Diplomaside Enerji Savaşları, Enerjide
Kılıçlar Çekildi
Orta Asya ve Ortadoğu Bölgesi'nin bir anlamda
kesişme noktası olan ve önemli bir geçit görevi
üstlenen Kafkaslar'da 21. yüzyıla adım atılmasıyla
birlikte enerji üzerinden mücadelenin yüzyılın kilit
kavramlarından ve stratejik savaşlarından biri
olacağı anlaşıldı. Bölge üzerinde hakimiyet kurmak
isteyen güçler enerji kaynaklarına ve bu
kaynakların iletimindeki hatlara sahip olabilmek
için diplomasi yarışına girmiş durumda. Bölgesel ve
küresel aktörler bölgedeki enerji kaynaklarından
kendi ihtiyaçları doğrultusunda yararlanmak ve
enerji ihtiyacı olan bölgelere kendi inisiyatifleri
doğrultusunda enerji aktarmak için yüzyılın başında
enerji merkezli yeni vizyonlarını ve diplomatik
açılımlarını ortaya koymakta ve uygulanabilirliğini
sınamakta. Bunun da ötesinde enerji odaklı
politikaların diplomasi merkezli açılımları iç ve
dış politikalarda bölge ülkelerindeki ve dünyadaki
hükümetlerin de kaderini belirleyecek nitelikte,
hatta bunun için bir çok ülkede turuncu, mor yada
hangi renk uygun görülmüşse o renkte devrim bile
yapılmakta.
Enerji üzerinden denge hesabı
Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan
bu mücadele önemli bir enerji koridoru olma rolü
üstlenmiş ülkemizi de yakından etkiliyor. Kimi
zaman enerji kaynakları açısından tehdit edilen
ülkemiz, kimi zamanda Avrasya coğrafyasına açılmakta
sorunlar yaşıyor. Bunun da ötesinde küresel tek güç
ve tek aktör görevini üstlenmiş olan ABD'nin Türk
Cumhuriyetlerine yönelik olarak gerçekleştirmek
istediği askeri ve siyasi projeler bölgenin
istikrarını yakından etkilerken, Türkiye'yi bu
noktada zor ama kilit bir ülke konumunda hareket
etmeye de zorlamakta. Türkiye ise enerji bağımlılığı
açısından (ki burada şunu ifade etmekte fayda
bulunmakta, Türkiye'nin kömür rezervleri ve
yenilenebilir, sürdür-ülebilir enerji kaynakları
açısından potansiyeli çok fazladır. Bu doğrul-tuda
yeni bir enerji projeksiyonu tanımlamasına ve
vizyonuna ihtiyaç duyulmaktadır) tarihsel hasımları
olarak tanımlayabileceğimiz Rusya ve İran arasında
bir enerji, özellikle de doğalgaz cenderesinde
kalmak istememektedir. Rusya ve İran arasında
cendere olmak istememesine rağmen Türkiye ABD ve
Çin, Hindistan gibi ülkeler de dikkate alın-dığında
bölgesinde kilit konumda bir ülke durumunda
olmasından dolayı dengeli ve çok yönlü enerji
politikasına ihtiyaç duymaktadır. Türkiye'ye gaz
satan İran'ın daha önce de yaptığı gibi doğalgazı
geçtiğimiz günlerde yeniden kesmesinin ardından
Kafkaslarda ve Ortadoğu'da enerji diplo-masisi bir
kez daha önem kazandı. Bölgenin tarihsel aktörleri
bir anlamda enerji üzerinden yeniden bir denge
hesabı içerisine girdi. Bu denge politikasının
gerekliliği ve ihtiyacı zaman zaman yaşanan ve
geçtiğimiz günlerde yine tekrar eden İran ile
doğalgaz sıkıntısı ile yeniden anlaşıldı.
Diplomatik mücadele süreci
Türkiye doğalgaz kaynaklarına bağımlılığı açısından
tartışılır bir projeksiyon ortaya koymuş olsada (ki
diğer enerji kaynaklarını değerlendirmemesinden
dolayı Türkiye içeride ve dışarıda kamuoyu
tarafından potansiyeli kullanamayan bir ülke olarak
bilinmekte) doğalgaz alternatif kaynaklarını zengin
tutunca kriz çok fazla büyümeden önlendi. Ancak
ilerisi için sorun hala devam ediyor. Burada
tartışılan konu ise doğal kaynaklan açısından zengin
olan Rusya'nın, Gürcistan'ın, Türkiye üzerinden
alternatif doğalgaz arayışlarının önünü kesmek. O
kadar ki burada İran'ın Türkiye'ye gazı kesmesinin
altında yatan neden olarak da bu gösterilmekte.
