|
Elektronik İletişimin Gelişmesi ve Bilgi Toplumu
Toplumlar bazı karakteristik özelliklere sahip
olmaları bakımından farklılıklara sahiptir. Bu
farklılıklar ayrı milletler ve kültürler olarak
karşımıza çıkar. İnsanlık alemi bu tür ayrı
milletler ve kültürler tarafından oluşmuştur. Her
millet, belli bir milletleşme sürecinden geçerek
tarihi ve kültürel kökler ve özellikler kazanır.
Ortak birtakım değerler, eserler ve amaçlar
etrafında bir sosyal bütünleşme meydana getirir.
Fakat insanlığın yaşamakta olduğu bazı ortak
süreçler olduğu da bir gerçektir.. Bilimsel ve
teknolojik gelişmeler bu anlamda her milleti
etkileyen ve bazı ortak adlandırmalarla ifade edilen
tarihi dönemleri ortaya çıkartır. Sanayi devrimi
sonrası ortaya çıkan toplumsal yapılara 'sanayi
toplumu' dendiği gibi, yirmi birinci yüzyıla
girdiğimiz bu son dönemlerde de bilgi
iletişimin-deki hızlı gelişmelere dayalı olarak
'bilgi toplumu' ve 'bilgi çağı' isimlendirmeleri
kullanılmaktadır. Bugünkü yaşanmakta olan süreçler
insanlığın ortak birikimleri sonucu ortaya
çıkmıştır. Toplumların bunlardan pay almaları ve
etkilenmeleri doğaldır.
İçinde yaşadığımız dünya ve yeni
dönem, her alanda son derece hızlı bir dönüşümü
yaşamaktadır. Sosyolojinin bir bilim olarak
şekillendiği on dokuzuncu yüzyıl sanayi devrimi
sonrasına benzer köklü bir toplumsal değişme süreci
gözlenmektedir. Gelişmiş ülkelerin ürettikleri
teknolojiler ve organizasyon sistemleri kendi
toplumsal sistemlerinin randımanlı bir şekilde
işlemesini sağlamaktadır. Günümüzün 'bilgi toplumu'
ifadesine denk düşen toplumsal yapılar bu ülkelerde
karşımıza çıkmaktadır. Bilgi toplumu olabilmek için
önce bilginin öneminin ve işlevinin idrak edilmesi
ve yapılan bütün uygulamaların bilgiye dayalı olarak
yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunu yaparken de
toplumu oluşturan bütün unsurların birbiriyle
koordineli bir şekilde olması beklenir. Bir geçiş
dönemi olarak nitelenen bu süreçte bilgi toplumunun
gerektirdiği yapısal değişiklikler sürekli
oluşturulmaktadır. Bu hem teknolojik anlamda, hem
ekonomik anlamda, hem de sosyal ve idari anlamda
yaşanmaktadır. Bilgi çağı tamamen inşa edilmiş,
bitmiş ve tamamlanmış değildir. Devam eden bir
süreçtir.
Bilgi toplumunu oluşturan bu yeni çağda yaşanan
dönüşümün en önemli öğesini hiç şüphe yok ki
elektronik sektörü oluşturmaktadır. Bugün eğitimden
tıp alanına, beyaz eşya sektöründen savunmaya,
hatta eğlenceye değin günlük yaşantımızın hemen her
alanında kullanılma özelliğine yol açan
gelişmelerde elektronik ve telekomünikasyon
teknolojilerinin gerek teknik gerekse kurumsal
açıdan radikal yenilikçi ve yaygın uygulamaları
önümüze çıkmaktadır. Bilgi ve telekomünikasyon
teknolojisindeki gelişmelerin sosyal ve ekonomik
hayata yoğun olarak yansıması yeni yapılanmaları da
beraberinde getirmiştir. Yeni teknolojilerin yaygın
iletişim ağı etkisi ile yeni pazar alanlarının
yaratılmasına, mevcut piyasaların genişlemesine,
yeni hizmetlerin geliştirilmesine ve yeni
mesleklerin ortaya çıkmasına yol açılmaktadır. Yeni
teknolojik gelişmeler verim artışını, yepyeni ürün
ve hizmetlerin kısa sürede kullanıma sunulmasını da
beraberinde getirmektedir. Üretilen yeni teknolojik
araç ve gereçlerin kullanılması da aynı dinamikliği
gerektirmektedir, teknolojik gelişmenin
dinamikliğine, mutlaka bunu kullanan insanlar da
ayak uydurmak zorundadır. Teknolojideki gelişmenin
dinamiği de insan faktörüdür. Mevcut durumla
yetinmeyen ve sürekli yeni şeyler arayan, çevresini
soruşturan ve etraflı şekilde düşünen insan,
teknolojik ilerlemenin motoru durumundadır.
