İhracata Teşvik
İhracat ve İhracata Dayalı İmalatın Desteklenmesine
İlişkin Kararların Uygulanması
Ülkemizin gelişmesi ve ticaret gelirlerini
yükseltmek amacıyla gösterdiği yoğun çabaların
yanında, kafa kafaya rekabetin yaşandığı dünya
ticaretinde pazarını genişletebilme-si için devlet
yardımları ve teşvik araçlarının niteliği büyük önem
taşımaktadır. Teşvik sisteminde yeni ve modern
teşvik araçlarının tespiti ve uygulanması tek başına
yetmemektir. Belirlenene teşvik yapısının Gümrük
Birliği sürecinde Avrupa Topluluğu teşvik yapısına
ve GATT kurallarına uyması gerekmektedir. Bu
nedenden teşvik politikalarının uygulanmasında
karmaşık bir görüntü ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal olarak kalkınma
hedeflerine ulaşmada ihracat büyük önem
arzetmektedir. Dünya pazarlarında artan rekabet,
ülkelerin kendi aralarında bloklaşmalarıyla daha da
artmıştır. Bu durumda ülkeler rekabet edebilirliği
temin için değişik şekillerde sanayici ve
ihracatçıya yönelik teşvik tedbirleri alma yolunu
seçmiştir.
24 Ocak kararları ile ihracata dayalı büyüme
modelinde "İhracat Teşvik Kararları" gerek karar
olarak gerekse uygulanış biçimi olarak çokça
tartışılmıştır. Çünkü bu kararlar, GATT kurallarına
aykırı olarak satış sırasında, parasal destek
sağlamaktadır. Bu toblodan, hayali ihracat
vurguncuları, kara para temizlenmesi, kayıt dışı
ekonominin bir bölümü ortaya çıkmıştır.
Oysa Türkiye'nin içinde bulunduğu 120 ülkeden oluşan
Ticaret ve Gümrükler Genel Anlaşması (GATT) satış
noktasında devlet yardımlarını yasaklamaktadır.
Doğru Sanayi Politikası ve İhracatın Doğru Teşvik
Edilmesi
21. yy.'a girerken ülkemizin küçülen dünyada yerini
alabilmesi için en önemli unsur olan kalkınma için
Sanayi Politikalarını:
1. Sanayi Politikası istihdam oluşturmalı,
2. Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kullanan
sektörler öne çıkarılmalı,
3. Devlete mantıklı yük getirmeli,
4. Kesinkes doğrudan satışa teşvik verilmemeli,
5. Üretim ana kaynak olmalı, prensiplerine göre
yenibaş-tan gözden geçirmeli ve bir üretim
seferberliği başlatılmalı. Ürettiği kadar tüketmeyi
öne çıkarmalı ve hedef olarak dünyayı, hedef kitle
olarak 6 milyarlık dünya nüfusunu seçmeliyiz.
Hedefin "Dünya" olduğu ekonomide elbette ihracatın
mutlaka bir hayat tarzı, bir ideoloji olarak
insanımızın gündemine sokulması gerekmektedir.
Eğitim sistemimizde ihracat mutlaka ders olarak
okutulmalı. Her evde ihraca gündemde olmalıdır. Bu
fikrin oluşumla birlikte, ihracat teşvik yapımız,
ithal ikameci anlayışa göre gümrük duvarları,
miktar kısıtlamaları ile dış rekabete karşı korunan
iç pazara yönelik endüstri ve firmalara sağlanan
avantajlar, ihracat ve ihracata dayalı endüstriye
de temin edilecek şekilde gözden geçirilmelidir.
Bugün ihracat yapabilmemiz için "Nötral Statü"
olarak tanımlanan (ihracat endüstrilerine koruma
koşullarında sağlanan karlılık ölçüsünde
ödüllendirici olması) beş koşulun oluşması
gerekmektedir.
1. İhracatın gerçekçi döviz kurları ile yapılması,
2. İç girdi piyasasının uluslararası platformlarda
rekabetçi olması
3. Uluslararası rekabetçi piyasalardan girdi
temininde ekonomi için veya ekonomi dışı engeller
bulanmaması
4. Para ve kredi piyasasının rekabetçi olması
5. İç vergileme sisteminde maliyetleri yükseltici
çarpıklıklar bulunmaması
Ürünlerimizin uluslararası pazarlarda rekabet
edebilmesi bu şartlara bağlıdır. Siz ürünlerine bu
koşullardı sağlamaz iseniz, uluslararası alacılar,
endüstrilerine bu koşulları sağlayan ülkelere
yönelecektir. Bu "nötral statü" koşullardaki
olumsuzlukların giderilmesini sağlayan önlemlere
"ihracatın teşviği" adı verilir.
