İletişim Teknolojisindeki Gelişmeler ve Toplumsal Değişim
Öğretim Görevlisi, Güliz Aksun
Toplumsal değişimin bir parçası olan teknolojik
gelişme iletişim alanında akıl almaz boyutlara
varmış bulunmaktadır. Öncelikle belirtmemiz gerekir
ki, bu alanda her geçen gün olağanüstü gelişmeler
yaşanmakta ve yeni iletişim endüstrileri ortaya
çıkmaktadır.
Günümüzde yaygın olarak kullandığımız gazete, radyo
ve televizyon gibi iletişim araçlarına, bunlar kadar
yaygın olmasalar da kablolu tv, uydular, fiber optik
kablolar aracılığıyla mikro bilgisayarlar, yüksek
tanımlamalı televizyon, ses, görüntü, animasyon,
metin ve bunun gibi her türlü veriyi anında alıcıya
sunabilen dijital tümleşik hizmetler şebekesi (tnteg-rated
Services Digital Network ISDN) gibi yeni iletişim
teknolojileri eklenmiştir.
Ayrıca önyargısız olarak kabul etmeliyiz ki, bu
teknolojiler (doğrudan ya da dolaylı) bilişsel
anlamda coğrafi mesafelerin ortadan kalkması, ileti
alış-verişinin yaygınlaşması ben-zeri insanlık için
faydaları içerseler de beraberlerinde bireysel,
toplumsal ve hatta uluslararası bâzda belirgin
olumsuzlukları da getirmektedirler. Bu bağlamda
yeni iletişim teknolojisinden her zaman, istenen
olumlu sonuçları doğurmasının ya da tam tersine
sadece sorunlar oluşturmasının beklenilmesi
objektif bir yaklaşım olarak kabul edilemez.
Geleneksel ve yaygın araçlardan farklı imkanlar
sağlayan yeni iletişim teknolojisindeki
gelişmelerin etkileri problemine ancak iletişim
sürecinin sosyal, ekonomik ve politik boyutları bir
bütün olarak değerlendirildiğinde cevap bulmak
mümkündür. İletişim teknolojisi; toplumsal,
ekonomik, politik süreçlerin içinden ortaya çıkan,
bu süreçlerdeki gelişmelerden etkilenen ve bunları
etkileyen pek çok güçten birisidir.
Bu bağlamda, yeni iletişim teknolojisinin toplumsal
etkilerini olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye
ayırabiliriz.
Olumlu etkileri maddeler halinde ele aldığımızda:
1-Yeni iletişim teknolojisi sayesinde dünya
küreselleşmektedir (Globalization). Bu terim
mesafelerin kısalması, ülkelerin ve insanların,
dünya üzerinde birbirleriyle daha fazla
yakınlaşarak, kolayca yakın ilişkilere
girebilmeleri anlamında kullanılmakta olup, söz
konusu durumda iletişim teknolojisinin büyük rolü
olduğu tartışmasızdır.
Bu konudaki, oldukça olumlu görüşlere örnek olarak;
iletişim toplumu sayesinde herkes eşit haklara
sahip olacak ve iletişim teknolojisi ile
birbirlerine bağlanmış dünyada insanlığın birbirini
daha iyi anlayacağı uygar bir topluluk ortaya
çıkacaktır.'1' Aynı doğrultuda, yeni
iletişim teknolojisi kuzey-güney arasındaki sanayi
ve bilgi uçunımunu azaltacağı ve süreç içinde
küresel enformasyon toplumunda bu farkın ortadan
kalkması ile iletişim teknolojisinin gelişmekte
olan ülkeler açısından daha eşit bir dünya toplumu
yaratabileceği'2-» ileri sürülmektedir.
Kısaca özetlersek, bu görüşe göre; yeni iletişim
teknolojisi küresel ölçekte paylaşılan deneyimler ve
kültürler ile toplumlar arasındaki farklılıkları
aşmamıza, gerçekten karşılıklı güven ve anlayışın
yaratılmasına yardımcı olacaktır.
2- İletişim önemli oranda hızlanmış ve kapasitesi
artmıştır. Yeni teknolojiyi" donatılmış kitle
iletişim araçları çok fazla sayıda veriyi muazzam
hızlarla yayabilmekedir.
