesi için yapılan harcamaların belirli bir
kısmı (bir firmadan en fazla bir kişinin 500 ABD
dolarını geçmemek kaydıyla, yol ve günlük 100 ABD
dolarını geçmemek üzere konaklama giderlerinin %
70'i) DFIF 'den karşılanmaktadır.
g) Eğitim yardımı:
KOBİ'ler ile SDŞ'ler ve bu şirketlerin ortağı
bulunan şirketlerin münhasıran dış ticarete ilişkin
eğitim ihtiyaçlarının karşılanması suretiyle
uluslararası ticarete yönlendirilmeleri konusunda
elemanlarının uluslararası pazarlama ve ihracat
işlemleri ile, ihracatta Pazar bulma konusundaki
niteliklerinin arttırılarak dünya pazarlarına hızla
açılmalarını sağlamak için,
bu kuruluşların yurtiçi ve yurtdışı eğitim programları giderlerinin
belirli kısmı (azami üç aylık programlar için
KOBİ'lerin % 50'lik, SDŞ'lerin % 75'lik giderleri)
DFIF 'den karşılanmaktadır.
h) İstihdam yardımı:
SDŞ statüsüne haiz şirketlerin münhasıran dış ticarete ilişkin
işlemlerini yürütmek üzere, konusunda tecrübeli ve
yüksek öğrenimli yönetici ve eleman istihdamının
sağlanması amacıyla, SDŞ'lerin istihdam edeceği
yöneticilerin (yıllık brüt maaşının % 75'ini ve 18
bin ABD dolarını aşmamak üzere) ve elemanların
(yıllık brüt maaşının % 75'ini ve 9 bin ABD dolarını
aşmamak kaydıyla) maaşları DFIF 'den sağlanır.
Temin edilen destek her SDŞ için bir yönetici ve iki
eleman için olup, destek süresi en fazla bir yıldır.
Soru-40, İhracat iadeleri çeşitlerini özetler misiniz?
Tarımsal ürünlerin ihracatına verilen ihracat iadesi yardımlarının
AB'nin Ortak Tarım Politikası'na uyumunu
kolaylaştırmak üzere yurtiçi fiyat, dünya fiyatı,
üretim ve tüketim dengesi ve ithalatta uygulanan
koruma oranları dikkate alınarak ve dönemsel olarak
uygulanması ile ilgili esasların tespit edilmesi
amacıyla tarımsal ürünlerde ihracat iadesi yardımına
ilişkin uygulama, ihracata yönelik devlet yardımları
kararı (94- 6401) ile 1995 yılında başlatılmıştır.
Gıda sanayi ürünleri kapsamındaki işlenmiş tarım ürünlerine
verilecek ihracat iadesi yardımlarında ise;
bünyelerinde bulunan temel tarım ürünlerinin
miktarı, bu ürünlere verilen ihracat desteği ve
uygulanan ithalat koruması da dikkate alınmaktadır.
Bu alandaki teşvikler iki şekilde uygulamaya
konulmuştur. Bunlar;
a-DFIF 'den yapılan (nakit) ihracat iadeleri:
Her yıl DTM tarafından belirlenen bazı tarım ürünleri için
(patates, domates, kuru soğan, turunçgiller, elma,
vb) değişik ihracat iadeleri (Fon başına ve miktar
barajları dahilinde) yapılmaktadır.
b-Mahsup yoluyla bazı giderlerin karşılanması:
Tarım teşviklerinde ilk kez uygulamaya başlatılan bu
sistem çerçevesinde, firmalara "nakit" ödeme
yapılmayarak, bunun yerine firmaların kamu
kurumlarına olan borçları hak edişleri ölçüsünde
düşülmektedir. Bu
meyanda, vergiler (Kurumlar vergisi, gelir vergisi),
SSK primleri (gecikme faizi ve zammı), haberleşme
giderleri (telefon, faks, vb) ve enerji giderleri
(elektrik, doğalgaz, vb) mahsup edilmektedir. Bu
kapsamda, ilgili kamu kuruluşları Maliye Bakanlığı,
SSK, Türk-Telekom, Botaş ve Tedaş) arasındaki
protokoller TC Merkez Bankası'nın Koordinasyonu'nda
imzalanmış bulunmaktadır.
Soru-41, Parasal olmayan teşvik çeşitleri nelerdir?
