EUROBOND PİYASASININ
DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
Bir ülkedeki
bankalar normal olarak o ülkenin kendi milli parası cinsinden
mevduat alıp kredi açarlar. Batı Avrupa'da özellikle Londra'daki
bazı büyük bankalar, 1950'lerin ortalarında ABD doları cinsinden
mevduat ,kabul etmeye ve bu mevduatlardan dolar ile borç vermeye
başlamışlardır. Londra'daki bankalar (ABD bankalarının Londra
şubeleri) dolarları; ABD'den döviz geliri sağlayan İngilizlerden
veya İngiltere’deki yüksek faizlerden yararlanmak isteyen bu
sebeple Londra'daki bankalara dolar yatıran ABD'leri
vatandaşlardan sağlamışlardır.
Bu uygulama,
normal bankacılık kurallarına başlangıçta ters düşmüştür. Çünkü,
bir Ülkenin vatandaşları, diğer bir ülkenin parasını temin etmek
istediklerinde, bu parayı ya döviz piyasalarından elde etmekte
ya da parayı ihraç eden ülkedeki bir bankadan borç almakta idiler.
Fakat 1958'lerden sonra uluslararası döviz piyasalarında Euro
dolarların ortaya çıkmasıyla, bir İngiliz vatandaşı ihtiyaç
duyduğu dolarları kendi ülkesindeki bir bankadan sağlamaya
başlamıştır. Bu gelişmede şüphesiz, Sovyetler Birliği'nin elinde
biriken dolarları, ABD dışında değerlendirme isteğinin de büyük
etkisi olmuştur. 1950'li "soğuk savaş" döneminde ve özellikle
Kore Savaşı sırasında bu ülke, sahip olduğu dolarları, ABD
bankalarına herhangi bir dondurulma (bloke edilme) tehlikesi
ile, karşılaşmamak için yatırmamıştır.
Sovyetler'
Birliği bu tehlikeye engel olmak için dış ticaretinin finansmanı
için elinde tuttuğu dolarlar, Avrupa bankalarındaki özel
hesaplara aktarmıştır. Bu bankalardan biri de Fransız, Banque
Commerciale pour L'Europe Nord'dur. Kısa adı Euro-Banque olan
Banka, bu dolarları (Euro dolarları) ticari işlemler için kısa
vadeli borç olarak vermeye başlamasıyla, ilk Eurodolar işlemi
1958 yılında ortaya çıkmıştır. Böylece', S.Birliği, Eurodolar
piyasasının doğuşuna en büyük katkıyı yapan ülke olmuştur.
Eurodolar
piyasasının hızlı gelişiminde, doların "anahtar para" olmasının
önemli rolü vardır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de dolar,
uluslararası mali işlemlerin yapıldığı önemli bir temel para
birimidir. Ayrıca dolar, ü!kelerin milli paralarının dış
değerlerinin korunmasında bir "müdahale parası"dır. Bu özel rolü
dolayısıyla hem ABD dışındaki özel kuruluşlar ve hem de yabancı
merkez bankaları tarafından talep edilmektedir.
Eurodolar
piyasasındaki gelişimi, iki temel döneme ayırarak incelemek
mümkündür: 1958-1974 ve 1974 sonrası
1958-1974
döneminde Batı Avrupa bankalarında ABD doları olarak tutulan
mevduat hacmi yavaş fakat sürekli bir artış göstermiştir. Bunun
sebepleri şöyle özetlenebilir:
a) İngiliz. Hükümeti'nin ödemeler
dengesizlikleri sebebiyle 1957'de sterlinin uluslararası
ticaretin finansmanında kullanımını sınırlaması, sterlin yerine,
dolara bir kayış yaratmıştır,
b) 1958'de
Batı Avrupa ülkelerinin döviz kontrollerini kaldırıp döviz
cinsinden mevduat .kabul etmeye başlamaları, bu ülke
bankalarında dolar cinsinden mevduat miktarını arttırmıştır. Bu
mevduatlar dolar 'olarak kredi verilmek suretiyle yeniden
piyasaya dönerek "çarpan etkisi yaratmıştır,
c) ABD, döviz (fon) arz ve talep edenler açısından
çekiciliğini kaybetmiştir. Bu sebeple ABD'ne göre daha elverişli
şartlara sahip olan Eurodolar piyasasına dolar arzını ve bu
piyasadan dolar talebini artmıştır.
ABD’nin döviz (fon) talep edenler yönünden öneminin
azalması; bu ülkede kredi hacmini daraltıcı politikalar
izlenmesi, yurt dışında iş yapan çokuluslu şirketlerin ülke
dışına sermaye transferinin sınırlanmasına bağlıdır.Ayrıca, daha
sonra açıklanacağı gibi 1963 yılında bu ülkede uygulamaya
konulan faiz eşitleme vergisinin yürürlüğe girmesinden 'sonra,
bu piyasadan borçlanamayan yabancılar, bu defa Amerikan iç
piyasasından kredi talep etmeye başlamışlardır. ABDIden bu
şekilde büyük miktarlara ulaşan dolar çıkışı üzerine Başkan
Lyndon Johnson, yabancılara açılan dolar kredilerinin
sınırlandırılmasını amaçlayan ve Gönüllü. Yabancı Kredi
Kısıtlama Rehberi (Voluntary Foreign Credit Restraint
Guideliness) diye bilinen bir uygulamayı başlatması da, bu
ülkenin fon talep edenler açısından önemini kaybetmesine yol
açmıştır.