Üretim yeteneklerinin önde gelen bir değer kabul
edildiği sanayi toplumu, bu süreç içinde bilgi ve
iletişim teknolojileri temelinde yeniden
biçimlenmekte ve "bilgi toplumu" adı verilen nicel
ve nitel dönüşüme uğramaktadır. Bilgi ve iletişim
teknolojilerindeki gelişmeler, telekomünikasyon
alanındaki yenilikler ve özellikle de internet
aracılığıyla, her türlü bilginin daha hızlı ve daha
ucuz olarak iletilmesi imkanını sağlamaktadır.
Böylece bilgi iletiminin geçmişe oranla çok daha
kolay ve hızlı olduğu bir dünya ortaya çıkmıştır.
Sanayi devriminin olmasında ve sanayi toplumunun
ortaya çıkmasında ve gelişip kökleşmesinde itici
rol oynayan teknoloji, buhar makinasıdır. Buhar
makinası insanın fiziki gücünü artırmış ve giderek
kas gücünün yerini alarak maddi üretimin hem
hacmini, hem de niteliğini değiştirmiştir. Bilişim
teknolojilerinin ortaya çıkıp hızla gelişmesi de
benzer bir etkiyi yeni toplumda oluşturmuştur.
Bilgi Çağında işletmeler işlerini görebilmek için
büyük ölçüde bilişim teknolojisine muhtaçtırlar.
Yani bilgi toplumunda bilgisayar kullanımı son
derece yaygındır. Bilgi Çağında, bir çok mal ve
hizmet bilişim teknolojisiyle iç içe geçmiş
durumdadır. (Akın 1999) Bilgi toplumunda itici rol
oynayan teknoloji bilgisayar teknolojisidir.
Bilgisayar teknolojisi, insanoğlunun düşünce gücünü
artırmaya ve belki de bazı alanlarda onun yerine
geçmeye aday bir teknolojidir. Ünlü iletişimci
Marshal McLuhan'a göre, tarih boyunca ortaya çıkan
çeşitli teknolojiler, şu veya bu biçimde bir
organımızın uzantısı olarak yorumlanabilmekte idi;
buna karşılık elektronik teknolojisindeki gelişmeler
sayesinde, tarihte
ilk defa insanın en önemli organı olan beyni, bir
uzantıya kavuşmuş olmaktadır. (Çoban 1996: 11)
Bir çok yönden sanayi toplumundan farklılık gösteren
bu yeni toplumu tanımlayabilmek için İkinci Dünya
Savaşı sonrasında yaygın olarak kullanılan Sanayi
Toplumu yerine çok sayıda kavram ortaya atılmıştır.
