Finansal Pazarlar
Finansal Pazar Türleri
Finansal pazarları, bu pazarlarda el değiştiren
fonların istemde bulunanlarda kalış sürelerine göre
sınıflandırmak gelenekleşmiştir. Bu sınıflandırmaya
göre fınansal pazarlar "Para Pazarları" ve
"Sermaye Pazarları" olarak ikiye
ayrılmaktadır.Para pazarları kısa süreli-genellikle
bir yıla kadar süreli- fonların el değiştirdiği
pazarlardır. Sermaye pazarları ise uzun süreli ve
devamlı fonların sunu ve istemlerinin karşılaştığı
pazarlar olarak nitelendirilmektedirler.
Finansal pazarları resmi bir pazar yerinin olup
olmamasına göre de sınıflandırmak olanaklıdır. Bu
kıstasa göre finansal pazarlar "Organize Finansal
Pazarlar" ve "Serbest Finansal Pazarlar"
olarak ikiye ayrılırlar. Organize finansal pazarlar
devletin daha sıkı denetim ve gözetimi altında
çalışırlarken, serbest finansal pazarlarda bu
denetim ve gözetim biraz daha az etkili
olabilmektedir.
Para pazarlarının organize pazar kesiminin en önemli
kuruluşları "Ticaret Bankaları", sermaye
pazarlarının organize pazar kesiminin tek kuruluşu
ise "Menkul Kıymetler Borsası"dır.
Gerek para pazarlarını gerek sermaye pazarlarını
kendi içlerinde de çeşitli kıstaslara göre
sınıflandırmak olanaklıdır. Burada, bu detaya
girilmeyecek, ancak sermaye pazarlarının değişik
kıstaslara göre sınıflandırılması konusuna ileride
gene dönülecektir.
Finansal Yatırım Araçları ve Karlı Yatırım Araçları
Finansal pazarlara fon sunan özel ya da tüzel
kişiler, kendi kullanım gereksinmeleri üstünde kalan
fonları, bu fonlara gereksinme duyan kişilere
pazarda belirlenen bir fiatla devretmekte ve belirli
bir süre veya süresiz olarak bu fonlardan uzak
kalmayı kabullenmektedir. Fon sunanlar diğer
kişilere devrettikleri fonlarının karşılığında fon
isteminde bulunanlardan bir belge almaktadırlar. Bu
belgeye genel olarak "Menkul Kıymet " veya
"Finansal Varlık" adı verilmektedir. Sermaye
pazarlarında işlem gören finansal varlıklar "Pay
Senedi" ve "Tahvil'dir. Bu iki araç
dışında fonlara sahipliği belgeleyen belgeler de
-doğal olarak-fınansal varlık sayılacaktır.
"Melez Finansal Varlıklar" veya "Türev
Finansal Varlıklar" olarak adlandırılan bu tür
finansal varlıklar da sermaye pazarında alınıp
satılırlar. Finansal varlık türleri ile ilgili daha
geniş açıklama Kitabımızın daha sonraki bölümlerinde
yapılacaktır.
Finansal Pazar Aracıları
Finansal pazarlara fon sunulması ve bu pazarlardan
fon sağlanması genellikle aracılar aracılığı ile
olur. Elinde kendi kullanımı dışında fazla fonlara
sahip bir bireyin fon gereksinmesi içinde olan bir
bireyle karşılaşarak alış verişte bulunması toplam
pazar işlemleri içinde küçük bir hacim tutar.
Bireylerin tasarruflarının tüketim açığı bulunan
bireylere aktarılmasında büyük çapta finansal aracı
kurumlar rol oynamaktadırlar.
Daha önce de belirtildiği gibi, tasarrufların fon
gereksinmesi duyan bireylere doğrudan aktarılması
fon fazlası olan bireylerin finansal pazardan hiç
bir aracı kullanmadan finansal varlık satın almaları
ile gerçekleştirilir. Bu işlem, alıcı ve satıcının
karşı karşıya gelmeleri ile tamamlanır. Genellikle
taraflar doğrudan doğruya karşı karşıya gelemezler
veya bu yolla alış veriş yapmanın önemli sakıncaları
ortaya çıkar. Bu nedenlerle, alıcı ile satıcıyı
karşı karşıya getiren bir aracı devreye girebilir.
Bu aracı bir yatırım bankasıdır; bir bankerdir; ya
da bir komisyoncudur. Ancak, burada konu edilen
aracılık işlevi finansal varlıkların el değiştirmesi
ile ilgilidir.
