Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Doğu Türkistan, Türkiye ve Çin 

Erkin Alptekin 

Batı ülkelerinde yaşayan bir avuç Doğu Türkistanlı, Sayın İsa Yusuf Alptekin'in liderli­ğinde, bugün tarih sahnesinden tamamen si­linme gibi büyük bir tehlike karşısında kalan Doğu Türkistan'daki soydaşlarının cılız sesini dünya kamuoyuna duyurabilmek için insan üstü bir çaba sarfediyorlar. 

Nitekim Batı ülkelerinde yaşayan 100 kadar Doğu Türkistanlı, bundan 5 yıl önce kurdukları Avrupa Doğu Türkistan Birliği (ADTB), bundan 10 yıl önce kurdukları Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan Halklarının Birliği (Allied Committee veya AC) ve bunan 4 yıl önce kurdukları Temsil Edilmeyen Milletler Teşkilatı (Unrepresented Nations and Peoples Organization veya UNPO) Doğu Türkistan da­vasını dünya kamuoyuna tanıtma, lobi oluştur­ma ve önlem alma gibi konularda küçümsen­meyecek başarılar elde etti. 

İçinde bulunduğu maddi ve manevi sı­kıntılara rağmen ADTB'in çeşitli dillerde her iki ayda bir İngilizce, Almanca, Türce ve Uy­gur Türk lehçesinde yayınladığı haber bülteni yanhz Doğu Türkistan davasını dünya kamuo­yuna tanıtma bakımında yarar sağlamakla kal­mayarak, bugün Batı basını, ilim yuvaları ve araştırma merkezleri için birer kaynak materi-yal durumuna geldi. Birçok uluslararası, kuru­luşlar ADTB'in verdiği bilgilere dayanarak Do­ğu Türkistan'daki insan haklan ihlalleri konu­sunda raporlar yayınladılar. ADTB'in teşebbü­süyle ABD, İngiltere ve Avustralya parlametoları insan hakları komisyonları Doğu Türkis­tan'a "Fact Finding Mission'ler gönderip özel raporlar yayınladılar. ABD Kongresi Temsilci­ler Meclisi, 20 Mayıs 1987 tarihinde düzenle­nen birinci oturumunda, Çin'in, Doğu Türkis­tan, Tibet ve İç Moğolistandaki insanlık dışı si­yasetini telin eden bir karar kabul etti. ADTB'in yöneticileri, bir defa BM İnsan Hakla­rı Komisyonu ve iki defa Alt Komisyonunda Doğu Türkistan'daki insan haklan ihlallerini dile getirme fırsatını elde etti. 16 Ekim 1994 ta­rihinde BM İnsan Hakları Komisyonu Siyasi Suçluları Araştırma Grubu Doğu Türkis­tan'daki siyasi tutukluların konusunu ele alıp araştırmaya başladı.  

ABD'nin "Rand Corperati-on", Almanya'nın "Institut Für Asian Kunde" ve Hollanda'nın "Intercultural Centre RASA" gibi araştırma merkezlerinde özel olarak Doğu Türkistan, Doğu Türkistan'ın stratejik önemi ve Uygur Türkleri hakkında inceleme grupları oluşturuldu.