Söz konusu dönem, yukarıda ifade edildiği gibi
farklı sosyal bilimciler tarafından "Postmodern
Dönem", "Sanayi Sonrası Toplum", "Bilgi Toplumu",
"Kapitalist Ötesi Toplum", "Tek-nokratik Çağ" veya
"Bilişim Toplumu" gibi oldukça fazla isimle
anılmıştır. Bu kavramlardan Daniel Bell tarafından
1970'lerde gelmekte olan toplumu tanımlamak için
kullanılan "Sanayi Sonrası Toplum" ve Japon
araştırmacılar ve özellikle Y. Masuda tarafından
kullanılan "Enformasyon Toplumu" yeni oluşan
toplumun tanımlanmasında son zamanlarda daha fazla
kabul görmüştür. Alvin Toff-ler'in üçüncü dalga
olarak adlandırdığı bilgi çağı, yeni bir tarihsel
evre olarak kendi özelliklerini bir anlamda
yaratmaktadır. Sanayi çağı ve toplumundan tamamen
bağımsız olmamakla beraber bilgi çağının kendine
ait özellikleri gittikçe artmaktadır. Bu evrede
meydana gelen üretim biçimi farklılaşması ve yapısal
değişimler, son derece önemli siyasi, hukuki, sosyal
ve hatta ahlaki değişmelere yol açmaktadır. Tarım
çağı toplumsal yapısı nasıl avcı toplayıcı
çağdan, sanayii çağı toplumsal yapısı da tarım
çağının yapısından farklı ise, bilgi çağının
toplumsal yapısı da sanayi çağınınkinden çok farklı
olacaktır.
Günümüzde kara, deniz ve hava yolları dışında bilgi
yollarının çok önemli hale geldiğini görüyoruz. Uydu
teknolojisi ve elektronik sistemlerdeki
gelişmelerin insanlara sunduğu imkanlar
çerçevesinde çok geniş kapsamlı verileri anında
ulaştırmak mümkün hale gelmiştir. Bu ise bilgi
toplumunun işleyişinin vazgeçilmez bir öğesi
durumundadır. Çağdaş veri iletim teknolojisi
bilginin kaynağı
ile tüketici arasındaki uzaklığı önemsiz hale
getirmiştir. Tüketici ile kaynak farklı kıtalarda
olabilir; bilgi ise~sanki tüketicinin yanı
başındaymışçasına çabuk ve kolayca
sunulabilmektedir. Bu teknolojiler sayesinde tek
bir noktadan çok sayıda merkeze anında veri
iletilebilmektedir. Bunun maliyeti de bu oranda
düşük olmaktadır. Bilgi o kadar hızlı artmaktadır
ki, bilgi toplumu olma aşamasında olduğumuz bu
günlerde; herhangi bir bilgiye sahip olan her
insanın, yaklaşık dört ya da beş yılda bir yeni
bilgiler edinmek zorunda kalacağı, yoksa eskimiş
biri sayılacağını varsaymak yerinde olacaktır. (Drucker
1994: 87) Aynı zamanda bilginin yapısında da hızlı
değişim vardır. Bugün emin olduğumuz şeyler, yarın
saçma sayılabilecektir.
Bilgi toplumunda, bilişim teknolojisi sayesinde
bilgi üretimi ve iletimi önem kazanmaktadır. Bilgi
toplumunun aşırı boyutlarda hızlanmasını ve
kolaylaşmasını sağlayan bu iletişim ağı alt
yapısıdır. Toplumlar her türlü bilgi alış verişini
bu ağ sayesinde coğrafi ve siyasi sınırlar ötesinde
gerçekleştirmektedir. Bireysel veya kurumsal
araştırmacılar üretilen ve ağa açılan bütün
bilgilere, araştırma merkezlerine, data-banklara
ulaşabilmektedirler. Kurulan telekomünikasyon alt
yapısına bağlı internet ağı sayesinde ağ içindeki
hemen hemen bütün noktalara anında ulaşarak
faydalanabilmektedirler. Böylece, bilgi üretiminin;
bilişim teknolojisi içinde gerçekleşmesi
sağlanarak, fabrikaların yerini, bilişim
teknolojisine dayalı, iletişim-ağ-sistemleri
oluşturmaktadır. Bilgi toplumundaki hem üretim
sürecinin hem de tüketim sürecinin en önemli girdisi
olan bilişimsel bilgi, emek ve zekadır. (Erkan
1997: 241) Bilgi toplumunun genel özellikleri
bilişim teknolojisine dayalı olarak
şekillenmektedir. Sanayi toplumunda ön plana çıkan
maddi ürünler yerine, bilgi toplumunda bilişim
teknolojisi sayesinde bilgi üretimi ve kullanımı
değer kazanmıştır. Bilgi teknolojisinin üretimi
olan bilişimsel bilgi,
bilgisayar sistemleri içinde bilimsel yöntemler ve
süreçler içinde işlenip elde edilen, bireysel
keyfilik ve saptamalardan uzak, objektif bir içeriğe
sahiptir. Sanayi toplumunun pozitif biliminde
"olmuş" olayların açıklaması yapılırken, bilgi
toplumunun bilişim teknolojisi ile geleceğin
öngörüsü içinde bilişimsel ve sistematik bilgi
üretilmektedir. Bilgi toplumunda bilginin temel
özellikleri, sürekli üretilebilmesi ve artış
göstermesi; iletişim ağları içinde taşınabilir;
bölünebilir ve paylaşılabiîir olmasıdır. (Erkan: 1997, s.96).