3- Bireyler mesajların içeriği üzerinde daha fazla
kontrol olanağına sahiptir. Kişi artık çevresinde
neyin olup bittiğini öğrenmek için bir kaç kitle
iletişim aracına mahkum değildir. Elinin altındaki
pek çok araç ile (teleteks, bilgisayar, radyo ve
herhangi bir programı istenilen zamanda
seyredebilme özgürlüğü veren video) merak ettiği
konu hakkında bilgi sahibi olması çok kolaydır. Çok
fazla sayıda mesaj ve bu arada değişik mesaj
kaynakları arasında seçim yapma söz konusudur.
Enformasyon tüketicileri için daha az masrafla daha
çok seçenek ve dolayısıyla çeşitlilik (diversity),
iletişim kanallarına ulaşmak için daha çok olanak
vardır.
4-izleyicinin geneline ve kitle kültürüne yönelik
yayın anlamına gelen broadcasting'in yerine dar
olarak tanımlanmış gruplara ve beğeni kültürüne
yönelik yayıncılık (nar-rowcastina) güçlenmiştir.
Sunulan enformasyon kişilere göre ayarlanabilmekte
olup, alıcı istediği anda istediği bilgiyi
kullanabilmektedir
Özel ilgi alanlarına ve bu arada farklı etnik
gruplara seslenen programların yayını Alvin Toffler
tarafından da demassification (kitle-selliğin
çözülmesi) olarak adlandırılmaktadır.' Dar
hedeflere yönelen yayınlar, kültürel hakların
gitgide daha fazla önem kazandığı günümüzde,
demokrasi adına önemli bir gelişmedir.
5-Interactive (İki yönlü etkileşimli) tv
yayınlarının yaygınlaşması ile izleyicinin evinden
programlara katılabilmesinin, tercihlerini
belirtebilmesinin, gelecekte temsili demokrasinin
yerini seçmenlerin kendi adına karar
verebilecekleri (Yunan şehir devletlerine
benzeyen) doğrudan demokrasiyi mümkün kılacağı
düşünülmektedir. Sağlanan iki yönlü iletişim akışı
ile alıcının edilgenliği ve mesajın yukan-dan
aşağıya doğru yönü kırılmıştır.
6-Mikro bilgisayarlar, teleteks, videotek, video,
kablolu tv, uydu teknolojisi, view data gibi yeni
teknolojiler bireye demokratik katılımcılık için
gerekli oian farklılığı-çoğuliu-ğu temsil edenden
önyargısız olarak haberlen-me, kendisini çevreleyen
dünyayı bilme, kavrama ve katılma imkanı
sağlamaktadır. Bu teknoloji ile geleneksel,
statükocu olan ile rekabet edecek güce henüz
erişmemekle birlikte. gerçekten farklı olanı temsil
eden mesajların dolaşımı ile çoğulluğun ifadesinin
sağlanması mümkün olabilecektir.
7-Yeni teknolojiler yaratıcı bireyselliği mümkün
kılmakta olup, öğrenme alışkanlıklarında değişim
meydana getirerek "distributed intelligence" denilen
yaygınlaştırılmış zeka ve sürekli bir eğitim söz
konusudur.
Olumsuz etkilere gelince:
1-Günümüzdeki iletişim uyduları ve bilgi ağları ile
küreselleşme denilen ve tüm coğrafik engellere
rağmen, dünyanın herhangi bir yerinde var olan
olgunun bir "dünya olgusu" haline geldiği
"bütünleşme" yalnızca teorik olarak mümkün
bulunmaktadır. Yaşanan ise gelişmişlerle, az
gelişmiş ülkeler arasındaki söz konusu teknolojinin
kullanım eşitsizliğinden ötürü, az gelişmiş
ülkelerin bu bütünleşmeden nasiplerini
alamamalarıdır. Şu bir gerçek ki az gelişmiş
ülkeler, sürekli baş döndürücü bir hızla gelişen
batılı ülkelerin iletişim teknolojisi ile
yarışabilecek teknik ve maddi olanaklardan yoksun
durumdadırlar.
Herben Schiller'e göre de "Küreselleşme denen şeyin
esas kaynakları, uluslar arası arenada yeni oluşmuş
bir çıkarlar birliğinde bulunmaz, söz konusu olan,
uluslararası holdinglerin küresel hakimiyetidir.
Devasa boyutlara ulaşmış özel iktisadi girişimlerin
küresel ölçekte sermayenin yoğunlaşması
mücadeleleridir"
2-Batı toplumlarının kültüre1 değerleri
nin diğer toplumlara yayılması söz konusudur. ileri
ilericim teknolojisi kullanan endüstriyel
toplumların belirli üretim merkezlerinde ürettiği
kültür, aynı merkezlerin sahip olduğu dünyayı
küçülten iletişim kanalları ile periferik ülkelerde,
kültürel çoğulculuğa karşı etnosentrist bir
gelişmeye dönüşmektedir.'7' Bu nedenle,
enformasyon toplumu değil, daha çok en-forme edilmiş
toplumun söz konusu olduğunu, iletişim araçları ile
bize seçilmiş, yeniden şekillendirilmiş,
yönlendirilmiş ve çarpıtılmış bilginin
ulaştırıldığını söyleyebiliriz.