Bu duruma bir tepki olarak Eurodolar piyasaları, fon
talep edenlerin, kısıtlamalardan. uzak, finansman ihtiyaçlarını
karşıladıkları m0rkezler olma işlevini görmeye başlamıştır.
Buraya kadar sayılan sebeplerden dolayı Eurodolar piyasalarında
işlem ve mevduat hacmi, 1.958.1974 döneminde istikrarlı bir
şekilde artış göstermiştir.
1974 yılında
Eurodolar piyasalarının çekiciliğini azaltan bir dizi faktör
ortaya . çıkmıştır. Bu faktörlerden biri, 1973-1974 yılında,
petrol fiyatlarında görülen büyük artışlar sonucu faiz
oranlarında ilk anda gözlenen geçici yükselişlerdir. Bir diğer
faktör, bir Avrupa bankasının iflası ve diğer bankalardan
bazılarının da iflas edeceği söylentilerinin yarattığı
güvensizlik ortamıdır. Ayrıca ABD, bankacılık sistemine koyduğu
kısıtlamaların bazılarını kaldırması da, Eurodolar piyasalarının
çekiciliğini azaltan diğer bir faktör olmuştur. Eurodolar
piyasalarındaki işlem hacminde yukarıda sayılan faktörlerin
etkisiyle 19.74 yılı içerisinde görülen duraklama geçici
olmuştur.
1975'den sonra
bu piyasalar hem sayıca hem de işlem hacmi bakımından büyük bir
hızla gelişmiştir. Eurodolar piyasaları na bu dönemde petrol
dolarları da girmeye başlamıştır. Ellerindeki ödemeler dengesi
fazlası dolarları yüksek faiz geliri ile değerlendirmek. isteyen
OAPEC üyesi Arap ülkeleri, piyasaların yeni fon arzcısı
olmuşlardır. ÇünkÜ bu ülkeler, bir kriz anında ABD Hükümetinin
dolar hesaplarını bloke edeceğinden çekinmişlerdir. Nitekim 1979
yılında Carter Yönetimi, Tahran Büyükelçiliğinde alıkonan
Amerikalıları serbest bıraktırmak amacıyla bu ülkenin ABD
bankalarındaki 12 milyar dolarlık mevduatını dondurmuştur. Bu
arada ilk petrol şokunun getirdiği durgunluk ortamında yurt içi
faiz oranlarının bir çok ülkede düşmesi, nisbi olarak yüksek
faiz veren Eurodolar piyasalarını fon arzcıları açısından çekici
kılmıştır.
Dünya
ekonomisinde ve uluslararası para ve' sermaye piyasalarında
dolara yönelik talep devam ederken, acaba mevcut dolar
rezervleri neden ABD bankaları yerine ABD dışı bankalarda
tutulması istenmiştir? Bu sebeplerin başında, Amerikan Federal
Rezerv Bankası'nın Regulation a olarak isimlendirilen
uygulaması gelir. Uygulamaya göre Amerikan bankaları, üç aya
kadar olan kısa vadeli mevduata faiz ödemiyor, ayrıca
verebilecekleri en üst faiz oranını da bir zamanla
sınırlandırmış bulunuyorlardı. Buna karşılık Avrupa bankaları
(özellikle Ingiliz bankaları), her türlü mevduata ABD'den daha .
yüksek oranda faiz veriyorlardı.
Bu şartlar
altında Eurodolarların hızla artması ve piyasasının da
genişlemesi normaldi. Regulation uygulamasından kaçmak amacıyla
1960’lı yıllarda ABD bankaları, Avrupa’daki şube sayılarını
hızla arttırmış, böylece ABD'deki uygulamada dışında
kalmışlardır. Ülkedeki önemli ölçüde para kaçışı olduğu için
Federal Rezerv Bank, 1970'li yıllarda Requlation Q uygulamasını
yumuşatmıştır. Fakat bu tarihe kadar, zaten Eurodolar piyasası
da iyice gelişmiş ve yerine oturmuştur.
Europara ve
Eurodolar piyasasındaki işlem hacmi ile ilgili olarak sağlıklı
veri bulmak oldukça zordur. Uluslararası Ödemeler Bankası'nın (BIS)
tahminlerine. göre Europara piyasasının hacmi 196'5 yılında 14
milyar dolardan (brüt) 1979'da 1.245 milyar dolara (brüt)
yükselmiştir. Net rakamlar ise 12 ve 600 milyar dolardır. Brüt
değerler, tüm yabancı para mevduatı kapsarken, net rakamlar
bankalararası mevduatı içine alınmamaktadır. Birçok iktisatçıya
ve bize göre de piyasanın gerçek büyüklüğünü belirleyen
rakamlar, net olanlardır. 1986 yılında brüt olarak piyasanın
hacmi 3.059 milyar dolara ulaşmıştır. Bunun ortalama yüzde 72'ni
Eurodolar oluşturmaktadır. 1986 yılında brüt Eurodolar piyasası,
tahminen 2.202 milyar dolardır.
|