|
Dolarizasyon yada Dolarlaştırma
Dolarizasyon ya da dolarlaştırma. Dünya Bankası ve
IMF politikaları sonucunda, bu politikaları izleyen,
çevresel ülkelerin içine sürüklendiği bir açmazın
teknik adıdır. Hadise şöyle gerçekleşiyor. Bir ülke
ağır kamu açıklan verirken, fınans kesimini
serbestleştirip. konvertibiliteye geçtiğinde, yerli
para hızla değer kaybediyor. Yerli paradan kaçış,
yavaş yavaş, işlemlerin ve tasarrufların önce
dolarla ifade edilmesine, daha sonra da fiilen
dolarla yapılmasına yol açmaktadır. İşte kısaca,
dolarizasyon ya da dolarlaştırma denen olay. bir
ülkenin yerli parası yerine, çeşitli işlem ve
kademlerde doların hakim olmasıdır. Bir tür para
emperyalizmi olan dolarizasyon, hem dış alemle
bütünleşen ülkenin fiyat yapısı hem de düzeyi hızla
değişen zayıf ekonomisi üzerine oturmakta, ve bu
zayıf yapıyı iyice kemirmektedir.
Dolarlaştırma sürecinde, konvertibilite aslî eleman
değildir. Diğer bir deyişle, konvertibilitenin
resmen kabul edilmemiş olması, dolarlaştırmayı
durduramaz. Ne var ki, konvertibilitenin kabulü,
döviz büfelerinin ve döviz tevdiat hesaplarının ve
sırdaş hesapların serbest bırakılması, bu yönde hem
teşvik oluşturmakta, hem de çok elverişli bir maddi
alt-yapı sağlamaktadır.
Paranın değeri, ekonomik alt-yapıya olduğu kadar,
psikololojik faktörlere de bağlı bulunmaktadır.
Özellikle nakit piyasalarda psikolojik faktörler
kısa-dönemde çok etkili ve önemli olmaktadır. Ülke
parasından kaçışı durdurabilmek için başvurulan
yüksek faiz politikası ise, hem üretim kapasitesini
kısarak ve maliyetleri artırarak, paranın değerini
aşındırmakta, hem de paraya olan güvenin
sarsılmasına neden olmaktadır. Zaten, belirli bir
noktanın üzerinde gerçekleştirilen faiz
değişiklikleri de, devalüasyonlar da amaçlandığı
biçimde etkili olamamaktadır.
Dolarizasyon yaşayan ülkelerde dövize olan talep
gerçekçi değildir. Diğer bir ifade ile, bu ülkeler
sadece dış alımları için dövize talep
geliştirmezler. Bu ülkelerde, normal koşullarda
yerli paranın yapacağı iş için de döviz kullanılmaya
başlanınca, döviz talebi şiddetle artar. Zaten,
dolarizasyon ile kastedilen de, ülke parası ile
sürdürülebilecek işlemlerin dolarla yapılması ve
böylece gerçekleştirilen bir para ikamesidir.
Tasarruf yapanlar dolar talep eder, kiralar dolarla
işleme konur, sözleşmeler dolarla ifade edilir vs.
Bu dununda, banka hesaplarında "kaydî dolar" dahi
yaratılarak, ülke stoğu olduğundan da yüksek
gösterilebilir.
Dolarlaştırma süreci, doların değerini hızla
yükseltirken, ithalat esnasında ülkenin
kaynaklarının hızla sömürülmesine neden olur.
İhracat esnasında da ülke, ekonomik koşulların
üzerinde bir değer kaybına uğrar Mal hareketlerinde
uğranan bu kayıp yanında, sermaye hareketlerinde de
ülke ciddi kanama ile karşı karşıya gelir. Reel faiz
anormal boyutlarda yükseldikten sonra artık düşük
kur-yüksek faiz operasyonu yerini yüksek kur-yüksek
faiz uygulamasına bırakabilir. Düşük kur-yüksek faiz
dövizin reel getirişini yüksek tutmakta, yüksek
kur-yüksek faiz ise, hem dövizin getirişini hem de
dövizin anapara değerinin Türk ekonomisindeki satın
alma gücünü yükseltmektedir. Böylece, enflasyonun
eritemediği bir talep baskısı ortaya çıkmaktadır.
Sonuçta, hem maliyet, hem de talep yönünden çok
ciddi bir enflasyonist baskı oluşmaktadır. Kısacası,
ekonominin denetimi dövizin, dolarlaştırma özel
durumunda da doların hakimiyeti altına girmektedir.
Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi
Maliye Bölümü
|