Ortaya konan senaryodan anlaşılacağı gibi önemli bir
enerji kaynağı olan ve bu nedenden dolayı da
21.yüzyılın önemli coğrafyası olarak ilan edilen
Avrasya coğrafyasında kıpırdanmalara neden olan
doğalgaz, şimdiden Türkiye-Rusya-İran gibi Ortadoğu
ve Kafkaslarda tarihsel süreç içerisinde hakimiyet
kurma savaşı veren güç aktörlerini harekete geçirmiş
durumda. Kafkasların ve onun uzantısı konumundaki
Ortadoğu'nun tarihsel
aktörleri yeni dönemde
enerji kaynakları ve bu kaynakların kullanıcı
ülkelere iletimi konusunda şimdiden diplomatik bir
savaşa başlamış durumdalar.
Ziyaretin ardından vana kapandı
Geçtiğimiz günler içerisinde Gürcistan Devlet
Başkanı Mihali Şaakaşvili'nin Türkiye ziyaretinin
ardından Gürcistan'ın Bakü-Tiflis-Ceyhan boru
hattının kardeşi olarak tanımlanan Şahdeniz
Projesi' nden gaz alacağı açıklanmıştı. Bu
açıklamadan sonra ise uluslararası enerji
uzmanlarına göre bölgede enerji dengeleri bir anda
yerinden oynadı. Daha önce doğalgaz fiyatı
nedeniyle Rusya ile sorun yaşayan ve Türkiye'den
alacağı alternatif gazı da hesaba katan Gürcistan
Rusya'dan doğalgaz alımını durduracağını açıkladı.
Bunun üzerine de en son olarak İran Türkiye'ye
sattığı gazın vanasını kapattı.
Kafkaslar önemli
İran'ın doğalgazı kapatmasının sıradan bir
açıklamasının olama-ya-cağını dile getiren TUSAM
(Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi)
Başkan Vekili Ali Külebi, İran'ın Türkiye'ye
doğalgaz akışını kesmesinin ardından bölgeye dönük
enerji ve diplomasi tartışmalarının yeniden gündeme
geldiğini belirterek, Türkiye'ye karşı enerji
kozunun kullanılmasının ardında yatan en önemli
nedenin Türkiye'nin Kafkaslar-daki etkinliğini
arttıracak yönde adımlar olduğunu kaydetti. İran'ın
doğal gazı kesmesinin ardından gerek Türk kamu
oyunda gerekse uluslararası kamuoyunda bir çok
yorum yapıldığını ancak Kafkaslardaki gelişmelerin
şu ana kadar çok da fazla dikkate alınmadığını
belirten Külebi sözlerini şöyle sürdürdü : "Burada
bir çok senaryo ya da ihtimal üzerinde durulmasına
karşılık Kafkas politikalarına ilişkin olarak şu ana
kadar net bir analiz yapılmış değil. Türkiye
Kafkasya bölgesine dönük olarak ne zaman bir
atılımda ya da açılımda bulunsa başımıza hep bu tür
olaylar gelmekte. Türkiye Şahdeniz Projesi'nden
gelecek gazı teknik neden-lerden dolayı
alamadığından dolayı bu yataklardaki doğalgazı
Gürcistan ve Azerbaycan'a bıraktı. Bu Türkiye'nin
bölgeye dönük olarak gerçekleştirdiği önemli
hamlelerden biriydi aynı zamanda. Ancak elbette ki
Türkiye'nin bu önemli adımı bölgenin diğer aktörleri
Rusya ve İran tarafından hoş karşılanmadı. Bu
nedenle de Türkiye üzerinde bir baskı unsuru
oluşturmak amacıyla bu tür bir baskı unsuru
oluşturmak istiyorlar. Bu nedenle Türkiye'ye karşı
böyle bir hamle gerçekleştirilmiş durumda. Bizim
kamuoyunda ise şu ana kadar bunun üzerinde hiç
durulmadı."
Ortadoğu'da
da devre dışı bırakmak istiyorlar
Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerde özellikle
Irak'ta yaşanan gelişmeler dikkate alındığında
bölgeye yönelik olarak daha başka he-sap-ların da
dikkate alınması gerektiğini belirten Külebi,
enerjiye dönük olarak atılan adımların altında bir
çok diplomatik parametrenin buluna-bileceğini de
kaydetmekte. Türkiye'nin bölgede gerçekleştirilmek
iste-nen kutuplaşmalarda devre dışı bırakılarak
etkisizleştiril-mek istendiğine dikkat çeken Külebi,
bu konuda İran'ın yine elindeki enerji kozunu
Türkiye'ye kullanabileceğinin altını çizerek şunları
kaydetti : "Elbette ki İran'ın Türkiye ile olan
ilişkilerinde başka stratejik açılımlarda söz
konusu. Örneği Irak'ta Şiileri Türkiye'ye karşı bir
tavır içerisine sokmak istiyorlar. Öte yandan
geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'da gerçekleş-tirilen
Sünni toplantıya Türkiye'nin çağrılmaması bölge
politikaları açısından önemli bir mesaj olarak
görülebilir. Bir de İran'ın olası ABD operasyonuna
karşı İncirlik'te hazırlık yapıldığına karşı bir
görüşü bulunmakta. Bu da İran'ın doğalgazı kesmesi
açısından bir neden olarak görülebilir. İran son
dönemde özellikle elindeki doğalgazı dış politika
malzemesi olarak kullanıyor. Bunu hem bölgede hem de
küresel anlamda iyi yapmakta."
