Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İktisadi Entegrasyon Çeşitleri, Ekonomik Entegrasyon 

Serbest Ticaret Bölgeleri (STB): Üye ülkeler arasındaki ticari engel­leri kaldırmakla birlikte üye olmayan ülkelere (3. ülkelere) karşı kendi poli­tikalarını (kotaları ve gümrük tarifelerini) uygulamaktadırlar. Kısaca Güm­rük Vergisi = GV=0,Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) yoktur. 

Gümrük Birliği (GB): Üye ülkeler arasındaki kotaları, gümrük vergi­leri ve diğer eş etkili vergiler (Türkiye'de konut fonu gibi) ve diğer dış tica­ret engellerini kaldırmakta, ayrıcı 3. ülkelere karşı OGT uygulamaktadırlar. (GV= 0+OGT var.) 

Ortak Pazar (OP): GB' deki şartlara ilaveten üyeler arasında emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin ve teknolojinin serbest dolaşımına izin vermektedirler. (GB + Emek, Sermaye ve Teknolojinin serbest dolaşımı.) 

Ekonomik Birlik (EB): Mal ve hizmetlerin ve üretim faktörlerinin ser­best dolaşımına ilâveten üye ülkeler arasında ülkelerin para, maliye ve sosyal politikaları da uyumlu hâle getirilmektedir. EB'nin en gelişmiş aşa­ması ise bugünkü Avrupa Birliğinde (AB' de) olduğu parasal ve siyasal bir­lik aşamalarına yaklaşılmış olmasıdır. (AB = EB + parasal ve siyasi birlik hedefi.) 

Ülkeler arasında iktisadi iş birliğinin geliştirilmesi için yukarıdaki eko­nomik entegrasyon şekillerinden başka Tercihli Ticaret Anlaşmaları (TTA) yapılmaktadır. Ancak TTA'larda hedef iktisadî bütünleşme değil,

ülkeler arasında projeler bazında iş birliği ve karşılıklı olarak yüzlerce sanayi malı üzerindeki ithalat yasaklarını, kotaları kaldırmak veya gümrük duvarlarını kademeli olarak indirmektir. Türkiye'nin KEİ ve ECO' daki iliş­kileri TTA' dır. 

Başlıca Ekonomik Entegrasyonlar 

Son 30 yıl içinde Az Gelişmiş Ülkeler (AGÜ'ler) arasında kurulmuş olan 25 dolayındaki iktisadi entegrasyonun başarısızlıkla sonuçlandığı ortaya çıkmıştır. Bu başarısızlığa yol açan başlıca faktörler; 

-  Üye ülkeler arasında gelişme farklılığı,

-  Bölge için uzlaşmaya karşı politik direnç,

-  Millî sanayileri aşırı koruma temayülleri,

-  Anlaşmalara sadakatsizlik,

-  Üye ülkelerdeki siyasî ve iktisadî istikrarsızlıklar,

-  Karşılıklı menfaatlerde anlaşmazlıklar ve çatışmalar olarak sıralana­bilir. 

Bu başarısızlığın teorik açıklaması ise AGÜ ekonomilerinin tamamla­yıcı olmaları bölgesel bütünleşmede başarısızlığa yol açmaktadır. Oysa Gelişmiş Ülkeler (GÜ) ekonomilerinin rekabetçi olmaları bölgesel enteg­rasyonları başarıya ulaştırmaktır. 

Şimdilik 15 ülkeden oluşan Avrupa Birliği en başarılı bir entegrasyon hareketidir. 1999 yılında dünyanın toplam mal ve hizmet üretimi (GSMH)yaklaşık 30 trilyon dolardır. AB'nin GSMH'si 9 trilyon dolarla dün­ya GSMH'sinin yaklaşık % 30'udur. Yine 1999 yılındaki 11.3 trilyon dolar­lık dünya dış ticaret hacminin (ithalat + ihracat) yaklaşık % 38'i AB'ye ait idi. 

ikinci büyük entegrasyon hareketi ise Güney - Doğu Asya ülkelerinin oluşturduğu ve ASEAN diye anılan bölgesel bütünleşme hareketidir. Üçüncüsü de ABD, Kanada, ve Meksika arasındaki bir Serbest Ticaret Bölgesi olan NAFTA'dır. 