Bu Koşullar Var Mı?
Maalesef ihracat yapabilmek için gerekli koşulların
büyük ölçüde ortadan kalktığını görmekteyiz. 1988
yılma dek süren Dövizin TL karşısındaki değer
kazanımı, bu yıldan sonra tersine dönmüş TL döviz,
karşısında değer kazanım sürecine girmiştir. 10 Ocak
1994'ten bu yana "kurların yükselmesi ihracatın
artmasına neden olacaktır" diye algılanmışsa da
aslında devalüe olan döviz olmuştur. Özellikle
ihracatta en önemli dışsatım ürünümüz olan Hazır
Giyim ve Konfeksiyon ürününün ana girdisi Pamuk
ipliği fiyatı Aralık 1993'te 40.000TL/kg, Dolar ise
15.000 TL idi. 2.80 Dolara 1 kg Pamuk ipliği
alabiliyordunuz Bugün dolar ($) 35.000TL Pamuk
ipliği 150.000 TL/kg yani 4 ,5$/kg olmuştur.
Bununla beraber piyasadaki güven bunalımı ve
belirsizlikler piyasa kredisini ortadan kaldırmış,
nakit ya da açığa çalışma dönemine girilmiştir.
İç piyasa girdi temininde 80 öncesi ithal ikamesi
politikalar sonucu oluşmuş kartel yapı bir çok
ürünün ana girdilerinde karşımıza çıkmakta ve bu
yapı "ihracat amaçlı ithalatı" düzenleyen ihracat
Teşvik Kararları'nm alınmasında da karşımıza
çıkmaktadır. Ancak bu kartel, 1930Tu yıllardan bu
yana rekabete kapalı, kalite ve verimliliğin öne
çıkmadığı yapıları ile 1995 yılında girilecek AT ile
Gümrük Birliği sürecinde ciddi bir telaş
yaşamaktadırlar. Bu yıllardır Türk milletine
ödettirdikleri faturayı bundan sonra
ödettirememenin feryadıdır. Para ve kredi
piyasalarındaki durumu hiç şüphesiz ihracatın
desteklenmesi yönünde değildir. % 300'lere tırmanan
Kredi Faizleri ile kim üretim yapacak, ürettiğini
ihraç edecek ve bu kredi ana para ve faizi ile geri
dönecek, ülkemizdeki RANT EKONOMİSİ'nin kaynağı olan
BANKA SİSTEMİ'nin çok ivedili gözden geçirilerek
para'nm kullanım şekli üzerine yeni model arayışına
"üretimin desteklenmesi" kaynaklı olmak üzere
girilmelidir. Diğer yandan iç vergilendirme sistemi
ihracata ve ihracat dayalı endüstri için ciddi bir
dezavantajdır. Özellikle "Lead time" tüketim
bölgesine yakınlık gibi bir avantajı ile birlikte
nüfusunun büyük çoğunluğunun genç olması şansına
sahip olan ülkemizde iç gücü maliyetlerinin üstüne
binen Gelir Vergisi, S.S.K. kesintileri, zorunlu
tasarruflar ürün maliyeti açısından önemli bir paya
sahiptir. Bir de buna işgücü verimliliğimizdeki
düşüklük eklenince durum daha da vahimleşmektedir.
Sonuçta eğitimli insan çalıştırmak yerine sosyal
güvencesiz insan çalıştırma yolu seçilmektedir.
Şimdi
07.03.1994 Para ve Kredi Koordinasyon Kurulu'nun
ihracat ve ihracata dayalı imalatın desteklenmesine
ilişkin kararlarına baktığımızda, yukarıda şartlara
uygunluğu açısından 2. derecede bir iyilik
taşımaktadır. Satış aşamasında değil üretim
aşamasında bir teşvik özelliğindedir. Ancak bu
kararların uygulanmasındaki en önemli handikap
bitmiş ve tükenmiş olan TÜRK BÜROKRASİ'sidir.
Rüşvet, iltimas ve adam kayırmaca kıskacmdaki
bürokrasi ile bu kararlar nasıl uygulanacak?
ihracatta zamanın bu derece önemi varken merak
ediyoruz, akşam 18.15 uçağı ile Almanya'da müşterisi
ile iş görüşmesine gidecek hangi ihracatçı görevli
kağıdı (ve
devamında hangi belgelerin isteneceği belli değil,
THY henüz ilan etmedi) ile THY'ye gidip dekont
alacak sonra Ziraat Bankası Şubesine gidip tahsilat
makbuzu alacak sonra gidip THY'den bilet alacak.