Rusya aba
altından sopa gösterir
Türkiye, İran ve Rusya'nın bölgenin tarihi güçleri
olduğuna da değinen Külebi, şu ana kadar özellikle
Karadeniz'e ilişkin olarak Türkiye - ile Rusya'nın
bir çıkar çatışması içerisine girmemiş olmasının
önemine dikkat çekerek, Türkiye ile Rusya'nın
Karadeniz'de çıkar çatışmasına girdiğinde Rusya'nın
da aba altından sopayı göstermekte gecik-meye-ceğine
dikkat çekmekte: " Burada konuya bir de tarihsel
süreç içerisin-den bakmak gerekiyor. Bölgenin
tarihsel güçleri arasında en önemlileri Türkiye,
Rusya ve İran. Dolayısıyla kimse birinin öne
geçmesini istem-emekte. Bu nedenle de Türkiye'nin
Kafkasya'da önem kazanmasının ardından, Türkiye'ye
karşı doğal kozunu kullanmak isteyeceklerdir. Öte
yandan şu ana kadar Rusya, aba altından sopayı tam
olarak göstermiş değil. Çünkü şu günlerde Türkiye
ile Rusya'nın
özellikle Karadeniz
politikaları örtüşmekte. Eğer Karadeniz'e yönelik
politikalarda bir sapma gerçekleşirse o zaman
Rusya'da Türkiye'ye aba altından sopa gösterecektir.
Eğer ki Türkiye Karadeniz'de ABD çizgisinde bir
politik tutum içerisine girerse, bunun karşılığını
gecikmeden Rusya'dan alacaktır. İran'dan alınan
karşılık da bu şekilde okunmalıdır. Türkiye'nin
Ortadoğu'ya yönelik politikalarında hafif bir ABD
yanlısı sezinlen-mesinin sonucu olarak Türkiye'ye
karşı enerji kozu kullanılmıştır. Bunun yanında
Türkiye'nin Kafkaslardaki hamlesini ortadan
kaldırabilmek için hem İran, hem de Rusya Türkiye'ye
enerji kozunu kullanarak baskı yapmak isteyecektir."
İran'daki Türkler
Külebi, son olarak da İran'daki Türklerin varlığının
ve İran'daki etkinliklerinin, Türk-İran
ilişkilerinde önemli bir etken olduğunu şöyle
anlattı : "Bir de şunun altını çizmek gerekiyor
Türkiye'nin doğalgaz konusunda Gürcistan'ı
rahatlatması ne kadar Rusya'yı rahatsız ettiyse,
yine Türkiye'nin Azerbaycan ile yakınlaşması da
İran'ı o kadar rahatsız etmektedir. Bu nedenle son
yaşanan doğal krizini altında bu sebeplerde
aranabilir. Bunlar akıl dışı değil, diplomatik
gerçekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca
Türkiye'nin ihmal ettiği ama İran'da yaşayan 35
milyon Türk'ü de unutmamak gerekiyor. Türkiye bu
konuda pasif davransada oradaki Türkler aktif bir
politika izlemekte. Bu da geride kalmış olsada
İran'ın Türkiye üzerinde diplomatik bir baskı kurmak
istemesi açısından gözlemlenebilir bir neden olarak
karşımıza çıkmakta."
Rusya, Şahdeniz Projesi 'nden rahatsız oldu
Rusya'nın, son dönemde özellikle doğalgazı önemli
bir diplomatik araç olarak kullandığını belirten
TÜRKSAM (Türkiye Uluslararası İlişkiler ve
Stratejik Analizler Merkezi) Başkanı Sinan Oğan,
bölgede Rusya ile İran'ın yakınlaşmasının şu aşamada
zayıf bir ihtimal olduğunu belirterek, Rusya'nın
bölgede kendi enerji proje ve politikalarına
alternatif olmasını istemediğinide vurgulamakta. Bu
nedenlede Türkiye'nin Şahdeniz yataklarından
getirdiği gazı Gürcistan'a verecek olmasının bu
aşamada fiyat politikasınında daha uygun olmasının,
Rusya'nın bölgeye dönük politikalarımda olumsuz
etkilediğini söylemekte Oğan.