Bilgi toplumunda karşımıza çıkan önemli
değişiklikler sıralanacak olursa: bu yeni toplumda
ekonomik yapıda köklü bir dönüşüm, yükselen yeni
sınıflar, bilginin artan rolü, bilgi ve iletişim
teknolojileri ile internetin toplumsal sonuçları ve
diğer değişiklikler sıralanabilir. (Bozkurt 2000a:
23-29) Kurulmakta olan bilgi toplumu hızlı ulaşım ve
iletişim imkanlarına sahip olarak sürekli kendini
yenileyebilen, problem çözebilen, açık etkileşimde
bulunabilen, katılımcı bir demokrasi uygulayabilen
bir yapı ortaya çıkarmaktadır. Bilişim
teknolojilerinin yaygın kullanımı sonucunda, sanayi
toplumunda ön planda olan "maddi" ürünler yerine,
bilgi ve hizmet üretimi değer kazanmaya başlamıştır.
Bilgi toplumunda, bilişimsel ve sistematize bilgi ve
teknolojinin kitlesel üretimi gerçekleştirilecektir.
Bilgi sürekli üretilerek ve artarak yaygınlaşacak,
iletişim ağları içinde kolay taşınabilir,
bölünebilir ve paylaşılabilir olacak, her şeyden
önce emek-sermaye-toprak kaynaklan yerine ikame
edilebilecektir. (Erkan 1998: 96)
Masuda'ya göre bilgi toplumunun en belirgin
özelliği, toplumun bilgisayara dayalı, enformasyon
şebekeleri ile veri bankalarından oluşan kamu alt
yapısına sahip olmasıdır. Bunun yanı sıra bir zeka
ve beyin gücü sağlayacak entelektüel sektör ve
sivil toplum örgütlenmesine sahip çok merkezli bir
toplumsal yapı, katılımcı demokrasinin hakim olduğu
bir bilgi demokrasisi ve temel değer olarak maddi
tatminin yerine amaçlara ulaşma yoluyla tatmin olan
bir anlayış vardır. Bilgi toplumunun sanayi
toplumundan farklılıkları üzerinde duran Masuda,
bilgi toplumunda birtakım yapı değişmeleri olduğuna
işaret etmektedir. Bu süreçte maddi mallar yerine,
bilgi kullanılarak bilginin üretimi ön plana
çıkmaktadır, bilişim teknolojisine dayalı olarak
kullanıcının üretebildiği bilgi artmakta ve bilginin
birikimi sağlanmaktadır. Birikmiş bilginin sinerjik
etkisi, bilgi üretimi ve bilgiden yararlanmayı daha
da hızlandırmaktadır. Sonuçta ekonomik yapı, sanayi
toplumunun mübadele ekonomisinden, bilgi toplumunun
sinerjik ekonomisine dönüşmektedir. (Masuda 1990: 5;
Erkan 1998: 99) Bilgi toplumunda bilginin
paylaşımından ortaya çıkacak sinerji, ekonomik ve
sosyal fayda sağlayacaktır. Bilişimle ilgili alt
yapı oluşturan kamu kuruluşları yanı sıra yeni
organizasyonlar değer kazanacaktır. Bireysel
girişimlerin başarılı olması ve değer bulması mümkün
olacak, böylece toplumsal gelişmeye yetenekli her
