Dünya Deniz Ticareti ve
Taşımacılığı
Dünya deniz yolu taşımacılığını
incerlerken iki konu ayrı ayrı değerlendirilecektir.
2008 ve 2012 krizleri tamamen birbirlerinden farklı
olan krizlerdir. 2008 yılındaki kriz dünya ekonomisi
ile ilişkili iken 2012 yılındaki kriz, denizcilik
sektörünün kendi oluşturduğu krizdir. Bu yüzden bu
bölüm de 2012 öncesi ve sonrası şeklinde
incelenecektir. Böylece sektörü etkilemiş olan bu
krizlerin rakamsal verileri ortaya konarak, oluşmuş
ve oluşabilecek risklere değinilecektir. Çünkü
yaşanmakta olan 2012 krizi, Türk denizcilik
sektörünü kötü etkilemiş ve ilerleyen zamanlarda
önlemler alınmadığı takdirde sektörün büyük
çoğunluğunun iflas etmesine neden olacaktır. Dünya
ülkelerindeki veriler ile de karşılaştırarak Türk
denizcilik sektörü için hangi önlemlerin alınması
gerektiği uygulamalar ile belirtilmiştir.
Amerika Birleşik Devletlerinde 2008
yılında patlak veren kredi krizi ile birlikte Dünya
deniz taşımacılığı da etkilenmiştir. Lehman Brothers
gibi dünyanın en önemli yatırım bankalarından
birisinin iflas etmesi, sektörde bu banka ile
çalışan denizcilik sektörünü zor duruma sokmuştu.
Ardından Royal Bank of Scotland’ın iflas etmesi zor
durumda olan dünya deniz yolu taşımcılığını daha
derin bir krize girmesine neden olmuştu. Piyasalarda
yaşanan nakit sıkıntıları yüzünden navlun oranları
beklenen süreden daha evvel aşağı doğru düşmeye
başlamıştı.
2010 yılında dünya ekonomisi iyileşme
sinyalleri verince ve akabinde ticaretin de artması
ile deniz yolu taşımacılığında belli oranda bir
iyileşme süreci yaşanmıştı. 2011 yılında dünya
ekonomisinin % 3,1 oranında büyümesi rağmen yaşanan
doğal afetler, politik kargaşalar, piyasalarının
belirsizliği sektörün tekrardan ikinci bir krize
doğru ilerlediğinin sinyallerini veriyordu.
2010 yılında piyasalarda tekrardan
iyileşme gözürken, 2011 yılında dünya deniz
ticaretinin yıllık taşıma tonajının 9 milyar tona
çıktığı görülmektedir. 2011 yılında; 1.480 milyon
dwt. konteyner, 2.100 milyon dwt. kuru yük, 2.480
milyon dwt. maden cevherleri, 2.900 milyon dwt. ham
petrol ve türevleri deniz yolu ile taşınmıştır.
Yükselmenin ana kaynağı olarak Çin Devleti’nin
oluşturduğu talepler olarak gözükmektedir. (UNCTAD,
2011).
Bu dönemde dikkat çekici bir diğer
gelişme ise Çin devletinin Batı Afrika ile olan
konteyner trafiğinin artması olmuştur. Çin’de
yükselen işçilik ücretleri nedeni ile Batı Afrika
ülkelerinde yeni üretim sahaları oluşturulmaya
başlamıştır. Bu yüzden Çin-Batı Afrika arası
güzergahın ilerleyen yılllarda da ticaretin artacağı
düşünülüyor.
Ayrıca yeni enerji kaynakların
bulunması ilerleyen dönemlerde denizyolu
taşımacılığına olan talebi artıracaktır.
