Enron Hikâyesi ve Enron Şirketi Belgeseli
"Haustan Natural Gas" ile "Internorth" adlı iki küçük doğalgaz
dağıtım şirketinin birleşmesiyle 1985 yılında
kurulan Enron, bir yandan enerji sektöründeki
özelleştirmelerden doğan fırsatları iyi biçimde
değerlendirerek, diğer yandan enerji dağıtım ve
pazarlamasına ek olarak "futures" işlemlerine
yönelerek hızlı bir büyüme sürecine girdi.
1980'lerin ikinci yarısında petrol fiyatlarında ani
düşüşler ortaya çıktı. Doğalgaz fiyatlarının
istikrarsız biçimde değişmesi sonucu, doğalgaz
alıcıları daha ucuz alternatif enerji kaynaklarına (fuel
oil) yönelirken, Enron gaz dağıtımında uzun vadeli
fiyat garantisi veren "futures" işlemleri yapmaya
başladı. Enron'un vadeli finansal işlemler
aracılığıyla gaz fiyatlarındaki istikrarsızlığa
"karşı bir tavır" sergilemesi doğal gaz tüketicileri
açısından tahmin edilebilir bir ortam yaratarak hem
şirketin itibarını artırdı hem de faaliyet hacmini
genişletici etki yaptı. Enron'un faaliyetleri sadece
doğalgaz ve elektrik enerjisiyle sınırlı kalmadı.
Bunlara ek olarak kömür, kağıt, kağıt hamuru,
plastik ve fiber optik kablo ticaretinde milyonlarca
dolarlık iş hacmine ulaştı. Uluslararası
faaliyetleri dikkat çekici biçimde yaygınlaştı.
İngiltere'de enerji sektörü özelleştirmesinin alt
yapısını oluşturdu, elektrik sektörü özelleştikten
sonra ilk özel enerji santralini inşa etti.
Almanya'da enerji ve gaz piyasalarının halka
açılmasını sağladı ve en az bunlar kadar önemli
olmak üzere dünyanın en geniş on-line ticarî web
sitesini kurdu.
Enron öylesine başarı gösterdi ki, 2000 yılında Financial Times
dergisi Enron-'a "Yılın En İyi Şirketi" ve " Yılın
En Cesur ve Başarılı Yatırım Kararı" dallarında iki
ayrı ödül verdi. 2001 yılının Ağustos ayında Fortune
dergisi Enron'u, hisselerinin değeri son 10 yılda en
fazla artan 10 şirketten birisi olarak gösterdi.
Yine aynı dergi 2001 yılında Enron'a "1996-2001
Yılları Arasında ABD'nin En Yenilikçi Şirketi"
ödülünü verdi.
Kasım 2001 verilerine göre, Kuzey Amerika'da 40 bin, Güney
Amerika'da 10 bin km.'lik doğalgaz hattına, toplam
olarak 15-20 bin km.'lik fiber optik hattına sahip
olan Enron, ABD ve ABD dışında toplam 21.000 kişiyi
istihdam ediyordu.
Texaco şirketinin 1937 yılındaki iflasından sonra, yaşanan en büyük
şirket iflası olarak ABD tarihinde yerini alan Enron,
iflasını açıkladığı 2 Aralık 2001 tarihinde ABD'nin
dünyaya yayılmış 7. büyük şirketi durumundaydı.
Nasıl oldu da en güçlü olduğu zamanlarda 70 milyar
dolar değer biçilen Enron iflasından hemen önce
piyasa değeri 450 milyon dolara düşen bir şirket
haline geldi? Enron niçin iflas etti sorusuna bir
çerçeve sağlamak açısından, Haziran 2001'den sonra
ortaya çıkan (kamu ile paylaşılan) bir dizi
gelişmenin altı çizilmelidir.
Baş fınans sorumlusuAndrew Fastow'un, şirketin aktiflerini artırmak
için kurduğu ortaklıkları, şirketin bilançosunu
makyajlayarak borç ve zararları gizlemek amacıyla
kullandığı ortaya çıktı. Bunun üzerine 14 Ağustos
2001 'de fınans danışmanı Jeffrey Skilling istifa
etti. Bu istifadan bir gün sonra şirketin sahibi
Kenneth Lay'e gelen bir mektupta, gerekli tedbirler
alınmazsa çok yakında bir muhasebe skandalinin
ortaya çıkacağı belirtiliyordu. Bu gelişmeler
sonrasında Mayıs 2001 'de şirketten istifa etmiş
olan eski başkan Baxter, Houston'da evinin önünde
intihar etti. (Enron Vakası)
2001 yılının Ekim ayında, Enron'un muhasebesini denetleyen Arthur
Ander-son, şirketin bazı ortaklıklarında varolan
borç ve zararla ilgili bilgilere fınansal
raporlarında yer vermesi gerektiğini belirten bir
açıklama yaptı. Bunun üzerine Andrew Fastow
görevinden alındı ve SEC (ABD Sermaye Piyasası
Kurulu) En-ron'la ilgili bir soruşturma başlattı.