bireyin gücü nispetinde katkısı olacaktır.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, özellikle Sovyetler
tarafından Sputnik'in uzaya atılmasıyla (1957)
Sanayi Çağına veda edilmiş, Bilgi Çağına
geçilmiştir. Sputnik, yeni bir gelişimin başlangıç
noktası kabul edilmiştir. İnsanlığı yeni bir evrene
ulaştıran artık ideolojiler değil, bilgi ve onun
biçimlendirdiği teknolojidir. Yetmiş yıl boyunca
Marksist öğretinin alt yapı olarak belirlediği
mülkiyet ilişkileri yani şu hayat maddî nesneler,
artık yerini bilgiye terk ediyordu. Böylece, bilim,
teknolojiyi de yönlendirmek suretiyle büyüme ve
gelişmenin en yüksek noktasına erişiyordu. D. Belle
göre bilgi toplumunda ana kurum üniversite, akademik
enstitüler ve araştırma merkezleridir. Ekonomik
alan, bilime dayalı sektörlerdir. Ana kaynak, beşeri
sermaye; en önemli siyasi problem ise bilim ve
eğitim politikasıdır. (Bell 1973)
Sanayi sonrası toplum, profesyoneller, mühendisler,
teknisyenler ve bilim adamlarının oluşturduğu hakim
bir sınıf eşliğinde teorik bilginin merkezileşmesi
ve ekonomide hizmetlerin payının artması ile
tanımlanmaktadır. Touraine ise yeni bürokratik ve
uzman sınıfların ortaya çıkması, bilgi ve
organizasyona dayalı yeni iş trendleri ve boş zaman
faaliyetleri ile tanımlanan programlı bir toplumdan
söz etmektedir. (Akın 1999: 3)
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken
karşılaşılan birtakım sorunlar ve yapısal
değişimler gözlenmektedir. Bilginin insan sağlığını
koruma ve tedavi yöntemlerini geliştirme yolunda
önemli bir mesafe kaydetmesi sonucu insan ömrü bu
dönemde uzamıştır. Nüfus artışı kitlesel ölümler
savaşların artık olmaması ve yeterli sağlık
hizmetleri nedeniyle üst düzeydedir. Yalnız bu
konuda başka bir paradoks da yaşanmaktadır. Bu artış
gelişmiş ülkelerde az, geri kalmış ülkelerde daha
fazladır. Haberleşme hizmetleri ve ulaşım imkanları
gün geçtikçe armış ve insanlar bundan azami derecede
faydalanmaktadır. Pazarların ve üretim alanlarının
küreselleşmesi sebebiyle milli hükümetlerin ekonomi
üzerindeki etkisi azalmıştır. Yeni teknolojilerin
hızlı yayılmasından dolayı üretilen mal ve
hizmetlerde kalite beklentisi artmış ve rekabet
zorlaşmıştır. Artık hiçbir üretici firma birtakım
yasakların arkasına sığınamadan son gelişmelerin
gereği neyse uygulama durumunda kalmaktadır.
Çoğulculuk ve çeşitlilik artmış, insanların eşit
şartlarda katılımları ön plana geçmiştir. Bireyin
nitelikleri doğrultusunda değer kazanması sonucunda
hiyerarşi azalmış, yaratıcılık ön plana çıkmıştır.
