|
Türkiye'de
İhracata Dayalı Büyüme Üzerine Bir Nedensellik Sınaması (1980-2003)
Ahmet AY*
Savaş ERDOĞAN ** Mehmet MUCUK ***
Özet
Bu çalışmada
Türkiye'nin 1980-2003 yılları arasındaki toplam ihracatında
meydana gelen değişmenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin olup
olmadığı Granger Nedensellik testi yardımı ile test edilmiştir.
İki değişken arasında karşılıklı nedensellik ilişkisi bulunmuş
ve aralarındaki etkileşim derecesi ve yönü iki değişkenli
regresyon analizi
ile test
edilmiştir.
Anahtar
Kelimeler: İhracat, Ekonomik Büyüme, Nedensellik
Abstract
In this study,
it is tested that whether or not there is a likelyhood the
effect of change in total export over economic growth in
1980-2003 through the test of GrangerCausality. The Granger
Causality between two variables has been found and the range of
relationship and the direction with two variables regression
analysis has been testcd.
Key Words:
Export, Economic Growth, Causality
Giriş
Gelişmekte olan ülkelerde de, bütün ülkelerde olduğu
gibi ekonomik büyümenin araçları ve kaynakları geniş bir
araştırma ve tartışmaya konu olmuştur. Buna göre, bu ülkelerin
önemli bir bölümü, ekonomide dışa bağımlılığın azaltılması ve
yurtiçi sanayileşmeye dayanan ekonomik büyüme stratejisi olan
ithal ikameci politikaları uzun süre benimsemiş ve
uygulamışlardır. 1960'lı yıllardan itibaren uygulanan içe dönük
büyüme yani ithal ikameci politikalar, ihracatı olumsuz yönde
etkilemiştir. Bir ekonomi n büyümesi için ihtiyaç duyulan döviz
kaynağını sağlayamaması ve buna bağlı olarak ödemeler dengesinde
meydana gelen olumsuzluklarla karşı karşıya kalması sonucu,
ülkelerin ihracata dayanan bir büyüme politikasını benimsemesi
gerektirdiği sonucunu ortaya koymuştur.
İhracatın
öncülük ettiği büyüme, veya dışa açık büyüme şeklinde ifade
edilen bu politikaların sanayileşme ve kalkınma üzerine olumlu
etki yaptığı yolundaki görüş, temelde klasik bir iktisatçı olan
David Ricardo'nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisinden
kaynaklanmaktadır. Teoriye göre, uluslararası uzmanlaşma
karşılaştırmalı üstünlüklerin temelidir. Buna göre uzmanlaşma ve
işbölümü kıt kaynakların uluslar arası alanda daha etkin
dağılana yol açarak ticarete giren ülkelere yarar sağlayacaktır.
Bu yararların başında, gelir bölüşümündeki gelişme ile birlikte
reel gelirdeki artış gelmektedir.
Bütün bu
ifadelerden anlaşılacağı üzere, ihracatta başarılı olan
ülkelerin daha yüksek oranda milli gelir artışı sağladıkları
görülmektedir. Dünya Bankasının 1973-1985 yılları arasında
ülkeler üzerinde yapmış olduğu çalışmasında, içe dönük
ekonomilerin performansına karşı dışa dönük ekonomilerin
performansını; iktisadi büyüme, kişi başına gelirdeki artış,
ihracat performansı ve gelir dağılımı açısından karşılaştırmış
ve şu sonuca varmıştır. Dışa dönük ekonomilerde GSMH ve ihracat
artış hızı sırasıyla ortalama %7,7 ve % 14,2 olmasına rağmen içe
dönük ekonomilerde ise bu oran %3,5 ve %3,7 olarak
hesaplanmıştır (Walther, 2002: 146). Buna göre, bütün ülkelerde
gözlemlenen eğilim, hızlı ekonomik büyümenin ihracat artışına ve
genel olarak dışa açıklılık derecesinin artışına paralellik
gösterdiği şeklinde olmuştur (Toprak, Demir ve diğerleri,2001
:232).
Türkiye 1970'li yıllarda çıkan petrol krizleri ile bu dönemlerde
yapmış olduğu ihracat sonucu elde ettiği gelirler ile sadece
petrol giderlerini karşılar duruma gelmiştir. Bütün bu
olumsuzlukları bertaraf etmek ve ekonominin gidişatına işlerlik
kazandırmak için, Türkiye 1980 yılının Ocak ayında 24 Ocak
kararları olarak bilinen geniş kapsamlı bir ekonomik paketi
uygulamaya koymuştur (Varol,2003). 24 Ocak kararları ile
birlikte 1980 sonrası Türkiye ekonomisinde dışa açık ve ihracata
yönelik bir sanayileşme modeli benimsenmiştir. Esnek kur
politikası uygulamasına geçilerek Türk Lirası, ABD doları
karşısında yüksek oranda devalüe edilmiştir. Yine bu dönemde,
ihraç ürünlerimize dış piyasalarda rekabet gücü kazandırılması
ve ihraç ürünleri içinde sanayi mamüllerinin payının
arttırılması amacıyla yeni teşvikler uygulamaya konulmaya
başlanmıştır (Parasız,2004:288). Buna göre, 24 Ocak kararları
ile ülkenin dış ticaret açığının ihracata önem verilerek
giderilmeye çalışılması amaçlanmıştır (Tecer,2003:71). Aşağıda
Tablo i 'de görüldüğü üzere, Türkiye'de bu dönemin başında
ihracatın GSMH içindeki payı % 10'lar seviyesinde iken 2000'li
yıllarda % 20'ler seviyesinde olduğu görülmektedir.
