Finansal Varlıkların Fiyatı ve Gerçek Değeri
Finansal varlıkların sermaye
pazarında fiatlarının oluşması, hiç kuşkusuz,
pazarın o günkü durumuna bağlıdır. Çeşitli
nedenlerle, bir finansal varlığın pazara sunulan
miktarı, istenen miktarın üzerinde olursa, o
finansal varlığın fiatında düşme olur. Tersi durumda
ise fiatın yükselmesi kaçınılmazdır. Ancak, düşen
fiatlar bir kısım yatırımcıyı, o fiatlarla
portföyündeki finansal varlığı satmaktan, yükselen
fiatlar ise bir kısım yatırımcıyı satın almaktan
vazgeçirterek, sunu ve istem miktarlarını azaltır.
Bunun sonucunda da finansal varlığın fiatındaki
düşme veya yükselme bir noktada durur.
Sermaye pazarında en önemli sorun, pazarda oluşan
fiatın ne derecede "gerçekçi" olduğunun
belirlenmesidir. Acaba, bir zaman dilimindeki istem
ve sunuya göre oluşan fiat o finansal varhğın olması
gereken fiatı mıdır? Yoksa, pazar fiatı olması
gereken fiatın altında kalmış veya üzerine mi
çıkmıştır? Bu soruların yanıtlandırılması, bizi bir
finansal varlığın olması gereken bir fiatı var mıdır
sorusunun yanıtlanmasına götürür.
Kuşkusuz, her finansal varlığın bir "gerçek değeri"
vardır. Pazarda fiat bu gerçek değere göre oluşur ve
gerçek değer etrafında dalgalanır. Gerçek değerin
saptanması prosesi finansal varlığın nev'ine göre
değişiklik gösterebilir. Ancak, tüm finansal
varlıkların bugünkü gerçek değerleri, bu finansal
varlıklardan sağlanacağı beklenen dönemsel nakit
girişlerinin iskonto edilmiş değerleri toplamıdır.
Yukarıdaki tanımlamaya göre, bir finansal varlığın
gerçek değerinin hesaplanabilmesi için, şu bilgilere
gereksinme duyulacaktır.
1. Finansal varlıktan dönemsel nakit girişleri elde
etme süresi diğer bir ifade ile dönem sayısı,
2. Nakit girişlerinin dönemsel miktarları,
3. Nakit girişlerinin iskonto edileceği iskonto
oram.
Bu üç bilgiden en kolay sahip olunacak olanı,
kuşkusuz, birincisi olmaktadır. Zira pay senedi
dışında kalan tüm finansal varlıkların bir vadesi
vardır ve bugünden vadeye kadar kaç yıl kaldığı
kolayca hesaplanabilir. Pay senedi ise teorik olarak
sonsuza kadar nakit girişleri sağlayacaktır. Geriye
kalan iki tür bilgiden nakit girişlerine ait olanı,
sabit getirili finansal varlıklar (tahvil ve sabit
kâr paylı öncelikli pay senedi) dışında; kesinlikle
bilinememektedir. Keza, kullanılacak iskonto oranı
hakkında da objektif bir bilgiye sahip olmak
olanaksızdır. Bu durumda, finansal varlığın gerçek
değerini hesaplamak isteyen birey, bazı varsayımlar
yapmak zorundadır. Ancak, bu varsayımların gerçeğe
yakın olmasını sağlayıcı bir çok bilgiye birey
sahiptir. Örneğin, firmanın gelecek dönem ve/veya
dönemlere ait tahmini finansal tabloları, ekonomi,
sektör ve firma ile ilgili uzmanlarca yapılmış
analizler ve varsayımlar, cari faiz oranlan, pazarda
işlem gören finansal varlıkların verimleri vbg.
bilgiler bireyin çalışmalarına katkıda bulunabilir.