Varsa bu kadar zamanı ve morali"blan ne mutlu ona.
Ne gariptir, ülkemizde politikaların temelinde hep
insanımıza güvensizlik vardır. Bütün kurallar acaBa
nerelerde kaçaklar olur kaygısıyla belirlenir.
Zaten temelde güvene dayalı bir yapıya geçiş değil
mi asıl sıkıntımız. Halbuki "İHRACATÇıya bu ülkede
özellik tanınmalıdır.
Uygulama Esasları
07.03.94 tarihli P.K.K. Kurulu'nun Mahsup işleminden
nasıl yararlanacağız?
Kararın uygulama noktası Merkez Bankası, Ziraat
Bankası Merkez Şubesi ve Şubeleri.
Kimler Yararlanabilecek?
Buna göre 07.03.1994 tarihinden itibaren
gerçekleştirilecek ihracata "ihracatçıların" asgari
FOB 10 milyon $ ABD, imalatçıların ise FOB 1 milyon
Dolarlık ihracat limitini aşmaları gerekmektedir.
Kimler Yararlanamaz?
a. Gümrük Giriş Tarife Cetvelinin 01-24 fasılları
arasında yeralan malların ihracatı.
b. İhracatında DFİF kesintisi yapılan mallar,
c. İthalat rejimi çerçevesinde ithal edilmiş ve
yurt içinde serbest dolaşımda bulunan yabancı
menşeli malların ihracatı
d. Transit Ticaret
e. Sınır ve kıyı ticareti
f. Bedelsiz ihracat
g. Bağlı muamele ve takas
h. İhracatı Teşvik Tebliği çerçevesinde ihracat
sayılan yurtiçi teslimler
İhracatçı ve İmalatçıya Bu karar ile nasıl destek
sağlanacak
P.K.K. Kurulu'nun bu kararı ile ihracatçı ve
imalatçı Tablo 1'de görülen giderlerini aşağıda
belirtilen Destek Oranlarındaki hakedişlerinden
mahsup ettirebileceklerdir.
Tablo 1'de TEMİNAT % 25 şunu ifade etmektedir.
Destek oranındaki HAK EDİŞİNİZİN % 25'lik kısmını
ilgili kamu kuruluşları (Gümrük, Vergi dairesi vs.)
teminat mektubunu Merkez Bankasından direkt olarak
müracaatla alabileceksiniz. Tekrar iade edinceye
dek limitiniz dolu olacaktır.
Tablo 1'deki % 100 tanımı ise HAKEDİŞİNİZİN %
100'lük kısmını belirlenen giderleriniz için
kullanabilirsiniz.
Destek Oranları
Destek oranları Tablo 2'deki gibidir. Burada yabancı
olduğumuz ya da Bürokrasimizin yeni icadı olan
S.D.Ş. (Sektörel Dış Ticaret Şirketleri)'nin anlamı
şu: Aynı işkolunda üretim ve ihracat yapan, 5-200
arasında işçi çalıştıran, ödenmiş sermayesi 20
milyar olan şirketlere S.D.Ş. denmektedir.
TABLO: 2
Destek oranlarında diğer bir noktada Hedef PAZAR
ülkelerine yapılan ihracatlarda sadece limitin
altında kalan firmaların limiti sağlamasını teminen
Performans Değerleri % 25 fazla olarak
hesaplanmaktadır.
HEDEP PAZARLAR
a. Amerika Kıtası
b. Uzakdoğu Ülkeleri
c. Orta ve Güney Afrika Ülkeleri
NASIL UYGULANACAK?
1. İhracatçı ve imalatçı firmalar 07.03.1994
tarihinden itibaren belirlenen limitleri aştıkları
anda Merkez Bankasına aşağıdaki dokümanlarla
başvuracaktır.
İstenen Belgeler İhracatçı
Gümrük Çıkış Beyannamesi: (Gümrük onaylı ya da
Noter tasdikli)
D.A.B (Döviz Alim Belgesi) Banka onaylı yada Noter
tasdikli
İmalatçı
Sanayi Sicil Belgesi, yukarıdaki gibi onaylı Gümrük
Çıkış Beyannamesi ve Döviz alım belgesi.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta Döviz Alım
Belgelerinde imalatçı firmalarında unvanı mutlaka
yazılı olmalıdır.