Bilgi teknolojilerinin gerektirdiği zihinsel tasarım
ürünleri öne çıkmış, zaten azalmış olan doğal
kaynaklar geri planda kalmıştır. Bilgi toplumunun en
önemli öğesi bu anlamda zihinsel üretkenliği yüksek,
donanımlı ve nitelikli insan olmaktadır.
Bilginin büyük oranda artması ve iletişim
kanallarıyla piyasaya sürülmesi insanları böylesine
büyük ölçekte üretilen bilgi arasında seçim yapma
imkanı ve mecburiyetiyle karşı karşıya
bırakmaktadır. Bu olay insanlık tarihinde ilk olarak
bireyleri bir bilgi denizine sürüklemiş ve konusu
ne olursa olsun onları bilgiyi seçmeye zorlamıştır.
Bu anlamda yeni toplumu yaratacak gücün bilgi olduğu
görülmektedir. Bu toplumdaki bireyler artık bilgiyi
çabuk kazanan, onu iyi kullanan, uzmanlaşmış ve
bilgi sahibi olarak güçlenmişlerdir. Sanayi
toplumunun emek ve sermaye önceliğinden bilgi
önceliğine geçiş bir ara dönem olarak görülebilir.
Ama bilginin daha da etkin hale gelmesi bu dönemde
alınacak tavra bağlıdır. Gelecekteki toplumun nasıl
bir şey olacağı bu geçiş dönemine gösterilecek
tepkilere bağlıdır. (Drucker 1994: 29) Kesin olan
şey, geleceği biçimlendirecek günlerin bugünler
olduğudur çünkü, herkes bu girdaba kapılmış
durumdadır. En büyük değişiklik bilgide olacaktır;
bilginin şeklinde, kapsamında, anlamında,
sorumluluğunda ve eğitimli insan için taşıdığı
önemde kendini gösterecektir. (Drucker 1994: 203)
Bilgi, ekonomilerin en temel özelliği olarak
sürükleyici ve köklü değişimlere neden olabilen bir
güçtür. Bilgi toplumu sosyoekonomik gelişme için bir
çok değişikliğe neden olmaktadır: Çünkü bilgi her
şeyi ikame etmektedir. Bilgi toplumuna dönüşüm
süreci, sanayi toplumuna geçiş sürecine göre çok
daha hızlı olmuştur. Bu hızlı geçişin nedeni, yeni
teknolojilerin gelişme hızı ile insanların bu
teknolojilere uyum esnekliğinin yüksekliğinden
kaynaklanmaktadır. Yeni bir ekonomik gelişme dönemi
de, bilgi teknolojisindeki gelişmeleri daha da
hızlandırmıştır. Bu, dünyada yapısal bir değişim
yaratmıştır. (Toffler ve Toffler 1995:35-40) Bilgi
toplumunun ekonomik yapısı birtakım özellikleriyle
sanayi toplumunda varolan yapıdan farklılık
gösterir. Bunların başında sanayi toplumunun üretim
unsurları toprak, emek, sermaye üzerinde işlerken,
bilgi toplumunda özellikle bilgi ve bilgi
süreçleridir. Sanayi toplumunun ekonomisi maddi
varlıklara ve seri kitle üretimine dayalı iken ,
bilgi toplumunda maddi olmayan varlıklar ile ürün
esnekliği ve bireysellik ön plandadır. Bilgi
toplumu artık emek gücü yerine yaratıcı zihin
gücünü, tam zamanlı çalışma yerine yarı zamanlı ve
hatta evden çalışmayı, seyrek yenileşme yerine
sürekli yenileşmeyi, dikey bürokratik organizasyon
yerine yatay ve esnek değişim mühendisliğini,
iletişimde elektronik bilişim ağlarını tercih
etmektedir. (Akın 1999:)
Bilgi toplumunda artık salt yönetim kavramı yerine
yönetişim kavramı kullanılmaktadır. Bu yönetim
modelinde yönetici ve elemanları arasında gereksiz
hiyerarşi yetine paylaşım vardır. Bu tür şirket
yönetim modellerinde başarıya ulaşmak için ön şart,
yaratılan ve erişilen bilgiyi bütün şirket
çalışanlarının kullanımına açmaktır. Bilgiye her
düzeyde ve hızlıca erişebilen organizasyonlar ,
çalışanlara yeterli sorumluluk vererek, karar almada
çok daha hızlı ve etkin olurlar. Her çalışanın
kendini şirketin başarısından sorumlu hissetmesi,
gerekli elektronik tartışma forumlarının yaratılması
ile bireylerin yaratıcılık ve etkileşimli sorun
çözme yeteneklerinin ön plana çıkması, organizasyon
verimliliğini en üst düzeye çıkarır.
