Yapay Ekonomik Yoğunlaşmalar Karşısında Esnaf ve
Sanatkarlarımız
Sayıları
5
milyona ulaşan Esnaf ve Sanatkarlarımız, sıkça dile
getirildiği gibi toplumumuzun ve ekonomimizin
istikrar unsuru ve orta direğidir. KOBİ dediğimiz
Küçük ve Orta Boy İşletmeler ise yasal tanımıyla,
imalat sanayii sektöründe faaliyet gösteren ve
sayılarının 200 bin civarında olduğu sanılan sanayi
işletmelerini kapsamaktadır.
Yapılan bir araştırmaya göre, imalat sektöründe
faaliyet gösteren KOBİ'lerin yanlızca %3'lük bir
bölümü esnaf ve sanatkar konumundadır. Dolayısıyla
KOBİ kavramı, yasal unsurları itibariyle ve
çoğunlukla, sanayici statüsünde bulunan meslek
mensuplarını ifade eden bir kavramdır. Daha açık
söyleyişle ve sanılanın aksine yürürlükteki
yasalarımıza göre KOBİ denilince genelde esnaf ve
sanatkarlarımızın ifade edilmediği bilinmelidir.
Yazımızın hemen başında bu ayrıma değinmemizin
nedeni, KOBİ'lerle ilgili olarak öngörülen teşvik
mekanizmalarının esnaf ve sanatkarlarımıza
getirişinin %3 gibi son derece sınırlı düzeylerde
kalacağına dikkat çekmek içindir.
Esnaf ve Sanatkar kavramı ekonomik olmaktan ziyade
sosyal bir anlam içerir ve bu meslek grubu daha çok,
ekonomideki mikro kaynaklan değerlendirerek kaynak
israfını önleyen bir kesimdir. Esnaf ve Sanatkarlar,
aynı zamanda küçük boyutlu işletmeler formunda
olduğu için KOBİ'lerin sahip olduğu esneklik ve
koşullara süratli uyum avantajlarına da genelde
sahiptirler.
1998 yılının ikinci yarısından itibaren Türk
ekonomisinde görülen daralma, tüm toplumsal
kesimleri olduğu gibi Esnaf ve Sanatkarlarımızı da
olumsuz olarak etkilemiştir.
Ekonomideki daralmanın yanı sıra, son dönemlerde
sanayi ve hizmetler sektöründe gözlenen ekonomik
yoğunlaşma da, yan sanayi konumunda bulunmayan
KOBİ'lerle, esnaf ve sanatkarlarımızı güç durumda
bırakmıştır.
Gerçekten de, esnaf ve sanatkarlarımızın güncel ve
temel sorunlarını oluşturan; (1) finansman
yetersizliği, (2) ekonomik daralma sonucu ortaya
çıkan talep yetersizliği, (3) mesleki eğitim, (4)
sosyal güvenlik sorunlarına, bugün bir de yapay
ekonomik yoğunlaşma olgusu eklenmiştir.
Ölçek ekonomisinin üstünlüklerinden yararlanma
amacını güden gerçek bir yoğunlaşma, ekonomik
rasyonalitenin gereği olduğu sürece kuşkusuz
yararlıdır. Böylesi bir rasyonel ekonomik
yoğunlaşmaya hiç kimsenin itirazı olamaz. Sorun,
ekonomik bir rasyoneli olmadığı halde esnaf ve
sanatkarlar ile KOBİ'ler aleyhine gözlenen yapay
yoğunlaşmalardır. Nitekim ekonomi literatüründe; bir
taraftan "ölçek ekonomisi"nin yan sanayi konumundaki
imalat sanayii işletmeleri dışında artık
fonksiyonunu tamamladığı ileri sürülürken, diğer
taraftan ve bununla çelişkili bir yaklaşımla çoğu
sektörde "çeşit ekonomisi" ilkelerinin tersine aşırı
yoğunlaşmalara gidilmesi dikkat çekicidir.
Sanayi sektöründeki hantal entegre tesislerin yanı
sıra hizmet sektöründe son dönemlerde giderek önem
ve ağırlık kazanan hiper ve gros-marketler bunun en
dikkat çekici örnekleridir. Günümüzde kent
merkezlerinde açılan hipermarketlerin neden "olduğu
trafik sıkışıklığı ve çevre kirliliği bir yana, bu
kuruluşların, bakkal işletmeleriyle aynı
fonksiyonları yerine getirmek üzere artık kenar
mahallelerde bile kurulmaya başlanması, ekonomik
yönden rasyonel bir gelişme olarak kabul edilemez.
|