Tablo 1. Türkiye'nin İhracat Değerleri ile GSMH İçindeki
Oranı |
|
Top. İhracat |
İhracat/ |
|
Top. İhracat |
İhracatı/ |
Yıllar |
(Milyon $) |
GSMH |
Yıllar |
(Milyon $) |
GSMH |
1980 |
2.910 |
4.3 |
1992 |
14.715 |
9.3 |
1981 |
4.703 |
6.6 |
1993 |
15.345 |
8.6 |
1982 |
5.746 |
8.9 |
1994 |
18.106 |
13.7 |
1983 |
5.728 |
9.5 |
1995 |
21.636 |
12.7 |
1984 |
7.134 |
12.1 |
1996 |
23.224- |
12.6 |
1985 |
7.958 |
11.9 |
1997 |
26.261 |
13,3 |
1986 |
7.457 |
9.9 |
1998 |
26.974 |
12.7 |
1987 |
10.190 |
11.9 |
1999 |
26.587 |
139 |
1988 |
11.662 |
12.9 |
2000 |
27.775 |
13.8 |
1989 |
11.625 |
10.8 |
2001 |
31.334 |
21.1 |
1990 |
12.959 |
8.6 |
2002 |
35.761 |
19.8 |
1991 |
13.594 |
9.1 |
2003 |
46.878 |
19.6 |
|
Türkiye'de
1980 sonrası, dış ticarete yönelik olarak ekonominin dışa
açılmasını sağlamak, kaynak dağılımında etkinliği arttırmak ve
Ülke içi pazarı uluslararası sistemle bütünleştirerek amacıyla
dışa açık, ihracata yönelik politikaların uygulamaya başlanması
sonucu, 1983'ten sonraki yıllarda ihracat gelirlerinde önemli
bir artışa neden olmuştur. 1990'lı yılların başında gerek dünya
ekonomisinde yaşanan durgunluk ve körfez krizi gibi dış
faktörler gerekse yurt içinde yaşanan yüksek enflasyon, artan
kamu açıkları ve iç-dış borç stoğundaki artış sorunları 1994
yılında bir ekonomik kriz yaşanmasına neden olmuştur. Bütün bu
olumsuzlukları birlikte 19901993 yılları arasında ülkemiz
ihracat performansında yavaşlama
görülmüştür
(Varol,2003). 1994 yılı başların, TL'nin serbest piyasada
%60 dolayında
devalüe edilmesi dış satımı özendirmiş, iç piyasada talep
azalınca dış piyasalara yönelim başlamıştır. Yine bu dönemde
ihracatı artırmak amacıyla Eximbank kredilerini arttırma yoluna
gidilmiştir. Böylelikle, 1994-1998 yılları arasında ihracat
gelirleri önemli bir artış göstermiştir. 1998 yılı başlarında
uygulamaya konulan daraltıcı maliye ve gelirler politikasının
etkisiyle 1998 yılının ikinci yarısından itibaren yatırımlar ile
özel tüketim harcamaları önemli ölçüde
gerilemiş
ve bu yıldaki Rusya krizi yurtdışı talebi daraltmış (bavul
ticareti), 1999 yılında yaşanan Ağustos ve Kasım depremleri
olumsuz gidişi körüklemiş ve ihracat gelirlerinde bir gerileme
başlamıştır (Uludağ,2003:268). 2001 yılındaki büyük ekonomik
krizin ardından yapılan güçlü ekonomiye geçiş programı
çerçevesinde alınan tedbirler sonucunda, makroekonomik
göstergeler 2002 yılında başlayarak olumluya dönmeye
başlamıştır. Sanayi ürünlerinin yüksek oranda artması ve bununla
birlikte tüketim ve yatırım harcamalarının oldukça sınırlı
kalması sonucu üretim fazlasının ihracata yönelmesine neden
olmuştur. 2002 yılından başlayarak ülkemiz ihracat kaynaklı
büyüme eğilimine geçmiştir (Parasız,2004:627). Öyle ki,
ihracattaki bu artış 2003 yılı itibari ile 50 milyar dolar
seviyelerine
yaklaşmıştır.