Doğalgaz diplomatik malzeme
Rusya'nın olduğu gibi, İran'ın da son dönemde
doğalgazı diplomatik malzeme olarak kullanmasının
bölge ve küresel dengeler açısından önemli sonuçlar
doğurduğunu belirten Oğan, bu iki ülke arasında
doğal gazdan kaynaklanan sürtüşmeler olabileceği
gibi belli noktalarda ortak hareketlerinde
olabileceğini belirtti. Burada dikkat edilmesi
gereken ana unsurun doğalgaz olduğuna değinen Oğan,
doğalgazın son dönemde diplomatik bir malzeme olarak
kullanılmasının uluslararası ilişkilerde
belirleyici olmaya başladığını anlattı. Gerek ikili
ilişkilerde, gerekse küresel konjonktürel
gelişmelerde 21.yüzyılın önemli belirleyicilerinden
bir tanesinin enerji kaynakları olduğuna değinen
Oğan, İran'ın da bunu kullandığını ve Rusya ile
zaman çıkar çatışması içerisine girdiklerini ifade
etti. Oğan, her şeyin ötesinde bu iki ülkenin
bölgesel rakip olduklarına da dikkat çekti ve bu
durumun ise Türkiye'yi yakından etkilediğini,
Türkiye'nin bölgesindeki bu gelişmeyi görmeden
hareket edemeyeceğini vurguladı.
İran
ve Rusya rekabetine dikkat
İran'ın son dönemde çıkışlarının son derece bilinçli
olduğunu ve tarihsel süreç içerisinde gözlenen Acem
politikalarının biz uzantısı olması açısından önem
taşıdığını belirten Oğan'a göre İran özellikle
tansiyon ölçerken bu politikasını son derece iyi
uygulamakta. Ancak yine de Rusya ve İran
yakınlaşmasının şu aşmada mümkün olmadığını ifade
eden Oğan, Rusya ve İran arasındaki rekabetin bunun
önündeki en büyük engel durumunda olduğunu anlattı.
Oğan, "Rusya İran yakınlaşmasını şu noktada zayıf
bir ihtimal olarak değerlendiriyorum, bunun nedeni
de ikisi de bölgede birbirine rakip ülke
konumundalar. Ancak son dönemde Rusya gibi İran'da
bir konuyu keşfetti. Rusya'nın son dönem dış
politikası incelendiğinde ve yakından
gözlemlendiğinde doğalgazı bir dış politika
enstrümanı olarak kullanmakta ve kendisi açısından
bu konuda da son derece başarılı olmakta.
Doğalgazın ikame edilmesi ve dağıtımı yatırım
istediğinden bu konuda yetersiz olunan noktalarda
Rusya tekeli eline geçirmiş durumda ve bunu da çok
iyi kullanmakta. Bu nedenle Rusya doğalgazı ülkeler
üzerinde ve özellikle de arka bahçesi olarak
tanımlanan ülkeler üzerinde önemli baskı unsuru
olarak kullanmakta."
İran İnandırıcı değil
İran'ın Acem politikasını çok iyi uyguladığını ve
son dönemde tansiyonu çok iyi ölçtüğüne vurgu yapan
Oğan, İran'ın yine son dönemde elindeki enerji
kaynaklarının çok iyi bir diplomatik koz
olabileceğinin farkına vardığını da belirtmekte.
Ogan,bu nedenle İran'ın son dönemde ve daha önce
zaman zaman olduğu gibi Türkiye'ye gaz akışını
kesmesinin altında kendi iç talebindeki durumdan çok
diplomatik bilincin bu yöne kaymasının altını çizdi
ve sözlerini şöyle sürdürdü : "İran tarihsel süreç
içerisinde çok iyi bilinen Acem politikasını iyi
uygulamakta. Yani batıya karşı önemli bir denge
politikası güdüyor. Tansiyonu istediği zaman
arttırıyor, istediği zaman düşürüyor. Bunda da
bugüne kadar bakıldığında başarılı olduğu
gözükmekte. Yani İran bu anlamda tansiyonu çok iyi
ayarlıyor. Bunun da ötesinde son dönemde doğalgaz
kozunu da fark etti, bunu da bir dış politika aracı
olarak kullanıyor ve bunu bir baskı unsuru olarak
diplomaside de öne sürüyor. Rusya'nın ya da başka
bir ülkenin kendisine telkin bulunmanın ötesinde
İran bunu son dönemde kendi iradesiyle kullanmaya
başladı. Yine de son dönemde Türkiye'ye doğalgaz
satışında vana kapatmasının gerekçeleri pek
inandırıcı değil. Örneğin tesislerimizi su bastı
diyor, bu pek inandırıcı değil, öte yandan iç talep
yetersizliğini de doğalgaz vanasının kapatılmasında
bir gerekçe olarak ortaya koydular ki, temelde
incelendiğinde bu sav da pek inandırıcı gelmiyor.
Özellikle iç pazara sunulan gazın yetersizliği
noktasında inandırıcı olmamasının nedeni İran'ın
Türkmenistan'dan aldığı gazı Türkiye'ye satıyor
olması."
