Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekonomik  Krizleri Diğer Ekonomik Olaylardan  Ayıran Özellikler

Ekonomik kriz kavramını açıklarken değindiğimiz gibi kriz kavramının sosyal bilimler açısından genel bir tanımını yapabilmek hiç de kolay görünmemektedir. Bu anlamda krizin temel unsurları ya da özelliklerinin ele alınması gerekmektedir.

Yaşanan    krizler    İktisatçılar    taralından,    incelenmiş,    belirli    ortak    olduğu düşünülen  özelliklerin  öne  çıktığı  ileri   sürülmüştür.  Bunlar ise,  finansal akımlardaki ani terse dönüş, beklenmedik olmaları ve  ekonomide derin bir daralma ile sonuçlanmaları şeklinde ortaya konmaktadır.

Krizi, aniden ve beklenmedik bir anda ortaya çıkan olumsuz gelişmeler olarak adlandırmak isabetli olacaktır. Böylelikle normal süreç içerisinde ortaya çıkan herhangi bir sorundan ayrılması mümkün olabilecektir. Rutin gelişmeleri ve sorunları kriz olarak değerlendirmek doğru değildir. Krizin bu yönüyle en belirgin özelliği, önceden tahmin edilemeyen29 bir anda ortaya çıkmasıdır. Kişiler ve organizasyonlar için bir tehlike ve tehdit oluşturmasının yanı sıra yeni firsatlar yaratması krizlerin bir başka özelliğini ortaya koymaktadır. Bu anlamda bakıldığında krizin, genellikle düşünüldüğü gibi tamamen negatif bir yapı arz eden kavram olmadığı görülmektedir. Krizler için negatif ya da pozitif tanımlamaları göreceli olmakta kimin için sorusu anlam kazanmaktadır. Nihayetinde bulaşıcı bir hastalık gibi sıçrama, yayılma etkisi göstermesi krizlerin belirgin bir diğer özelliğine işaret etmektedir. Bu durum belirli bir ekonomik yapı içerisinde sektörden sektöre olabileceği gibi bir ülkeden diğer bir ülkeye bulaşması şeklinde de gerçekleşebilecektir.

Bu kısa açıklamalardan sonra bazı örneklemeler ile kriz kavramının bilimsel bir temele dayalı olarak tanımlanması uygun olacaktır. Ekonomi (Fiyatlar genel seviyesi, üretim, yatırım, istihdam vs.) deki iniş ve çıkışlar iktisat biliminde konjonktürel  dalgalanmalar  (business   cycles)   olarak  isimlendirilmektedir.  Konjonktürün değişik evrelerinde görünen enflasyon, deflasyon, stangnasyon, resesyon gibi gelişmeleri kriz olarak adlandırmak doğru olmayacaktır. Mesela enflasyonu ele alalım, gerek devlet gerekse hanehalkı ve firmalar açısından bir sorundur fakat kriz değildir. Fiyatlar genel seviyesinin aniden ve hızla artmasından dolayı Hiperenflasyon ise bir krizdir. Yine aynı şekilde, fiyatlar genel seviyesinde azalma eğilimi anlamına gelen deflasyon, kriz değildir. Buna karşın konjonktürdeki beklenmedik bir biçimde fiyatlardaki ani düşme dönemi olarak bilinen depresyon, bir krizdir. Enflasyon ve deflasyon, tek başına kriz olarak adlandırılamayacağı gibi devalüasyon ve revalüasyon kavramlarının da kriz olarak adlandırılması uygun olmayacaktır. Sabit kur rejiminde ulusal paranın yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesi (devalüasyon) işleminin kriz olarak görülebilmesi için, bu işlemin beklenmedik bir anda ve yüksek bir parite (kur) ile gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde, hükümetlerin tedricen ve ılımlı oranlarda başvurmak zorunda kaldıkları devalüasyon işlemi kriz olarak adlandırmayacaktır.

Ekonomilerin büyüme ve enflasyonla olan ilişkilerine göre dört ayrı ekonomik olgu ortaya çıkmaktadır: ekonomide sıfir enflasyonla büyüme söz konusu ise orada enflasyonsuz büyüme geçerlidir. Hem reel büyüme hem de enflasyon yaşanmakta ise enflasyonlu büyüme söz konusu demektir, reel büyüme sıfir ya da sıfira yakınken enflasyon yaşanıyor ise stagflasyon durumu ortaya çıkmaktadır. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) reel olarak küçülürken enflasyonun da ortaya çıktığı görülmekteyse ilgili ekonomi slumpflasyon ile karşı karşıya kalmaktadır.

Ekonomik krizler kavramının tanımlanmasında sıkıntılar olduğu gibi, ekonomik sorun olarak karşımıza çıkan dalgalanma ve çöküntü gibi kavramlar arasında da farklılıklar vardır. Bu durumun en yakın bir örneği son küresel krizde görülmektedir. 2007'de ABD'de yaşanan subprime mortgage kredilerindeki batışların yol açtığı küresel sarsıntı o haliyle kalmış olsaydı ona kriz yerine dalgalanma denecekti. Yine bir başka ekonomik olgu olan durgunluk, ilgili ekonomideki büyüme hızının sıfira düşmesi ya da sıfira yaklaşması olarak tanımlanmaktadır. Resesyon ise ilgili ekonomideki büyüme oranlarının eksiye düşmesini ifade etmektedir.

Yukarıda kısaca tanımlamalarına yer verilen ekonomik olguların, olayların hangisinin ya da hangilerinin kriz sayılacağı, süreye, büyüklüğe ve yarattığı etkiye göre değişebilmektedir.

Bir ekonomik kriz, ekonomideki dengeyi daha düşük bir GSYİH seviyesine düşürmektedir. Bunun sonucunda halkın refah düzeyi düşmekte ve işsizlik artmaktadır. Krizin çıkışı aniden olmasına rağmen, etkileri uzun bir süre devam etmektedir. Ayrıca ekonomik krizler, ekonomide herhangi bir dengesizliği düzeltirken diğer bir dengeyi bozabilmektedir: örneğin yüksek oranlı bir devalüasyon ödemeler dengesini olumlu yönde etkilerken, halkın harcanabilir gelirini de düşürmekte ve talebi kısarak üretim-tüketim dengesini bozabilmektedir.

Buraya kadar yaptığımız açıklamalar çerçevesinde ekonomik kriz kavramını; ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkaran bir olgudur şeklinde tanımlamak mümkün görünmektedir40.

Ekonomik kriz sürecini ele alarak yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirme yapacak olur isek sürecin; hızlı ve köklü değişiklikleri, kurumların ve mekanizmaların artık işlemez durumda olması, krizi yaşayanlar geriye baktıklarında hiçbir   şey   artık   eskisi   gibi   değil   diyen  algılama   içinde   olmaları,   zamanın  hızlandığı genel kanısı, İleriyi görmenin imkânsızlaştığı fikri gibi unsurları barındıran bir süreç olması gerekmektedir. Yine aynı şekilde ekonomik bunalımların derinleştiği dönemlerde görüş ayrılıklarının da derinleştiği görülmektedir.

Ekonomik krizleri diğer ekonomik olaylardan ayıran özelliklerin değerlendirmesi yapılırken iki hususun da dikkate alınması gerekmektedir; bunlardan birincisi değer yargılan, yani krizin kriz olarak algılanmasıdır. Bir diğeri de zaman boyutu, yani ekonomik krizin bir kısa dönem olgusu olduğudur. Bu iki husus itibari ile de ekonomik krizler diğer ekonomik olaylardan ayırt edilir mahiyet arz etmektedirler.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005