Finansal pazarlarda asıl aracılık fonksiyonu
tasarruf sahiplerinin tasarruf fonlarının uçtaki fon
kullanıcılarına aktarılmasında ve tasarrufların
şekillendirilmesinde kendisini göstermektedir. Bu
aracılık görevi, aracı kurumların, finansal
pazarlarda, kendileri tarafından çıkarılan finansal
yatırım araçlarını satıp fon toplamaları ve daha
sonra fon gereksinmesi duyan en uçtaki fon
kullanıcılarının dolaşıma çıkardıkları finansal
varlıkları satın alarak fonları onlara aktarmaları
yolu ile görülür.2 Finansal Kurumlar
olarak bilinen bu aracı kuruluşlar gerek para
pazarlarında, gerek sermaye pazarlarında uğaşlarını
sürdürmektedirler. Birey tasarruf ettiği fonlarını,
eğer doğrudan reel yatırıma yöneltmeyecek veya
sermaye ve/veya para pazarına doğrudan sunmayacak
olursa, bu fonlarını mevduat toplayan bankalara
mevduat yaparak, her türlü sigorta poliçesi
(özellikle hayat) satın alarak, bir emeklilik veya
yardımlaşma kurumuna girip prim ödeyerek yahut da
bir yatırım ortaklığının pay senetlerini satın
alarak, bu fonların finansal pazarlara sunulmasını
sağlamış olur. Böylece finansal pazarlarda fon
fazlası bulunan bireyler ile fon gereksinmesi duyan
bireyler arasında bağ kurulur, aracılık görevi
görülür.
Pazar ekonomisinin geçerli olduğu kapitalist
ülkelerde aracılık görevi gören finansal kurumlar
ülkeden ülkeye farklılık göstermektedirler. Ancak,
bütün ülkelerde ticaret bankaları, merkez bankaları,
sigorta şirketleri, emeklilik ve yardımlaşma
sandıkları, tasarruf banka ve sandıkları, kalkınma
bankaları ve yatırım ortaklıkları bu aracılık
fonksiyonunu yüklenmiş kurumlar olarak karşımıza
çıkmaktadırlar. Yukarıda sıraladığımız bu kurumların
bir bölümü yalnızca para pazarlarında, bir bölümü
ise sermaye pazarlarında görev yapmaktadırlar.
Ancak, bir kısım fınansal kurumların para
pazarlarında çalışması sermaye pazarı işlemleri
yapmadıkları anlamına gelmez. Örneğin, ticaret
bankalarının, para pazarlarının bir kurumu oldukları
halde, sermaye pazarlarında da uğraşa girdikleri
görülmektedir.
Yurdumuzda fınansal kurumlar olarak özel ve kamu
kuruluşu olan ticaret bankalarını, Türkiye Sınai
Kalkınma Bankasını, Devlet Yatırım Bankasını, Sınai
Yatırım ve Kredi Bankasını, sigorta şirketlerini,
özel ve kamu kuruluşu olan emeklilik ve yardımlaşma
sandıklarını çok az sayıda yatırım ortaklıklarını
görmekteyiz. 1981'de çıkarılmış Sermaye Piyasası
Kanununa göre Yatırım fonlarının kurulmasına izin
verildikten sonra, birçok ticaret bankası çeşitli
yatırım fonları kurarak çalıştırmaya başlamışlardır.
Burada şu noktayı vurgulamakta yarar vardır ki,
yurdumuzda sermaye pazarlarının gereken işlerliği
henüz kazanamamış olması ve endüstrileşme sürecinde
henüz çok ortaklı büyük sermaye şirketlerinin çok
sayıda kurulup çalışmalarına olanak sağlayıcı bir
noktaya gelinmemiş bulunulması nedenleri ile,
özellikle emeklilik ve yardımlaşma sandıkları
finansal pazarlara fon sunan kuruluşlar olmaktan çok
yatırımcı (reel varlık yatırımcısı-girişimci)
kuruluşlar olarak işlevde bulunagelmişlerdir. Ancak
son yıllarda bu durum, adı geçen kurumların portföy
oluşturmaya kaymaları ve reel aktif yatırımlarını
tasfiye etmeye başlamaları ile değişme sürecine
girmiştir.
Finansal Pazarların Ekonomideki
Yeri ve Önemi
Yukarıda da belirtildiği gibi finansal pazarlar fon
sunu ve istemlerinin karşılaşması ve fonların el
değiştirmesi ile var olurlar. Bu nedenle fınansal
pazarların varlığı, bir ekonomide gelir fazlası
fonlara sahip kişilerle, gelir açığı olan kişilerin
varlığına bağlıdır.
