Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Hatay İlimiz ve Suriye 

19.yüzyıl Osmanlı döneminden günümüze kadar, Türki­ye'nin gündeminden düşmeyen bir komşusu var. Bu komşu, ülkenin tam güneyinde yeralıyor ve Türkiye bu ülke ile en uzun kara sınırına (877 km.) sahip bulunuyor. "Komşu komşunun külüne muhtaçtır." özdeyişinin özüyle hiç bağdaşmıyan bu komşu; Suriye'dir. 

Bir avuç azınlığın yönettiği Suriye, aslında bir İslam ül­kesidir. Türkiye'de bir İslam ülkesi olduğuna göre, Suriye ile olan ilişkileri gayet iyi olması gerekirken, aksine sürekli yapay sorunlarla iki ülke arası sürekli gergin tutulmaya özen gösterili­yor. Sanki bu gerginliğin sürekli ve şiddetli kalması için, birile­ri daima ateşi körüklüyor. 

Suriye ile Türkiye arasında, bugün uluslararası platform­larda görece hiçbir sorunu bulunmamaktadır. Ancak Suriye yö­netiminin yersiz ve yanlı tutumları ile, ille de bir sorun ortaya atılıyor. Suriye'nin kuruluşundan bugüne, Suriye gündeminden düşmeyen Hatay Sorunu ve bugünlerde bir yenisi ekle­nen Su Sorunu. 

Aslında bugün için Hatay Sorunu diye bir sorun yok. Çünkü bu sorun tarihte halledilmiş. Çünkü bu sorun, dünya gündemini, 1. Dünya Savaşı'nın sonlarından 1939 yılları ara­sında meşgul etmiş. Kuşkusuz bunun da baş sebebi, Hatay ili'nin İskenderun gibi Doğu Akdeniz'e açılan önemli bir lima­nının olması. Musul petrolllerini boru hattı ile, Akdeniz, Atlas ve Avrupa ülkelerine ulaştıran en kestirme yol güzergahının başlangıç noktasını İskenderun Limanı oluşturuyor. İşte bu öneminden ötürü, Hatay bölgesi; Fransa ile İngiltere arasında sürekli çekişme konusu olmuş.

İngiltere, bölgedeki nüfuzunu artırmak için 1916 yılı Sykes-Picot görüşmelerinde, Mekke Şerifi Şeyh Hüseyin'in oğ­lu Faysal'ı büyük destek sağlar. Faysal, 1918 yılının Ekim ayında Halep'i, Aralık ayında ise Antakya yönetimini ele geçi­rir. Ancak hemen ardından (Aralık 1918) Fransız askerleri, İs­kenderun ve Antakya havalisini işgal ederler. 20 Ekim 1921'de, Ankara Antlaşması ile, bölgede kısmen özerk İsken­derun Sancağı kurulur. Daha sonra, 29 Mayıs 1937'de, Hatay Cumhuriyeti kurulur ve Cumhuriyetin Bayrağı Türk bayrağı­nın benzeridir. Tek farklılık bayrağın üzerindeki yıldızın içinin rengi kırmızıdır. Hatay halkının isteği ile, 7 Temmuz 1939 tarih ve 3711 sayılı yasa ile, Hatay ; Türkiye'ye bağlanır ve bir il oluşturulur. 

O tarihten bugüne, Hatay; Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ili olmuştur.Yaklaşık 5402 km2.1ik bir yüzölçüme sahip olan bu ilimizin, bugün 1 milyondan fazla nüfusu bulunmaktadır/Öte yandan, Hatay; önemli sanayi merkezlerimizden biri olan İs­kenderun ile Amik Ovası gibi tarımsal değeri yüksek bir ovaya da sahiptir. Osmanlı dönemi de dahil ediİirse, Hatay; yaklaşık olarak 500 yıllık bir Türk toprağıdır. 

Suriye toprakları ise, 1918 yılında Osmanlı egemenliğin­den çıktıktan sonra, Nisan 1920'deki San Remo konferansında, "A TİPİ MANDA" kimliği altında , Fransa'ya bağlanıveriyor ve bu mandalık 1946 yılına kadar, 26 yıl devam ediyor. Yani, Hatay'ın il olarak Türkiye'ye bağlandığı tarihlerde, bağımsız bir Suriye devleti bile yok. Ancak, Suriye; Hatay bölgesi üze­rinde sürekli hak iddia etmekte ve bunu her fırsatta gündeme getirmektedir. Hatta Suriye, okullarında okutulan Coğrafya ki­taplarında ve haritalarında, Hatay; Suriye'nin bir ili olarak gös­terilmektedir. Bu tarihi yanılgıyı, çoğu müslüman Arap ülkele­rinin kitap ve atlaslarında da görmek mümkündür. 

İkinci yapay sorun ise Su Sorunu 'dur. Türkiye, Gü­neydoğu Anadolu Projesi'ni başlamasıyla birlikte ortaya atılan bu sorun, gerçekdışıdır. Suriye, Hatay Sorunu'nda olduğu gibi, dereyi görmeden paçayı sıvamıştır. Dünya 1994 İstatistiklerine göre, kişi başına düşen yıllık su miktarının Türkiye'de 3.000 mlıken, Suriye'de 3.500 m3ü geçmesi, hangi ülkenin su ihtiyacı olduğunun bir açık göstergesidir. Buna rağmen, Türkiye, Suriye'ye Küçük Su Projesi ile, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin sularını Suriye topraklarına akıtmayı planlamaktadır. Böyle bir projeye karşı, Suriye'nin tutumunun gayet dostane olması ge­rekirdi. 

Suriye'nin yakın geçmişten bugüne, Türkiye'ye karşı izle­diği tutum gözden geçirilirse, hiç de dostane davranmadığı göz­lenir. Özellikle, Suriye'nin Güneydoğu'da cereyan eden Terör odaklarını destekler bir tavır sergilemesi, hiç hoş karşılanacak bir tutum değildir.                                                               ,

Suriye Devlet Başkanı, burada Şerif Hüseyin ve oğlu Fay­sal'a vaadedilen toprakların (ki vaad edilen ve Türkiye sınırları içinde kalan topraklar, Türkiye yüzölçümünün % 10'unu, yani 90.000 km2.lik bir alanı kapsar) peşine düşmüş gibidir. Oysa, kendinin ve tüm Suriye halkının yaşadığı tüm Suriye toprakları­nın, dört yüz yıldan fazla Osmanlı Türk hakimiyeti altında kal­dığını hatırına bile getirmez. Suriye yöneticileri, İngilizler ile dostluk kurmaya çalışan Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal'ın Suriye topraklarından kovuluş hikayesi ile Suriye'nin Osmanlı idaresi altındaki günlerinin hatıralarını içeren Tarih kitaplarını iyi oku­malıdır. Belki o zaman, gerçek dostun kim olduğunu, iş işten geçmeden anlama fırsatı bulurlar. İşte o zaman, belki Hatay ve Su sorunlarının yapay, dayanaksız ve gereksiz olduğunu anlar­lar ve terörizmi desteklemekten vazgeçerler. 

Doç. Dr. Ramazan OZEY

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005