İktisadi Entegrasyon Çeşitleri, Ekonomik Entegrasyon
Serbest Ticaret Bölgeleri (STB):
Üye ülkeler arasındaki ticari engelleri kaldırmakla
birlikte üye olmayan ülkelere (3. ülkelere) karşı
kendi politikalarını (kotaları ve gümrük
tarifelerini) uygulamaktadırlar. Kısaca Gümrük
Vergisi = GV=0,Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) yoktur.
Gümrük Birliği (GB):
Üye ülkeler arasındaki kotaları, gümrük
vergileri ve diğer eş etkili vergiler (Türkiye'de
konut fonu gibi) ve diğer dış ticaret engellerini
kaldırmakta, ayrıcı 3. ülkelere karşı OGT
uygulamaktadırlar. (GV= 0+OGT var.)
Ortak Pazar (OP):
GB' deki şartlara ilaveten üyeler arasında emek
ve sermaye gibi üretim faktörlerinin ve teknolojinin
serbest dolaşımına izin vermektedirler. (GB + Emek,
Sermaye ve Teknolojinin serbest dolaşımı.)
Ekonomik Birlik (EB):
Mal ve hizmetlerin ve üretim faktörlerinin
serbest dolaşımına ilâveten üye ülkeler arasında
ülkelerin para, maliye ve sosyal politikaları da
uyumlu hâle getirilmektedir. EB'nin en gelişmiş
aşaması ise bugünkü Avrupa Birliğinde (AB' de)
olduğu parasal ve siyasal birlik aşamalarına
yaklaşılmış olmasıdır. (AB = EB + parasal ve siyasi
birlik hedefi.)
Ülkeler arasında iktisadi iş birliğinin geliştirilmesi için
yukarıdaki ekonomik entegrasyon şekillerinden başka
Tercihli Ticaret Anlaşmaları (TTA)
yapılmaktadır. Ancak TTA'larda hedef iktisadî
bütünleşme değil,
ülkeler arasında projeler bazında iş birliği ve
karşılıklı olarak yüzlerce sanayi malı üzerindeki
ithalat yasaklarını, kotaları kaldırmak veya gümrük
duvarlarını kademeli olarak indirmektir. Türkiye'nin
KEİ ve ECO' daki ilişkileri TTA' dır.
Başlıca Ekonomik Entegrasyonlar
Son 30 yıl içinde Az Gelişmiş Ülkeler (AGÜ'ler) arasında
kurulmuş olan 25 dolayındaki iktisadi
entegrasyonun başarısızlıkla sonuçlandığı ortaya
çıkmıştır. Bu başarısızlığa yol açan başlıca
faktörler;
- Üye ülkeler arasında gelişme farklılığı,
- Bölge için uzlaşmaya karşı politik direnç,
- Millî sanayileri aşırı koruma temayülleri,
- Anlaşmalara sadakatsizlik,
- Üye ülkelerdeki siyasî ve iktisadî istikrarsızlıklar,
- Karşılıklı menfaatlerde anlaşmazlıklar ve çatışmalar olarak
sıralanabilir.
Bu başarısızlığın teorik açıklaması ise AGÜ ekonomilerinin
tamamlayıcı olmaları bölgesel bütünleşmede
başarısızlığa yol açmaktadır. Oysa Gelişmiş
Ülkeler (GÜ) ekonomilerinin rekabetçi olmaları
bölgesel entegrasyonları başarıya ulaştırmaktır.
Şimdilik 15 ülkeden oluşan Avrupa Birliği en başarılı bir
entegrasyon hareketidir. 1999 yılında
dünyanın toplam mal ve hizmet üretimi (GSMH)yaklaşık
30 trilyon dolardır. AB'nin GSMH'si 9 trilyon
dolarla dünya GSMH'sinin yaklaşık % 30'udur.
Yine 1999 yılındaki 11.3 trilyon dolarlık dünya
dış ticaret hacminin (ithalat + ihracat)
yaklaşık % 38'i AB'ye ait idi.
ikinci büyük entegrasyon hareketi ise Güney - Doğu Asya ülkelerinin
oluşturduğu ve ASEAN diye anılan bölgesel
bütünleşme hareketidir. Üçüncüsü de ABD, Kanada, ve
Meksika arasındaki bir Serbest Ticaret Bölgesi olan
NAFTA'dır.