İhracatta parasal olmayan teşvikler; Dahilde İşleme Rejimi,
Vergi-Re-sim ve Harç istisnası ile ihracat sayılan
satış ve teslimler ile, döviz kazandırıcı hizmet ve
faaliyetlere sağlanan muafiyetlerdir. Bunlara
ilişkin, açıklamalar aşağıdadır;
a-Dahilde İşleme Rejimi:
Dahilde İşleme Rejimi Kararı (99-13819), dünya piyasa fiyatlarından
ham madde temin etmek suretiyle ihracatı arttırmak,
ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet
gücü kazandırma, ihraç pazarlarını geliştirmek ve
ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla yürürlüğe
konulmuştur. Bu karar; üretimde ithal girdi
kullanılan mamullerin ihracı ile, ihracat sayılan
satış ve teslimlerin belirlenmesi, yönlendirilmesi
ve geliştirilmesine ilişkin tedbirlerin
düzenlenmesi ve yürütülmesini kapsamaktadır. Dahilde
İşleme Tedbirleri, aşağıdaki iki sistemden
oluşmaktadır. aa) Şartlı Muafiyet Sistemi:
Dahilde İşleme izin Belgesi kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem
görmüş ürünlerin üretiminde gerekli olan ve serbest
dolaşımda bulunmayan hammadde, yardımcı madde, yarı
mamul, mamul ile, ambalaj ve işletme
malzemelerinin, Türkiye Gümrük Bölgesinde (Serbest
bölgeler hariç) yerleşik firmalarca ithaline,
ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve
bu ithalattan doğan vergi kadar "teminat" alınarak
izin verilir.
İşlem görmüş ürünlerin üretiminde gerekli olan
maddelerin ithal edilmesinin yanı sıra bu
maddelerin yurt içinden de temin edilebilmesi imkanı
mevcuttur. "Dahilde İşleme İzin Belgesi" kapsamında
ihraç edilmek üzere yurt içinden temin edilen eşya
(3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu hükümleri
saklı kalmak kaydıyla) ithal eşyası gibi
değerlendirilir.
bb) Geri ödeme sistemi:
Serbest dolaşımda bulunan ithal eşyasının işlem görmüş ürünler
şeklinde ihracı halinde, ithalat esnasında alınan
vergi geri ödenir Bu sistemden yararlanabilmek için,
eşyanın geri ödeme kapsamında olduğu, gümrük
idarelerince ithalat esnasında gümrük beyannamesine
(GB) kaydedilir. İhracı yapılacak mamulün tespit
için ithal tarihinden itibaren en geç altı ay
içinde DTM 'ye başvurularak "Dahilde İşleme İzin
Belgesi" alınması zorunludur.
b-İhracatta vergi, resim ve harç istisnası:
"İhracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı
hizmet ve faaliyetlerde vergi, resim ve harç
istisnası hakkında karar (99-13812) ile; ihracatı
arttırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda
rekabet gücü kazandırmak ve ihraç pazarını
geliştirmek amaçlanmış olup, bu karar (99-13812);
ihracat, ihracat sayıları satış ve teslimler ile
döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerde vergi,
resim ve harç istisnasına ilişkin tedbirlerin
düzenlenmesi ve yürütülmesini kapsamaktadır.
İhracat, ihracat sayıları satış ve teslimler, döviz
kazandırıcı hizmet ve faaliyetler ile transit
ticaretin finansmanında kullanılmak kaydıyla kredi
kuruluşlarınca kullandırılan her türlü krediler ve
firmaların sağladıkları prefi-nansmanlar ile
bunların geri ödenmesi, ihracatla ilgili işlem yapan
kuruluşların yapmış oldukları bütün hizmet ve
muameleler dolayısıyla nakden ve hesaben aldıkları
paralar ve kambiyo işlemleri, Dahilde İşleme Rejimi
kapsamında yapılan ithalat ve/ veya yurtiçi alımlar
ile, ilgili işlemler ve bunların finansmanı
amacıyla kullanılan krediler, ihracat karşılığı
yapılacak her türlü ödemeler, ihracat, ihracat
sayılan satış ve teslimler, döviz kazandırıcı hizmet
ve faaliyetler ile, transit ticaretle ilgili
işlemler ve bu işlemler sebebiyle düzenlenen
kağıtlar, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi'nden,
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ile ihdas edilen
Damga Vergisi'nden, 492 sayılı Harçlar Kanunu
gereğince alınan harçlar ve diğer kanunlar da yer
alan vergi, resim ve harçlar ile, 80 sayılı Kanun'a
göre alınan hal rüsumundan muaftır. Uygulama,
belgeli ve belgesiz işlemlere ayrı-ayrı
yapılmaktadır. Bunlar;
aa) Belgeli işlemler:
İhraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin ithali
ile yurtiçi alımları ve bunlarla ilgili işlemler,
söz konusu karara istinaden DTM tarafından
yayımlanan tebliğ ve tebliğlerde belirtilen ihracat
sayılan satış ve teslimler ile, döviz kazandırıcı
hizmet ve faaliyetlerde vergi, resim ve harç
istisnasından yararlanmak isteyen firmaların DTM
'den "Dahilde İşleme İzin Belgesi" ve/veya "Vergi-
Resim-Harç İstisnası Belgesi" almaları zorunludur.
