Dış Ödemeler Bilançosunda Turizm Gelirleri
Bir toplumda ekonomi ne denli gelişmişse kültür de,
edebiyat da, spor da, bilim de o denli gelişmiştir
denilebilir. Hatta güçlü ekonomik alt yapının
ürettiği bu gelişmiş üst yapı değerlerinin yalnızca
olumlu değil olumsuz bir yığın amacın
gerçekleştirilmesinde araç olarak kullanıldıkları da
artık herkesçe biliniyor. Nitekim, özellikle
bilimdeki gelişmelerin çeşitli propaganda
yöntemlerinin geliştirilmesine olan katkısı bilinen
bu gerçeklerin en belirgin örneğini oluşturmakta. O
halde, propagandanın niteliği ile bilimin ve
dolayısıyla ekonominin gelişmişlik düzeyi arasında
doğrudan bir bağlantı olduğu söylenebilir. Yani,
nitelikli bir propaganda çalışması bilimsel
tekniklerden yararlanılarak yürütülmesi gereken çok
boyutlu ciddi bir çalışmadır. Bir örnekle, daha açık
bir şekilde ortaya koymak gerekirse ekonomik
sonuçlan başarılı göstermesini bilen bir propaganda
çalışması, saptırılmış rakamsal verilere dayanarak
ilk bakışta kendi içinde tutarlı bir bütünlük
sergilemeli, en azından söz konusu propaganda
çalışmasının niteliğinin belirlenebilmesi ayrıntılı
bir çalışmayı, belirli bir çabayı gerektirmelidir.
Oysa, hükümet yetkililerinin ekonomimizdeki
gelişmeleri ortaya koyan rakamsal açıklamaları,
nitelikli bir propaganda çalışması ürünü olması bir
yana, baştan savma ve aceleyle kaleme alınmış birer
yazılı metin görünümü vermekte ve ülkemiz
ekonomisinin gelişmişlik düzeyine uygun özensiz ve
tutarsız birer propaganda ürünü niteliği taşımakta.
Gerçi, Anavatan iktidarının bugün ekonomiyi yöneten
kadrolarının Devlet Planlama Teşkilatı çıkışlı
oldukları, bu nedenle rakamlarla istedikleri
doğrultuda oynayabilme becerisine sahip bulundukları
ileri sürülebilir. Ancak ekonomik verilerin ilk
bakışta saptanabilen çelişkili tutarsız niteliği,
DPT çıkışlı teknisyenlerin ülkemizin yetersiz
ekonomik gelişmişlik düzeyinin öngördüğü çerçevenin
dışına çıkamadıklarını da göstermekte.
Rakamlardaki en önemli saptırma turizm gelirlerinde
izleniyor. 1984'de 840 milyon Dolar olan turizm
gelirlerinin 1985 de % 76.4'lük bir artışla 1.482
milyon dolara ulaştığı, artış miktarının 642 milyon
dolar olduğu ifade ediliyor. Oysa,
1986
yılı kalkınma programına göre yurda giren turist
sayısı 1984 de
2.117.094
iken ve
1985
de bu rakamın
%
18'lik artışla 2.500.000'e ulaşacağı ifade
edilirken, bu turistlerin getireceği dövizlerde
%
76.4'lük bir artış beklenmesinin hangi mantığa
dayandırıldığını anlamak mümkün değil. Zira turist
sayısında % 18'lik bir artış beklerken, dövizlerde 4
misli bir artış öngörmek, hatta bunun
gerçekleştirildiğini iddia etmek oldukça tutarsız.
İnandırıcılığı bulunmayan bu tutarsız görüşün aynı
ölçüde tutarsız birde gerekçesi var. Denilmektedir
ki, 29 Aralık 1983 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanan "Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki
Tebliğ" ile getirilen döviz taşıma serbestisi
nedeniyle turizm gelirlerinin tümü TC. Merkez
Bankası kayıtlarında görülmemekte. Kültür ve Turizm
Bakanlığı ve Devlet İstatistik Enstitüsü
işbirliğiyle 1984 yılından bu yana turistlerin
yaptıkları harcamalar yılda üç kez anket uygulamalı
örnekleme yöntemiyle belirlenmekte ve bu yolla
turizm gelirleri tahmin edilmekte.
Daha açıkçası deniliyor ki, biz turizm gelirlerinin
belirlenmesindeki yöntemi değiştirdik. Yöntem neden
değiştiriliyor. Farklı yöntemlerle belirlenmiş 1984
ve 1985 yılı rakamlarının anlamsız mukayesesine
neden ihtiyaç duyuluyor. Neden belli.. Dış ödemeler
bilançosuna aslı olmayan 500 milyon dolarlık bir
artış imkan sağlayarak ekonomik icraatın başarılı
görünümüne katkı sağlamak.
Dış ödemeler bilançosuna, turizm sektörüne ilişkin
rakamlardaki saptırmaların katkısı yalnızca bu
kadarla da kalmıyor. Birde bunun diğer yönü, turizm
giderleri harcama kalemi var. Turizm gelirlerini
belirlerken turistlerin, dövizlerini yalnızca
bankalarda bozdurmadıkları gerçeğinden hareketle,
hata payı yüksek ve oldukça sübjektif bir yöntemi
benimse, ancak aynı mantığı turizm giderleri için
uygulama. Yani yurt dışına giden ve 1985 yılında
sayıları 1.808.300'ü bulan vatandaşların yurt
dışında harcayacakları dövizleri bankalardan satın
aldıkları miktarlarla (1985 için 300 milyon dolar)
sınırlı say. Böylece, turizm gelirlerini olduğundan
çok daha az göstermek suretiyle ödemeler bilançosuna
500 milyon dolarlık bir katkıyı da bu şekilde sağla
ve yalnızca turizm sektörünün 1 milyar dolarlık
hayali katkısının etkisiyle oluşturulmuş ödemeler
bilançosunun başarısından söz et.
Ödemeler bilançosunun yalnızca turizm sektörüyle
ilgili rakamlarında yapılan tahrifat sonucu
gerçekleştirilen bu 1 milyar dolarlık fazla, fındık,
üzüm, incir, tütün, pamuk, buğday ve narenciye gibi
geleneksel ihraç ürünlerinin sağladığı dövizler
toplamından daha yüksek bir rakamı ifade etmekte,
1985 yılı toplam ihracat tutarının ise % 12'sine
ulaşmakta..
Bir başka açıdan vurgulamak gerekirse, söz konusu
turizm patlaması yalanıyla ülkemiz, Amerika Birleşik
Devletleri, Sovyetler Birliği, Japonya, Fransa ve
Belçika'ya yaptığı toplam ihracat kadar bir miktarı
daha, 1985 yılı ödemeler bilançosunun aktifine
hayalen eklemiş bulunmaktadır.
Yalanlar yalnızca turizm sektörüyle sınırlı değil
kuşkusuz. Başarılı olunduğu iddia edilen alanların
büyük bölümündeki gerçek rakamlar hep olumsuz
tablolar ortaya koymakta, insanlarımızın mutsuzluğu
açık bir şekilde gözler önündeyken ve kişisel
düzeydeki ekonomik durumlar bu denli olumsuzken
genel ekonomideki olumlu gelişime nasıl
inanılabilirki.
|