Başvuru Süresi
İşbu belgeleri firmaların G.Ç.B'nin arka yüzündeki
yüklemenin bitiş tarihi olan fiili ihracattan
itibaren bir yıl içinde Merkez Bankası Şubesine
ibraz etmeleri gerekmektedir.
İmalatçı ve ihracatçı farklı ise ayrı ayrı müracaat
edebilir.
Şayet G.Ç.B.'DE birden fazla imalatçı firma var ise
her bir imalatçıya ilişkin performanslar ilgili G.Ç.B.'ye
ait İMALATÇI FATURA'ları ile belirlenir.
İbraz ettiğimiz belgeler ışığında DAB'deki FOB
tutarları matrah alınmak suretiyle TABLO 2'deki
belirtilen oraları uygulanarak ABD doları cinsinden
hakediş tutarlarını belirler. TL ve diğer döviz
birimlerinin A.B.D. Dolarına çevriminde DAB
tarihindeki çapraz kurlar esas alınır.
TCMB tarafından ABD doları olarak belirlenen hakediş
miktarları.
T.C. Ziraat Bankası'na deviz tarihindeki T.C.M.B
alış kuru itibari ile TL'ye çevrilerek
sabitleştirilir.
İmalatçı ve ihracatçılar T.C. Ziraat Bankasınca
görevlendirilecek şubeye mahsup işleminde
belirlenmiş giderlerini teşvik edici belgeleri ibraz
ederek mahsubunu işler.
MAHSUPLARI NASIL İSTEYECEĞİZ. - TOPLU KONUT
FONU KESİNTİSİ
Yurt dışı çıkışlara ait KTK kesintilerinin hak ediş
hesabından mahsup edilebilmesi için ilgili kişi ve
kişilerin imalatçı ve/veya ihracatçı kuruluş
görevlisi olduğunun anılan kuruluş yetki]ilerince
imzalı bir belge ile teşvik edilmesi gerekmektedir.
ENERJİ GİDERLERİ
İmalatçı veya imalatçı-ihracatçıların elektrik ve
doğalgaz giderleriniz mahsup yoluyla
karşılanabilmesi için ihbarnamelerin (ödeme emri)
hakediş hesabında yeralan firma unvanını taşıması
gerekmektedir. Bu ihbarnamedeki meblağın tamamını
karşılaması halinde yapılır. İhracatı ve Döviz
Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik Kararı'nda yeralan
Enerji İndirimi ve/veya muafiyetinden (elektrik ve
doğalgaz) yararlananlar teşvik tebliği gereğince
indirimle tarifeye göre düzenlenmiş ihbarnamelerini
hakediş hesaplarından mahsup ettiremezler.
YURTİÇİ VE YURT DIŞI TAŞIMA (NAVLUN) GİDERLERİ
İmalatçı ve/veya ihracatçıların THY AO, D.B. Deniz
Nakliyatı T.A.Ş. ve TCDD ile olan taşımalarına ait
navlun giderlerine ait mahsup işleminden önce
ilgili kurumlardan hesaplanan ücrete ilişkin dekont
alınması gerekmektedir. Bilahare kesin faturaların
söz konusu dekontta yazılı olan meblağı aşması
halinde fark için ayrıca mahsup işlemi yapılmaz.
UÇAK BİLETLERİ
Sadece ihracatçı kuruluş görevlilerinin THY AO dış
hat uçak biletlerinin hakediş hesaplarından
mahsubunun yapılabilmesi için, ilgili kişi veya
kişilerin ihracatçı kuruluşun görevlisi olduğunu
belgeleyerek, mahsup işleminden önce THY AO'dan
bilet ücretine ilişkin hesaplanmış dekont almaları
gerekmektedir. T.C. Ziraat Bankasının ilgili şubesi
tarafından verilecek mahsup dekontu ile THY AO
büroları bilet düzenleyecektir.
HABERLEŞME GİDERLERİ
İmalatçı ve/veya ihracatçıların telefon, teleks ve
telefaks giderlerinin mahsup yoluyla
karşılanabilmesi için ihbarnamelerde hakediş
hesabında yer alan firma unvanını taşıması
gerekmektedir. Bu ihbarnamelere ait mahsup, hesabın
ihbarnamedeki meblağın tamamını karşılaması halinde
yapılır.
