Ekonomik Krizleri Diğer Ekonomik Olaylardan Ayıran
Özellikler
Ekonomik
kriz kavramını açıklarken değindiğimiz gibi kriz
kavramının sosyal bilimler açısından genel bir
tanımını yapabilmek hiç de kolay görünmemektedir. Bu
anlamda krizin temel unsurları ya da özelliklerinin
ele alınması gerekmektedir.
Yaşanan krizler İktisatçılar taralından,
incelenmiş, belirli ortak olduğu düşünülen
özelliklerin öne çıktığı ileri sürülmüştür.
Bunlar ise, finansal akımlardaki ani terse dönüş,
beklenmedik olmaları ve ekonomide derin bir daralma
ile sonuçlanmaları şeklinde ortaya konmaktadır.
Krizi,
aniden ve beklenmedik bir anda ortaya
çıkan olumsuz gelişmeler olarak adlandırmak isabetli
olacaktır. Böylelikle normal süreç içerisinde ortaya
çıkan herhangi bir sorundan ayrılması mümkün
olabilecektir. Rutin gelişmeleri ve sorunları kriz
olarak değerlendirmek doğru değildir. Krizin bu
yönüyle en belirgin özelliği, önceden tahmin
edilemeyen29 bir anda ortaya
çıkmasıdır. Kişiler ve organizasyonlar için bir
tehlike ve tehdit oluşturmasının yanı sıra yeni
firsatlar yaratması krizlerin bir başka özelliğini
ortaya koymaktadır. Bu anlamda bakıldığında krizin,
genellikle düşünüldüğü gibi tamamen negatif bir yapı
arz eden kavram olmadığı görülmektedir. Krizler için
negatif ya da pozitif tanımlamaları göreceli olmakta
kimin için sorusu anlam kazanmaktadır.
Nihayetinde bulaşıcı bir hastalık gibi sıçrama,
yayılma etkisi göstermesi krizlerin belirgin bir
diğer özelliğine işaret etmektedir. Bu durum belirli
bir ekonomik yapı içerisinde sektörden sektöre
olabileceği gibi bir ülkeden diğer bir ülkeye
bulaşması şeklinde de gerçekleşebilecektir.
Bu kısa
açıklamalardan sonra bazı örneklemeler ile kriz
kavramının bilimsel bir temele dayalı olarak
tanımlanması uygun olacaktır. Ekonomi (Fiyatlar
genel seviyesi, üretim, yatırım, istihdam vs.) deki
iniş ve çıkışlar iktisat biliminde konjonktürel
dalgalanmalar (business cycles) olarak
isimlendirilmektedir. Konjonktürün değişik
evrelerinde görünen enflasyon, deflasyon,
stangnasyon, resesyon gibi gelişmeleri kriz olarak
adlandırmak doğru olmayacaktır. Mesela enflasyonu
ele alalım, gerek devlet gerekse hanehalkı ve
firmalar açısından bir sorundur fakat kriz değildir.
Fiyatlar genel seviyesinin aniden ve hızla
artmasından dolayı Hiperenflasyon ise bir
krizdir. Yine aynı şekilde, fiyatlar genel
seviyesinde azalma eğilimi anlamına gelen
deflasyon, kriz değildir. Buna karşın
konjonktürdeki beklenmedik bir biçimde fiyatlardaki
ani düşme dönemi olarak bilinen depresyon,
bir krizdir. Enflasyon ve deflasyon, tek başına kriz
olarak adlandırılamayacağı gibi devalüasyon
ve revalüasyon kavramlarının da kriz olarak
adlandırılması uygun olmayacaktır. Sabit kur
rejiminde ulusal paranın yabancı paralar karşısında
değerinin düşürülmesi (devalüasyon) işleminin kriz
olarak görülebilmesi için, bu işlemin beklenmedik
bir anda ve yüksek bir parite (kur) ile
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde,
hükümetlerin tedricen ve ılımlı oranlarda başvurmak
zorunda kaldıkları devalüasyon işlemi kriz olarak
adlandırmayacaktır.
