|
Gümrük Birliği Sonrası Ekonomik Gelişmeler ve Sosyal Göstergeler
Gümrük Birliğinin Türkiye Ekonomisine Etkileri,
AB ile GB'ye girilmesiyle Türk sanayiinin çökeceği, döviz
rezervlerinin eriyeceği ve neticede Türkiye'nin,
aynen 1994'de olduğu gibi döviz krizine gireceği öne
sürülüyordu. Oysa Tablo 2.'de görüldüğü gibi
1996'dan 1997'ye Türkiye'de GSMH Büyüme Hızı %7.1 ve
%8.3 , İmalat Sanayii üretim artışı ise %7.5 ve
%12.1 gibi yüksek bir artış göstermiştir. 1998
ve1999'da bu oranlardaki düşüş ve gerilemelerin esas
sebebi dünya ekonomik krizi ile Rusya
Federasyonu'nda ortaya çıkan ekonomik krizdir.
Nitekim, ihracaatımızda AB'nin payı 1996'da
%49.6'dan 1999'da %53.9'a, 2000'de de %52.5'e
ulaşmıştır.
Bunun temel sebebi ise, dünya ekonomik krizi
ortamında AB pazarının daha istikrarlı olduğudur.
Nitekim, 1999 yılında toplam ihracaatımız % -1.4
gerilediği halde, AB'ye olan ihracaatımız %6.2
artmış iken, Rusya dahil Bağımsız Devletler
Topluluğu'na (BDT'ye) yapılan ihracaatımızda ise,
%-42.6'lık bir gerileme olmuştur.
Merkez Bankası (MB) döviz rezervleri de 1996'dan 1999'a 16.2
milyar dolar'dan 23.8 milyar dolara ulaşmış, Ekim
2000'de 27 milyar Dolar seviyesinde seyreden MB
döviz rezervleri Kasım krizi sonucu Aralık ayında
19,6'ya inmiş ise de, Şubat -2001 tarihinde de
tekrar 23 milyar $ lara yaklaşmıştır. Görüldüğü gibi
Türkiye GB sonucu döviz krizine de girmemiştir.
Gözden kaçan bir husus Türkiye'nin döviz meseleleri tartışılırken
sadece ihracat gelirleri ve dış ticaret açığı
gündeme getirilmektedir, oysa Tablo'da görüldüğü
gibi, 2000 yılında Türkiye'nin ihracat geliri 27,3
milyar $, bavul ticareti 3 milyar $, turizm, işçi
dövizleri gibi hizmet gelirlerinin toplamı ise 27,5
milyar $'a ulaşmıştır. Demek ki Türkiye son yıllarda
60 milyar $ dolayında bir döviz geliri elde etme
kapasitesine sahiptir.
Türkiye'nin esas meselesi döviz darboğazından çok iç
borç stokunun çok kısa vadeli olması sonucu Türk
ekonomisinin darboğazlara girmesidir. MB döviz
rezervleri 4 aylık ithalatımızın (2000 yılında 18
milyar $'ın altına inmediği sürece Türkiye'de önemli
bir döviz krizinin olmaması gerekirdi. Ancak
Türkiye'de Bankacılık kesiminin $ cinsinden açık
pozisyonlarının 15 milyar $ civarına yükselmesinden
kaynaklanmıştır.