Dünya Ticaret Filosu
2011 yılındaki Birleşmiş Milletler
Ticaret ve Kalkınma Konferansı verilerine göre dünya
deniz ticaret filosu yaklaşık olarak 103.000 adet ve
toplam 1.400.000 bin DWT’dur. Diğer yıllara nazaran
filo’daki %9,4’lük bir büyüme söz konusudur (UNCTAD,
2012). Bu büyüme oranı 2012 yılında doğacak tonaj
fazlası krizine neden olacaktır. Ama önce 2012
krizine gelirken yaşana sürecin incelenmesinde fayda
vardır. Böylelikle yaşanabilecek diğer krizler
karşısında risklere karşı alınması gereken önlem
daha sağlıklı değerlendirilecektir.
Tarihin en kötü dönemini yaşayan
konteyner piyasaları ise krizden önce 2011 yılında
2010 yılına göre % 8.7 oranında kapasitesini
artırmış ve Çin limanları en çok işlem gören
limanlar olmuştur. Türk tersanelerinin en çok talep
aldığı kimyasal tanker sektöründe ise bir yıl önceki
orana göre % 20,5 oranında bir düşüş yaşanıp filo
tonajı 5.850 bin DWT miktarına ulaşmıştır.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve
Kalkınma Konferansı verileri incelendiğinde, dökme
yük sektörünün dünya deniz filosu içerinde oranının
% 27’den % 39’a çıktığı, petrol tankerlerinin ise %
17’den % 7,8’e düştüğü gözükmektedir. Bu da
ilerleyen dönemlerde tonaj fazlalılığı yüzünden
krizin daha çok etkilerini dökme yük taşımacılığı
sektöründe göstereceği anlamına gelmektedir.
Dünyadaki konteyner gemisi sayısı
4868 adettir. Ayrıca konteyner sektörü dünyanın 10.7
yıl yaş ortalaması ile dünyanın en genç filosuna
sahiptir. Bu da yeni inşa edilmiş olan bu filonun
hem sermaye hem de operasyon maliyetleri açısından
diğer sektörlere göre daha avantajlı olduğunu
göstermektedir. Çünkü diğer filoların yaş
ortalamaları incelediğinde dökme yük filosunun 15,
petrol tankerlerinin 16 ve diğer gemilerin 25 yaş
ortalamasına sahip oldukları görülmüştür (UNCTAD,
2012). Yaş ortalamasının artması bu sektörde çalışan
gemilerin günlük maliyetlerini artıracaktır. Krizin
Türk denizcilik sektörüne olan etkileri ve yaşattığı
problemler bölümünde bu konuya detaylı
değinilmiştir. Türk filosunda koster filosunun
yaşlılık oranı ciddi problem oluşturmaktadır.
Yaşlı gemilerin daha çok kolay bayrak
devletlerine ait filodan kaynakladığı saptanmıştır.
Bununda en büyük sebebi bu ülkelerin getirdiği vergi
kolaylıkları ve kimi zaman yapılan usulsüzlüklerdir.
Özellikle de Saint Vincent ve Grenadines kolay
bayrak devletlerinin filosunun 25 yaş ortalaması ile
olması dikkat çekicidir. Bu filonun büyük
çoğunluğuna yunanlı armatörler sahiptir. Dünyanın
filosunun % 16.2’ lik kısmını kontrol eden
Yunanlıları, % 15.8 ile Japonlar takip etmektedir.
Konteyner taşımacılığı ağırlıklı bir filoya sahip
olan Almanlar ise % 9.2 ‘lik bir filoya sahiptirler.
Özellikle de piyasaların iyi olduğu
2006-2008 yılları arasında verilen siparişlerin 2008
ve 2009 yıllarında piyasaya girdikleri görülmüştür.
Dünya ticari filosunda 2011 senesinde yaşanan %
9’lık büyüme, sektörü arz fazlalılığı krizine doğru
sürükleyecektir.
Büyüme oranları göz önüne alındığında
petrol taşıyıcı tankerler, dökme yük ve konteyner
gemilerin’de artış gözlenmektedir. Tersanelerde son
dönemde yaşanan kriz nedeniyle yarı inşa halinde
beklemekte olan gemiler dahil değildir.