Türkiye fırsat kaçırdı
İran'ın, Türkmenistan'dan aldığı gazı Türkiye'ye
sattığını belirten Oğan, Türkiye'nin 1997 tarihinde
Türkmenistan'a yönelik olarak önemli bir fırsatı
kaçırdığımda söyledi. Oğan'a göre o zamanki fırsat
kaçırılmamış olsaydı, Türkiye şu anda hem doğalgaz
sıkıntısı çekmeyecek, hem de bölgesel enerji
koridoru işlevini stratejik olarak kendi istediği
doğrultuda yönlendirebilecekti. Oğan şunları
kaydetti : "Türkiye 1997 yılında önemli bir fırsatı
kaçırmış oldu. Eğer o dönem Türkmenistan ile
doğalgaz konusunda bir anlaşma yapılmış olsaydı,
Türkiye hem enerjiyi daha ucuza alacak, hem doğalgaz
açısından sıkıntıya düşmeyecek, hem de enerji
kaynakları açısından stratejik
konumunu daha da arttırmış
olabilecekti. Bir anlamda o dönem yapılmış olan
hata önemli bir fırsatın kaçması anlamına da
gelmektedir."
Transhazar
yerine Mavi Akım
Rusya'nın Şahdeniz yataklarından gelen gazı,
Türkiye'nin Gürcistan'a vermek istemesinin ardından
aba altından sopa göstereceğine dikkat çeken Oğan,
Türkiye'nin kaçırdığı fırsat olarak değerlendirdiği
Türkmen gazı projesindede benzer gelişmelerin
yaşandığına dikkat çekti. O zamanki konjonktürel
şartlar içerisinde Türkiye'nin ucuz gaz almasını
istemeyen Rusya'nın, aba altından sopayı göstererek
ve Türkmenistan'ın durumundan yararlanarak bölgesele
gelişmeleri kendi lehine çevirmeyi başardığını dile
getiren Oğan şöyle devam etti: "Rusya
Türkmenistan'dan alacağımız gaz üzerinde de daha
önce aynı diplomatik tutumu sergilemiş ve
Transhazar projesi yerine Mavi Akım Projesini hayata
geçirmişti. Rusya bölgede kendisinden başka güç
olmasını istemediğinden bu türü diplomatik açılımlar
sık sık gündeme gelmekte. Türkiye bu tür
açılımlarda kendi politikalarını ortaya koyarsa
sonuç kendi lehine ve olumlu olacaktır."
Rusya
Alternatiflere Dayanamıyor
Rusya'nın enerji politikaları konusunda kendisi
dışında bir alternatifi bölgede istememesinin kendi
diplomatik vizyonu açısından şu aşamada
anlaşılabilir olduğuna dikkat çeken Oğan, Şahdeniz
Proje-si'nin de Rusya'yı rahatsız ettiğini belirtti.
Oğan, "Rusya kendisi dışında bölgede alternatif bir
enerji politikasının varlığına ve alternatif enerji
yollarının hayata geçmesinden rahatsız olacaktır ki
bu da Rusya'nın enerji merkezli dış politikaları
incelendiğinde normal karşılanması gereken bir
durumdur.bu noktadan hareket ettiğiniz de elbette ki
Şahdeniz Projesi Rusya'yı oldukça rahatsız etmiş
diyebiliriz. Ayrıca bu proje kapsamında Türkiye'nin
Gürcistan'a daha ucuz gaz satacak olması bu ülkeyi
rahatsız etti. Bu nedenle, bir takım diplomatik
baskı araçlarının kullanılmasını iddia etmek,
dışarıda bırakılmaması gereken bir senaryo olarakta
değerlendirilmesi gerekir. Rusya Şahdeniz
projesinden Gürcistan'ın gaz alması rahatsız. Bu
nedenlede Türkiye'yi üstü kapalı da olsa tehdit
edecektir. Bunun geçmişte bir örneği
Türkmenistan'dan alınacak Trans Hazar projesiyle
Türkiye'ye gelecek
gazın Türkmenistan'ın o
dönemdeki sosyal ve ekonomik durumundan da
yaralanılarak bu hattın yerine Mavi Akım'ın
imzalatılmış olmasıdır. Bu kapsamda elbette ki
Türkiye'ye de üstü kapalı olsa da bir takım
yaptırımlar uygulanmak istenecektir. Bunun yanında
Gazprom şirketi var ki bu da Kremlin politikaları ve
projek-siyonları dışında hareket etmez."
Uluslararası güçler Bölgede etkin olmak istiyor
Türkmenistan Devlet başkanı Sapar murat
Türkmenbaşı'nm ölümünün ardındanü, suikast
ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini dile
getiren Oğan, Türkmenistan başta olmak üzere,
bölgedeki ülkelerin politikalarına uluslararası
güçlerin müdahale etmek istediklerini de kaydetti.