Ekonomilerin büyüme ve enflasyonla olan ilişkilerine
göre dört ayrı ekonomik olgu ortaya çıkmaktadır:
ekonomide sıfir enflasyonla büyüme söz konusu ise
orada enflasyonsuz büyüme geçerlidir. Hem reel
büyüme hem de enflasyon yaşanmakta ise enflasyonlu
büyüme söz konusu demektir, reel büyüme sıfir ya da
sıfira yakınken enflasyon yaşanıyor ise stagflasyon
durumu ortaya çıkmaktadır. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla
(GSYH) reel olarak küçülürken enflasyonun da ortaya
çıktığı görülmekteyse ilgili ekonomi slumpflasyon
ile karşı karşıya kalmaktadır.
Ekonomik
krizler kavramının tanımlanmasında sıkıntılar olduğu
gibi, ekonomik sorun olarak karşımıza çıkan
dalgalanma ve çöküntü gibi kavramlar arasında da
farklılıklar vardır. Bu durumun en yakın bir örneği
son küresel krizde görülmektedir. 2007'de ABD'de
yaşanan subprime mortgage kredilerindeki batışların
yol açtığı küresel sarsıntı o haliyle kalmış olsaydı
ona kriz yerine dalgalanma denecekti. Yine bir başka
ekonomik olgu olan durgunluk, ilgili ekonomideki
büyüme hızının sıfira düşmesi ya da sıfira
yaklaşması olarak tanımlanmaktadır. Resesyon ise
ilgili ekonomideki büyüme oranlarının eksiye
düşmesini ifade etmektedir.
Yukarıda
kısaca tanımlamalarına yer verilen ekonomik
olguların, olayların hangisinin ya da hangilerinin
kriz sayılacağı, süreye, büyüklüğe ve yarattığı
etkiye göre değişebilmektedir.
Bir
ekonomik kriz, ekonomideki dengeyi daha düşük bir
GSYİH seviyesine düşürmektedir. Bunun sonucunda
halkın refah düzeyi düşmekte ve işsizlik
artmaktadır. Krizin çıkışı aniden olmasına rağmen,
etkileri uzun bir süre devam etmektedir. Ayrıca
ekonomik krizler, ekonomide herhangi bir
dengesizliği düzeltirken diğer bir dengeyi
bozabilmektedir: örneğin yüksek oranlı bir
devalüasyon ödemeler dengesini olumlu yönde
etkilerken, halkın harcanabilir gelirini de
düşürmekte ve talebi kısarak üretim-tüketim
dengesini bozabilmektedir.
Buraya
kadar yaptığımız açıklamalar çerçevesinde ekonomik
kriz kavramını; ekonomide aniden ve beklenmedik bir
şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke
ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi
anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkaran bir olgudur
şeklinde tanımlamak mümkün görünmektedir40.
Ekonomik
kriz sürecini ele alarak yukarıdaki açıklamalar
ışığında değerlendirme yapacak olur isek sürecin;
hızlı ve köklü değişiklikleri, kurumların ve
mekanizmaların artık işlemez durumda olması, krizi
yaşayanlar geriye baktıklarında hiçbir şey
artık eskisi gibi değil diyen algılama
içinde olmaları, zamanın hızlandığı genel
kanısı, İleriyi görmenin imkânsızlaştığı fikri gibi
unsurları barındıran bir süreç olması gerekmektedir.
Yine aynı şekilde ekonomik bunalımların derinleştiği
dönemlerde görüş ayrılıklarının da derinleştiği
görülmektedir.
Ekonomik
krizleri diğer ekonomik olaylardan ayıran
özelliklerin değerlendirmesi yapılırken iki hususun
da dikkate alınması gerekmektedir; bunlardan
birincisi değer yargılan, yani krizin kriz olarak
algılanmasıdır. Bir diğeri de zaman boyutu, yani
ekonomik krizin bir kısa dönem olgusu olduğudur. Bu
iki husus itibari ile de ekonomik krizler diğer
ekonomik olaylardan ayırt edilir mahiyet arz
etmektedirler.
|