Sözü edilen bilgilerin toplanması, analiz edilmesi,
yorumlanması ve bu yorum sonuçlarına göre nakit
akışları ile iskonto oranının belirlenmesi bir
uzmanlık işidir. Bilgi ve beceri ister. Bu
nedenledir ki, sermaye pazarında, finansal
varlıkların gerçek değerlerini belirleme görevini
üstlenmiş, uzman-analizcilere gereksinme vardır. Bu
analizciler, yatırımcılara ve aracı kurumlara
danışmanlık hizmeti verirler. Bazen bulgularına göre
kendi nam ve hesaplarına alım ve satım yapma yolunu
da benimseyebilirler. Yatırım analizcilerinin
(uzmanlarının) herhangi bir finansal varlığın gerçek
değeri ile ilgili değerlendirmesi, göreceli olarak
sübjektiftir. Yanılma payını da içerebilmektedir.
Yine de tecrübeli, bilgili ve yetenekli uzmanlarca
yapılan aynı finansal varlığa ait gerçek değer
hesaplamaları genellikle birbirine yakın
çıkabilmektedir.
Bir finansal varlığın pazar fiatı gerçek değerinin
altında ise, yatırımcı fiatın gerçek değere doğru
yükselme göstereceği, dolayısı ile bir sermaye
kazancı elde edeceği düşüncesi ile satın alma
girişiminde bulunacaktır. Pazar fiatının, gerçek
değerin üzerinde olması halinde ise, fiatın gerçek
değere doğru gerileyeceği düşüncesi ile satma
eğilimine girecektir. Ancak pazar fiatının gerçek
değere eşit olduğu (dengenin kurulduğu) durumda
yatırımcı satın alma veya satmaya kayıtsız
kalacaktır.
Sermaye pazarında fînansal varlıkların zaman içinde
değişik fiatlara sahip olmaları, bir taraftan,
yatırım uzmanının genel olarak pazar, özel olarak
fînansal varlıklarla ilgili yeni bilgiler elde
etmesi ve hesaplamaları yeni bilgilere göre yaparak
değişik gerçek değerler bulmasına, diğer taraftan
ise yatırımcıların satın alma ve satma eğilimlerinin
yoğunluğuna bağlıdır. Yatırımcının, firmanın gelir
elde etme gücündeki değişikliklerden ve/veya toplam
riskini olumlu veya olumsuz etkileyecek
gelişmelerden haberdar olması üzerine, dönemsel
nakit girişlerinde ve/veya iskonto oranında
değişiklik yaparak yeni bir gerçek değer hesaplaması
doğaldır. Gerçek değerdeki bu değişiklik pazarda
kurulmuş olan pazar fiatı ile gerçek değer
arasındaki dengeyi bozarak, yatırımcıları satın alma
veya satma yönünde harekete geçirir. Satma veya
satın alma eğilimine giren yatırımcıların satıcı
veya alıcı olarak pazara girmeleri ise fînansal
varlığın istem sunu dengesini bozarak fıatı olumlu
veya olumsuz yönde etkiler.
Bilindiği gibi, yatırımcının fînansal varlık
yatırımından bir dönemde elde edeceği iki tür gelir
vardır. Bunlardan birincisi faiz veya kâr payı
geliri, ikincisi ise fînansal varlığın dönem başı
fiatı ile, dönem sonu fiatı arasındaki olumlu veya
olumsuz fark, yani sermaye kazancı veya zararıdır.
Pazarda fiatlarda ortaya çıkan değişmeler, beklenen
sermaye kazancını (dönem sonu beklenen fiat ile
dönem başındaki fiat arasındaki farkı) değiştirir.
Bunun üzerine yatırım uzmanı değişen beklenen
sermaye kazancı veya zararına göre yeni bir gerçek
değer hesaplar. Bu yeni gerçek değer ise
yatırımcıların alma veya satma eğilimlerini ve bunun
sonucunda fînansal varlığın pazar fiatını tekrar
değiştirebilir. Bu nedenledir ki gerçek değer
takdiri devamlı ve dinamik bir prosestir.
Gerçek değerde değişme, değişme yüzdesi, alım satım
giderlerini karşılamayacak kadar küçük ise
yatırımcılar bu değişmeye tepki göstermeyebilirler.
Dolayısı ile pazar fiatında herhangi bir değişme
olmayabilir.