(Avrupa Birliği Yolunda Bilgi Toplumu ve e-Türkiye
2001: 32)
Bilgi
toplumunda yönetici, statüsünden kaynaklanan yetkiye
dayanarak değil, doğru bilgiye dayanarak yetkisini
yönet-tikleriyle paylaşmaktan korkmayan bir sistem
bütünleşti-riciliği rolünü üstlenir. Yönetici bilgi
toplumunda bir işi emir vermeden, bilgiye dayalı
gereklilik olarak bir uzlaşma ve anlaşma içinde
yaptırmayı hedefler. Kararlarını konuyla ilgili
uzmanlarına sorarak almaya özen gösterir.
Elemanlarının katılımını azami derecede artırır ve
güçlerini işe vermeleri için onlara yeterince değer
verir ve bunu hissettirir. Bilgi toplumundaki
liderlik tipi Weber'in modernleşmenin gereği olarak
gördüğü rasyonel liderlik tipi olacağını
söyleyebiliriz. Bu anlamda bilgi toplumunda
öngörülen lider duygusal kararlardan uzak, kendisini
merkez ve tek otorite olarak görmeyen, statükocu ve
şabloncu olmayan bir karakter çizmelidir. Lider
geleceğe ilişkin net bir vizyonu olan, toplumla
birlikte bu vizyonu paylaşan, toplumla görüş
alış-verişinde bulunan, katılımı sağlayan,
yönetenden ziyade yönlendiren bir portredir. Bilgi
toplumunun liderliği ileriye bakan, çevre
koşullarını tarayan, rakipleri izleyen, yeni
gelişen eğilimleri ve yeni fırsatları saptayarak
krizlerden kaçınabilen liderlik olacaktır. Yirmi
birinci yüzyıl liderleri; kaşif,maceraperest ve öncü
olabilecek kişiler olarak tanımlanabilir. (Atik
1999:
Sanayi sonrası ortaya çıkan bilgi toplumunun
gerektirdiği yeni durumlar birbirini de
etkilemektedir. Bu anlamda hız ve değişme bu toplum
modelinin en önemli özelliklerinden birisi olduğu
gözlenmektedir. Bunun için bilgi toplumunun temel
ihtiyaçlarından birisi, bu toplum içindeki bütün
üyelerin öğrenmeyi öğrenmeleridir. Hızla değişmek,
bilginin kendi doğasından kaynaklanan bir şeydir.
El becerileri çok yavaş değişir. Mezuniyetlerinin
üzerinden on yıl geçmiş olan mühendisler, eğer
bilgilerini bu süre içinde tekrar tekrar
tazelememişlerse, "eskimiş"duruma düşmüşlerdir bile.