Soruşturmanın başlatılması bir yandan En-ron'la
kredi ilişkisi olan bankaları zora sokarken bir
yandan da Enron kredi borçları için hızlandırılmış
ödeme planlarının yapılmasına yol açtı. Enron'un
kredibi-litesindeki iniş, hisselerinin değerinde çok
ciddî düşüşlere yol açtı. Hisse değerindeki
düşüşler Enron'un iflasını önleyebilecek son
seçeneği de ölü doğmuş bir alternatif haline
getirdi. Çünkü Enron iflasından önceki birkaç aylık
zaman diliminde en büyük rakibi "Dynegy" ile
görüşmeler yapıyordu. Texaco'nun en büyük hissedarı
olan Dynegy, Enron'u satın almak için 22 milyar
dolarlık (şirket için 13 milyar dolar) bir teklif
vermişti. Ancak sonraki gelişmeler, Enron'un
borçlarının çok daha fazla olduğunun ortaya çıkması
ve hisselerinin değerinin sürekli düşüyor olması
nedeniyle, Dynegy 9 Kasım 2001'de Enron'u satın alma
girişiminden vazgeçtiğini açıkladı. Bu açıklamadan
sonra enerji ticareti yapan şirketlerin Enron ile
yaptıkları anlaşmaları iptal etmesi iflas sürecinin
son halkasını oluşturdu.
Ve neticede 2001 yılının başında Enron hisseleri 95 dolardan işlem
görürken 2002'nin Ocak ayında hisse değeri birkaç
cent'e düşmüştü. Neredeyse hisseler yazıldıkları
kağıt kadar bile değere sahip değildi.
Enron sonrası ortaya çıkan/çıkabilecek olan gelişmeler üç açıdan
değerlendirilebilir.
1. Enron hisselerine sahip olanların önemli bir kısmının şirket
çalışanları olması, bu kitle açısından iki yönlü
bir mağduriyet yaratmıştır. Bu insanlar bir yandan
işsiz kalarak gelir akımlarını kaybetmiş, diğer
yandan da hisselerin değerinin düşmesiyle ciddî bir
servet kaybına uğramışlardır. Bu insanlara ait bazı
rakamlar Erıron'a açılan dava dosyalarında ve
Amerikan basınında yer almaya başlamıştır. Şirkette
30 yıldır çalışan bir kişi 1,5 milyon dolar
kaybettiğini; başka bir kişi 2 milyon dolarlık
portföyünün 100 bin dolara düştüğünü bildirmiştir.
2. Amerikan Muhasebe ve Denetleme Sistemi açısından ele
alındığında sistemin ciddî biçimde sorgulanması,
geleceğin önemli gündem maddelerinden bir tanesini
oluşturacaktır. Çünkü Enron, bağımsız denetim
alanında en güçlü beş şirketten birisi olan Arthur
Anderson (AA)'nın denetimi altında iflas eden üçüncü
büyük firma olarak tarihe geçmiştir. Waste
Management (1996'da iflas etti) ve Sunbeam (1997'de
iflas etti) şirketleri de tıpkı Enron gibi kârlarını
olduğundan daha yüksek gösterdikleri halde, AA
uzmanları bu şirketlerin fınansal raporlarının
doğru ve objektif olduğunu onaylamış ve ancak SEC'in
olaya el koymasıyla durum anlaşılmıştı. Enron'un
iflasıyla ilgili basın toplantısında, AA Yönetim
Kurulu Başkanı yaptığı konuşmada "bu büyük fınansal
felakette AA'nın muhasebe uzmanlarının mesleki
kararlarında yanılmış oldukları ortaya çıkmıştır"
diyerek sistemin sorgulanma ihtiyacı içinde olduğunu
ortaya koymuştur.
Hisse senedi yatırımcılarının Enron ve AA aleyhine açtığı davaların
giderek arttığı göz önüne alındığında, "Enron
yöneticilerinin fınansal sorumlulukları AA
uzmanlarınca ne ölçüde paylaşılacak?" sorusu son
derece önemli hale gelmektedir. AA Yönetim Kurulu
Başkanı'nın 26 Mart 2002'de istifa ettiğini
açıklaması, belki de bu soruya verilen ilk cevap
olmuştur.
3. ABD yönetimleriyle ilişkileri açısından bakıldığında ise,
Enron ABD'nin sınır ötesi operasyonlarının bir
parçası olarak görünmektedir. Baba ve oğul Bush-'ların
enerji politikalarıyla ilgili her kararlarından önce
Enron'un sahibi Keneeth Lay ile gizli görüşmeler
yaptıklarının ortaya çıkması ve Başkan Yardımcısı
Che-ney'in Enron ile sadece geçen yıl altı defa
görüştüğünü kabul etmesi, Enron'un Cumhuriyetçilerle
olan bağlantıları konusundaki tartışmaları
yoğunlaştırmıştır. Ancak Enron'un siyasî kanallarla
ilişkisi sadece Cumhuriyetçilerle sınırlı değildi,
Demokratlarla da yakın ilişkileri var.
ABD yönetimleriyle Enron'un işbirliği alanlarına ilişkin bazı
örnekler şunlar:
- 1988'de Başkan George W. Bush'un baskılarıyla Enron tarafından
Arjantin'e doğalgaz hattı döşendi.
- 1993 'de çöl fırtınası operasyonundan sonra Kuveyt'te zarar
gören bir enerji santralinin yenilenmesi, diğer
firmalardan daha yüksek fiyat teklif etmesine
rağmen Enron'a verildi.
- Clinton iktidarı döneminde, Enron Rus petrolünün Avrupa'ya
pazarlanma-sında Clinton yönetimine yardım etmiş ve
1995 yılında Mozambik'ten Güney Afrika'ya uzanan bir
doğalgaz hattı yapımının Enron'a verilmesi için
Clinton yönetiminin Mozambik liderlerine baskı
yaptığı yönünde haberler çıkmıştı.
Düzenleyen: Selahattin TOGAY
|