Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İletişim Teknolojisindeki Gelişmeler ve Toplumsal Değişim 

Öğretim Görevlisi, Güliz Aksun 

Toplumsal değişimin bir parçası olan teknolojik gelişme iletişim alanında akıl almaz boyutlara varmış bulunmaktadır. Öncelikle be­lirtmemiz gerekir ki, bu alanda her geçen gün olağanüstü gelişmeler yaşanmakta ve yeni ile­tişim endüstrileri ortaya çıkmaktadır. 

Günümüzde yaygın olarak kullandığı­mız gazete, radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarına, bunlar kadar yaygın olmasalar da kablolu tv, uydular, fiber optik kablolar aracı­lığıyla mikro bilgisayarlar, yüksek tanımlamalı televizyon, ses, görüntü, animasyon, metin ve bunun gibi her türlü veriyi anında alıcıya suna­bilen dijital tümleşik hizmetler şebekesi (tnteg-rated Services Digital Network ISDN) gibi yeni iletişim teknolojileri eklenmiştir. 

Ayrıca önyargısız olarak kabul etmeliyiz ki, bu teknolojiler (doğrudan ya da dolaylı) bi­lişsel anlamda coğrafi mesafelerin ortadan kalkması, ileti alış-verişinin yaygınlaşması ben-zeri insanlık için faydaları içerseler de beraberlerinde bireysel, toplumsal ve hatta uluslararası bâzda belirgin olumsuzlukları da getirmek­tedirler. Bu bağlamda yeni iletişim teknolojisinden her zaman, istenen olumlu sonuçları doğurmasının ya da tam tersine sadece sorun­lar oluşturmasının beklenilmesi objektif bir yaklaşım olarak kabul edilemez.

Geleneksel ve yaygın araçlardan farklı imkanlar sağlayan yeni iletişim teknolojisinde­ki gelişmelerin etkileri problemine ancak ileti­şim sürecinin sosyal, ekonomik ve politik bo­yutları bir bütün olarak değerlendirildiğinde cevap bulmak mümkündür. İletişim teknoloji­si; toplumsal, ekonomik, politik süreçlerin içinden ortaya çıkan, bu süreçlerdeki gelişme­lerden etkilenen ve bunları etkileyen pek çok güçten birisidir. 

Bu bağlamda, yeni iletişim teknolojisi­nin toplumsal etkilerini olumlu ve olumsuz ol­mak üzere ikiye ayırabiliriz.

Olumlu etkileri maddeler halinde ele al­dığımızda: 

1-Yeni iletişim teknolojisi sayesinde dünya küreselleşmektedir (Globalization). Bu terim mesafelerin kısalması, ülkelerin ve insan­ların, dünya üzerinde birbirleriyle daha fazla yakınlaşarak, kolayca yakın ilişkilere girebil­meleri anlamında kullanılmakta olup, söz ko­nusu durumda iletişim teknolojisinin büyük rolü olduğu tartışmasızdır. 

Bu konudaki, oldukça olumlu görüşlere örnek olarak; iletişim toplumu sayesinde her­kes eşit haklara sahip olacak ve iletişim tekno­lojisi ile birbirlerine bağlanmış dünyada insan­lığın birbirini daha iyi anlayacağı uygar bir top­luluk ortaya çıkacaktır.'1' Aynı doğrultuda, ye­ni iletişim teknolojisi kuzey-güney arasındaki sanayi ve bilgi uçunımunu azaltacağı ve süreç içinde küresel enformasyon toplumunda bu farkın ortadan kalkması ile iletişim teknolojisi­nin gelişmekte olan ülkeler açısından daha eşit bir dünya toplumu yaratabileceği'2-» ileri sürül­mektedir. 

Kısaca özetlersek, bu görüşe göre; yeni iletişim teknolojisi küresel ölçekte paylaşılan deneyimler ve kültürler ile toplumlar arasında­ki farklılıkları aşmamıza, gerçekten karşılıklı güven ve anlayışın yaratılmasına yardımcı ola­caktır. 

2- İletişim önemli oranda hızlanmış ve kapasitesi artmıştır. Yeni teknolojiyi" donatıl­mış kitle iletişim araçları çok fazla sayıda veri­yi muazzam hızlarla yayabilmekedir. 