İlerleyen dönemde büyüme noktasının
aşağı inmesi beklenmekten ziyade tersanelerin
ellerinde kalan yüzlerce yarı inşa halinde gemiler,
uygun finansman koşulları sağlandığında piyasaya
girebilirler. Bu da arz eğrisi yukarı doğrultucaktır.
Dünya ticari filosundaki bu artışın
tekrardan normal düzeylere inmesi için gemilerin
söküme gitmesi gerekmektedir. Uluslararası
Denizcilik Örgütünün yaşanan tanker kazalarının
ardından deniz kirliliği riskini minumuma indirmek
için tek cidarlı tankerlere 1 Ocak 2010 tarihinden
itibaren yasak getirmiştir.
Dünya Denizyolu
Taşımacılığının Yük Bazında İncelenmesi ve
Değerlendirilmesi
Tanker taşımacılığı
sektörü
1980’li yıllardan sonra denizyolu ile
yapılan petrol taşımacılığında ton-mil bazında
yaşanan güçlü gelişimden sonra 2010 yılından
itibaren tanker taşımacılığında olumsuz ve zayıf bir
yıl yaşanmıştır. 2006 yılından sonra teslim edilen
tankerlerin maliyet fiyatları karşısında, 2010
yılında ulaşılan navlun oranları çok olumsuz bir
seviyede kalmıştır (IMEAK,2011).
Dünya enerji tüketiminin % 34’lik
kısmını ham petrol, % 24’lik kısmını ise doğal gaz
oluşturmaktadır
(UNCTAD,
2012).
Petrol ürünleri taşımacılığı yapan dünya tanker
filosunun tonaj bakımından % 44 ‘lik kısmını
oluşturan
“very large crude carrier”
ve
“ultra large crude”
varrier
gemilerinin sayısında görülen
son
yıllardaki artış oranı ve ham petrol fiyat
oranlarının hızla artması tanker taşımacılığı
sektörünü olumsuz etkilemektedir.
Ayrıca dünya enerji tüketiminin
oluşturan başlıca Çin, Japonya, ABD, AB gibi
ülkelerde yaşanan krizler sektörde günlük kiralama
oranlarını ve ikinci el tanker fiyatlarını oldukça
aşağıya çekmektedir.
Dünya yaşanan petrol talebi, ham
petrol ve türevlerini taşıyan tanker piyasaları ile
aynı orantılıdır. 2010 yılında tanker piyasaları
olumlu seyredip, 2008 küresel ekonomik kriz öncesi
seviyesine gelmiştir. 2010’da 1,8 milyar ton ham
petrol tanker ile taşınmıştır. Kriz öncesi dönemine
göre % 4’lik bir artış göstermiştir. Bu artış tonaj
fazlalılığının önünde geçemeyecektir
(UNCTAD,
2011).
Petrol ve petrol ürünleri en fazla
Asya ülkerinden yüklenmekte olup, bu ülkeleri
gelişmekte olan ülkeler, Afrika ve Amerika
izlemektedir. Petrol ve petrol ürünlerinin en fazla
boşalttığı bölge ise ABD ve Kanada’yı kapsayan Kuzey
Amerika’dır. İkinci bölge Asya ülkeleri olup üçüncü
bölge ise Avrupa’dır.
Tanker taşımacılığının ilerleyen
dönemlerde tehdit edecek unsur bölgesel petrol
taşımacılığında yaşanan rekabet olacaktır. Her sene
yaşanan tanker kazaları ve çevreye verdikleri zarar
kamuouyun tepkisini çekmektedir. Bu yüzden inşa
halinde olan birçok petrol boru hattı, ham petrol
taşımacılığında yeni bir dönem başlatacaktır. AB
ülkelerinin Rusya’dan alınan petrol yerine diğer
Asya ülkeleri ile anlaşması ve inşa halinde olan
boru hatlarının faaliyete geçmesi ile tanker
taşımacılığında bir düşüş yaşanması da
beklenmektedir.