Aynı şey hekimler, hukukçular, öğretmenler,
jeologlar, yöneticiler ve bilgisayar programcıları
için de geçerlidir. Üstelik, insanın seçebileceği
bilgiye dayalı meslekler sınırsızdır. En uzun
öğrenimi sağlayan en iyi okul sisteminin bile
öğrencileri bu seçim yollarının hepsi için
hazırlayabilmesi mümkün değildir. Böyle bir sistemin
bütün yapabileceği, öğrencileri öğrenmeye
hazırlamaktan ibarettir. Ticaret sonrası bilgi
toplumu, öğrenmenin sürekli olduğu ve insanların
ikinci meslekler edindiği toplum demektir (Drucker
1998: 238)
Standartlaşma sanayi toplumunda kabul gören ve aynı
kalıplarla çok üretim yapılabilen sistemlere imkan
tanımaktadır. Değişim hızı oldukça yavaştır ve
sürekli tekrarlanan işi sürdürmek uzun yılların
tecrübesini kazanmış insanlar açısından son derece
kolaydır. Bu insanlar artık konunun tecrübeli
uzmanları oldukları için kabul görürler ve
yenileşmeye fazla sıcak bakmazlar.
Organizasyonların da yapıları şekillenmiş ve
değişikliğe çok fazla ihtiyaç duymazlar. Halbuki
bilgi toplumu, bilginin temel güç ve ana sermaye
olduğu, ancak amaç değil araç olduğu ve toplumsal
yaşamın her aşamasını aydınlatan, yönlendiren
başlıca güç olduğu bir hayat biçimi, bir düşünce
biçimidir. Bilgi toplumunun oluşabilmesi temelde
"bilgi insanı" ve "bilgi organizasyonlarını, bu ise
"öğrenen birey" ve "öğrenen organizasyonları"
gerektirir. Böylece bilgi toplumunun temel
karakteristiği de "öğrenen toplum" olarak
şekillenmektedir (Fındıkçı 1999: 200).
Bilgi toplumunda yükselen değerler sürekli öğrenme,
hızlı gelişme, birey olarak insanın ön plana
çıkması, bilgiye dayalı organizasyonlar, öğrenen
örgütler, nitelikli insan v.b. sayılabilir. Maddi
unsurların her şeyden önce geldiği sanayi
toplumlarında otomasyon ve standardizasyon insanın
beyin gücüne fazla ihtiyaç duymuyordu. Dolayısıyla
kendini sürekli yenilemesine ve değiştirmesine
gerek yoktu. Sadece belli bir beyin takımı
yönlendiriyor ve diğer insanlar monoton bir şekilde
hayata katılıyorlardı. Halbuki bilgi toplumunda
nitelikli, kendini sürekli yenileyebilen ve sürekli
yaratıcılık içinde olan insan ön plana çıkmaktadır.
Alvin Toffler in ifadesiyle "21. yüzyılın cahili,
okuma yazma bilmeyen değil; eskiden
öğrendiklerinden gerektiğinde vazgeçemeyen ve
yeniden öğrenemeyen
olacaktır." Öğrenmenin sürekliliğini sağlayabilmenin
yolları bu dönemde daha çok aranmaktadır. Artık
bilgi ezberleyen değil, bilgiye nasıl ulaşacağını
öğrenen insan değer kazanmaktadır. Bilginin gerçek
bir sermaye ve zenginlik yaratan başlıca kaynak
olduğunu gören ve kabul eden toplumlar ivedilikle
eğitim anlayışlarını ve sistemlerini de değiştirmek
zorunda kalmaktadırlar. Bilişim teknolojisi hem
okul, hem de diğer imkanlarla insanların ihtiyaç
duydukları eğitimi almalarında etkin olarak
kullanılmaktadır. Bilgisayar ve internet destekli
uzaktan interaktif eğitim çalışmaları hızlanarak
devam etmektedir. Yeni toplumun insan ihtiyacı bu
çerçevede aktif, yaratıcı ve kendini yenileyebilen
özelliklere sahip olmalıdır. Bilgi toplumunda daha
az sayıda, bilgili ve nitelikli, yüksek öğretim
görmüş "toplam kalite ilkesine göre yönetilen
işyerlerindeki bilgili işçilerin, üretimin her
kademesinde inisiyatif kullanmaları ve sadece
söyleneni yapan değil, aktif olarak üretime katılan"
insan profiline ihtiyaç duyulmaktadır (Gürüz ve
diğerleri, 1994, s.33).
|