Bir ülke ekonomisinin belirli bir canlılık kazanması
ve sanayileşme sürecinde alınan yol, o ülkede gelir
açığı olan ekonomik birimlerin sayıca artmasına
neden olur ve aynı zamanda açığın büyümesi sonucunu
getirir. Sanayileşmemiş tarım ve ticaret
ekonomilerinde firmaların fon gereksinmeleri
sınırlıdır ve bu gereksinme genellikle girişimci
tarafından sağlanan öz kaynak fonları ile karşılanır
veya para pazarından sağlanan kısa süreli fonlar
yeterli olabilir. Fakat ekonomik gelişme ilerledikçe
bir taraftan yatırımcı ekonomik ünitelerin
(firmaların) boyutları büyür ve buna bağlı olarak
fon gereksinmeleri için kısa süreli kaynaklar ve
girişimcilerin kendi öz kaynakları yetersiz hale
gelir, diğer taraftan ise kişisel gelirin artması
sonucu kişilerin bir dönemde elde ettikleri gelirler
o dönem harcamalarının üzerinde oluşmaya başlar.
Tasarrufların oluşturduğu fon fazlaları, çoğunlukla,
tasarrufçular tarafından reel yatırımlara tahsis
edilmeyeceği, diğer bir deyimle, bu tasarruf
üniteleri kendileri girişimci-yatırımcılar olarak
ekonomik girişimde bulunmayacakları için, finansal
pazarlara akabilecek bir fon birikimi oluşur.
Finansal pazarlar, bütün kurumlan ve araçları ile
birlikte hür pazar ekonomisinde, fon sunu ve
isteminin karşılaşması ve fon akışının
gerçekleşmesinde hayati bir rol oynamaktadırlar. Bu
pazarların bütün kurumları ile birlikte etkin bir
işleyiş içinde olmaları tasarrufların etkin
kullanımına yardımcı olarak ekonomik uğraşların
etkinliğini arttırma ve tasarrufları özendirme
yönünde büyük yararlar sağlar. Finansal pazarların
işlerlik kazanmadığı, bu pazarların sağlıklı
işleyişi için gerekli hukuksal ve ekonomik
önlemlerin alınmadığı bir ülkede hızlı ve sağlıklı
kalkınmayı gerçekleştirmek oldukça zordur.
Finansal Pazarlar;
a. Tasarrufu özendirmek ve arttırmak, böylece
sermaye birikimi sağlamak
b. Ülke fonlarının etkin kullanımını olanaklı
kılmak
gibi iki önemli görevi yerine getirmektedirler.
Yukarıda da değinildiği üzere reel aktif yatırımları
için fon istemi olmaksızın tasarrufun var olması
beklenemez, Finansal pazarlar fon gereksinmelerinin
karşılanabilme olasılığını arttırdıkları için
yatırımcıları kendi tasarrufları üzerinde yatırım
yapmaya özendirirler ve bir fon isteminin var olması
ve fonların finansal pazarlar aracılığı ile verimli
yatırımlara tahsisinin olanaklı bulunması bireylerin
tasarruf eğilimleri üzerine olumlu etkiler yapar.
Keza yaygın ve işlek bir pazar fon istem ve
sunusunun en etkin bir biçimde karşılaşmasını
sağlar. Tasarruf fonlarının verimli reel varlık
yatırımları için kullanılma olasılığı artar, bu
durum sonuçta hızlı ve sağlıklı bir ekonomik
büyümenin gerçekleştirilmesi demektir.
Pazar ekonomisinin var olduğu kapitalist
ekonomilerde finansal pazarlar ekonominin
vazgeçilmez bir unsurudur. Finansal pazarların, ülke
ekonomisine yararlı olabilmeleri için politik,
ekonomik ve psikolojik ortamın elverişli olması ön
şarttır. Bu nedenle devlet organlarının uygulaya
geldikleri politikaların finansal pazarlara zarar
vermeyecek nitelikte olması, ekonomik canlılığın ve
büyümenin temelini oluşturur.
Ayrıca fınansal pazarlar bir bütün oldukları ve
ancak bütün pazar kesimleri, fınansal varlıklar ve
aracı kurumları ile sağlıklı bir yapıya sahip
olabilecekleri için, pazar kesimlerinden bir
ikisinin gelişememesi veya yatırım araçlarının
yetersiz kalması, son olarak da fınansal aracı
kurumların yetkin olmaması fınansal pazarların
ekonomik etkinliğini azaltır. Keza, fon fazlası olup
da bu fonlarını fınansal pazarlara, özellikle
sermaye pazarlarına, sunacak yatırımcıların,
gerektiğince rasyonel davranabilmeleri, analizler
için gerekli sağlıklı bilgilere sahip olabilmeleri
ve bu bilgileri değerlerken sermaye pazarında
uzmanlaşmış bireylerden, çok ucuz maliyetle
danışmanlık alabilmeleri, fınansal pazarların
rasyonel işleyişine büyük katkılarda bulunur.
|