Dr. Cootner, bir fînansal varlığın pazar fiatının,
pazar fiatı ile gerçek değeri arasında devamlı
olarak yapılan karşılaştırmalar ve bu
karşılaştırmalar sonunda gerekli olabilen pazar
fiatı düzeltmeleri nedeni ile, sınırlı ve
tesadüfi dalgalanmalar gösterdiğini
söylemektedir.
Dr.Cootner'in hipotezine göre, sermaye pazarında iki
grup yatırımcı bulunmaktadır. Birinci grupta yer
alan yatırımcılar "acemi yatırımcılar -neive
investors" dır. Bu yatırımcılar, sadece gazete ve
dergilerden bilgi elde edebilmektedirler. Menkul
kıymet analizlerini profesyonelce yapamamakta,
genellikle yatırım seçeneklerini adeta zar atarak
belirlemektedirler. Gerçek değerden sapmalardan çok
az bilgilidirler. Spekülatif yatırımlar yapma
eğiliminde olabilirler ve yatırım kararlarını
duydukları haberleri ve fınans koşullarını
yorumlayarak alırlar. Bu yatırımcılar, zahiren doğru
görünen fınansal varlıklara yatırım yapma
eğilimindedirler. Yatırım yaptıkları fınansal
varlığın pazar fıatı gerçek değerinin üzerinde
olabilir. Durum böyle iken fınansal varlık
alımlarına devam etmeleri gerçek değerin üzerinde
oluşmuş olan fıatlan daha da yukarıya çeker.
Tersine, pazarda fıatlar düştüğünde bu yatırımcılar,
paniğe kapılarak portföylerindeki fınansal
varlıkları satma eğilimine girerler ve böylece
fıatların daha da düşmesine neden olabilirler.
İkinci grupta yer alan yatırımcılar "profesyonel
yatırımcılar"dır. Bu yatırımcılar acemilerden önce
bilgileri elde ederler, hatta onların
ulaşamayacakları bilgilere de sahip olurlar. Gerçek
değeri hesaplama bilgi ve becerisine sahiptirler.
Bir flnansal varlığın pazar fiatı gerçek değerin
üzerine çıktığında -fıatın olması gerekenden yüksek
olduğu ve düşeceği düşüncesi ile- portföylerindeki
pay senedini satışa sunarlar. Pazar fıatının gerçek
değerin altında olduğu bir durumda ise o pay
senedini alıcı olarak pazara girerler. Profesyonel
yatırımcılar pazar fiatının yükselmeye veya düşmeye
başlaması durumlarında önce, hiç bir davranışta
bulunmazlar. Fakat fıat belirli bir üst limite
çıktığında, portföylerini boşaltmaya belirli bir alt
limite indiğinde, satın almaya geçerler. Böylece
fınansal varlık fıatının gerçek değere doğru düşmesi
veya yükselmesine neden olurlar.
Profesyonel yatırımcının bu davranışı bir grafik
üzerinde gösterilecek olursa: Dr. Cootner,
profesyonel yatırımcının takdir ettiği gerçek
değerin, değiştirilesiye kadar, grafikte apsis
eksenine paralel olarak seyredeceğini, gerçek değer
değiştiğinde, paralelliğin, grafikte, daha yüksek
veya daha düşük bir noktadan başlayarak devam
edeceğini söylemektedir. Yatırım analizcisinin
hesapladığı bu gerçek değer, bazı varsayımlara
dayandığı ve yanılma olasılığını da taşıdığı için,
gerçek değer doğrusunun altında ve üstünde yanılma
olasılığını dikkate alarak oluşturulan fıatlar için
de yatay eksene paralel iki doğru çizilebilir.
Örneğin, hesaplamada yanılma payının %5 olacağı
varsayılırsa üst çizgi gerçek değerin %5 üzerinde,
alttaki çizgi ise gerçek değerin %5 altında
olacaktır.Gerçek değer doğrusunun yukarısında
çizilen apsise paralel doğru "üst yansıma sınırı -
upper reflecting barrier", gerçek değerin altında
çizilen apsise paralel doğru ise "alt yansıma sınırı
- lower reflecting barrier" olarak nitelenir.
Profesyonel yatırımcı fıatın bu yansıma sınırları
içerisinde dalgalanmasını normal kabul eder. Fiatın
üst yansıma sınırını aşması durumunda satışa, alt
yansıma sınırını aşması durumunda ise alışa geçer.