Organization
of Petroleum
Exporting Countries (OPEC)
üye ülkelerden ham petrol üretimi en fazla artış
gösteren yer ise Nijerya olmuştur. Diğer üç ana
üretici ülke Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik
Arap Emirlikleri üretim hedeflerine ulaşmış buna
karşılık diğer üye ülkeler üretim kapasitelerini
istismar etmişlerdir (IMEAK, 2011).
2011 yılında küresel ekonominin ve
petrol’e karşı olan talebin karşılaştığı riskler
olan; doğal afetler, Japonya’da yaşanan deprem ve
tsunami, Avustralya’daki sel baskınları ve Sandy
Kasırgası ve petrol ihraç eden ülkelerdeki politik
belirsizliklere rağmen yukarıda verilen verilerden
görüldüğü gibi dünya tanker filosunda kapasite
artışı ile beraber küresel rafineride de bir artış
yaşanmıştır. Ama yüksek tonajlı gemilerin ölçek
maliyet avantajları yüzünden orta sınıftaki
büyüklükte tankerlerin ana rotalardan çıkıp bölgesel
rotalara kaymasına da sebep olmuştur.
Dünya ton-mil taşımalarında Çin Dünya
lokomotifi olmayı sürdürmüş, artan hacmin üçte ikisi
bu ülke kaynaklı olmuştur. Denizyolu petrol ithal
eden ülkeler, iç üretimdeki önemli artış nedeniyle
ABD dışında, ithalat hacimlerini arttırmışlardır.
Çin’in ithalatı % 15, Hindistan’ın % 6, Kore ve
Japonya’nın ise % 4 oranında petrol ithalatları
artmıştır. Ön veriler Avrupa OECD ülkeleri artışının
% 1-2 oranında bir artışı işaret etmektedir. Taşıma
mesafeleri ön verilere göre belirgin olarak %
oranında artış göstermekte bir kere daha Çin bu
konudaki liderliğini sürdürmektedir. Genel olarak
Dünya ton-mil bazındaki taşımalar % 7 oranında
artmıştır (IMEAK, 2011).
Dünya enerji tüketiminin % 24’ni
oluşturan doğalgaz son yıllarda taşımacılık
sektöründe artış göstermektedir. 2010 yılında doğal
gaz üretimi % 20’lik bir artış ile 3.193,3 milyar
metre küp (bcm) oranına ulaşmıştır. (UNCTAD, 2012).
Atlantik bölgesindeki düşük spot
fiyatlar Asya’lı alıcıları bu bölgede alım için
cezbetmiş, bu durum arbitraj ticaretini % 20
oranında arttırmıştır. Son yıllardaki artan bunker
fiyatları yüzünden filo verimliliğinde düşüşe neden
olmuştur.
2011 yılı BP şirketi en son
verilerine dünya doğal gaz üretiminin % 26.5 Kuzey
Amerika, %31.6 Avrupa-Asya, % 16 Ortadoğu, % 6.2
Afrika ülkelerinde gerçekleşmiştir (BP, 2012).
2011 Dünya doğal gaz tüketimi ise
Kuzey Amerika % 26.9, Avrupa-Asya ülkeleri %
Ortadoğu % 12.5 ve Afrika ülkelerinde % 3.4 oranında
gerçekleşmiştir (BP, 2012).
En fazla üretim artışını Katar
gerçekleştirmiştir. Malezya, Endonozya, Nijerya ve
Cezayir diğer ülkelerdir.
LNG tanker piyasaları diğer deniz
yolu taşımacılığındaki navlun piyasaları ile
karşılaştırıldığında LNG tankerlerin üstünlüğü
gözükmektedir. Günlük gemi kiralamanın
-
doları bulduğu LNG
piyasalarında ilgiyi artırmış olup, birçok
denizcilik firmasının strateji değişikliğine
gitmelerine neden olmuştur. Uzun dönemli yapılan
günlük çarter sözleşmeleri 5 senenin altına
düşmemektedir. Bu yüzden kriz döneminde LNG
tankerler büyük denizcilik şirketleri için fırsat
oluşturmaktadır.