3- Bireyler mesajların içeriği üzerinde daha fazla kontrol olanağına sahiptir. Kişi artık çevresinde neyin olup bittiğini öğrenmek için bir kaç kitle iletişim aracına mahkum değildir. Elinin altındaki pek çok araç ile (teleteks, bil­gisayar, radyo ve herhangi bir programı isteni­len zamanda seyredebilme özgürlüğü veren video) merak ettiği konu hakkında bilgi sahibi olması çok kolaydır. Çok fazla sayıda mesaj ve bu arada değişik mesaj kaynakları arasında se­çim yapma söz konusudur. Enformasyon tüke­ticileri için daha az masrafla daha çok seçenek ve dolayısıyla çeşitlilik (diversity), iletişim ka­nallarına ulaşmak için daha çok olanak vardır. 

4-izleyicinin geneline ve kitle kültürü­ne yönelik yayın anlamına gelen broadcasting'in yerine dar olarak tanımlanmış gruplara ve beğeni kültürüne yönelik yayıncılık (nar-rowcastina) güçlenmiştir. Sunulan enformas­yon kişilere göre ayarlanabilmekte olup, alıcı istediği anda istediği bilgiyi kullanabilmekte­dir 

Özel ilgi alanlarına ve bu arada farklı et­nik gruplara seslenen programların yayını Alvin Toffler tarafından da demassification (kitle-selliğin çözülmesi) olarak adlandırılmakta­dır.' Dar hedeflere yönelen yayınlar, kültürel hakların gitgide daha fazla önem kazandığı gü­nümüzde, demokrasi adına önemli bir geliş­medir. 

5-Interactive (İki yönlü etkileşimli) tv yayınlarının yaygınlaşması ile izleyicinin evin­den programlara katılabilmesinin, tercihlerini belirtebilmesinin, gelecekte temsili demokrasinin yerini seçmenlerin kendi adına karar vere­bilecekleri (Yunan şehir devletlerine benze­yen) doğrudan demokrasiyi mümkün kılacağı düşünülmektedir. Sağlanan iki yönlü iletişim akışı ile alıcının edilgenliği ve mesajın yukan-dan aşağıya doğru yönü kırılmıştır. 

6-Mikro bilgisayarlar, teleteks, videotek, video, kablolu tv, uydu teknolojisi, view data gibi yeni teknolojiler bireye demokratik katılımcılık için gerekli oian farklılığı-çoğuliu-ğu temsil edenden önyargısız olarak haberlen-me, kendisini çevreleyen dünyayı bilme, kav­rama ve katılma imkanı sağlamaktadır. Bu tek­noloji ile geleneksel, statükocu olan ile reka­bet edecek güce henüz erişmemekle birlikte. gerçekten farklı olanı temsil eden mesajların dolaşımı ile çoğulluğun ifadesinin sağlanması mümkün olabilecektir.

7-Yeni teknolojiler yaratıcı bireyselliği mümkün kılmakta olup, öğrenme alışkanlıkla­rında değişim meydana getirerek "distributed intelligence" denilen yaygınlaştırılmış zeka ve sürekli bir eğitim söz konusudur.

Olumsuz etkilere gelince: 

1-Günümüzdeki iletişim uyduları ve bilgi ağları ile küreselleşme denilen ve tüm coğrafik engellere rağmen, dünyanın herhangi bir yerinde var olan olgunun bir "dünya olgu­su" haline geldiği "bütünleşme" yalnızca teorik olarak mümkün bulunmaktadır. Yaşanan ise gelişmişlerle, az gelişmiş ülkeler arasındaki söz konusu teknolojinin kullanım eşitsizliğinden ötürü, az gelişmiş ülkelerin bu bütünleşmeden nasiplerini alamamalarıdır. Şu bir gerçek ki az gelişmiş ülkeler, sürekli baş döndürücü bir hız­la gelişen batılı ülkelerin iletişim teknolojisi ile yarışabilecek teknik ve maddi olanaklardan yoksun durumdadırlar. 

Herben Schiller'e göre de "Küreselleş­me denen şeyin esas kaynakları, uluslar arası arenada yeni oluşmuş bir çıkarlar birliğinde bulunmaz, söz konusu olan, uluslararası hol­dinglerin küresel hakimiyetidir. Devasa boyut­lara ulaşmış özel iktisadi girişimlerin küresel ölçekte sermayenin yoğunlaşması mücadelele­ridir"

2-Batı toplumlarının kültüre1 değerleri nin diğer toplumlara yayılması söz konusudur. ileri ilericim teknolojisi kullanan endüstriyel toplumların belirli üretim merkezlerinde üretti­ği kültür, aynı merkezlerin sahip olduğu dün­yayı küçülten iletişim kanalları ile periferik ülkelerde, kültürel çoğulculuğa karşı etnosentrist bir gelişmeye dönüşmektedir.'7' Bu neden­le, enformasyon toplumu değil, daha çok en-forme edilmiş toplumun söz konusu olduğu­nu, iletişim araçları ile bize seçilmiş, yeniden şekillendirilmiş, yönlendirilmiş ve çarpıtılmış bilginin ulaştırıldığını söyleyebiliriz.