Yukarıda belirtilen giderlere ait mahsup
işlemlerinde, ilgili T.C. Ziraat Bankası
şubelerince imalatçı ve/veya ihracatçıların
kendilerine ibraz edilen dekont, makbuz, tahakkuk
fişi ve benzeri belgelerine istinaden mahsup edilen
muktarı ilgilendirecek şekilde talep sahibine bir
dekont vereceklerdir. Bu dekont ile mahsubu
istenilen gidere ait borcun sona ermiş olabilmesi
için her bir mahsuba ilişkin banka dekontuna ait
olduğu kurumu ibraz edilerek ödeme işleminin
gerçekleştiğinin belgeler üzerinde tamamlanması
gerekmektedir.
VERGİLER VE SSK PRİMLERİ
Vergiler ve SSK primlerinin mahsubunda (gecikme
faizi, gecikme zammı ve cezalar dahil) T.C. Ziraat
Bankası şubelerine başvurudan önce ilgili vergi
dairesi veya SSK biriminden mahsuba konu mablağa
ait "tahakkuk fişi" alınması gerekmektedir. TC.
Ziraat Bankası şubeleri tahakkuk fişinde yazılı olan
meblağın mahsubunu müteakip mahsubun yapıldığını
belirten bir dekont düzenler, bu dekontun ilgili
vergi dairesi veya SSK birimlerine imalatçı ve/veya
ihracatçı tarafından ibrazı ile vergi ve SSK primi
borcu sona erer.
GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN DIŞ TİCARETE ETKİLERİ
Gümrük Birliği'nin (GB) klasik tanımı, birliğe taraf
olan devletlerin aralarındaki gümrük vergileri ve eş
etkili vergileri kaldırmalarını, birlik dışındaki
üçüncü ülkelere karşı ortak bir dış tarife
uygulamalarını gerektirmektedir.
Bu bağlamda Türkiye, Gümrük Birliği ile birlikte
gümrük vergileri ve eş etkili vergileri kaldıracak
ve birlik dışındaki üçüncü ülkelere karşı bir dış
tarifeye uyacaktır. Bunun sonuçları dış denge
üzerinde görülecektir. Bu da Türkiye'nin Avrupa
Birliği ülkelerine yaptığı ihracat ve ithalatına
doğrudan etki edecektir. (Bak: Aşağıdaki tablo)
Rakamlarla AB-Türkiye dış ticaret bağlantısı
Yıllar AB'ye İhracat (Milyon Dolar)
1988 |
5.098,3 |
1989 |
5.407,8 |
1990 |
6.892,8 |
1991 |
7.468,0 |
1992 |
8.140,1 |
1993 |
8.996,7 |
Yıllar |
Toplam İhracattaki Payı (%) |
1988 |
43,7 |
1989 |
46,5 |
1990 |
53,2 |
1991 |
54,9 |
1992 |
55,2 |
1993 |
59,7 |
Yıllar |
AB'den İthalat (Milyon Dola |
1988 |
5.895,1 |
1989 |
6.055,2 |
1990 |
9.328,3 |
1991 |
10.071,7 |
1992 |
10.913,0 |
|
1993 |
13.340,0 |
|
Yıllar |
Toplam İthalattaki Payı (%) |
|
1988 |
41,1 |
|
1989 |
38,3 |
|
1990 |
41,8 |
|
1991 |
47,8 |
|
1992 |
47,8 |
|
1993 |
45,4 |
|
AB'ye |
İhracatın AB'den İthalatı |
|
Yıllar |
Karşılama Oranı (%) |
|
1988 |
86,5 |
|
1989 |
89,3 |
|
1990 |
73,9 |
|
1991 |
74,1 |
|
1992 |
74,5 |
|
1993 |
67,4 |
|
|
|
|
|
Topluluktan ithalat artışı;
- Sıfırlanan gümrüklere,
- Topluluk çıkışı ithal mallarına yönelik talebin
fiyat esnekliğine,
- Ticaret sapması, ticaret yaratılması ve her iki
durumda karşılaşılabilecek ticaret genişlemesinin
yol açacağı ithalat artışına,
-Yurt içinde yerleşik yerli ve yabancı firmaların
Türk parasını kaptırmamak için yapabilecekleri
fiyat indirimlerine bağlanabilir. Bu değişkenlerden
ilk üçü ne kadar yüksek, sonuncusu ise ne ölçüde
düşük olursa, ithalat artışı o kadar
fazlalaşacaktır.