Kuru dökme yük ticareti
ve taşımacılığı
2008 ve 2012 krizleri arasındaki
dönemde 2010 yılı dökme yük taşımacılığı sektörü
için olumlu geçmiştir. Birleşmiş Milletler ve Ticari
Konferansı verilerine göre 2010 yılında taşımacılık
miktarında % 8.4’lik bir artış yaşanmıştır. 2010
yılında yaşanan bu artış en büyük sebepleri artan
sanayi faaliyetleri ile birlikte demir cevheri ve
kömüre oluşan taleptir. Dünyanın hızlı gelişen iki
büyük ekonomisi Çin ve Hindistan’daki gelişen inşa
sektörü ortaya kazan kömürü talebi yaratmıştır.
Bununla beraber ekonomileri büyümekte olan ülkelerde
buğday, et gibi gıdalarda da taleplerinde artış
yaşanmıştır.
2011’de artacak olan dünya dökme yük
filosu, sektörün krize girmesine neden olacaktır.
Özellikle de küçük tonajlı dökme yük gemisi olan
Handymax sektörü etkilenecektir. Dökme yük
sektöründe yaşanan 2012 krizinin etkileri sonraki
bölümde detaylı değinilecektir. Bu bölümde sadece
yükler bazında sektör değerlendirilecektir.
Dünya dökme yük filosunun % 67’lik
kısmını Capsize ve Panamax gemiler oluşturmaktadır.
Bu gemiler başlıca demir cevheri, kömür ve hububat
taşımacılığı yapmaktadır. Filonun diğer % 33’lik
kısmını ise daha çok Türk denizcilik sektöründe
gördüğümüz Handymaz ve Handysize gemiler
oluşturmaktadır. Bu gemilerin başlıca taşıdıkları
yük ise çelik, şeker, çimento ve gübre’dir.
Dökme yük taşımacılığı sektörünün son
yıllarda etkileyen kömür üretimindeki artışın sebebi
Çin ve Hindistan’dır. Bu iki ülkede çevresel
önlemlerin düşük olması nedeni ile kömür’e talep
artmıştır. Dünya kömür üretiminin % 64’lik kısmını
elinde bulunduran Endonozya ve Avustralya hattında
dökme yük filosunun trafiğinde artış gözlenmektedir.
Ancak doğaz gaz maliyetinin düşük olması ve çevresel
önlemler yüzüden Avrupa ve pasifik hattı da önemli
düşüşler gözlenmiştir.
Dünya çelik üretiminin % 44’lik
kısmını sağlayan Çin dolayısıyla demir cevheri
üretimine talebi oluşturan en büyük ülkedir. Başlıca
çelik ihracat eden ülkeler ise ABD, Hindistan,
Japonya, Rusya, Brezilya ve Güney Afrika’dır.
Dünya sanayisi geliştikçe maden
cevherleri üretiminin artacağı düşünülürse yen
yapılacak büyük tonajlı dökme yük gemilerine uygun
yakıt maliyetleri yüzünden ihtiyaç duyulacaktır. Bu
yüzden G.Kore tersaneleri yaşanmakta olan krizlerin
bitiş tarihi olarak gözüken 2015 yılına 300.000
DWT
taşıma kapasiteli
büyük gemiler hazırlamaktadırlar. Büyük maden
şirketlerinin kendi devletlerinden de aldıklar
destekle bu gemilere yatırım yaptıkları
gözlenmiştir. Örneğin Brezilya 2015 yılına kadar
demir cevheri üretiminin % 60 oranında artırmayı
hedeflemektir. Bu yüzden 270 milyar dolarlık bir
yatırım yapmıştır.