TÜRKİYE'DE BAŞLICA EKONOMİK GÖSTERGELER, 1996-2000
|
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 |
GSMH (Milyar Dolar) |
183.8 |
194.1 |
205.8 |
187.4 |
201.9 |
Fert Başına Gelir (FBG), Dolar |
2928 |
3105 |
3247 |
2912 |
3060 |
- Satınalma Gücü (SGP) ile FBG, $ |
5999 |
6463 |
6486 |
6326 |
6540 |
GSMH Büyüme Hızı (%) |
7,1 |
8.3 |
3.8 |
-6.1 |
6.1 |
- İmalat Sanayi (% Artış) |
7,5 |
12.1 |
0.1 |
-5.0 |
5.6 (*) |
♦ Kapasite kullanımı {%) |
76.7 |
76.9 |
77.5 |
72.1 |
78.2 |
ihracat (% Artış) |
6,9 |
13,0 |
2.4 |
-1.4 (**) |
2.8 |
İthalat (% Artış) |
19,7 |
11,4 |
-5.4 |
-11.4 |
32,7 (1) |
ithalat (Milyar Dolar) |
-43,6 |
-48,6 |
-45.9 |
-40.7 |
-54,0 (1) |
ihracat (Milyar Dolar) |
23,2 |
26,3 |
26.9 |
26.6 |
27,3 |
DIŞ TİCARET AÇIĞI (Milyar $) |
-20,4 |
-22,3 |
-19.0 |
-14.1 |
26,7 |
İhracat / İthalat, (%'si) |
53.2 |
54.1 |
58.5 |
65.3 |
50,6 |
Bavul Ticareti (Milyar Dolar) |
8.8 |
5.9 |
3.7 |
2.3 |
3,0 |
İhracatımızda AB'nin Payı, % |
49,6 |
46,6 |
50.0 |
53.9 |
52,5 |
İthalatımızda AB'nin Payı, % |
51,6 |
51.2 |
52.5 |
52.6 |
48,9 |
Hizmet Gelirleri (Milyar $) |
18,7 |
25,9 |
32.3 |
20.3 |
27,5 |
Hizmet Giderleri (Milyar $) |
-11 |
-13,4 |
-15.3 |
-14.9 |
-15,0 |
CARI İŞLEMLER AÇIĞI
(Milyar!) |
-2,4 |
-2,7 |
+2.7 |
-1.4 |
■3,8 |
Direkt Yabancı Sermaye DYS-Milyar $ |
1,0 |
1,0 |
1,0 |
0.8 |
1J (2) |
Dış Borç Stoku (Milyar $) |
80,0 |
84,9 |
96,9 |
101,82 |
114,3 |
MB Döviz Rezervleri (M9yar$) |
16,2 |
18,7 |
19.7 |
23.8 |
19,6 |
(*) Bu artış yılın ilk yarısında ortalama %2,7 , Ekim'de %14,3, Ka-sım'da
%12,0, Aralık'ta ise %-4,3'tür.
(**) 1999 yılında AB' ye olan ihracatımız %6,2 artmış iken, BDT' ye
ise %-42,6 azaldı.
(1) İthalatımızda ara mallan %65,4, sermaye malları %20,8, tüketim
malları da %13,4'lük bir paya sahiptir.
(2) Türkiye'den çıkan DYS yatırımı 725 milyon $
olup, net giriş 982 milyon $ ise de, yurt dışına
çıkan net Doğrudan Yatırım (DY) çıkışı da 870 milyon
$ olup, net DY girişi (982-870) sadece 112 milyon
$'dır.
Sektörel Gelişmelere Gelince; Gümrük Birliği Hakkında
8. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005), AB komisyonu raporuna
göre, GB sayesinde bazı sektörlerde önemli
gelişmeler olmuştur. Bir kere, gerek GB gerekse
STA'lar sayesinde ithalatımızda gümrük vergileri
düştüğü veya sıfırlandığı için, sanayii mallarındaki
ithalatındaki maliyetler düşmüştür. Bu gelişme ise,
bir yandan dış rekabet gücümüzün artmasını müspet
yönde etkilemekte, öte yandan maliyet enflasyonun
artış hızının bir ölçüde azalmasına katkıda
bulunmaktadır.
Giyim Sanayii : AB ile GB sonucu kotalar kalkınca Türk giyim
sanayiinin AB'ye ihracatı arttı ve bu dalda Türkiye
2. en büyük ihracatçı ülke durumuna geldi. Bu
sektörün son 4 yıllık (1995-1998) ihracat artışı %71
olup, dünya ticaretinde %3.8'lik bir paya dünyada 7.
sıraya çıkmıştır.
Otomotiv: Bu sektörde GB ile birlikte yenileme yatırımları ve ana
firmaların payları arttırılarak, otomotiv sektöründe
ihracata dönük bir potansiyele ulaştığı son
aylardaki ihracat artışlarından ortaya çıkmaktadır.