1984 yılında kurulan "Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan Halklarının Birliği (AC), Doğu Türkistan davasını dünya kamuoyuna tanıtma, lobi oluşturma ve önlem alma gibi konularda büyük yararlar sağlıyor. Tibetlilerin beş kıtadaki çeşitli ülkelerde temsilcilikleri bu­lunuyor. Sözkonusu temsilcilikler, bulunduk­ları ülkelerde Doğu Türkistan davasını tanıtma lobi oluşturma ve ADTB tarafından hazırlanan materiyalları dağıtma konularında büyük ya­rarlar sağlıyor. Ayrıca, Tibetlilerin çeşitli diller­de yayınladıkları 40'tan fazla dergisi bulunu­yor. Bu dergiler ADTB tarafından yayınlan­makta "Doğu Türkistan Haber Bülteni'nde" ya­yınlanan önemli yazıları çeşitli dillere tercüme ederek iktibas ediyor. AC, çeşitli vesilelerle İn­san Haklan Komisyonu, milli parlamentolar ve uluslararası kuruluşlarda brifingler düzenliyor. En son brifingi 19 Ekim 1994 tarihinde ABD Kongresi Dışilişkiler Komisyonu salonunda düzenledi. Sözkonusu brifinge 16 senatör ve milletvekilinin temsilcisi katıldı. AC, her iki yıl­da bir değişik bir ülkede konferans düzenli­yor. En son konferansını 16 Ekim 1994 tarihin­de New York'taki Kolombiya Üniversitesinde düzenledi. Sayın İsa Yusuf Alptekin ve Tibet halkının siyasi ve dini lideri Dalai Lama AC'in manevi lederliğini yapıyor. Dalai Lama, çıktığı dünya turlarında, görüştüğü devlet adamları ve basın mensuplarına yalnız Tibet' deki insan hakları ihlallerini değil, aynı zamanda Doğu Türkistan ve İç Moğolistan'daki insan hakları konusunda da geniş bilgiler veriyor. Mesela Dalai Lama, ABD'deki başkanlık seçiminden hemen sonra görüştüğü ABD Başkanı Bili Clinton'a Çinlilerin Doğu Türkistan Türklerini Çinlileştirmeyi hedef alan nüfus transferi hak­kında ADTB tarafından hazırlanan bir raporu sundu. 

Avrupa'daki Doğu Türkistan, Tibet ve Estonyalı temsilciler tarafından 11 Şubat 1991 tarihinde Hollanda'nın La Hey şehrinde kuru­lan Temsil Edilmeyen Milletler Teşkilatı (UN-PO) da Doğu Türkistan konusunu dünya siya­si platformuna çıkarmak için büyük çabalar sarfediyor. UNPO'nun bugün 40'tan fazla üye­si bulunuyor. Üyelerin arasında Abhaz, Çeçen, Çuvaş, Yakut, Tataristan, Kırım Tatar Türkleri, Kuzey Irak Türkleri, Gökoğuz, İnguş, Sancak, Kosova gibi Türk ve Müslüman boylar da bu­lunuyor. UNPO'nun üyeleri 150 milyondan fazla bir kitleyi temsil ediyor. UNPO'nun La Hey'de üç katlı bir bürosu bulunuyor. Burada gönüllü olarak takriben 20 kişi çalışıyor. Söz-konusu teşkilatın bünyesinde bir hukuk müşa­virliği, çatışmaları barışçı yollarla çözümleye­bilmek için tanınmış kişilerden oluşan bir çe­vik kuvvet grubu ve BM işlerinden sorumlu bir uzmanlar grubu da bulunuyor. Faaliyetler üyelerin her yıl muntazam olarak ödedikleri 1000 dolarlık aidatlarla yürütülüyor. Sözkonu-su teşkilatın Washington, Taıtu, ve Kostari-ka'da birer temsilcilikleri bulunuyor. UNPO, her iki yılda bir genel kurul toplantısını, her al­tı ayda bir yürütme kurulunun toplantısını ve her yıl da bölgesel toplantılar düzenliyor. UN­PO, diplomasi, basınla ilişki ve problemlerini barışçı yollarla çözümleme gibi konularda üyelerine sık sık seminerler düzenliyor. En son seminerini, 20-26 Ocak 1995 günleri ara­sında La Hey'de düzenlenen UNPO'nun 4. Ge­nel  Kurul  toplantısı sırasında  gerçekleştirdi. 

"Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz" sloganına uygun olarak UNPO üyeleri bulundukları ül­kelerde Doğu Türkistan davasını tanıtma, lobi oluşturma ve önlem alma konularında ADTB'ne büyük destek veriyor. 

