Döviz Alımı ve Döviz Büfeleri ile Karapara Aklama
Dünya döviz piyasasında her yıl 2 trilyon dolar işlem görmektedir.
Oysa reel ekonomi anlamında insanlığın ihtiyacı 10
milyar dolardan ibarettir. "
Kambiyo işlemleri kendi nitelikleri gereği, büyük çaplı para
işlemlerine dayanır. Kambiyo sistemi, genelde sıkı
bir düzenlemeye tâbi olmadığı gibi, işlemin
detaylarını kayda geçirmek zorunlu değildir.
Karapara aklamaya girişen, genel olarak yabancı
döviz cinsinden banka tahvilleri satın alır, sonra
bunları yabancı ülkede bir hesaba yatırır ya da
yabancı ülkede hizmet ve mal ayarlamak için
kullanır, italyan mafyası, büyük miktarlardaki
paraları değiştirmek kuşku uyandırdığından normal
kurun % 30 altında paralarını dövize çevirmektedir.
Bir çok ülkede bulunan ve nakit ağırlıklı çalışan döviz büfeleri
olarak bilinen kuruluşlarda para değiştirilir. Bunun
ilk avantajı, suç geliri ile eldeki paranın
değiştirilmesi nedeniyle, gelirin kaynağından bir
ölçüde uzaklaşılmasıdır. ikinci olarak, küçük
banknotların büyüklerine çevrilmesi imkanı vardır.
Üçüncü olarak, nakit karşılığında bazı parasal
araçlar (seyahat çekleri, euro çek, kişisel
çek..vs.) verebilmektedirler. Yine bir kısım
ülkelerde, döviz büfelerinin fon transfer edebilme
imkanları vardır. Büfeler, bankalar kadar ciddi
denetime tâbi değildirler ve bu durum ö-nemli bir
avantaj oluşturmaktadır. Aynı şekilde, büfelere
sahip olmak banka sahibi olmaya göre çok daha
kolaydır.
Döviz büfesinden alınan dövizler, daha sonra dünyanın her yerindeki
yabancı bankalarda açılmış hesaplara transfer
edilebilir.
1990'lı yılların başında, Kanada jandarması Montreal şehir
merkezinde 4 yıl boyunca bir döviz büfesi
işletmiştir. Bu operasyon, Montreal mafyasına bağlı
çok sayıda kişinin mahkemeye çıkarılması ve
mahkumiyetiyle sonuçlanmıştır.
Diğer yandan, Rus uyuşturucu madde satıcıları ve mafyası sık olarak
karaparayı konvertibl olmayan rublelerle
değiştirmektedirler. İç pazara yönelik bu rubleler,
Bağımsız Devletler Topluluğunda yatırım için
kullanılmaktadır. Alımlar, eski mallar, şirketler,
taşınmazlar ve temiz paraya dönüştürülebilen ve
ihraç edilebilen hammaddelere dayanmaktadır.
Aşağıdaki olay bu yöntemi Kolombiya Kartelleri gibi
başka suç örgütlerinin de kullandığını
göstermektedir.
1990 Aralık ayında, İnterpol tarafından uyarılan
İsviçre polisi Cenevre'de, Medellin kartelinin bir
karapara aklama operasyonu olduğu sanılan bir olaya
el koyar. Sanıklar 70 milyar rubleyi içeren büyük
bir para hareketi için konuşmalar yaptıklarını
itiraf etmişlerdir. Ancak, üç haftalık
kovuşturmadan sonra, davaya bakan sorgu yargıcı
sanıkların salıverilmesine hükmetmiştir. Yargıç
durumu şöyle açıklamıştır: "Aklı başında kimsenin
harcayamayacağı ruble alacağına inanamadım. Jüriyi
ikna edecek bir dava olmayınca da, onları salıvermek
zorunda kaldım." Ancak iki ay sonra Sovyet başbakanı
Moskova'da bir İngiliz işadamını karaborsada 7.7
milyon dolar karşılığında 140 milyar ruble almakla
suçladığında, kopan skandal üzerine, yargıç fikir
değiştirmişti: "polis bana taze kanıtların olduğu
bir rapor gönderirse, davayı yeniden açmaya
hazırım."
|