Rusya'nın etrafında bulunan ülkelerde ard arda
devrimler olmasının bunun bir göstergesi olarak
kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Oğan,
uluslararası güçlerin gerek enerji ihtiyaçlarını
karşılamak, gerekse enerji yollarına sahip olmak
için bölgedeki gelişmelere direkt olarak müdahale
etmek isteyeceklerinin de üstünde durmakta.
Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat
Türkmenbaşı'nm ölümünün zamanlamasına özellikle
dikkat çeken Oğan, Türkmenbaşı'nm İran'a ABD
müdahalesi'nin gündemde olduğu bir dönemde
olmasının dikkat çekici olduğunu da vurgulamıştı.
İran'a bir müdahalenin arefesinde Türkmenistan'ın
tarafsızlığını ilan etmesiyle Türkmenbaşınm ölüm
zamanı ve biçimi arasında ilginç bir bağlantı
olduğuna dikkat çeken Oğan, bundan sonra da bölgede
uluslararası güçlerin kendi politikalarını uygulamak
için zemin arayacaklarına da dikkat çekti. Bu
aşamada Türkmenistan'ın tarafsızlığını ilan
etmesinin uluslararası güçleri rahatsız ettiğini
belirten Oğan, bölgede yaşanan enerji politikaları
ile bölge ülkelerinin kendi iç politikalarında
yaşadıkları gelişmelerin de zaman zaman da olsa iç
içe geçtiğini söyledi.Oğan, "Bu noktada kendi
politikalarına dönen Türkmenistan'ı yeniden bölgede
aktör haline getirmek isteyen güçler devreye girmiş
olabilir. Bunu önümüzdeki süreç gösterecek. Burada
gerçekleşen durumun turuncu devrim gibi bir
operasyon olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak
uluslararası güçlerin Türkmenbaşı'nm tutumundan
rahatsızlık duydukları zaten bilini-yordu"
"Rusya arka bahçesini enerji diplomasisi ile düzene
soktu"
Rusya'nın bölgeye dönük kısa ve orta vadeli siyasi
ve ekonomik projelerini bir anlamda ters yüz eden
açıklama Gürcistan'dan geldi. Gürcistan Devlet
Başkanı Şaakaşvilİ'nin Türkiye ziyaretinin ardından
Başbakan , Zurab No hay deli, hükümet toplantısında
yaptığı açıklamada, Bakü'de Azeri yetkililerle
doğalgaz alımı konusunda son derece olumlu ve
yararlı geçen görüşmeler gerçekleştirdiğini
kaydetti. Şahdeniz projesinden, bazı teknik
ayrıntıların çözüm bulmasından sonra yakın dönemde
uygun ücretle doğalgaz alımına başlayacaklarını
ifade eden Nohaydeli, dolayısıyla kış döneminde
artan enerji ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılamış
olacaklarını söyledi. Gürcistan'ın, 2007'de Şahdeniz
projesinden, 800 milyon metre küp Türkiye'nin
payından olmak üzere toplam 1,5 milyar metre küp
doğalgaz almayı planladığı da bildirilmişti.
Gürcistan, 2006'da enerji ihtiyacını
karşılayabilmek için 2,8 milyar metre küp doğalgaz
kullandı. Rusya, Gürcistan'a daha önce bin metre
küpünü 110 dolara sattığı doğalgazın fiyatını 235
dolara çıkardığını açıklamıştı. Bu nokta da ASAM
(Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi) Genel
Koordinatörü Necdet Pamir'in yaptığı açıklamalar
dikkat çekmekte. Pamir Rusya'nın periferisindeki
yani arka bahçesindeki ülkeler olarak tanımladığı
ülkeleri bir anlamda terbiye ederken enerji ve buna
bağlı fiyat politikalarının etkin olduğunu
belirtmekte.
Enerji fiyatları
ile bağımlı yapıyor
Rusya'nın uyguladığı enerji politikaları ve fiyat
belirlemeleriyle bu ülkeler üzerinde enerji
maliyetleri açısından bağımlı bir kontrol
mekanizması oluşturduğuna dikkat çeken Pamir,
Rusya'nın bölgedeki çıkarlarının gözetmesi
açısından kendine göre başarılı bir politika
izlediğini de vurguladı. Pamir, "Rusya özellikle
enerji fiyatları üzerinden kendisi açısından oldukça
dengeli bir politika da izlemekte. Enerji
fiyatlarını göreceli olarak düşük tuttuktan sonra
fiyatları arttırıp, bu fiyatlar üzerinden ülkelerle
pazarlık yaparak bu ülkeleri kendisine olan
bağımlılığını da artırıyor. Bunda da diğer
politikalarında olduğu gibi başarılı oluyor." dedi.
