Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Enflasyonun Döviz Kuru Üzerine Etkisi 

Türkiye ekonomisi çok uzun süredir yüksek enflasyonla mücadele etmiştir. Kronik hale gelen enflasyon ile birlikte ekonominin bu 1970’lerden itibaren de yüksek açıklar vermiş ve açıklarını finansmanında da zorluk yaşamıştır. Bu dönemde faizler yukarı gitmiştir. Bu süreç bir kısır döngü halinde 1990’lı yıllara kadar gelmiştir. 22 Aralık 1999 yılında IMF ile yürürlüğe giren stand-by anlaşması bir enflasyon ve yapısal sorunlar konusunda bir dönüm noktası oluşturmuştur. Kısaca bu anlaşmanın hedefi döviz girişine bağlı olarak likiditeye dayandırılmış kur çıpası ile birlikte özellikle enflasyondaki artışı durdurmaktır. 1999 yılı stand-by anlaşması amaçlarına ulaşamamıştır. Talepteki canlılık durdurulamamış buna paralel olarak enflasyon oranındaki istenen azalma sağlanamamıştır. Aynı dönemde cari işlemler açığı o dönemki en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Aynı dönemde petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki hareketler de meydana gelmiş olan cari işlemler açığını daha da yüksek seviyelere taşımıştır. Bu olumsuz gelişmelere rağmen yabancı girişlerinin devam etmesi sorunların kriz haline gelmesini bir süre ertelemiştir. Fakat yapısal sorunların çözülememesi bu konuda radikal önlemler alınamaması ve dış piyasalardaki dalgalanmalarla birlikte yabancı sermaye girişlerinde azalmalar meydana gelmiştir. Uygulanan kur çıpasına dayalı sistem yabancı sermaye çıkışlarıyla birlikte likidite sıkıntısına dönüşmüştür. Bu nedenle programın sürdürülmesinin imkansız hale gelmesi ile birlikte döviz kuru çıpasına dayalı uygulanan istikrar programı kurun 2001 yılı Şubat ayında dalgalanmaya bırakılmasıyla sona ermiştir. 

2001 yılında uygulanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının temel hedefi sabit döviz kuru sisteminin terk edilmesi nedeniyle ortaya çıkan güven bunalımı ve istikrarsızlığı süratle ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle ilk hedefi yine enflasyonu düşürmek olan yeni program ile birlikte kur dalgalanmaya bırakılmıştır. Bu sayede kısa bir süre sonunda enflasyon bir düşüş eğilimine girmiştir. 

Döviz kuru, Türkiye ekonomisinde kredibilitesi yüksek bir nominal çıpadır. Dolayısıyla kurun istikrara kavuşması, piyasaları yönlendirmek ve enflasyonu düşürmek açısından önemlidir

Gelişmekte olan ekonomilerde dalgalı kur rejimi altında fiyat istikrarını sağlamak ve korumak kolay bir iş değildir. Gelişmiş ekonomilere bakarak kur değişmeleri ile enflasyon arasında önemli bir ilişki yoktur demek çok mümkün değildir. Örneğin, Amerikan doları son üç yıl içinde yüzde 50’ye yakın değer kaybetmiştir. Ama toplam enflasyon Amerika’da yüzde 10’dan fazla değildir.

Amerika için doğru olan gelişmekte olan ekonomiler için doğrudur anlamına gelmiyor. Her şeyden önce, döviz kurları gelişmekte olan ülkelerde fiyatlama açısından bir çıpa görevi görüyor. Dolayısıyla beklentiler açısından döviz kurlarının artması, dış ticaretle ilgisi olsun olmasın, diğer fiyatların da artması gerektiği anlamına geliyor. Gelişmekte olan ülkelerde üretim genelde ithalata bağlıdır. Döviz kurlarının değişmesi yalnızca ithal edilen tüketim mallarının fiyatlarını etkilememekte, üretimin maliyetini de doğrudan etkilemektedir.

Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda ya fiyat istikrarı yoktur ya da fiyat istikrarı altında yaşanmış süre göreli olarak çok kısadır. Bu ülkeler de, döviz kurları faizlerle birlikte gelişmekte olan ülkelere giden yabancı mali sermayenin en önemli parametrelerinden biridir.

Türkiye gibi dolarizasyonun çok yüksek olduğu ülkelerde, döviz kurundaki artışa enflasyon arasında çok yakın bir ilişki vardır. Her enflasyon denkleminde mutlaka cari dönemi ya da birkaç aylık gecikmeli dönemi de olsa mutlaka döviz kurunun artış oranı yazılır. 

Dolayısıyla döviz kurları enflasyonu belirleyen önemli faktörlerden biridir. Dalgalı kur sisteminde döviz arzı fazlaysa kur düşer, talep fazlaysa kur yükselir. Enflasyonla mücadele programının dayanırlıklarından bir tanesi dalgalı kur rejimidir. 

Döviz kuru ile enflasyon ilişkisinde Türk Lirası’nın büyük devalüasyona girdiği 2001 yılının sonunda 1.46 olan dolar kuru hızla yükselmiş ve 2002 senesinin ortalarına doğru 1.6397’ye kadar çıkmıştır. Fakat dolar ve döviz kurundaki artış enflasyonun altında kaldığı için, Türk Lirası dolar, euro ve diğer dövizler karşısında değerlenmiştir. 2003’te 1.3933, 2004’te 1.3363, 2005’te 1.3418 YTL olan dolar kuru 2006 yılı sonunda 1.40 ve sıcak para girişlerinin hızlandığı 2007 yılında ise 1.29’lara gerilemiştir. Ancak 2008 yılında yaşanan küresel krizin etkisiyle dolar 1.53’lere enflasyon da yıllık bazda yüzde 10.06’lara çıkmıştır. Döviz kuru hareketlerinin enflasyonla yakından ilişkisi vardır diyebiliriz. Çünkü fiyat istikrarından hareketle, döviz kurlarının da ani dalgalanmalar ve düzensiz değişimler göstermemesi, döviz kuru istikrarsızlığından kaynaklanacak belirsizlikleri engelleyerek, ekonomik istikrarı sağlayacaktır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005