1980-2003
yılları itibariyle ele alınan bu çalışmada, 1989 yılı sonrası
itibariyle ihracat ve gayri safi milli hasıla üçer aylık veri
değerlerine mevsimsel düzeltme uygulandıktan sonra Hodrick-prescott
filtresi uygulaması sonucunda elde edilen grafikte, bu iki
değişkene ait değerlerin trend seyrine bakılmıştır. Buna göre,
ihracat verilerinde, 2000'li yıllara kadar 94 öncesi ve sonrası
dönemler dışında göze çarpan bir farklılaşmanın
gözlemlenmemesine rağmen, 2000-2002 yılları arasında keskin
düşüş ve yükselişler meydana gelmiş ve 2003 yılından itibaren
ise ciddi bir artış meydana gelmiştir. Gayri safi milli hasıla
verilerinde ise 1994 yılındaki kriz sonucunda bir gerileme
gözlemlenmesine rağmen 1995 yılının ortalarından itibaren artma
eğilimi göstermiş ve 2000'li yıllara kadar trend değerlerinden
fazla bir sapma göstermeden inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.
2001 krizi esnasında GSMH'da hızlı bir düşüş meydana gelmiş
olmasına rağmen 2002 yılından itibaren bir toparlanma eğilimine
girerek ihracatla birlikte bir büyüme göstermiştir.
Ülkemiz
1980 yılında almış olduğu ihracata dayalı sanayileşme kararı ile
bu yılların başında tarım ürünlerine dayalı ihracat gelirleri,
2000'li yıllarda sanayi ürünleri lehine dönmüştür. 1980'li yılın
başında tarım ürünlerini ihracat içindeki payı % 35
seviyelerinde iken 2003 yılında bu oran % 5 seviyelerine düşmüş
aynı şekilde sanayi ürünlerinin ihracat içindeki payı ise % 65
iken bu oran 2003 yılında % 93'lere
çıkmıştır. Tablo 2).
Tablo 2. 1980-2003 yılları
arasında Ekonomik Faaliyetlere Göre İhracat İçindeki Yüzde
Oranları
Yıllar |
Tarım ve |
Madencilik |
|
İmalat Sanayi |
Ormancılık
|
|
1980 |
56.0 |
6.6 |
|
36.6 |
1983 |
32.1 |
3.3 |
|
64.0 |
1985 |
20.8 |
3.0 |
|
76.0 |
1987 |
17.5 |
2.7 |
|
79.3 |
1989 |
17.3 |
3.5 |
|
78.9 |
1990 |
17.4 |
2.5 |
|
79.9 |
1991 |
19.0 |
2.1 |
' |
78.6 |
1992 |
14.5 |
1.8 |
|
83.5 |
1993 |
14.9 |
1.5 |
|
83.4 |
1994 |
12.7 |
1.5 |
|
85.7 |
1995 |
9.9 |
1.8 |
|
88.2 |
1996 |
10.6 |
1.6 |
|
87.7 |
1997 |
10.2 |
1.5 |
|
88,1 |
1998 |
10.0 |
1.3 |
|
88.5 |
1999 |
9.0 |
1.4 |
|
89.3 |
2000 |
7.1 |
1.4 |
|
91.2 |
2001 |
7.2 |
1.1 |
|
91.6 |
2002 |
5.7 |
1.1 |
|
93.0 |
2003 |
5.1 |
1.0 |
|
93.9 |
Sonuç
1980 yılı,
Türkiye'nin ekonomisi ve dış ticaret politikaları açısından çok
önemli bir dönüm noktasıdır. Birinci ve ikinci petrol krizleri
sonrasında dünya ekonomik konjonktüründeki olumsuzluklara
paralel olarak Türk ekonomisinde yaşanmaya başlayan dış ödeme
sorunun aşılması için 24 Ocak kararları olarak bilinen bir
ekonomik istikrar programı uygulamaya
başlamıştır. Bu kararlar ile birlikte Türkiye, ithal
ikamesine dayalı sanayi stratejisini terk ederek ihracata dayalı
sanayileşme stratejisini benimsemiştir.
İhracata
dayalı sanayileşme stratejisi ile birlikte, ülkemiz ekonomisinde
mevcut bulunan atıl kapasiteler ihracata yönlendirilmiş,
ülkemizin dış ticaret hacmi ve özellikle ihracatında önemli
artışlar meydana gelmiştir. Bu bağlamda, i 980 yılında 2,9
milyar dolar seviyesinde olan ihracat rakamları 2003 yılına
geldiğinde 50 milyar dolar seviyelerine yaklaşmıştır. Yine bu
dönemde, ülkemiz ihracatının sektörel yapısı ele alındığında
tarım sektörünün 1980 yılında % 56 olan payı 2003 yılı itibari
ile % 5'lere kadar gerilerken, sanayi ürünlerinin payı ise %
36'lardan % 93'lere kadar yükselmiştir.
Çalışmada
Türkiye'nin ihracata dayalı büyümeyi benimsediği 1980 sonrası
dönemde,GSMH artışı ile İhracat artışı arasında % 5 anlamlılık
düzeyinde karşılıklı bir ilişkinin olduğu Granger Nedensellik
testi yardımı ile test edilmiş ve iki değişken arasında
karşılıklı nedenselliğin olduğu ortaya çıkmıştır. Çalışma
sonucunda, ihracattaki artışın ekonomik büyümenin temel
belirleyicilerinden birisi olduğu düşüncesi yanı sıra gayri safi
milli hasıladaki artışında ihracatı arttırıcı bir mekanizma
olduğu görülmüştür.
|