Ermenistan üzerinden İran bloke
Rusya'nın arka bahçesindeki ülkeler olarak
tanımlanabilecek ül-keler-de başarılı bir enerji
diplomasisi yürüttüğünü savunan Pamir'e göre Rusya,
Gürcistan üzerindeki baskının benzerini Ermenistan
üzerinde de kuruyor. Ancak burada sadece
Ermenistan'ı değil aynı zamanda İran'ı da kendisine
bir anlamda bağımlı hale getiriyor. Pamir bu
düşüncesini şöyle açıkladı : " Rusya'nın Gürcistan
üzerindeki bu tür baskısının yanında Ermenistan
üzerinde de bu tür baskılarının olduğunu
görmekteyiz. Genel olarak bakıldığında doğalgaz ve
elektrik azısından Ermenistan'ı kendisine bağlayan
Rusya, bu yolla aynı zamanda İran'ı da bloke etmiş
oluyor. İran'ın bu ülke üzerinden dışa açılması ve
ticaretini kontrol altına alan Rusya hem Ermenistan,
hem de İran üzerinde önemli bir baskı unsuru olarak
da karşımıza çıkmakta. Tüm bunlar değerlendirildiği
zaman enerji politikaları açısından kendine göre
Rusya başarılı bir çizgi de."
Putin ile doruğa çıktı
Putin'in devlet Başkanı olmasının ardından Rusya'nın
enerji odaklı diplomatik açılımlarının da doruk
noktasına ulaştığını belirten Pamir şunları kaydetti
: " Rusya'nın dış politikası kendisi açısından
bakıldığından son derece başarılı. Rusya'nın enerji
odaklı dış politikası başarılı olmakla birlikte
Putin'in devlet başkanı olmasından sonra doruğa da
çıktı diyebiliriz. Rusya kendi arka bahçesi olarak
tanımlandığı ülkelerde de bu politikalarla
etkinliğini son dönemde arttırmış durumda. Örneğin
Moldova'nın gaz dağıtım sistemini kontrol ediyor.
Öte yandan Soros tipi devrimlerin yaşandığı
ülkelerde de Rusya'nın enerji politikalarını
kullanarak bu devrimlerin etkilerini ortadan
kaldırmaya başladığını görmekteyiz. Bunun da en
güzle örneği Ukrayna Devlet Başkanı Yuvşenko'nun son
yaptığı açıklamada "Rusya ile an-laşa-mayacağımız
bir konu olamaz" sözleridir. Bu da göstermektedir ki
Rusya uyguladığı enerji politikalarıyla dış
politikada başarılı bir çizgi izlemektedir. Rusya,
bir anlamda bu tür politikalarıyla periferisindeki
ülkelere de ders vermektedir."
Her türlü senaryoya açık
Bölgedeki durum dikkate alındığında ve zengin enerji
kaynakları göz önünde bulundurulduğunda mevcut
konjonktür içerisinde her
türlü senaryonun bölgeye
uyarlanabileceğine de dikkat çeken Pamir, stratejik
değerlendirmelerde bütün senaryoların dikkate
alınması gerektiğini de açıklayarak şunları söyledi
: "Bölgenin stratejik önemi ve bölgede yaşanan son
gelişmelerde dikkate alındığında enerji
kaynaklarının varlığı ve enerji yollarının
kullanımı elbette ki burada büyük bir önem
kazanıyor. Dolayısıyla küresel ve bölgesel
politikalar içerisinde ülkelerin ilişkileri her
türlü senaryoya açık durumda. Yani her türlü
stratejik açılım ve ilişkiyi değerlendirebilir,
senaryoları göz önünde bulundurabiliriz. Ortaya
atılan senaryoların hepsi genel bir perspektif
içerisinde değerlendirilmelidir."
Rusya İran
Yakınlaşması Olası
Bölgenin her türlü senaryoya açık gelişmeler
içerisinde olmasından dolayı Rusya ile İran
arasında da yakınlaşmanın olabileceğine değinen
Pamir, "Bu açıdan bakıldığında Rusya ile İran'ın
ortak hareket etmelerinin söz konusu olabileceğini
de göz önünde bulundurmak gerekecektir. Her ne kadar
bu ülkeler bir birleriyle rekabet içerisinde olsalar
da ABD karşıtlığı söz konusu olduğunda ortak hareket
edebilmektedirler. Öte yandan bölgede hesapları
olan Çin'de burada bir etken olarak karşımıza
çıkmaktadır. Hele ki Ortadoğu'da ki son süreçte
dikkate alındığında buradaki enerji odaklı
gelişmeler daha da önem kazanmakta" şeklinde
konuşmakta" dedi.