Batı ülkelerinin Doğu Türkistan konu­sunda gösterdiği ilgi, Orta Asya Türk Cumhuri­yetlerini de tedrici olarak etkilemeye başladı. Önceleri çok çekingen davranan Türk Cumhu­riyetleri, Çin'in sert tepkilerine rağmen şimdi kendi ülkesinde yaşamakta olan Uygur Türk­lerine dernek kurma, kendi basınına sahip ol­ma, Çin elçiliklerinin önünde gösteri düzenle­me vs. gibi taleplerini anlayışla karşılamaya başladılar.

Ne var ki, Batı ülkeleri ve Çin ejderhası­nın sıcak nefesini her an ensesinde hisseden Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Doğu Tür­kistan davasına gösterdiği bu ilgiyi Türkiye Cumhuriyeti'nin henüz gösterememesi anava­tanda ve dış ülkelerde yaşamakta olan Doğu Türkistanlıları son derece üzüyor. Türkiye'nin Doğu Türkistan konusundaki ilgisizliği yalnız Doğu Türkistanlıları değil aynı zamanda İslam ve Batı ülkelerini de şaşırtıyor. Herkes, "Türki­ye acaba neden, bugün tarih sahnesinden si­linme gibi büyük tehlike karşısında kalan soy­daşlarının problemini uluslararası platformlara getirmiyor, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini yerinde araştırmak için bu ülkeye bir heyet göndermiyor, davanızı neden desteklemiyor?" gibi sorular soruyor. Muhataplar, bu soruları yanıtlamakta güçlük çekiyor. 

ABD'nin ünlü Rand Corporation kuru­mu geçenlerde yayınladığı "Turkey Faces East" yani "Türkiye Doğuya Açılıyor" başlıklı incele­mesinin bir bölümünde özetle şunlar belirtili­yor: 

"Orta Asya'ya açılmakta olan Türkiye, uzun vadede Çin yönetimi altındaki Doğu Tür­kistan konusuyla ilgilenmek zorunda kalacak. Pekin'in ardı arkası kesilmeyen nüfus transferi siyaseti yüzünden Doğu Türkistan Türkleri bu­gün tamamen Çinlileşme gibi büyük bir tehli­ke karşısında bulunuyor. Bu nedenle DoğuTürkistan Türkleri başta Türkiye olmak üzere dış ülkelerden medet umuyor. Acaba Türkiye Doğu Türkistan Türklerinin feryatlarına kulak verecek mi yoksa, Pekin ile olan ilişkisine da­ha mı çok değer verecek?" 

Aslında,  1971  yılında merhum Başba­kan Nihat Erim'in arzusu üzere Çin'e giden Ci-had Baban başkanlığındaki heyetle başlayan Türk-Çin ilişkileri aradan 20 küsur yıl geçmesi­ne rağmen hiç bir yere varamadı. Aksine, Tür­kiye'nin Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine açıl­masını "Türk yayılmacılığı" olarak gören Çin basını Türkiye'yi eleştirmeye devam ediyor. Nitekim, Çin Komünist Paıtisi'nin resmi organı olan Renmin Ribao gazetesi 17 Kasım 1992 ta­rihinde yayınladığı  uzun  bir  makalesinde, özetle şunları belirtiyor: "Türkiye, Doğu Tür­kistan'ı büyük anavatandan bölmeye çalışan İsa Yusuf Alptekin gibi bölücüleri himaye et­mekle kalmayarak, yayılmacılığın en güzel ör­neğini  vererek  Orta  Asya   Cumhuriyetlerini kendi tesiri altına almaya, ve burada zehirli ideolojisini yaymaya çalışıyor." Ankara, Pekin ile diplomatik ilişki kurduğu dönemlerde Türk basınında "Eğer her Çinli bir fındık yerse, bu sekizyüz milyon fındık eder, bunun için Türki­ye'nin üzüm, incir, tütün vs. gibi mallarını ih­raç etmeli, Çin bu malları en yüksek fiyattan satın almaya hazır" şeklinde yazılar bile çıktı. Ne var ki, yılda 40 küsur milyar dolar ithalat yapan bir ülke olmasına rağmen, Çin'in 1994 yılında Türkiye'den ithal ettiği mallar 40 mil­yon doları geçmedi. İhracata gelince, Çin Tür­kiye'ye "ihtilal" ihraç etti. Zaten başı Marksist, Leninist ve Stalinistlerle dertte olan Türkiye, bir ara Maocularla uğraşmak zoaında kaldı. Türkiye, Çin'i hoş tutmak için ne yaparsa yap­sın, uzun vadede hiç bir zaman Çin'i memnun edemez. Çünkü komünist Çin, kendi yönetimi altındaki Doğu Türkistan Türkleri de dahil ol­mak üzere Dünya Türklerinin, Türkiye'yi lider olarak kabul ettiğini biliyor, Orta Asya'da ken­disine bir rakip olarak görüyor ve bunun için­de uluslararası platformda Türkiye'yi destekle­miyor.