Televizyon, iletişim uyduları ve bilgisa­yar teknolojisi, bu teknolojileri elinde bulun­duran toplumlardan, az gelişmiş toplumlara  doğaı tek yönlü bir kültürel yayılmaya (diffusi-on) neden olmaktadır. 

Raquel Ralinas ve Leena Paldam tarafın­dan "gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasındaki bağımsızlığın yapısal ilişkilerinin kaçınılmaz bir sonucu"'' olarak tanımlanan kültür emper­yalizmi, uluslararası iletişim şirketlerinin ulus­lararası ekonomik yapı içerisindeki etkinlikleri gözönüne alındığında, O. Boyd-Barret tarafın­dan "medya emperyalizmi"' olarak adlandırıl­maktadır. Boyd-Barret'e göre "medya emper­yalizmi, bir ülkedeki kitle iletişim araçlarının mülkiyeti, yapısı, dağılım ve içeriğinden biri­nin veya hepsinin bir başka ülkedeki veya ül­kelerdeki çıkar gruplarının önemli derecede etkisi altında olması ve etkilenen ülkenin o ül­kelere aynı derecede karşı bir etkide buluna­maması durumunda söz konusudur".  

Böylelikle yayıncılığın  uluslararasılaşması (transnationalization) ile ekonomik ve kültürel üretim ve tüketim gitgide küreselleşirken, kültürel türdeşliğe karşı işleyen güçlerin, diğer bir deyişle, iletişimdeki küreselleşmenin getirdiği merkezcil eğilimlerden kaçan, yerli dilleri ve kültürleri koruma yönünde merkez kaç eğilimlerinde var olması az da olsa ümit vericidir. 

3- İletişim uydularının, kablolu televiz­yonların, ticari amaçlara yönelik olarak kullanılması ve bu araçlarda ticari kaygıların hakim olması, sunulan içeriğin ticarileşmesine (com-mercialization) neden olmaktadır. Sayısal ürün çeşidi artmasına rağmen, aynı tür ürünün kalitesi düştüğü için içerik fakirleşmektedir.

"Enformasyon artık alınıp satılan, eko­nomik ticaret eşyası üretmekte kullanılan bir araç değildir; Çünkü enformasyonun kendisi alınıp satılan bir meta haline gelmiştir"' di­yen Umberto Eco'ya göre iletişim tamamıyla dev bir endüstri haline gelmiş olup, bu ise be­raberinde yabancılaşma sorununa yol açtığın­dan enformasyonun anlamını da değiştirerek, iletilen enformasyonda bir anlam kaybına ne­den olmaktadır. 

4- Gerçekten de iletişim teknolojisinden yararlanma ve kullanım eşit değildir. Her ne kadar iletişim teknolojisi ile dünyanın her yeri­ne ulaşılır hale gelindiyse de, bu pahalı bir tek­noloji olduğu için, batı bu alandaki egemenli­ğini konımaktadır. 

İletişim akışının yönünü ve yoğunluğu­nu gözönüne alınca, kuzey ve güney ülkeleri arasındaki dengesizlik açıkça görülmektedir. Az gelişmiş ülkeler, ABD ve Avnıpa'dan gelen yayınların alıcıları duaımunda olup, bir nokta­dan diğerine olan ileti payı azalırken, belirli is­tasyonlardan, çok sayıda alıcı istasyona gönde­rilen iletiler yani çok noktalı alım artmakta-dır. 

Ayrıca az gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ül­kelerden hardvvare'lerini (donanım, uydular, alıcılar, maddi araçlar) alıp kursalar bile, soft-ware açısından bu sistemi kullanacak know-hovv'a sahip olmadıkları için gelişmiş ülkelere bağımlılıkları söz konusudur. 