Rusya'ya
bağımlılık doğru değil
Türkiye'nin doğalgaz projeksiyonlarının
incelendiğinde ortaya çıkan durumda Rusya'ya
bağımlı olmasının doğru olmadığını da kaydeden
Pamir, bunun ileride beklenmedik sonuçlara yol
açmaması için gerekli önlemlerin alınması
gerektiğini de belirterek şunları söyledi: "Bundan
başka Türkiye'nin doğalgaz açısından Rusya'ya bu
kadar bağımlı olması da doğru değil. Şu anda kabul
etsek de etmesek de doğalgaz projeksiyonumuzun
önemli bir kısmı Rusya'ya kaymış durumda. %60 gibi
bir oranda doğalgaz açısından Rusya'ya bağımlıyız.
Bu bana göre tehlikeli bir durum."
Rusya AB'nin
enerji politikalarını alt üst etti
Rusya'nın enerji politikaların sadece Kafkaslarla
sınırlı kalmadığına, bunu da aşarak AB'nin kendi
içerisinde enerji tartışmaları yarattığına dikkat
çeken Pamir, Rusya'nın enerji açısından AB ülkeleri
üzerinde etkinliğini arttırmak istediğini kaydetti:
Pamir, "Rusya'nın enerji politikaları dikkate
alındığında altı çizilmesi gereken bir konu daha var
o da, AB'nin politikalarını bile alt üst edebilecek
bir yaklaşım içerisine girmiş olması. En son
Almanya ile yaptıkları doğalgaz boru hattı
anlaşmasında bu açıkça ortaya çıktı. AB gibi
doğalgaz ihtiyacını çeşit-lendirme çabası içerisinde
olan ve görece diğer ülkelere oranla daha iyi
durumda olan bölgelerde bile Rusya'nın doğalgaz
kozunu iyi kullana-bildiğini görmekteyiz. İşte tüm
bu gelişmeler dikkate alındığında enerji azısından
gelişmeler daha da önem kazanmakta. Enerji
kaynaklarına özellikle de doğalgaz kaynaklarına
sahip ülkeler arasındaki her türlü ilişki senaryosu
bu noktada değerlendirilmesi gerekmekte. Bu
değerlendirme yapılırken geniş bir perspektif ortaya
konması gerekiyor." dedi.
İran'daki yönetim zaafı
Türkiye'ye İran'dan gelen doğalgazın İran tarafından
kesilmesinin diplomatik bir hamle olması
olasılığının yüksek olduğunu, ancak İran içinden
kaynaklanan yönetim zaaflarının olduğunu da belirten
Pamir, İran'daki enerji yönetiminin şu an da sert
eleştirilerin hedefi olduğunun da altını çizdi.
Pamir, " İran, şu anda dünyadaki doğalgaz
rezervlerinin %15'ini elinde bulunduruyor. Ancak
onlarda da özellikle enerji konusunda bir yönetim
zaafı olduğunu biliyoruz. Enerji politikalarının
belirlenmesinde ve enerji yönetiminin uygulanmasında
kendi kamu-oylarında önemli eleştiri sesleri
yükseliyor. Enerji yöneticilerinin ehliyetli
kişiler olmadığı yönünde eleştiriler gelmekte.
Bunları yakından takip ediyoruz. Bu açıdan
bakıldığında İran'daki enerji yönetiminin de
zaaflarının olduğunu dikkate almalıyız. Bu noktada
Türkiye ile doğalgaz sorunu yaşanmasında bunun
önemli bir etken olduğunu da düşünmekteyim. Yani
İran'ın enerji odaklı politikaları diplomasiye
uygulamasında olsun, kendi içerisinde
değerlendirmesinde olsun önemli yönetim hatalarının
olduğu açık. Öte yandan İran, şuanda ürettiği gazı
kendi içinde tüketmekte. Yani iç tüketimi
karşılamakta. Ancak Türkiye'ye sattığı gaz,
Türkmenistan'dan aldığı gaz. Ürettikleri 85 milyon
metreküp gaz kendi içinde tüketiyorlar. Türkiye İran
arasındaki gaz alış verişindeki sorun İran'daki
enerji yönetim hatalarından kaynaklanmakta."
şeklinde konuştu.
Bütün senaryolar değerlendirilmeli
İran'ın uluslararası ilişkiler dikkate alındığında
Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu belirten Pamir son
olarak şunları kaydetti:
"Olası ABD operasyonuna karşı ve doğalgazını Avrupa
pazarına çıkarabilme noktasında. Bu nedenle İran'ın
Türkiye'yi karşısına alması şu noktada biraz
ihtimal ötesi görünmekte. Dolayısıyla İran'ın
Türkiye'yi karşısına almayı şu dönemde düşünemeyiz.
Ülkemizin ise tüm senaryoları tek tek değerlendirip
geniş bir vizyonla politika oluşturması gerekiyor.
Bütün senaryolara açık bir ortamda bölge dengeleri
çok iyi gözetip Türkiye'nin kendi çıkarları
doğrultusunda enerjiyi de dikkate alan bir dış
politika ortaya koyması gerekmekte."
|