bb) Belgesiz işlemler:
Söz konusu Karar'a istinaden DTM tarafından yayımlanan Tebliğ ve
Tebliğler'de belirtilen işlemler ve bu işlemler
sebebiyle düzenlenen kağıtlara, ihracata ilişkin
olduğunun teşviki halinde işlem yapan kuruluşlarca
re'sen vergi, resim ve harç istisnası uygulanır.
Soru-42, Kambiyo Mevzuatı uyarınca getirilen teşvikler nelerdir?
Yürürlükteki Kambiyo Mevzuatı uyarınca (TPKK hakkında 32 sayılı
Karar) getirilen teşvikler ana hatları itibariyle
aşağıda özetlenmiştir;
a) Serbest kullanıma bırakılan dövizler:
İhracat bedeli konvertibl dövizlerin (döviz getirme süresi ne
olursa olsun) en az %70'inin fiili ihraç tarihinden
itibaren (90) gün içinde yurda getirilerek,
bankalara veya finans kurumlarına satılması halinde
bakiye %30'a tekabül eden kısım ihracatçının serbest
kullanımına bırakılır.
b) İhracat bedellerinden, ihracat ile ilgili giderlerin mahsubu
veya transferi:
İhracata konu olan malın bedelinden, mal ile ilgili olarak
yurtdışında yapılan çeşitli giderler (depolama,
komisyon, banka giderleri, rafa, manipülasyon,
nakil, bakım vb.) herhangi bir süreye tabi
olmaksızın mahsup edilebilir veya görünmeyen
işlemlere ilişkin hükümler çerçevesinde yurtdışına
transfer edilebilir.
c) Mahsuben ödeme:
İhracatçının, ithal bedellerinin ve görünmeyen
işlemlere ilişkin giderleri ile yurt dışından
sağladığı döviz kredilerinin (faizi dahil) kısmen
veya
tamamen mal ve/veya hizmet ihracı bedeli dövizlerle
mahsuben ödenmesi mümkündür.
Soru-43, Katma Değer Vergisi (KDV) iadesi nedir?
Faaliyet konusu sadece ihracat olan firmaların, ihraç etmek üzere
yurt içinden satın aldıkları mallar için ödedikleri
KDV tutarının, ihracatın gerçekleşmesini müteakip
Maliye Bakanlığı tarafından iade edilmesi kısmi bir
teşviktir.
3065 sayılı KDV Kanunu'nun birinci bölümü "ihracat istisnası" ile
ilgili olup, bu bölümde yer alan 11'nci madde;
aşağıda belirtilen mal ve hizmetleri KDV'den muaf
tutmuş bulunmaktadır. Bunlar;
- İhracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile, yurt
dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler,
- Türkiye'de ikamet etmeyen yolcuların satın alarak Türkiye dışına
götürdükleri malların teslimi anında tahsil edilen
KDV, malın gümrükten çıkışı anında fatura veya
belgenin ibrazında ilgiliye iade olunur.
- 3297 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesi ile eklenen Bent'e göre
ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından
kendilerine teslim edilen mallara ait KDV,
ihracatçılar tarafından ödenmez. Mükelleflerce
tahsil edilmeyen, ancak ilgili dönem beyannamesinde
beyan edilecek bu vergi, ilgili vergi dairesince
tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur. Söz
konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip
eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç
edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunur.
Soru-44, Türkiye'nin ihracatını destekleme mevzuatının listesini
verir misiniz?
Türkiye'de halen uygulanmakta olan ihracatı destekleme mevzuatı ve
tedbirler şunlardır:
- Eximbank İhracat Kredi ve Sigortaları:
Türkiye bu konuda yukarıda sözü geçen OECD Uzlaşmasının öngördüğü
kurallara uyacak biçimde kendi ilgili mevzuatını
yeniden düzenlemiştir. Zaten Gümrük birliği ile
öngörülen yükümlülüklerden biri olan bu Resmi
Destekli İhracat Kredileri konusunda halen İhracat-
96/12 sayılı Tebliğ doğrultusunda OECD şartları ve
AB kuralları çerçevesinde uygulama yapılmaktadır.