Kaldı ki, günümüzde gelişmemiş ülke­lerin kalkınmasında önemli bir öge olarak ka­bul olunan iletişim teknolojisinin aktarımında; aktarılan teknolojinin bu ülkelerde yaşayan halkın kendisini geliştirmesine yardımcı ola­cak nitelikte olması gerekliliğine karşın bunun tam tersi, bu ülkeleri daha da fazla dışa bağım­lı hale getiren tüketime yönelik iletişim tekno­lojisi aktarılmaktadır 

Böylelikle, iletişim teknolojisinin gerek­tirdiği yüksek maliyetler de dikkate alındığın­da, uluslararası ölçekte tekelleşmenin artarak, yoksuların zenginlere kültürel, sosyal ve eko­nomik açıdan daha bağımlı hale geldiği gerçe­ği ile karşı karşıya kalmaktayız.

Bu konuda gözardı edilmemesi gereken bir konu da, eleştirilmesi gerekenin, salt teknik yanları ile bakıldığında, çağdaş insanın yaşam-deneyimsel ufkunu daraltmayıp, genişletici ni­telikte olduğu görülen çağdaş iletişim teknolo­jisi değil, iletişim tekelini kendi elinde bulun­duran ticari ve siyasi çıkar çevreleri olduğu­dur.' 

5- Bu teknolojilerin her birinin ulusal karar mekanizmalarını ikinci plana atmaları (globaliz3tion doğrultusunda) ülkeleri düşün­dürmektedir. 

6- İnsanlar üretilen ve dağıtılan enfor­masyonun fazla yüklenmesi (information over-load) olarak adlandırılan sınırsız sayıda yeni enformasyon ile nasıl başa çıkacaklarını bile­memektedir. Enformasyonun üretim kapasite­si, insanoğlunun enformasyon alına ve işleme kapasitesinin çok üstüne çıkmıştır. Kişi tutul­duğu enformasyon bombar-dımanı altında, faydalanabileceğinden çok fazla enformasyon ile ne yapacağını bilememenin çaresizliğini ya­şamaktadır.

Kişinin bireysel yalnızlığı, sınırlı kapasi­tesinin elverdiği ölçüde, iletişim kurabildiği küçük topluluklar halinde yalnızlık biçimini al­maktadır. Arz ve talep arasındaki bu dengesiz­lik anlam yoksunluğuna neden olup, Van Cu-ilenburg tarafından "cephanedeki kör atış (bünd round)" olarak adlandırılmaktadır.

7- Yeni iletişim teknolojisi, özel hayat ve kişisel özgürlükler karşısında bir tehdit olarak görülmektedir. James Orvvell'in 1984 adlı ese­rindeki, Büyük Birader'in herşeyi gözetlemesi (Big Brother Watching) örneğinin bir gün ger­çekleşebileceği endişesi karşısında, özel yaşa­mın korunması gereksinimi söz konusudur.

Sonuç olarak, iletişim alanında teknolo­jik gelişmenin, gelişmiş ülkeler ile az gelişmiş ülkeler arasındaki geleneksel eşitsizliği daha kapsamlı bir teknolojik, ekonomik ve berabe­rinde de sosyo-kültürel bağımlılık haline getir­menin önlenmesi ve uluslararası iletişimsel yapının, öncelikle ivedilikler ve temel gereksi­nimler belirlenerek, yeniden düzenlenmesi ge­rekmektedir. 

İnsanların ve toplumları birbirlerini kar­şılıklı olarak daha iyi anlamalarının yolunu aç­ma ve böylelikle sosyal dayanışmanın ve bü­tünleşmenin sağlanması yolunda potansiyel bir güç olan iletişim teknolojisindeki gelişme­lerin teknolojik ve kültürel bağımlılık, tekel­ler, ticarileşme sonucu tek tip içerik vb. olum­suz yönlerinin alınacak tedbirlerle giderilmesi halinde, bu alanda hedeflenen çoğulcu, özgür­lükçü, ilerlemeci, demokratik bir iletişim düze­nin sağlanması mümkün olabilecektir. 

Uluslararası iletişimin antidemokratik yapısının kırılması ve tüm ulusların çıkarlarını gözetecek ve denetleyecek geniş kapsamlı, eşitlikçi, açık bir politikanın benimsenmesi yo­lunda önemli bir âdım olan ve bu günlerde gündemden uzaklaşmış ya da uzaklaştırılmış görünen Unesco'nun Yeni Evrensel Enformas­yon ve İletişim Düzeni projesinin (1977) ve bu doğrultuda hazırlanan Mac Bride Raporu (1980)'nun yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Günümüzdeki tüm olumlu-olumsuz yönleriyle irdelediğimiz ve çok hızlı gelişmelerin yaşan­dığı iletişim teknolojisi alanında, bizi nasıl bir geleceğin beklediğini bugünden öngörmek ise olası bulunmamaktadır. 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005