İhracatta ise Gümrük Birliği ile birlikte özellikle
kotaların kalkması, Avrupa Birliği ülkelerine
yönelik olan ihracatı arttıracaktır. Ancak
vurgulanması gereken bir nokta da, Gümrük Birliği
ile birlikte Türkiye'nin ihracatta uyguladığı
teşviklerin çoğunu kaldırmak ya da Avrupa Birliği
(AB) düzeyine çekmek zorunda olduğudur. Bu durumun
ihracatı azaltıcı bir etki yapacağı açıktır.
Diğer taraftan AB'nin yaptığı ithalatta, çevre
koruma, insan sağlığı gibi tarife dışı engeller
koyarak sınırlamalar gündeme getirdiği aşikardır.
Bu nedenle Türk sanayiinin, ihracatta sadece AB'nin
Gümrük Vergisi'ni sıfırlama olasılığına güvenmeyerek
giderek gelişen çevrecilik, insan sağlığı gibi
konularda karşısına çıkabilecek her türlü
ihracatımızı sınırlayıcı uygulamaya karşı
hazırlıklı olunması gerektiği anlaşılmaktadır.
Üçüncü ülkeler ve Gümrük Birliği
Gümrük Birliği'nin Türkiye'nin dış ticaret dengesi
üzerindeki etkilerine baktığımız zaman ise; Gümrük
Birliği'nden sonra Türkiye daha önce üçüncü
ülkelerden ithal etmiş olduğu birçok malı Avrupa
Birliği'nden almaya başlayacaktır. Böylece yüksek
maliyetli AB mallan Türk pazarına girerken, üçüncü
ülkelerin düşük maliyetli üreticileri Türkiye'nin de
uygulamak zorunda olduğu gümrük tarifesini aşamazlar
ise, AB lehine ticaret kaymaları gündeme gelecektir.
Buna karşılık eğer üçüncü ülkeler Türkiye'deki pazar
paylarını kaybetmek istemezler ise fiyatlarını Ortak
Gümrük Tarifelerini aşmayacak şekilde düşürmek
zorunda kalacaklar, bu Avrupa Birliği lehine
ticaret kaymalarını engelleyecek ve ticaret
hadlerini Türkiye lehine döndürebilecektir. Türk
ekonomisi Gümrük Birliği'nin uygulamaya girmesi ile
dış rekabette açık bir hale gelecektir. Türk sanayi
sektörü 1 Ocak 1996'dan itibaren Avrupa Birliği ve
üçüncü ülkelere karşı artan rekabet ortamına
girecektir. Bu da sanayi sektörümüzü, kaynakları
daha etkin kullanmaya ve böylece verimliliği
arttırarak maliyetleri düşürmeye zorlayacaktır.
Oranları, 1995 itibariyle, aritmetik ortalama olarak
yüzde 118.9 (AB için), üçüncü ülkeler için bu oran
ise 23.7'dir. GB ile üçüncü ülkelere karşı koruma
oranları ise yüzde 6.5'e inecektir. Bu oran AB
devletleri için yüzde 0 olacaktır.
Korunma oranlarının Avrupa Birliği ve üçüncü
ülkelere karşı azalması ithalatın artmasına yol
açacaktır. Fakat bu iir-tış sınırlı kalacaktır.
Bunun sebeplerinden birincisi, "Yıldırım Teşvik"
belgesi kapsamında ithal edilen yatırım malı, ara
malı ve işletme malzemesinin, gümrük vergisi ve
toplu konut fonundan muaf olması, ihraç edilmek
amacıyla üretilen sanayi mallarının üretiminde
kullanmak için ithal edilen hammadde ve ara
malların gümrük vergileri ve fonlardan istisna
edilmiş olmasıdır.
Bu nedenle GB'nin yatırım ve ara malları yönünden
sınırlı bir ticaret yaratıcı etkisi ortaya
çıkacaktır. Esas ticaret yaratıcı etki
ithalatımızın yüzde 15'ini teşkil eden tüketim
malları yönünden olacaktır.
Üçüncü ülkelerden yatırım ve ihracat teşvikleri
çerçevesinde gümrük vergileri ve fonlardan istisna
uygulanarak ithal edilen yatırım ve ana mallarına
ortak gümrük tarifesi uygulanacağından, bu malların
ithalatında, gümrük vergisi ve fonlardan istisna
uygulanan Avrupa Birliği'ne doğru bir kayış
olacaktır. Tüketim malları ithalatında da üçüncü
ülkelerden, Avrupa Birliği'ne doğru sınırlı bir
ticaret sapması görülecektir.
Diğer taraftan Türkiye AB'nin üçüncü ülkelere
yaptığı tercihli ticaret anlaşmalarına uyacağı için,
bu ülkeler açısından bir ticaret sapması
olmayacaktır.