- Araştırma Geliştirme AR-GE Yardımı (98/10 sayılı Tebliğ,
RG: 4.11.1998)
- Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi (97/5 ve 98/13 sayılı
Tebliğler, RG: 31.7.1997 ve 14.11.1998)
- Patent, Faydalı Model Belgesi ve Endüstriyel Tasarım Tescil
Yardımı (98/3 sayılı Tebliğ, RG: 27.2.1998)
- Uluslararası Nitelikteki Yurtiçi İhtisas Fuarlarının
Desteklenmesi
(95/7 sayılı Tebliğ, RG: 1.6.1995)
- Yurtdışında Ofis-Mağaza Açma. İşletme ve Marka Tanıtım
Faaliyetlerinin Desteklenmesi (97/9 ve 98/14 sayılı
Tebliğler, RG: 31.7.1997 ve 15.11.1998)
- Yurt Dışında Düzenlenen Fuar ve Sergilere Milli Düzeyde
veya Bireysel Katılımın Desteklenmesi (95/6 ve 97/3
sayılı Tebliğler, RG: 1.6.1995 ve 31.7.1997)
- İstihdam Yardımı (97/8 ve 2000/1 sayılı Tebliğler, RG:
31.7.1997 ve 29.1.2000)
- Eğitim Yardımı (97/7 ve 2000/2 sayılı Tebliğler, RG:
31.7.1997 ve 29.1.2000)
- İhracat Pazar Araştırması Desteği (97/6 ve 98/12 sayılı
Tebliğler, RG: 31.7.1997 ve 14.11.1998)
- Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Tanıtım
ve Tutundu-rulması ile Türk Malı İmajının
Yerleştirilmesine Yönelik Faaliyetlerin
Desteklenmesi (2000/3 sayılı Tebliğ, RG: 29.1.2000)
- Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi (2000/5
sayılı Tebliğ, RG 25.3.2000)
Soru-45, 2000 yılı sonunda Dış Ticaret (DT) Açığı ve Cari İşlemler
Dengesi (CİD) Açığı geçen yıla göre daha fazla
olacağına göre, 2001 yılı içinde bir Devalüasyon
beklentisi var mıdır ?
Bu açıkların, 2000 yılında daha fazla olmasının iki sebebi vardır.
Bunlar; petrol fiyatlarındaki aşırı artış ve GSMH
büyüme hızının geçen yıl %-6.4 gerilemeden, 2000
yılında da %6'nın üzerinde bir büyümeye dönüşecek
olmasıdır. İthalatımızın yaklaşık %87'sinin ara
malları ve yatırım mallarından oluştuğunu daha önce
de belirtmiştik. Türkiye'de bir devalüasyon
beklentisi olamaz. Çünkü Merkez Bankası (MB) döviz
rezervleri dört aylık ithalatımızın (yaklaşık 16
milyar dolar'ın ), altına inmediği sürece
Türkiye'de bir döviz krizi olmaz. 23-Kasım-2000
günü başlayan "Likidite Kri-zi'nden" önce Merkez
Bankası (MB) döviz rezervleri 24,5 milyar dolar
seviyesinde seyretmekte idi.
Soru-46, Kasım 2000'nin 3. haftasında başlayan "Likidite Krizi'nin"
2001 Yılı Dış Ticareti'ne, Cari İşlemler ve Dış
Ticaret dengelerine etkileri nasıl olacaktır?
22 Kasım 2000 Çarşamba günü (Kara Çarşamba) başlayan Likidite Krizi
sonucu MB döviz rezervleri (7 milyar dolar
seviyesinde bir azalış göstererek) 18 milyon dolar
dolayına geriledi.
Bu azalış sonucu MB 7 milyar dolar karşılığı TL.'yi piyasadan
çekmek zorunda kalınca, yıllık faiz oranları % 300,
repo faiz oranları da % 1000 dolayına fırladı.
IMF ile yapılan istikrar programı sonucu MB sadece döviz girişi
karşılığında TL basabildiği için, Aralık ayının ilk
haftası faiz oranları fırladı ve 10 gün içinde IMK
Borsası % 33 dolayında geriledi. Ancak IMF ile
yapılan görüşmeler sonucu, 6 Aralık 2000'de,
Türkiye'ye IMF ve Dünya Bankası tarafından Merkez
Bankası'na 10.4 milyar dolarlık bir destek
verileceğinin açıklanması sonucu faiz oranlarının
hızla gerilemesine, borsa endeksinin 1. gün içinde
(5 Aralık'ta) % 20 yükselmesine, 5-6 Aralık'taki iki
gün içindede % 38'lik bir artışa yol açtı.
