Ekonomik Yapıda Değişim
Sakıp Sabancı
Cumhuriyetimizin 75'inci yılı kutlamala-n, geriye
dönüp bakmamıza, Cumhuriyet döneminin ülkeye ve
Türk halkına getirdiği imkanları değerlendirmemize
fırsat yaratıyor.
Tarihi ile, dünya üzerinde kapsadığı alan ile, şanı
ile, namı ile, gerçek anlamda büyük bir geçmişi
olan Osmanlı döneminden Cumhuriyete önemli bir
ekonomik güç intikal etmedi. Cumhriyet, alt yapısı
olmayan, tarımda, sanayide üretim yapamayan,
sermaye birikimi gerçekleştirememiş, her bakımdan
fakir bir ülke devraldı.
Birinci Dünya Savaşı'nti ve ardından Milli
Mücadele'nin yıkıntılanyla daha da perişan hale
gelen Misak-ı Milli Hudutları içinde ekonomiyi
ateşleme işi Cumhuriyet'in ilk sorumluluğunu teşkil
etti.
Mustafa Kemal'in, bu sorumluluğun bilincinde
toplanmasını sağladığı izmir İktisat Kongresi,
Cumhuriyet'in ekonomik gelişme manifestosudur. Her
türlü sermaye birikiminin olmadığı bir ülkede,
Cumhuriyet yönetimi önceliği insan sermayesine
verdi. Köy Enstitüleri tarım kesimi için lider
yetiştirirken, diğer eğitim kurumlan ekonominin tüm
kesimlerinin insan eksiğini karşılamaya başladı.
İnsan alt yapısından sonra, ekonom'k alt yapı ve üst
yapıda çok hızlı gelişmeler sağlandı.
Cumhuriyet'in 10'uncu yılı bu bakımdan gerçek bir
zafer kutlamasıdır. Cumhuriyet'in ilk on yılında,
eğitim, sağlık, kamu hizmetleri konularındaki
gelişmelere ek olarak, tarım üretimi, ilk
sanayileşme, demiryolu konularında büyük gelişmeler
sağlandı.
Cumhuriyet'in 10'uncu yılından sonraki dönem ise
Türkiye'de devlet eliyle sanayileşme, devlet gücüyle
finans sisteminin kurulduğu ve geliştiği yıllardır.
Cumhuriyet'in rüzgan ile Türkiye bu dönemde yerli
sanayide, unu, şekeri, patiskayı, demiri, çeliği,
bakırı, kumaşı, çiviyi, ipi üretmeyi başardı.
İkinci Dünya Savaşı, Cumhuriyetin ekonomik kalkınma
çabalarına ara verilmesine neden oldu. Ama savaşın
tüm güçlüklerine karşın Türkiye ekonomide çökmedi.
Harp sonrası demfıkrasi rüzgarlarını ardına alan
Cumhuriyet, planlı ekonomi dönemi ile yeni bir sayfa
açtı.
Önce devlet mülkiyetindeki ekonomik yapıya dayalı
planlı ekonomik gelişme, 1980'li yıllardan sonra
serbest piyasa ekonomisine hızlı bir geçiş ile, özel
sektör ağırlıklı bir ekonomik yapıya dönüştü.
Cumhuriyet'in 75'inci yılını kutlarken ve
ekonomimizin geldiği çizgiyi değerlendirirken,
Cumhuriyet döneminde nereden yola çıkılıp bu noktaya
hangi şartlarda nasıl gelindiğini hatırlamanın
önemi büyüktür.
Biz, 75 yılda geldiğimiz çizginin Mustafa Kemal'in
"muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamız için
belirlediği hedefin" gerisinde olduğunun
bilincindeyiz.
Geldiğimiz noktayı yeterli bulmuyoruz. Ama
hedefimizi değişürmedik. Hedefimiz çağdaş uluslarla
aramızdaki mesafeyi kapatmaktır.
Cumhuriyet rejimi içinde biz, çiftçisi, sanayicisi,
tüccarı, esnafı ile ekonomi kesiminde üretimi
artırarak, en ileri teknolojiyi kullanarak,
ekonomik boyutta ve dünya fiyatıyla ürünler çıkanp
bunda dünya rekabetini sağlayarak gelişmeyi
sürdürme arayışındayız.
Türkiye, ürettiği ölçüde, Türk ulusu Cumhuriyet'i
bir yaşam biçimi olarak benimsediği ve Cumhuriyet
ilkeleri doğrultusunda yaşamı sürdürdüğü sürece,
daha iyi, daha müreffeh, daha huzurlu, daha mutlu
günlere yönelecektir.
|