Ancak, son yıllarda ASEAN ile NAFTA bir bütünleşme hareketine gir­miştir. Bu yeni bütünleşme hareketinin adı ise Asya Pasifik İşbirliği olup APEC diye anılmaktadır. APEC'e Japonya, Çin dahil bütün Güney Doğu Asya Ülkeleri, NAFTA ülkeleri, ve Yeni Zellanda olmak üzere 18 ülke da hildir.

APEC üyelerinin 15 Kasım 1994'teki Endonezya Deklârasyonuma göre, Asya-Pasifik bölgesinde serbest ticaret ve yatırımlar konularında iş birliği amaçlarını gerçekleştirmek üzere, GATT Uruguay Turu ilkelerine pa­ralel olarak, mal, hizmet ve sermaye akımlarının serbest oluşturulmasına çalışılacaktır. APEC Serbest Ticaret Anlaşması'nı tamamlamayı 2020 yılında gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. 

Türkiye'nin Durumu 

Türkiye yaklaşık son 25 yıldır yarı gelişmiş bir ülke olarak sayılmakla beraber bir türlü gelişmiş ülkeler grubuna ulaşmamaktadır. 

Türkiye'nin içinde bulunduğu iktisadî bütünleşme hareketi Avrupa Topluluğu veya AB'dir. Türkiye'nin içinde bulunduğu iktisadî iş birliği ha­reketleri ise Türkiye, İran, Pakistan, Türk Cumhuriyetleri, Afganistan ve Tacikistan'dan oluşan Ekonomik İş Birliği Teşkilâtı (ECO-EKiT) Kara­deniz Ekonomik Birliği (KEİ), 55 İslâm ülkesinden oluşan İslâm Konfe­ransı Teşkilâtı (İKT) ve İsviçre, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç'ten oluşan EFTA'dır. 

Geçmişte sadece Türkiye, İran ve Pakistan arasında kurulan ve RCD olarak anılan ve bugün ECO olarak genişletilen bu Teşkilatın yaklaşık 35 yıllık bir mazisi var ise de bu ülkeler arasındaki ekonomik işbirliği konusun­da bir arpa boyu ilerleme sağlanamamıştır. Aynı durum Türkiye'nin içinde bulunduğu diğer iktisadî işbirliği konularında da söz konusudur. 

Onun için Türkiye'nin bu iş birliği teşkilâtları içinde bulunması Türkiye-AB arasında başlatılan GB' ye bir alternatif değil, bir tamamla­yıcılık niteliğindedir. Çünkü, GB bir ekonomik entegrasyon hareketi, di­ğerleri ise iktisadî iş birliğidir. 

Türkiye-AB gümrük birliği olayı sadece bir ticarî işbirliği olayı değil, aynı zamanda iktisadî, siyasî, hukukî, ve hatta askerî yönü olan bir ha­disedir. 

Türkiye'de uzun yıllar uygulanan içe dönük sanayileşme politikası ve korumacı politikalar genellikle her iş kolunda birkaç firmanın hâkim olduğu oligopolist bir piyasanın oluşmasına yol açmıştır. 1980 kararlarına rağ­men Türkiye'de büyük ölçüde eksik veya haksız rekabet piyasaları hüküm sürmektedir. 

24 Ocak 1980 kararları ile iktisadî sistemimiz dışa dönük bir sanayi­leşme stratejisi ve serbest piyasa ekonomisi sistemine oturtulmak istendi­ği hâlde, bu sistemin anayasası olarak kabul edilen ve piyasada rekabeti bozucu ve sınırlayıcı anlaşma ve uygulamaları yasaklayan, "Rekabetin Ko­runması Hakkında Kanun" (Anti Tekel Kanun'u) 13 Aralık 1994'te, "Tüketi­cinin Korunması Hakkında Kanun" ise 8 Mart 1995'te Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Oysa, bu kanunlar Batılı ülkelerde 60 -70 yıl önce yürürlüğe konmuştur.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005