Gerçek fiat hesaplamaları konu pay senedi ile ilgili
bilgiler kullanılarak yapılır. Bu bilgilerin gelişi
düzenli değildir ve gelen bilgilerin pay senedi
değerini hangi yönde etkileyeceği, bu bilgiler
analizcilerin eline ulaşmadan önce bilinemez. Bu
nedenle, pazarda pay senetleri fiatları, gerçek
değerlerdeki değişmeler ilgili bilgilerin gelişine
göre belirleneceği ve pazar fiatları da gerçek
değerlerdeki değişmelere uyum sağlayacakları için
tesadüfi değişmeler olarak karşımıza çıkar. Ancak,
yukarıda da değinildiği gibi, tam etkinliğe sahip
bir pazarda oluşan fiat tam etkin fiattır, pay
senedinin gerçek değerine çok yakın olarak oluşur ve
gerçek değer değişesiye kadar da pazarda denge
sağlanır.
Paul Samuelson, her türlü bilginin elde edilebildiği
bir durumda oluşan pazar fîatını tam etkin fiat -
perfectly efficient price- olarak tanımlamaktadır.
O'na göre tam etkin fiat fınansal varlığın gerçek
değeri ile pazar fiatı arasında bir dengenin
oluştuğu fiattır.. Gerçek değerde bir değişme
olmadan, pazar fiatında oluşan değişme, çok kısa
süreli olarak dengeyi bozar, ancak, pazar fiatı alım
veya satımlar nedeni ile süratle denge fiatına doğru
değişir. Keza, finansal varlıkla ilgili yeni
bilgilerin elde edilmesi sonucunda gerçek değerde
ortaya çıkan değişme de dengeyi bozar. Yine pazar
fiatı değişerek pazarda "devamlı denge" kurulur. Tam
etkin fiatın oluşması tam etkin pazarın varlığına
bağlıdır.
Tam etkin pazar nedir? Pazarla ilgili bilgiler geniş
çapta ve çok az maliyetle yatırımcıların bilgilerine
sunulabiliyorsa ve bu bilgiler, pazarda oluşan
finansal varlık fiatlarına yansıyabiliyorsa o
sermaye pazarı tam etkin pazardır. Böyle bir pazarda
kârlarını en yüksek yapmayı amaçlayan çok sayıda
birey olduğu ve bunların, birbirlerinden bağımsız
olarak, pay senetleri ile ilgili bilgileri analiz
ettikleri ve pay senetlerinin gerçek değerlerini
hesapladıkları varsayılır. Keza ikinci bir varsayım
olarak, pay senetleri ile ilgili bilgilerin pazara
önceden tespit edilemeyen zamanlarda (tesadüfi-
random) geldiği ve bir pay senedi ile ilgili
bilgilerin diğerlerinkinden farklı zamanda ve
genellikle bağımsız olarak yatırımcıların bilgisine
ulaştığı düşünülür. Son olarak da yatırımcıların
finansal varlık Hatlarını yeni bilgilerin ışığında
hızla düzelttikleri varsayımı yapılır.
Fiat etkinliği, gerçek değerin hesaplanmasında
kullanılması gereken tüm bilgilerin pazarda oluşan
fiatlara yansıması durumunda vardır. Bu demektir ki
yatırımcılar değerleme ile ilgili tüm bilgileri,
gerçek değer hesaplamalarında kullanmaktadırlar.Fiat
etkinliğinin olduğu bir pazarda , borsa endeksi risk
ve işlem maliyetlerine göre düzeltilmiş çok yüksek
verimlerin oluşmasını sağlayamaz. Yüksek verimin
varlığını tespit etmek için, bir pay senedinin
pazarda oluşan fîyatına göre hesaplanan verimi ile
beklenen (hesaplanan-gerçek) fıatma göre hesaplanan
verimini karşılaştırmak gerekir. Pazarda oluşan
verimi (rp) ve beklenen verimi (rı>)
sembolü ile gösterecek olursak, rp>rb
olması durumunda o pay senedi ile ilgili yüksek
verimin varlığından söz edilebilir. Keza, rp<rb
ise düşük verim söz konusudur. Anormal verim
oluşması iki nedenden birine bağlanabilir. Birinci
olarak beklenen verimi hesaplamada kullanılan
metodda yer alan risk doğru olarak tahmin edilememiş
olabilir. İkinci olarak ise, beklenen fiatm
hesaplanmasında gerekli tüm "ilgili bilgiler" elde
edilememiş veya hesaplamada kullanılmamıştır.