Bu  gerçekleri gözönünde  bulundura­rak, aşağıda belirtilen nedenlerle Türkiye, Sayın İsa Yusuf Alptekin'in önderliğinde özellik­le ADTB'in Batı ülkelerinde Doğu Türkistan davasını tanıtmak, lobi oluşturabilmek ve ön­lem aldırabilmek için sürdürdüğü çabalarını mutlaka desteklemelidir: 

1377 Doğu Türkistan Türkleri, Türki­ye'yi bir "ana" olarak kabul etmektedir. Eğer Türkiye "vefasız ana" durumuna düşmek iste­miyorsa, gelmesi muhtemel herrürlü protesto­lara rağmen, Doğu Türkistan davasına şimdi­den sahip çıkmalıdır. Siyasi partiler, Doğu Tür­kistan konusunda ortak bir strateji belirlemeli­dirler. TBMM İnsan Haklan Komisyonu, insan hakları ihlallerini araştırmak için Doğu Türkis­tan'a bir heyet göndermelidir. Hazırlanacak ra­por, BM İnsan Haklan Komisyonuna, uluslara­rası kuruluşlara ve yabancı parlamentoların in­san  hakları  komisyonlarına   gönderilmelidir. Çin' in telin edilmesi için çaba sarfedilmelidir. Oniki milletvekilinin, "Doğu Türkistan'daki in­sanlık dışı faaliyetlerin ortaya çıkarılması" için Türk Anayasasının 98'nci İçtüzüğün 102 ve 103 ncü maddeleri gereğince "Meclis Araştır­ması"  talep    ederek  TBMM'ne    sunduğu 24.4.1992 tarihli dilekçesi de bugüne kadar iş­leme konulamadı. Sayın milletvekillerinin bu konuda ısrarlı olmaları gerekiyor. Türk basını da kamuoyu fikri oluşturabilmek için Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini sürekli olarak Türk, İslam ve Batı kamuoyuna duyur­mada yardımcı olmalıdır. Türkiye'nin ilgisiz kalması, yalnız Doğu Türkistan Türklerini de­ğil, aynı zamanda Çin'deki rejim aleyhtarı yüz milyonlarca Çinli ve yüz milyondan fazla Çinli olmayan milletleri de hayal kırıklığına uğratır. Bugün 40 milyon komünist bir milyardan fazla bir kitlenin siyasi, ekonomik, kültürel ve dini özgürlüğünü gaspetmiş durumdadır. Pekin'e her desteği de, "kendilerini ezen 40 milyon komüniste verilen" bir destek olarak telakki etmektedirler. Bu durum, Türkiye'nin ileride demokratik bir Çin ile sürdüreceği ilişkisine tesir edebilir. 