Likidite krizi sonucu yıllık faiz oranlarının %
30'lara inmesi birkaç ay süreceğine göre, 2001
yılının özellikle ilk çeyreğinde büyüme hızının,
2000 yılında % 6 dolayından, % 3'e doğru
gerileyecek olması, bir yandan Türkiye'nin
ithalatının hızla gerilemesine, öte yandan dış
ticaret açığının ve dolayısıyla Cari İşlemler
Açığının büyük ölçüde azalmasına fırsat verecektir.
Bu durum ise Türkiye'nin döviz ihtiyacı açısından
rahatlamasına ve neticede develüasyon baskısının
tamamıyla ortadan kalkmasına yol açacaktır.
Soru-47, Döviz fiyatlarının düşük tutulmasının dış ticarete
etkileri nelerdir?
Türkiye'de uygulanan istikrar programı sonucu 2000-2002 döneminde
"aşırı değerlenmiş kur politikası" (döviz
fiyatlarının düşük tutulması) uygulanmaya devam
edilecektir. Bu politikanın ithalatı artıracağı,
ihracatı azaltacağı bilinmektedir. Oysa gerçekçi kur
politikası (döviz fiyatlarının aylık/yıllık
enflasyon hızları dolayında artırılması) ihracat ve
ithalata aynı oranda teşvik ve koruma
sağlamaktadır. İstikrar programı ile Türkiye'nin
önceliği enflasyonla mücadele olduğu ve
ithalatımızın % 87'sinin de aramalı, hammadde ve
yatırım mallarından oluştuğu için Türkiye, sadece
geçici bir süre, baskı altında tutulmuş bir kur
politikası uygulamaktadır. Çünkü, döviz fiyatları
yüksek veya gerçekçi uygulansa idi TL. cinsinden
artan ithalat girdileri nihai mal ve hizmet
fiyatlarına yansıtılacak, neticede enflasyonla
mücadele güçleşecek ve daha uzun sürecekti. Ancak
2000 yılı içinde döviz fiyatlarının düşük
tutulması sonucu Türkiye'nin dış ticaretine ve
sanayileşmesine yapmış olduğu negatif etkiler için
bakınız makale No.: 9 ve 14. Soru-48, Türkiye'de
2003-2004 yıllarından itibaren, yıllık enflasyon
hızı tek haneli rakamlarda tutulabilirse, bu
başarının dış ticarete etkileri nasıl olacaktır?
Yıllık enflasyon hızının tek haneli rakamlarda tutulabilmesi demek
Türkiye'de siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması
demektir. Bu iki istikrarın sağlanması ile,
gerçekçi kur politikası uygulamasının da etkisiyle,
bir yandan yatırım, üretim ve istihdam artışları
hızlanacak, öte yandan ihracatın artış hızı
yükselecektir.
Çünkü, Türkiye'de tek haneli yıllık enflasyon hızı
neticesi Türkiye'nin dış kredibilitesinin artması ve
kredi notlarının yükselmesi ile düşük faizli yeterli
dış kredi imkanı elde edecek olan Türk özel sektörü
yatırım ve üretimine hız verecektir. İlaveten
ekonomik istikrar ve gerçekçi kur politikası sonucu
dış rekabet gücü artacağından ihracat (döviz)
gelirleri daha da artacaktır.
Ekonomik istikrarın (yıllık enflasyonun tek haneli rakamlarda
tutulabilmesi) diğer etkisi de Türkiye'ye
yabancıların Doğrudan Yabancı Sermaye (DYS)
yatırımlarını ve ortak yatırımları da artıracak,
neticede ihracat artışına çok önemli katkıda
bulunacaktır.
İhracattan elde edilen döviz gelirleri de artacak olan ithalatın
döviz ihtiyacını büyük ölçüde karşılayacaktır.
İhracat artışındaki istikrar sayesinde bir döviz
darboğazı ile karşılaşmayacak olan Türk özel
sektörü, ithalat yolu ile, daha yüksek bir
teknolojiyi kapsayan yatırım malları (makine ve
teçhizat) kullanacak, netice'de Türk sanayii'nin
dış rekabet gücü ve ihracat potansiyeli daha da
artacaktır.
Ancak, Türkiye'nin özlenen ekonomik ve siyasi
istikrarı sağlaması büyük bir ihtimalle gelecek
seçimden sonra gerçekleşeceğine göre, yıllık
enflasyon hızının tek haneli rakamlara inmesi belki
de 2005 yılına sarkacaktır.
Prof. Dr. Emin Çarıkcı
|