Ancak, son yıllarda ASEAN ile NAFTA
bir bütünleşme hareketine girmiştir. Bu yeni
bütünleşme hareketinin adı ise Asya Pasifik
İşbirliği olup APEC diye anılmaktadır.
APEC'e Japonya, Çin dahil bütün Güney Doğu Asya
Ülkeleri, NAFTA ülkeleri, ve Yeni Zellanda olmak
üzere 18 ülke da hildir.
APEC
üyelerinin 15 Kasım 1994'teki Endonezya Deklârasyonuma göre,
Asya-Pasifik bölgesinde serbest ticaret ve
yatırımlar konularında iş birliği amaçlarını
gerçekleştirmek üzere, GATT Uruguay Turu ilkelerine
paralel olarak, mal, hizmet ve sermaye akımlarının
serbest oluşturulmasına çalışılacaktır. APEC
Serbest Ticaret Anlaşması'nı tamamlamayı 2020
yılında gerçekleştirmeyi hedeflemiştir.
Türkiye'nin Durumu
Türkiye yaklaşık son 25 yıldır yarı gelişmiş bir ülke olarak
sayılmakla beraber bir türlü gelişmiş ülkeler
grubuna ulaşmamaktadır.
Türkiye'nin içinde bulunduğu
iktisadî bütünleşme hareketi Avrupa
Topluluğu veya AB'dir. Türkiye'nin içinde
bulunduğu iktisadî iş birliği hareketleri ise
Türkiye, İran, Pakistan, Türk Cumhuriyetleri,
Afganistan ve Tacikistan'dan oluşan Ekonomik İş
Birliği Teşkilâtı (ECO-EKiT) Karadeniz Ekonomik
Birliği (KEİ), 55 İslâm ülkesinden oluşan
İslâm Konferansı Teşkilâtı (İKT) ve İsviçre,
İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç'ten oluşan
EFTA'dır.
Geçmişte
sadece Türkiye, İran ve Pakistan arasında kurulan ve RCD
olarak anılan ve bugün ECO olarak
genişletilen bu Teşkilatın yaklaşık 35 yıllık bir
mazisi var ise de bu ülkeler arasındaki ekonomik
işbirliği konusunda bir arpa boyu ilerleme
sağlanamamıştır. Aynı durum Türkiye'nin içinde
bulunduğu diğer iktisadî işbirliği konularında da
söz konusudur.
Onun için Türkiye'nin bu iş birliği teşkilâtları içinde
bulunması Türkiye-AB arasında başlatılan GB'
ye bir alternatif değil, bir tamamlayıcılık
niteliğindedir. Çünkü, GB bir ekonomik
entegrasyon hareketi, diğerleri ise iktisadî iş
birliğidir.
Türkiye-AB gümrük birliği olayı sadece bir ticarî işbirliği
olayı değil, aynı zamanda iktisadî, siyasî,
hukukî, ve hatta askerî yönü olan bir hadisedir.
Türkiye'de uzun yıllar uygulanan içe dönük
sanayileşme politikası ve korumacı politikalar
genellikle her iş kolunda birkaç firmanın hâkim
olduğu oligopolist bir piyasanın oluşmasına yol
açmıştır. 1980 kararlarına rağmen Türkiye'de
büyük ölçüde eksik veya haksız rekabet piyasaları
hüküm sürmektedir.
24 Ocak 1980 kararları ile iktisadî sistemimiz dışa
dönük bir sanayileşme stratejisi ve serbest piyasa
ekonomisi sistemine oturtulmak istendiği hâlde, bu
sistemin anayasası olarak kabul edilen ve piyasada
rekabeti bozucu ve sınırlayıcı anlaşma ve
uygulamaları yasaklayan, "Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun" (Anti Tekel Kanun'u) 13 Aralık
1994'te, "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun" ise
8 Mart 1995'te Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Oysa, bu kanunlar Batılı
ülkelerde 60 -70 yıl önce yürürlüğe konmuştur.
|