Gümrük Birliği'nin Türk ekonomisindeki sektörel
etkilerini, yüksek teknolojiye dayanan sanayii
dalları, küçük ve ortaboy işletmeler ve geleneksel
sanayi dalları yönünden inceleyeceğiz;
- Yüksek teknolojiye dayanan modern sanayi
dallarında, Türkiye Avrupa Birliği için giderek
büyüyen bir pazar niteliğine sahiptir. Bu sanayi
dallarının mallarında fiyat düşüşü gözlenecektir. Bu
sanayi mamullerini girdi olarak kullanan geleneksel
sanayi dalları açısından bu gelişme verimliliğin
artması ve maliyetlerin azalması şeklinde etkiler
ortaya çıkaracaktır. Küçük ve orta boy işletmeler
büyük işletmelere göre emek yoğun üretim yapısına
sahiptirler. Bu da rekabet sorunlarını
arttırmaktadır. Yatırım ve ara mallarını gümrük
vergileri ve fonlardan istisna olarak ithal
edebilmeleri ile üretim maliyetlerinde önemli
düşmeler gözlenebilecektir.
Diğer taraftan Türkiye'de tekel durumunda bulunan
ara malı üreten firmalar da ürettikleri ara
mallarının fiyatlarını düşüreceklerdir. Bu
kuruluşlar verimliliklerini arttırmak zorunda
kalacaktır. Türkiye GB çerçevesinde aynı teşvik
sistemini Türk küçük ve orta boy işletmelerine
uygulama hakkına sahiptir.
- Geleneksel sanayi dallarında rekabet gücünün nasıl
olacağı, ithalat ve ihracata etkileri, alınacak
kararlara bağlıdır. Bunun için altyapı
yatırımlarına ağırlık verilmesi, teknolojik
gelişmenin takip edilmesi ile yabancı sermayedeki
artış ile birlikte daha hızlı teknolojik gelişme
sağlanacaktır. Ayrıca Türkiye herhangi bir sanayi
sektörünün Gümrük birliği çerçevesinde ciddi bir
bunalıma düşmesi halinde gerekli tedbirleri alma
yetkisine sahiptir.
Gümrük Birliği'nin sektörlere etkisi
Durumu sektör sektör ele alırsak konuyu daha da
açıklığa kavuşturmuş oluruz;
Otomotiv sektörü, gelecek 5 yıl içinde de en önemli
sektörlerden biri olmaya devam edecek. GB'nin
otomotiv sektörü üzerinde büyük etkisi olacağını
görüyoruz. Avrupa Birli-ği'nden yapılan ithalatta
gümrük vergisi sıfırlanacak, dolayısıyla, Avrupa
Birliği'ndeki otomobil üreticileri GB'den oldukça
yararlanacaklar. Otomobil ithalatında yüzde 19
oranında gümrük vergisi uygulanıyor, ithal
otomobilde yüzde
15 civarında ucuzlama olacak. Fakat fiyat artışı ve
taşıt alım vergisi ile yüzde 9'luk bir artış olacağı
için fiyatlar fazla değişmeyecek. Yerli
otomobillerde ise yüzde 4-5 oranında bir ucuzlama
bekleniyor.
Otomotiv yan sanayiinde ise yüzde 20-30 civarında
gümrük vergisi uygulaması var. Bu oran AT için
sıfırlanacak,, üçüncü ülkeler için ise yüzde 5
civarında gerçekleşecek.
Lastik, AB'ye karşı yüzde 12.1, diğer ülkelere karşı
da yüzde 11.6 oranında gümrük vergisi ile korunuyor.
Türkiye'ye özellikle Ab kökenli ithal lastiğin
girmesi bekleniyor. Bu da yerli üreticileri ihracata
yöneltecek. Bu sektörde kalite standardının yüksek
bir seviyede olması ihracatçı için olumlu bir durum
ortaya çıkaracak.
Beyaz Eşya: Vergi ve fonların sıfırlanması ürün
fiyatları m en azından indirilen oranlar kadar
düşürecek. Gümrük vergisi ve fonlarının sıfırlanması
mamul, yarı mamul, hammadde ve komponent ithalatını
da artıracak, ihracatta ise herhangi bir değişiklik
beklenmiyor.
Televizyon ithalatında ise, 30 dolarlık fon
uygulaması bulunuyor. Bu uygulama 1996 başında
kaldırılacak, Avrupa ile aynı kalitede üretim
yapılması ile ithalat ve ihracatta pek fazla bir
değişiklik olması beklenmiyor. Fon uygulaması
yerine getirilecek olan özel tüketim vergisi ile
fiyatların düşmesi önlenecektir.