Fama, "ilgili bilgileri" dikkate alarak fiat
etkinliğinin üç forma ayırmıştır.
1. Zayıf form Fiat Etkinliği
2. Yarı Kuvvetli form Fiat Ekinliği
3. Kuvvetli form Fiat Etkinliği
1. Zayıf Form Fiat Etkinliği:
Böyle bir durumda pazarda oluşan fiatlar geçmişte
fiatların oluşmasına neden olan bilgileri
yansıtırlar.98 Yatırımcılar alma ve satma
kararlarını geçmişte oluşmuş fiatlara göre verirler.
Pazarda yapılan ampirik gözlemler sermaye pazarının
zayıf formda etkinliğe sahip olduğunu
göstermektedir. Bu gözlemler pay senetlerinin
geçmişteki fıatlarını ve işlem hacimlerini dikkate
alarak verilecek sat ve satın al kararlarının
yatırımcıyı pazardan daha iyi bir konuma
getiremeyeceğini göstermektedir.
2. Yarı Kuvvetli Form Fiat Etkinliği:
Bu etkinlik formunda fiatlar sadece geçmişteki
fiatları değil aynı zamanda yayınlanmış bilgileri
de yansıtırlar. Yapılan gözlemler pay senedi ile
ilgili açıklanmış kâr payı ve pay başına kazanç
bilgilerinin, şirkete ait gelir tahminlerinin,
şirketin muhasebe uygulamalarında yaptığı
değişikliklere ait bilgilerin ve şirketin fınansal
tablolarının verdiği bilgilerin cari fıata yansıdığı
izlenimini vermektedir. Kuşkusuz, yatırımcı bu
bilgileri kullanırken bazı analizler yapacaktır.
3. Kuvvetli Form Fiat Etkinliği:
Fiatlar sadece neşredilmiş bilgileri değil, ortaklık
ve ekonomi ile ilgili her türlü bilgiyi yansıtır.
Toplanan bu bilgiler fıanansal analiz teknikleri
kullanılarak analiz edilirler, yoru; tanırlar ve
gerçek fiatın hesaplanmasında kullanılırlar. Bu
çalışmayı ancak profesyonel yatırımcılar ve pazarda
faaliyet gösteren teknisyenler yapabilir. Temel
analiz olarak bilinen bu çalışmalarla ilgili
bilgiler Kitabımızın ilgili Ayrımında verilmiştir.
Etkin bir sermaye pazarında pay senedinin gerçek
değerine ilişkin hesaplamalar yapan çok sayıda
profesyonel yatırımcı bulunur. Kuşkusuz,
yatırımcıların ayrı ayrı yaptıkları değerlemeler
farklı olacaktır. Bu nedenle, herhangi bir finansal
varlığın gerçek değeri, uzlaşma değeri olarak ortaya
çıkar. Eğer, yatırımcıların gerçek değer tahminleri
birbirlerine çok yakınsa, finansal varlığın pazar
fıatı tam etkin fıat olur ve pazar fıatı bu değer
etrafında çok hafif dalgalanmalar gösterir.
Herhangi bir zamanda, yatırımcıların, herhangi bir
finansal varlığa ilgisiz kalmaları durumunda ise o
finansal varlığın pazar fıatı ile gerçek değeri
arasında denge kurulamaz. Fiat dalgalanmaları
oldukça şiddetli oluşur.
Sermaye pazarında finansal varlık fiatlarında
varolan dalgalanmalar, bu dalgalanmaların belirli
kurallara uygun olarak ortaya çıkıp çıkmadığı
sorusunun cevaplandırılmasını gündeme getirmektedir.
