Kötü Kanaat: IMF'yi Suçlamak
Globalleşmenin çeşitli yönleri -globalleşmenin yarattığı fırsatlar,
verdiği zararlar ve hükümetlerden/devletlerden talep
ettiği şeyler- hakkında çok iyi yazma kapasitesine
mükemmel bir şekilde sahip bir yazar: Joseph
Stiglitz. Stiglitz önemli bir teorik iktisatçı,
geçen yıl Nobel İktisat Ödülü'nü kazanan kişi. Bili
Clinton' un ekonomi danışmanları konseyinin başkanı
ve Dünya Bankası'nda baş ekonomist idi. IMF ve
Amerikan Hazinesi'ndeki memurlarla bir tartışmanın
ardından oluşan havada Banka'dan ayrıldı. O zamandan
beridir ekonomik gelişmeyle ilgili geleneksel
görüşleri sarsan bir dizi makale yayınladı.
Yani, Stiglitz gerçekten seçkin bir kitap yazmak için gerekli
bağımsız zihne ve -pratik ve teorik- bilgiye sahip.
O zaman, muamma, nasıl olup da böyle bir kitap
yazdığıdır.
Kitabın başlığı Globalization and Its Discontents' (Küreselleşme ve
Küreselleşmeden Doğan Memnuniyetsizlikler). Ama
başlangıç için başlığı unutalım. Bu kitap,
globalleşme hakkında bir kitap değildir. Büyük
ölçüde, IMF'ye yönelik genişletilmiş bir saldırıdır.
IMF'nin 1990'larda Rusya'da veya 1997-98 krizi
boyunca Doğu Asya'da yaptıkları elbette küçük veya
önemsiz meseleler değildir. Fakat sadece bunların
ele alınması, kitabın ele almayı hedeflediği
konuları/sorunları çok sınırlar.
Ticaret ve ekonomik büyüme, ticaret ve ücretler,
ticaret ve işsizlik, global gelir eşitsizliği,
dijital uçurum, piyasa güçleri ve çevre, çok uluslu
tekel, entellektüel mülkiyet hakları, göçmenler ve
kültürel emperyalizm hakkında yazılmış bir şey yok.
Bu konuların her biri anti-global göstericilerin ve
onların rahat koltuklarda oturan destekçilerinin en
fazla tartışma konusu yaptığı mevzulardır.
Globalleşmenin meziyetleri IMF'nin 1997 krizinden
sonra bölge ekonomisini istikrara kavuşturma
çabaları sırasında daha yüksek faiz oranları çağrısı
yapmasının doğru olup
olmadığına bağlı değildir. Bu, J. Stiglitz'i en
fazla heyecanlandıran konu. Gerçekte, bunların
birbiriyle hemen hemen hiç ilgisinin olmaması
gerekir.
Mamafih, varsayalım ki kitap daha uygun bir şekilde adlandırıldı:
IMF ve Memnuniyetsizliğim. Bu daha mütevazı heyecan
açısından bakıldığında kitap nasıl görünmektedir'?
Olması gerektiği kadar iyi değil. Konuyla ilgili
kimseler bu kitabı kesinlikle okumak zorunda
kalacaktır. J. Stiglitz ihmâl edilemeyecek kadar iyi
bir iktisatçıdır ve ele aldığı teknik konularda
ileri sürdüğü argümanlar, bekleneceği gibi,
ağırlığı olan argümanlardır. Ancak, IMF'nin
başarısızlıkları üzerine bir deneme olarak
değerlendirildiğinde dahi kitabın çok kötü
yanlışlıkları/eksiklikleri vardır.
Meselâ, okudukları şeyin edit edilmiş
olmasını isteyenler kötü şeklide hayal kırıklığına
uğratıldıklarını hissedecektir. J. Stiglitz'in
yazımı, zihni uyuklamakta olan bir sekretere
yazdırılan (dikte edilen) bir metin gibi
görünmektedir. Okuyucular da okuma esnasında
rastgele sürükleniyor olacaktır. Keza, anlatımdan
bir kendinde haklılık sızmaktadır ki bu her daim
yorucu ve bazen açıkça baştan sav-macıdır. Kitabın
ithafı ihtimam göstermeyi öğrettikleri için yazarın
ebeveynine teşekkür etmektedir. J. Stiglitz, diğer
insanlara da ihtimam göstermek öğretilmiş olsaydı,
bu kitabın yazılması gerekli olmayacaktı der
görünmektedir.
Ve IMF ve ABD Hazine Departmanındaki sahtekârların problemi,
kalpsiz ve kabiliyetsiz olmaları değildir. Kitap,
sıradışı bir paragrafta, IMF'nin başkanvekili
Stanley Fischer'i söz konusu yıllardaki yozlaşma
sebebiyle itham etmektedir. J. Stiglitz, Fischer'in
Citibank'ta iyi bir iş karşılığında borç alan
ülkelere gereksiz cezalar verdirdiğini, IMF'nin
politikalarının Citibank'ın menfaatlerine hizmet
ettiğini ima etmektedir. Yazarın kendisi bu
iddianın saçma olduğunu bilmektedir. S. Fischer -ki
kendisi J. Stiglitz'den daha az önemli bir iktisatçı
değildir- (şimdiye kadar) mükemmel karakter sahibi
ve meslek erbabı tarafından hayran olunan bir insan
olarak temayüz etmiştir. Bu tür saldırılar yalnızca
saldıranın itibarını aşındırır.
1990'larda IMF'nin sırtına yıkılan -Doğu Asya krizini çözmek,
Rusya'nın komünizmden kapitalizme geçişine yardımcı
olmak- görev(i) fevkalâde güçtü. J. Stiglitz çoğu
zaman bunun niye böyle olduğunu açıklamakta
başarılı. Denenen çözümleri başarısızlığa uğratan
karşılıklı bağlantıları izahta çok etkileyici.
Fakat, mesele şu ki, geçici başarısızlıklar
kaçınılmazdı. J. Stiglitz'in öbür türlü düşündüğü
anlaşılıyor. O'nun tavsiyeleri izlenmiş olsa ne
olurdu? Çoğu zaman bu tavsiyeleri izlemek güç
olurdu. Stiglitz inanıyor ki, Rusya Komünizmi ilga
etmeden önce hukukun hakimiyetini tesis etmeliydi.
Şüphesiz. Fakat bunu söylemek ne kadar yararlıdır?
IMF'nin işleri kasıtlı olarak yanlış yaptığını veya
aptallıktan öyle yaptığını söylemek de aynı
derecede akılsızcadır. IMF'nin Stiglitz'in açıkça
daha üstün önerilerine kulak vermeyecek kadar
kibirli olduğunu söylemek de yanlıştır. J. Stiglitz
iyi bir iktisatçıdır ve çevreye/olaylara ihtimam
gösterir. Fakat o bile Rusya'yı komünizmden
kapitalizme ağrısız/acısız geçiremezdi.
Çeviren: Atilla Yayla
Kaynak: The Economist
|