Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekonomide Yük Paylaşımında Tarafsız Devletin Adaleti 

Türkiye'nin kredi notunun düşürülmesinin fınans piyasala­rında neden olduğu şiddetli dalgalanma, bünyenin dış şoklara ne denli açık ve duyarlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Böyle duyarlı bir bünye ne bir günde, ne de bir yılda oluşturulabilir. Bu, geçmiş politikaların hazin sonucudur. Bu nedenle, kredi notumuzu düşüren kurumlara kızmak yerine, onların hükümlerini kabul etmek değil, ama olayı bir güzelce anlamaya çalışmak gerekmektedir. 

Olay nedir? Olay aşiret ruhlu bir topluma hakim siyasetçile­rin, 1980'lerden itibaren vergi almaktan vazgeçip, bir yandan borçlanarak, diğer yandan da para basarak, hem ekonomiye para pompalamak, hem de fınans kaynaklarının belirli güçlerin elinde toplanmasına neden olmasıdır. Bu güçler, devleti haraca bağla­yarak, rantiye sahibi oldular. Ekonominin büyüme hızına ulaşan ve hemen hemen bu hızın üzerinde bir oranda faiz ödemesi ile karşı karşıya kalan devlet, birincil bütçe açığı vermeye başladı. 

Ekonomi, rantiye sınıfına yaptığı aktarımlarla oluşturduğu açığı, "kamu açığı"na dönüştürürken, bankalar yolu ile de özel tüketim açıklarım önce teşvik, sonra da finanse etti. Banka kesi­minin dahiyane buluşu VDMK gibi araçlar, bu açığı daha da körükledi. Tüm bu önlemler tasarrufu attırmadı, tam ters, azalttı. Tasarruf oranı, ekonominin 2 cent'e muhtaç olduğu dönemde % 18'lerde iken, bugün % 15'e gerilemiş bulunmaktadır. 

Ekonominin bu açığının bir şekilde kapanması gerekmektedir. Açığın şimdiki kapatılma yöntemi, enflâsyondur. Enflasyon, nakit değerler üzerine salınan bir tür vergidir. Ne var ki, güçlü finans çev­releri bu vergiyi istememektedir ve bundan kaçış yolu aramaktadır. 

Bu yollar; borsa, repo, döviz, altın, döviz endeksli mevduat hesaplan vb. olmaktadır. Güçlü çevreler, bu alanların olağan vergilerle kapsanmasına karşı çıktıkları gibi, enflâsyon gibi olağandışı vergilere karşı da kendilerini koruyabilmektedirler. 

Türkiye'nin kredi notunun düşürülmesi ile ekonominin ilâve dış faiz yükü altına girme korkusu içinde olan finans çevreler, önce borsayı yükseltti. Profesyonellerin bu oyununa gelenler, güçlülere aktarım yaptı. Tam bu esnada, aynı güçlü çevreler, döviz fiyatını yükseltti ve ondan da kârlı çıktı. İş, döviz piyasası­na vurunca, döviz kaçışı ve enflâsyon korkusu ile devlet, faizleri yükselterek müdahele etti. Bu müdahele iki açıdan devlete avan­taj sağladı. Bir defa, kâğıt ve döviz piyasalarındaki anormal dalgalanmalardan ürkenlere, biraz yükseltilmiş faizle hazine bo­nosu sunan devlet, o insanlara güvenli bir liman sağlarken, ken­disi de faizleri daha da yükseltmekten kurtulmuş oldu, İkincisi, döviz değerinin en üst noktasında, döviz arzını artırarak dövize müdahele etmek, politikanın maliyetini hafifletmek anlamına gelmektedir. Ancak, böyle bir politikanın en zayıf noktası, eko­nomiden hızlı bir döviz çıkışı riski taşıyor, olmasıdır. Kararların bu şekilde alınmasında, Merkez Bankası kaynaklarının rol oyna­dığı anlaşılmaktadır. 

İşin bir başka yönü de, finans grubu bir bütün olarak, kendi servetinin satın alma gücünü korurken, yükü, emek gücüne ve ancak ufak ödentiler halinde gelire sahip olabilen gruplar üzerine yıkmasıdır. 

Nihai görüntü şöyledir: Büyük finans çevreler hiçbir kayba uğramamıştır, hatta bir miktar kâra dahi geçmiştir. Küçük finans çevreleri bir miktar zarara uğramıştır. Faizleri artırmak durumunda olan devlet, vergi yükümlülerine yük yıkarak, kısmî zarara uğramıştır. Ekonomide faiz ve fiyat artışlarına bağlı ola­rak, tasarruf yapamayan gruplar mutlak zarara uğramıştır. 

Devletin yansız olduğu ileri sürülen, bozuk bir piyasa yapı­sında, devlet güçlülerin yanındadır! 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005