Eğer değişmelerin sistematik nedenleri varsa, geçmiş
fıat hareketlerini etüd etmek sureti ile gelecekte
fiatların nasıl gelişeceğini belirlemekte büyük
yanılgıya düşülmeyebilinecektir. Bu düşünce, konu
ile ilgili bir çok bilimci ve uygulamacıyı, geçmiş
fîat dalgalanmalarını incelemeye ve bu
dalgalanmalardan neden-sonuç ilişkisi çıkarma
çalışmaları yapmaya yönlendirmiştir. Profesör M. G.
Kendall'm 1950'li yıllarda yaptığı bir araştırma,
kabaca, fîat değişmelerinin sistematik olmayıp
"tesadüfi -random walk" olduğu düşüncesini destekler
nitelikte sonuç vermiştir." Fama'ya göre,-
birbirini izleyen fîat değişmeleri,
birbirlerinden
bağımsızdır. Bu demektir ki fıat değişmeleri
arasında korelasyon yoktur ve dolayısı ile bir
sonraki aşamada fiatın ne olacağını önceki
değişmeleri etüd ederek kestirmek olanaksızdır.
"Tesadüfi-adım teorisi- random walk theory" olarak
bilinen bu teori Cootner'ın teorisine benzemekte ise
de Cootner'ın koyduğu sınırlar bu teoride yoktur.
Teoriye göre, yatırımcılar değişen gerçek değer
tahminlerine uygun olarak pazar fiatlarını sürekli
dalgalandırırlar. Dalgalanmaların sistematik
olmayışı, gerçek değer hesaplaması yapacak
profesyonel yatırımcılara, yeni bilgilerin, her gün
düzensiz zaman aralıkları ile gelmesine
bağlanabilir. Bu düzensizlik yeni değer
tahminlerinin ve buna bağlı olarak da bozulan fıat-değer
dengesinin düzeltilmesine yardımcı olacak al-sat
emirlerinin zamanını düzensiz yapmakta, dolayısı ile
pazarda sistemli bir fiat hareketi
görülememektedir..
Bu düşünce, pazarda fıatların hangi yönde
değişeceğini geçmişteki fıat hareketlerini etüd
ederek belirlemenin olanaklı olduğu görüşünü kabul
etmemektedir. Bu görüş taraftarları "teknik
analizciler" olarak bilinen ve geçmiş verilerin etüd
edilerek gelecekte fıatların gidiş yönünün tahmin
edilebileceğini savunanların, fıatların tesadüfi
değişmesi nedeni ile doğru sonuca ulaşamayacaklarını
savunmaktadırlar.
Sermaye pazarının etkinliği pazarda işlem gören pay
senetleri fiatlarının da etkin olmasını sağlayamaz.
Zira, yukarıda açıklandığı üzere kuvvetli formda
fıat etkinliğinin var olabilmesi için, çok sayıda
profesyonel yatırımcının firma içi ve firma dışı
bilgileri toplayıp analiz ederek bu analizler
sonucuna göre gerçek değer hesaplamaları yapmaları
ve bu hesaplamalarını pazara yansıtmaları gerekir.
Aksi takdirde fıat etkinliği yarı kuvvetli veya
zayıf formda kalabilir.
Gerçek değer hesaplamaları, temel analiz yöntemi
olarak adlandırılan yöntem kullanılarak, ne kadar
sık aralıklarla ve bu hesaplamaları yapmaya yeterli
bilgilere sahip bireylerce yapılabilirse, pazarda
fiat, açıklanamayan nedenlere bağlı olarak oluşan
dalgalanmalardan o derece uzak kalabilir ve dalga
boyları da o derece yumuşak olur.
Temel analiz, şirketin pay senedinin bu günkü gerçek
değerinin hesaplanmasında kullanılan dönemsel
nakit girişleri ile pay senedinin taşıdığı riski
tahmin etmeyi amaçlar. Zira, pay senedinin gerçek
değeri bu iki değişken tarafıdan yani dönemsel nakit
girişleri ve bu nakit girişlerinin iskonto edileceği
iskonto oranı tarafından belirlenir. O halde,
sermaye pazarı öğrencisinin iskonto oranının
saptanmasında önemi olan faiz ve risk kavramlarını
tanıması, risk ve kârlılık analiz yöntemlerini
öğrenmesi gerekecektir
|