Televizyon, iletişim uyduları ve bilgisayar
teknolojisi, bu teknolojileri elinde bulunduran
toplumlardan, az gelişmiş toplumlara doğaı tek
yönlü bir kültürel yayılmaya (diffusi-on) neden
olmaktadır.
Raquel Ralinas ve Leena Paldam tarafından "gelişmiş
ve az gelişmiş ülkeler arasındaki bağımsızlığın
yapısal ilişkilerinin kaçınılmaz bir sonucu"''
olarak tanımlanan kültür emperyalizmi, uluslararası
iletişim şirketlerinin uluslararası ekonomik yapı
içerisindeki etkinlikleri gözönüne alındığında, O.
Boyd-Barret tarafından "medya emperyalizmi"' olarak
adlandırılmaktadır. Boyd-Barret'e göre "medya
emperyalizmi, bir ülkedeki kitle iletişim
araçlarının mülkiyeti, yapısı, dağılım ve
içeriğinden birinin veya hepsinin bir başka
ülkedeki veya ülkelerdeki çıkar gruplarının önemli
derecede etkisi altında olması ve etkilenen ülkenin
o ülkelere aynı derecede karşı bir etkide
bulunamaması durumunda söz konusudur".
Böylelikle yayıncılığın uluslararasılaşması
(transnationalization) ile ekonomik ve kültürel
üretim ve tüketim gitgide küreselleşirken, kültürel
türdeşliğe karşı işleyen güçlerin,
diğer bir deyişle, iletişimdeki küreselleşmenin
getirdiği merkezcil eğilimlerden kaçan, yerli
dilleri ve kültürleri koruma yönünde merkez kaç
eğilimlerinde var olması az da olsa ümit vericidir.
3- İletişim uydularının, kablolu televizyonların,
ticari amaçlara yönelik olarak kullanılması ve bu
araçlarda ticari kaygıların hakim olması, sunulan
içeriğin ticarileşmesine (com-mercialization) neden
olmaktadır. Sayısal ürün çeşidi artmasına rağmen,
aynı tür ürünün kalitesi düştüğü için içerik
fakirleşmektedir.
"Enformasyon artık alınıp satılan, ekonomik ticaret
eşyası üretmekte kullanılan bir araç değildir; Çünkü
enformasyonun kendisi alınıp satılan bir meta haline
gelmiştir"' diyen Umberto Eco'ya göre iletişim
tamamıyla dev bir endüstri haline gelmiş olup, bu
ise beraberinde yabancılaşma sorununa yol
açtığından enformasyonun anlamını da değiştirerek,
iletilen enformasyonda bir anlam kaybına neden
olmaktadır.
4- Gerçekten de iletişim teknolojisinden yararlanma
ve kullanım eşit değildir. Her ne kadar iletişim
teknolojisi ile dünyanın her yerine ulaşılır hale
gelindiyse de, bu pahalı bir teknoloji olduğu için,
batı bu alandaki egemenliğini konımaktadır.
İletişim akışının yönünü ve yoğunluğunu gözönüne
alınca, kuzey ve güney ülkeleri arasındaki
dengesizlik açıkça görülmektedir. Az gelişmiş
ülkeler, ABD ve Avnıpa'dan gelen yayınların
alıcıları duaımunda olup, bir noktadan diğerine
olan ileti payı azalırken, belirli istasyonlardan,
çok sayıda alıcı istasyona gönderilen iletiler yani
çok noktalı alım artmakta-dır.
Ayrıca az gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ülkelerden
hardvvare'lerini (donanım, uydular, alıcılar, maddi
araçlar) alıp kursalar bile, soft-ware açısından bu
sistemi kullanacak know-hovv'a sahip olmadıkları
için gelişmiş ülkelere bağımlılıkları söz konusudur.