Elektronik Sanayii: 1996-2000 döneminde, girdi maliyetleri
azaldığı için, bu sektörde yıllık ortalama üretim
artışı %14 , ihracat artışı da %38 olarak
gerçekleşmiş, bu sektörün yıllık ihracatı da 500
milyon dolardan 1.2 -1.3 milyar dolar seviyesine
ulaşmıştır.
Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü'nün, 1998 yılında, Türk İmalat
Sanayiindeki payı %19'a, toplam üretim ve
istihdamdaki payları ise sırasıyla %5.5 ve %21'e,
toplam ihracatımızdaki payı da %39'a çıkmıştır.
Deri Sektörü: Dünya deri işleme kapasitesinin %22'sine ulaşarak,
dünya 2.ligine yükselmiş, bu sektörün toplam
istihdamdaki payı %1.5 olup, Türkiye'nin 10. büyük
sanayi kolu haline gelmiştir.
Demir-Çelik Sektörü: Türkiye'nin büyük bir sanayi kolu olup,
1998-1999'daki dünya ekonomik krizi ve durgunluğu
sonucu çok düşük bir kapasite ile faaliyetini
sürdürmektedir.
Renkli Televizyon: 1996-2000 döneminde renkli televizyon üretimi
1,8 milyondan 8.8 milyon adet seviyesine ulaşmıştır.
Diğer Dayanıklı Tüketim Malları: 1995'ten 2000'e
başlıca tüketim malları üretim artışları ise,
buzdolabında yaklaşık 1.7 milyondan 2 milyona,
çamaşır makinesinde 866 binden 1.3 milyona, elektrik
süpürgesinde 879 binden 1.2 milyona, otomobilde 222
binden 306 bine, Otobüs ve minibüste 12 binden 47
bin adete yükselmiştir. Şişe ve cam eşya üretimi
ise, 506 bin tondan 1.1 milyon tona ulaşmıştır.
(Kaynak DPT, Temel Ekonomik Göstergeler, Ocak-Mart
2001, s.21-22)
Dinamik Etkiler, Gümrük Birliği anlaşması
GB'nin rakamsal olarak ölçülemeyen dinamik etkileri de çok
önemlidir. Türkiye'nin AB ile GB'ye girmesi yerli
üreticileri geri dönülmez bir şekilde uluslararası
rekabete açmış, böylece eksik rekabetçi ve korumacı
lobilerin güçlerinin azalmasına önemli katkıda
bulunmuştur. Neticede, düşük verimle, pahalı mal
üreten firmalarımız re-or-ganizasyona zorlanarak
veya mukayeseli üstünlüğe sahip oldukları alanlarda
üretim yapmaya zorlanmışlardır. Bu husus orta ve
uzun vadede özellikle Türk ekonomisi içinde kaynak
dağılımının ekonomik etkinliğinin artırılması
bakımından büyük önem taşımaktadır.
Diğer taraftan, GB çerçevesinde Türkiye hem gerçekleştirmiş olduğu
yapısal düzenlemeler ile iç pazarını uluslararası
standart ve normlara uydurmakta, hem de Türk
firmalarının Dünya ticaretinin yaklaşık %40'ına
sahip olan geniş bir pazarda ortalama maliyetlerini
minimize edecek optimum ölçeğe ulaşmalarını ve
ölçek ekonomilerinden yaralanmaları fırsatını
ortaya çıkarmaktadır.
Gümrüklerin sıfırlanması ile Türk üreticilerin dış
rekabetle karşı karşıya kalması sonucu firmalar
malın kalitesini artırır ve keyfi fiyat artışı
yapamaz. Bu durumdan bütün tüketiciler de kazançlı
çıkar. Geniş bir piyasa yatırım riskini azaltıp
karlılığı artırarak yatırımları hızlandırır. Böylece
üretim istihdam ve milli gelir artışına müspet
katkıda bulunur. İlaveten geniş piyasadan daha
düşük maliyetli girdi temini verimlilik artışına yol
açar.
|