Gelişmekte Olan Ülkelerin Dış Borçlarında Meydana Gelen
Gelişmeler ve Bu Ülkelerin Karşılaştıkları Sorunlar
1980'li
yılların başından bu yana gelişme yolunda olan Üçüncü Dünya
Ülkelerinin hemen hemen yarıya yakın kısmı, önemli dış ödeme
sorunlarıyla karşılaşmışlardır. Bu sorunların ortaya çıkmasında
iki önemli sebep vardır. Bunlar; bu ülke ekonomilerinin "yapısal
zayıflık ile borçlu ülkelerin izledikleri başarısız ekonomi
politikalarıdır. Bunlara ek olarak dünya ekonomisinde görülen
durgunluk, reel faiz oranlarında meydana gelen artış, temel
ürünlerin ihraç fiyatlarında ortaya çıkan düşme, yeni ticari,
borç bulmada' karşılaşılan zorluklar da, Gelişmekte Olan
Ülkelerin önemli dış ödeme güçlükleriyle karşılaşmalarında
etkili olmuştur. Dış ödeme sorunu olan ekonomilerin dış borcu
yüksek olduğu için, bu ülkeler, iç talebi kısıtlayıcı ve
ithalatı azaltıcı tedbirlere zaman içinde başvurmuşlardır.
1980'den bu yana gelişme yolunda olan ülkelerin dış
borçtan hızla artmıştır. Bütün borçlu ülkelerin toplam borçlan
1973 yılında 100 milyar dolar iken, bu meblağ 1989'da 1.3
trilyon doları aşmıştır.
Bunun yarıdan fazlası, en çok borçlu 17 ülkeye aittir. Borçların büyük
bir bölümü kısa vadeli' ve yüksek faizli ticari banka borçlan
olduğundan, bu durum borçlu ülkelerin ö.deme yükümlülüklerini
daha da zorlaştırmaktadır.
1987 yılında
Gelişmekte Olan Ülkelerin GSMH'ları içinde dış borçların
oranı yüzde 37.7'dir. Özellikle dış borç servis oranı ve ek
dış borç elde etme imkanının kısıtlı olması, en borçlu on yedi
ülke ile Afrika'nın Sahra Altı ülkelerinde ekonomik büyümeyi
önemli ölçüde tehdit etmektedir. Onyedi en borçlu ekonomi ele
alındığında bu ülkelerde 1982 yılında yüzde 32 olan dış borç /
GSMH oranı, 1987'de yüzde 54'e yükselmiştir. Onyedi ülkeden
1982 - 1987 döneminde dışarıya 93 milyar dolarlık bir kaynak
transferi olmuştur. ,Benzer şekilde dış borcu yüksek Latin
Amerika ülkelerinden, aynı yıllar arasında dışarıya 150 milyar
dolarlık bir kaynak akışı meydana gelmiştir. Bu miktar, bölge
ülkelerinin GSMH'nın yüzde 4'ne, ihracat gelirlerinin ise
yaklaşık yüzde 25'ine karşılık gelmektedir
Tarihi geçmiş
içinde' incelendiğinde, Fransa'nın 1870-71 savaşından sonra
Prusya'ya ödemiş olduğu tazminatın GSMH'ya oranı dışında
(1872-1875: yüzde 5.6) hiçbir dönemde oran, bu kadar yüksek
olmamıştır. Almanya'nın Birinci Dünya Savaşı sonrasında ödediği
savaş tazminatının GSMH'ya oranı 1924-1932 yıllarında yüzde 2.5,
İngiltere'nin Napolyon Savaşları esnasında Avrupa müttefiklerine
ödediği savaş yardımlarının 1793-1985 döneminde GSMH'ya oranı
yüzde 1'dir. Gelişme yolundaki ülkelerden dışarıya transfer
edilen ve önemli miktarlara ulaşan bu kaynaklar, dış borcu
yüksek olan ülkelere, yarı resmi ve özel kaynaklardan taze fon
transferini zorunlu kılmaktadır.
Yukarıda
belirtilen ve önemli dış borç sorunu ile karşılaşan Gelişmekte
Olan Ülkelerin yanında yer alan Asya'nın borçlu ülkeleri,
diğerleri kadar önemli borç ödeme sıkıntısı içinde
bulunmamaktadırlar. Çünkü bu ülkeler, dünya ekonomisinde değişen
şartlara başarılı bir uyum göstermişlerdir. Filipinler dışında
diğerlerinin borçları önemli miktarlara ulaşmamaktadır. Nispeten
dış borcu fazla olan Güney Kore ve Tayland gibi ülkeler, borç
krizinden korunmayı başarmışlar, ihraç yönlü dış ticaret
politikalarına önem vererek sıkı bir mali yönetim ile bunu
başarabilmişlerdir. Bu grupta sadece Filipinler bir istisna
teşkil etmektedir. Adı geçen ülkenin sanayileşmiş batılı
bankalara olan borcu 14.1 milyar dolara ulaşmış ve 1985'te
GSMH'nın yüzde 48'ine kadar yükselmiştir.
Gelişme
yolunda olan ülkelerin bugün karşı karşıya bulundukları dış borç
krizi, bu ülkelerin üç temel sorunla karşılaşmalarına yol
açmıştır. Birinci sorun, mali niteliktedir. Borçlu ülkelerin dış
borçlarının çok büyük bir kısmının kamuya ait olması dolayısıyla
hükümetler, bu borçları ödeyebilmek için dört yola
başvurmaktadırlar:
a) Yatırım,
eğitim ve diğer kamu harcamaların. kısmaya çalışmakta,
b) Yüksek
vergi almakta,
c) Yeni hazine
bonoları ihraç etmekte.
d)
Enflasyonist bir politika izlemektedirler.
|