İlaç: Gümük Birliği'ne girildiğinde bütün ilaç
hammaddeleri ve mamul ilaçların üçüncü ülkelerden
ithalatında OGT oranında gümrük vergisi alınacak. Bu
ithalat, AB ülkelerine kaydırıldığı takdirde, OGT
oranı kadar maliyetleri yükseltecek. OGT Avrupa'da
düşük olduğu için bu yüzden bir maliyet artışı
beklenmiyor. Fiyatlar da sadece döviz kuru
seviyesinde bir artış olacak. Ancak patent yasası
yüzünden fiyatlarda bir artış bekleniyor.
Bilgisayar: Bilgisayar parçaları, ithalinde
uygulanan gümrük vergileri ürün yapısına göre yüzde
4 oranında değişiyor. Bu oran AB ülkeleri için
sıfırlanacak, yerli bilgisayar fiyatları yüzde 5
oranında ucuzlayacak.
Ayakkabı: Hammadde ithalatında yüzde 25 ile yüzde 30
arasında değişen gümrük vergisi almıyor, üçüncü
ülkeleri için yüzde 26-yüzde 32 oranında gümrük
vergisi uygulamasına devam edilecek. Bu durumda
üçüncü ülkelerde çalışan firmaların aleyhine bir
durum söz konusu. Küçük çaplı imalatçılar yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya. Ayakkabı maliyetlerinde
ise yüzde 15'lik bir düşüş bekleniyor. Bu sektörde
teknoloji seviyesinin yükseltilmesi gerekiyor.
Kozmetik: Gümrük vergisi ve fonlar dahil yüzde 16.8
oranında koruma uygulanıyor. Parfümde ise yüzde
6'lık fon uygulaması devam edecek fiyatların düşmesi
bekleniyor, ancak özel tüketim vergisinin oranı
belli olmadığı için ne kadar düşeceği tahmin
edilemiyor.
Pantolon ve T-Shirtde AT ülkelerine karşı yüzde 5.7,
üçüncü ülkelere karşı da yüzde 14 gümrük vergisi
uygulanıyor. Ayrıca CİF bedelinin yüzde 14
tutarında toplu konut fonu almıyor. Üçüncü ülkelere
karşı gümrük vergisi oranı yüzde 12.5'e
indirilecek. Üretim maliyeti düşecek, ithalat ve
ihracatçıda AB'ye kayma görülecek. Yerli ürün
ihracatı artacak. Bu sektörde alınması gereken en
acil önlem ise yaşlanan makine parkının
yenilenmesi. Konfeksiyonda ise katma değeri yüksek
mallara yönelinmesi gerekiyor.
Sigara: GB ile birlikte sigara, sanayi ürünü olarak
kabul edilecek ve bütün vergiler sıfırlanacak. Ancak
tarım ürünü kapsamına giren tütüne yüzde 25 gümrük
vergisi ve kilo başına 3 dolar fon uygulamasına
devam edilecektir. Yerli üretici maliyet açısından
zorlanabilir.
Sonuç olarak gümrük vergilerinin kalkması sonucu
ithal girdiler ucuzlayacak ve daha kolay
bulunabilecek. Böylece ithal girdilerdeki fiyat
düşüşü, maliyeti azaltıp, mamul madde fiyatlarını
cazip hale getirecek bu da ihracatın artmasına
imkan verecektir. Sabit sermaye yatırımları artacak
bu, teknolojinin yenilenmesi ve üretim kalitesinin
artışına imkan verecek, ihracatın artışına kolaylık
sağlayacaktır.
Gümrük Birliği sonrası devlete düşen görevler ise şu
şekilde özetlenebilir:
- Daha az müdahaleci, yönlendirici ve teşvik edici
olmalı.
- Bir dış ticaret kurumu oluşturulmalı ve bu kurumun
altında sektörel komiteler olmalıdır.
- Sektörel bazda şirketlerin özendirilmesi
gerekmektedir.
- Ülkeler bazında çalışan şirketlerin özendirilmesi
gerekir.
- Tüm teşvikler tek bir yasa ve stratejik sektörler
doğrultusunda toplanmalıdır.
- İnsan kaynaklarına yatırım yapılmalıdır.
- İhracatta teknoloji payının yüksek olduğu ürünlere
yönelme ve desteklenmesi sağlanmalıdır.
|