Kaldı ki, günümüzde gelişmemiş ülkelerin
kalkınmasında önemli bir öge olarak kabul olunan
iletişim teknolojisinin aktarımında; aktarılan
teknolojinin bu ülkelerde yaşayan halkın kendisini
geliştirmesine yardımcı olacak nitelikte olması
gerekliliğine karşın bunun tam tersi, bu ülkeleri
daha da fazla dışa bağımlı hale getiren tüketime
yönelik iletişim teknolojisi aktarılmaktadır
Böylelikle, iletişim teknolojisinin gerektirdiği
yüksek maliyetler de dikkate alındığında,
uluslararası ölçekte tekelleşmenin artarak,
yoksuların zenginlere kültürel, sosyal ve ekonomik
açıdan daha bağımlı hale geldiği gerçeği ile karşı
karşıya kalmaktayız.
Bu konuda gözardı edilmemesi gereken bir konu da,
eleştirilmesi gerekenin, salt teknik yanları ile
bakıldığında, çağdaş insanın yaşam-deneyimsel ufkunu
daraltmayıp, genişletici nitelikte olduğu görülen
çağdaş iletişim teknolojisi değil, iletişim
tekelini kendi elinde bulunduran ticari ve siyasi
çıkar çevreleri olduğudur.'
5- Bu teknolojilerin her birinin ulusal karar
mekanizmalarını ikinci plana atmaları (globaliz3tion
doğrultusunda) ülkeleri düşündürmektedir.
6- İnsanlar üretilen ve dağıtılan enformasyonun
fazla yüklenmesi (information over-load) olarak
adlandırılan sınırsız sayıda yeni enformasyon ile
nasıl başa çıkacaklarını bilememektedir.
Enformasyonun üretim kapasitesi, insanoğlunun
enformasyon alına ve işleme kapasitesinin çok üstüne
çıkmıştır. Kişi tutulduğu enformasyon bombar-dımanı
altında, faydalanabileceğinden çok fazla enformasyon
ile ne yapacağını bilememenin çaresizliğini
yaşamaktadır.
Kişinin bireysel yalnızlığı, sınırlı kapasitesinin
elverdiği ölçüde, iletişim kurabildiği küçük
topluluklar halinde yalnızlık biçimini almaktadır.
Arz ve talep arasındaki bu dengesizlik anlam
yoksunluğuna neden olup, Van Cu-ilenburg tarafından
"cephanedeki kör atış (bünd round)" olarak
adlandırılmaktadır.
7- Yeni iletişim teknolojisi, özel hayat ve kişisel
özgürlükler karşısında bir tehdit olarak
görülmektedir. James Orvvell'in 1984 adlı
eserindeki, Büyük Birader'in herşeyi gözetlemesi (Big
Brother Watching) örneğinin bir gün
gerçekleşebileceği endişesi karşısında, özel
yaşamın korunması gereksinimi söz konusudur.
Sonuç olarak, iletişim alanında teknolojik
gelişmenin, gelişmiş ülkeler ile az gelişmiş ülkeler
arasındaki geleneksel eşitsizliği daha kapsamlı bir
teknolojik, ekonomik ve beraberinde de sosyo-kültürel
bağımlılık haline getirmenin önlenmesi ve
uluslararası iletişimsel yapının, öncelikle
ivedilikler ve temel gereksinimler belirlenerek,
yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
İnsanların ve toplumları birbirlerini karşılıklı
olarak daha iyi anlamalarının yolunu açma ve
böylelikle sosyal dayanışmanın ve bütünleşmenin
sağlanması yolunda potansiyel bir güç olan iletişim teknolojisindeki gelişmelerin teknolojik ve
kültürel bağımlılık, tekeller, ticarileşme sonucu
tek tip içerik vb. olumsuz yönlerinin alınacak
tedbirlerle giderilmesi halinde, bu alanda
hedeflenen çoğulcu, özgürlükçü, ilerlemeci,
demokratik bir iletişim düzenin sağlanması mümkün
olabilecektir.
Uluslararası iletişimin antidemokratik yapısının
kırılması ve tüm ulusların çıkarlarını gözetecek ve
denetleyecek geniş kapsamlı, eşitlikçi, açık bir
politikanın benimsenmesi yolunda önemli bir âdım
olan ve bu günlerde gündemden uzaklaşmış ya da
uzaklaştırılmış görünen Unesco'nun Yeni Evrensel
Enformasyon ve İletişim Düzeni projesinin (1977) ve
bu doğrultuda hazırlanan Mac Bride Raporu (1980)'nun
yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Günümüzdeki tüm
olumlu-olumsuz yönleriyle irdelediğimiz ve çok hızlı
gelişmelerin yaşandığı iletişim teknolojisi
alanında, bizi nasıl bir geleceğin beklediğini
bugünden öngörmek ise olası bulunmamaktadır.
|