Dünya hububat taşımacılığında ise % 2
oranında bir artış yaşanmıştır. Hububat
taşımacılığının % 72’lik kısmını buğday ve
hububat’dan meydan gelmektedir. En fazla ihracat
yapan ülkelerin başında ABD gelmektedir. Sırasıyla
ise AB, Arjantin, Kanada, Avustralya gibi gelişmiş
ülkeler izlemektedir. İthalatçı bölgeler ise Latin
Amerika, Afrika, Asya ve Ortadoğu olmuştur.
Konteyner ticareti ve
taşımacılığı
Konteyner taşımacılığı sektörü,
gelişen ve küreselleşen dünya ticaretin de her geçen
gün önemini artırmaktadır. 29 milyon
Twenty-foot Equivalent
adet konteyner deniz yolu taşımacılığında yer
almaktadır. Dünya konyetner ticareti ise 140 milyon
TEU olarak gerçekleşmiştir. Artan konteyner
ticaretine rağmen denizcilik sektöründe diğer taşıma
modelleri ile karşılaştırıldığında konteyner taşıma
sektörünün problemlerinin daha fazla olduğu ortaya
çıkmaktadır. Özellikle konteyner elleçleme
makineleri ve operatörlerin yetersiz kaldığı
limanlar, denizcilik şirketlerine sürastarya ve
demuraj gibi masraflar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca
limanlardaki hinterland bağlantılarının ve
kapasitenin yetersiz oluşu bir diğer problem olarak
ortaya çıkmaktadır.
Söz konusu sorunların olmasına rağmen
Rusya, Hindistan, Arjantin, Brezilya, Şili, Çin,
Endonozya, Tayland, Katar, Suudi Arabistan, Nijerya,
Vietnam gibi ülkeler konteyner taşımacılığı sektörü
için birer fırsattır. Bu sebeple Maersk Line, CMA-CGM,
Hamburd-SUD gibi konteyner şirketleri bu ülkelerdeki
limanların bakım-onarım, operatör eğitimi gibi
masrafları karşılamaktadırlar ve böylelikle bu
pazarlara kolaylıkla girebilmektedirler.
2010 yılına konteyner taşımacılık
sektörü % 13 oranında büyür iken 2011 yılında % 8
oranında büyümüştür. 2012 senesinde ise bu büyümenin
oldukça düşmesi beklenmektedir. Konteyner ticaretin
en fazla düşüş % 19’luk oran ile Transatlantik
hattın da yaşanmıştır (UNCTAD, 2011).
Yaşanan kriz nedeni ile konteyner
filosu işleten şirketleri yakıt masraflarını ve
gemilerin seyir hızlarını azaltmaya devam
edeceklerdir. Mesele petrol taşımacılığı yapan bir
tankerin hızının 24 knot’dan 12 knot’a hızının
düşürmesi yaklaşık günlük 22.000 dolara kadar
tasarruf sağlamaktadır. Yoğun hatlardan biri olan
Asya-Avrupa hattında çalışan konteyner filosunun
yüksek yakıt masraflarından kaçınmak için seyir
hızlarını 25 knot’dan 17 knot’a kadar düşürdükleri
bilinmektedir. Böylelikle her bir TEU başına 100
dolarlık bir tasarruf elde edilmiştir. Bu tarz hız
düşürmeler müşteriler tarafından beğenilmemekte
olup, ithalat ve ihracatçıların, bu şirketlere
hızlarını artırmaları yönünde bir baskı yapmalarına
neden olmuştur.
Toplam dünya konteyner filosu 9.688
gemi olup başlıca büyük şirketlerin sahip oldukları
filosu ise;
Maersk Line (Danimarka): 414,
Mediterrenean Shipping Company
(İsviçre): 422,
CMA-CGM Group (Fransa): 288,
Evergreen Line (Tayvan):
162,
APL (Singapur):
141 adettir (Alphaliner, 2013).
|