2- Türkiye, vakti geldiğinde Doğu Tür­kistan'da yönetime el koyabilecek bir çekir­dek kadronun eğitilmesine mutlaka özen gös­termelidir. Bugün Batı ülkelerinden yürütülen bütün tahminler, Çin'in önümüzdeki 5-10 yıl içinde parçalanabileceği doğrultusundadır. ABD Savunma Bakanlığı tarafından Maryland Üniversitesi için özel olarak hazırlattırdığı bir raporda, Deng Şiaoping'in ölümünden sonra Çin'in tedrici olarak parçalanma şansının yüz­de 50 olduğu belirtilmektedir. Pekin Bilimler Akademisi geçenlerde Çin yöneticileri için özel olarak hazırladığı bir raporunda ise, Deng'in ölümünden sonra Çin'de, Yugoslav­ya'da olduğu gibi bir iç savaş patlak verebile­ceği belirtilerek, Çin yöneticilerini, Çin'de ABD'de olduğu gibi bir federal sistem kurma­ya çağırmaktadır. Daha son yıllara kadar, Do­ğu Türkistan'ı "Çin'in ayrılmaz bir parçası ola­rak telakki edip gelen rejim aleyhtarı yüz mil­yonlarca Çinli, komünist rejim devrildikten sonra Çin'de, Bağımsız Devletler Topluluğu gibi bir sistem kurulmasının şart olduğunu be­lirterek, Doğu Türkistan, Tibet ve tç Moğolis­tan'ın birer bağımsız devlet olarak sözkonusu birlikte yeralabileceğini sözlü ve yazılı olarak ifade etmeye başladılar. Sözkonusu rejim aleyhtarı Çinlileri temsilen Batı ülkelerinde ku­rulan "Çin Demokratik Hareket Federasyonu" sözkonusu birliğin geçici anayasasını bile ha­zırlamış durumdadır. 1980'lerde Batılı uzman­lar SSCB'in parçalanabileceğin! ileri sürdükle­rinde pek çok devletler buna pek ihtimal ver­memişlerdi. Bu tahminlerden takriben 10 yıl sonra SSCB parçalandı. Gerekli ön çalışmalar yapılamadığı için Türkiye de gafil avlandı. Türkiye aynı hatayı tekrarlamamalıdır. 

3- Türkiye, Türkiye'deki vakıflar, hayır­sever yurttaşlar, Sayın İsa Yusuf Alptekin'in önderliğinde faaliyet göstermekte olan ADTB' in Doğu Türkistan davasını duyurmak, lobi oluşturmak ve önlem aldırmak için Batı ülke­lerinde sürdürdüğü çabalarına maddi ve ma­nevi destek vermelidir. Batı ülkelerinde yasa­yan 100 kadar Doğu Türkistanlının çoğu siyasi sığınmacı olduğu için ADTB'in faaliyetlerini arzu ettikleri gibi maddi yönden destekleyemi-yorlar. Bu nedenle, İngilizce, Almanca, Türkçe ve Uygur Türk lehçesindeki haber bültenleri çok zör şartlar altında yayınlanıyor. İstan­bul'da yayınlanmakta olan Uygur Türk lehçe­sindeki "Doğu Türkistan" Gazetesi1-1' bugün Doğu Türkistan'daki Türklerin yegane objektif haber kaynağı durumuna geldi. Bugün dünya­daki genel inanç şudur : Objektif haber alma imkanına sahip olan toplumlar kendisi ve dünya olayları hakkında daha mesuliyetli yar­gı yapabilirken, objektif haber alma imkanın­dan mahrum olan toplumlar dünya barışını kolayca tehdit edebilecek şekilde aldatılabilir-ler. "Doğu Türkistan" Gazetesi'nin maksadı da denizde damla dünya barışına katkıdır. Ama ne var ki bu gazete, br büro olmadığı için Sa­yın İsa Yusuf Alptekin'in evinde bir daktilo ile hazırlanıyor. Diğer bir sözle, ömrünü yalnız Doğu Türkistan değil, Türklük, İslam ve insan­lık alemi için sarfeden İsa Yusuf Alptekin'in koskoca Türkiye'de bir bürosu dahi yoktur. Her yıl kendisini ziyaret etmekte olan onlarca yabancı basın mensubunu da çok mütevazi evinde ağırlamak zorundadır. ADTB'ne verile­cek maddi yardım, Doğu Türkistan Türkleri­nin ümit kaynağı durumuna gelen haber bül­teninin devamlılığını sağlamakla kalmayarak, Sayın İsa Yusuf Alptekini bir büro sahibi kıla­caktır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005