Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İslam Konferansı Teşkilatı ve İslam Kalkınma Bankası

İslam Konferansı Teşkilatı (İKT=Organization of Islamic Conferance=OIC) nüfusunun tamamı veya çoğunluğu Müslüman olan, dört kı­taya yayılmış, 56 üyesi ile, Birleşmiş Milletler'den sonra en büyük uluslararası kuruluştur. Bütün Arap ve Ortadoğu ülkeleri, Güney ve Do­ğu Asya ülkelerinin önemli bir bölümü, Kuzey Afrika ülkelerinin tamamı, 

Büyük Sahra kuşağı ve bunun güneyinde yer alan Siyah Afrika'nın büyük bir bölümü, Sovyetler Birliğinden ayrılarak bağımsızlığını kazanmış Türk Cumhuriyetleri ile, Latin Amerika grubundan Surinam ve Guyana bu teşkilatın üyesidirler. Tamamı gelişmekte olan ülkelerden oluşan üyele­rinin toplam bir milyarı aşkın nüfusu büyük bir pazar oluşturmaktadır. Ayrıca, İKT üyeleri bünyelerinde çok zengin doğal kaynaklar yanında, genç bir nüfus ve oldukça zengin insan kaynaklarını da barındırmaktadır­lar. 

Kuruluşu ve Amaçları: İKT, üye ülkeler arasında siyasi, iktisadi, kül­türel, bilimsel ve sosyal dayanışmayı ve işbirliğini amaçlayan uluslararası bir kuruluştur. Daha önce sınırlı düzeyde sürdürülmekte olan dayanışma girişimleri, l967Arap-İsrail Savaşından sonra meşru bir gerekçeye dayan­dırılmaya başlanmış ve nihayet Mescid-i Aksa'nın kundaklanması üzerine 1969 Eylül ayında toplanan I. İslam Zirvesi'yle teşkilatın temelleri atılmaya başlanmıştır. 

Zaman içinde Teşkilat faaliyetlerini çeşitli alanlara yayarak örgütlen­mesini tamamlamıştır. Teşkilat'ın en önemli karar organları sırasıyla İslam Zirve Konferansı, Dışişleri Bakanları Konferansı ve Daimi Komiteler'dir. Cidde'deki Genel Sekreterliğin yanı sıra çeşitli ihtisas kuruluşları da oluş­turulmuştur. Bunlardan en önemlisi, 1974 yılında kurulan İslam Kalkınma Bankası (İKB)'dır. 

İKT'nin diğer bir önemli kuruluşu da Türkiye Cumhurbaşkanı'nın baş­kanlığında 1986'dan beri faaliyet gösteren Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesidir (İSEDAK=COMCEC). İKT üyesi bütün ülkeler bu ko­mitenin üyesidirler. Komite DPT/DEİGM'nin düzenlediği ve tamamı Türki­ye tarafından finanse edilen toplantılar yoluyla faaliyetini düzenli olarak sürdürmektedir. Komite'nin yıllık toplantılarının gündemi sınırlı katılımlı İSE-DAK İzleme Komitesi tarafından her yıl Mayıs ayında belirlenmekte olup, toplantılar bütün İKÖ üyesi ülkelerin ekonomiden sorumlu bakanları­nın katılımıyla her yıl Kasım ayında çoğunlukla İstanbul'da yapılmak­tadır. 

İKT'nin Türkiye'de yerleşik kuruluşlarından en önemlileri, Ankara'daki İslam Ülkeleri İstatistik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi (SESRTCIC) ile, İstanbul'daki İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi (IRCICA)'dır. İslam Ülkeleri Müşavirler Federasyonu (FCIC) ile İs­lam Kalkınma Bankasına Üye Ülkelerin Kalkınma Finansmanı Kurumları Birliği (ADFIMI)'nin merkezleri İstanbul'da. Oşinografi Merkezi (INOC) ise İzmir'de bulunmaktadır. 

İslam Kalkınma Bankası 

İKT üyeliğini daha cazip hale getirmek ve üyelerine bazı iktisadi men­faatler temin etmek için İslam Kalkınma Bankası (İKB=lslamic Development Bank=IDB) kurulması fikri ortaya atılmış ve bu banka Türkiye'nin de yeraldığı 22 İslam ülkesi tarafından kurulmuş olup, 20 Ekim 1975'ten bu yana Cidde'de faaliyet göstermektedir. Banka'ya üye olabilmek için İKT üyesi olmak ve üyelik için yapılan müracaatın Guvernörler Kurulu tarafın­dan kabul edilmesi gerekmektedir. Bankanın üye sayısı, Ekim 1999'da Ni­jerya'nın da katılımı ile 54'e ulaşmıştır. 

Bankanın kuruluş amacı, üye ülkelerin ekonomik kalkınmalarına ve sosyal gelişmelerine katkıda bulunmaktadır. Bu amaç çerçevesinde İKB'nin temel görevlerini; 

-  Üye ülkelerdeki kuruluşlara veya verimli projelere sermaye iştira­kinde bulunmak suretiyle finansman desteği sağlamak,

-  Üye ülkelerdeki kamu ve özel sektör projelerine finansman kredisi sağlamak,

-  Üye ülkeler arasındaki ticaretin geliştirilmesine yardımcı olmak

ve bu amaçla gerekli çalışmaları yapmak, üye ülkeler arası teknik işbirliğine yardımcı olmak ve teknik yardım sağlamak ve, 

-   Eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak şeklinde özetlemek mümkündür.

Bankanın hesap birimi, İslam Dinarı (ID)'dır. Bir İD, Uluslararası Pa­ra Fonu (IMF)'nun Özel Çekme Hakkı (SDR)'na eşittir. 1992 yılında alınan bir kararla, bankanın 2 milyar İD olan kayıtlı (authorized) sermayesi 6 mil­yar ID'ye (yaklaşık 8.2 milyar dolar) çıkarılmıştır. Nisan 1999 itibariyle üye 53 ülke tarafından taahhüt edilen toplam sermaye tutarı yaklaşık 4.1 mil­yar ID'dir. Nisan 1999 itibariyle bankanın ödenmiş sermayesi ise 2.377 milyon ID'dir. 

Türkiye başlangıçta banka sermayesine 10 milyon İD ile katılmıştır. Halen İKB'deki payımız 315.5 milyon ID'dir. İkinci sermaye artırımı dahil Türkiye tarafından bankaya ödenen toplam sermaye payı yaklaşık 188 mil­yon İD (263 milyon dolar)'dır. Taahhüt edilen (subscribed) sermaye payına göre bankada en yüksek paya sahip ilk beş ülke; Arabistan (%24.56), Kuveyt (%12.23), Libya (%9.85), İrak (%8) ve Türkiye (%7.77)'dir. 

Bankanın Organları: Guvernörler Kurulu, İcra Direktörleri Kurulu ve Başkan ve Başkan Yardımcıları olmak üzere üç organdan oluşmaktadır. Bankanın kurucu üyesi ve ilk büyük ortakları arasında yer alan Türkiye, 1985 yılındaki ikinci sermaye artırımından itibaren kendi atadığı İcra Direk­törü (Bankanın Yönetim Kurulu Üyesi) tarafından temsil edilmektedir. 

1999 Nisan ayı itibariyle Bankada 784 personel çalışmaktadır. Banka­da sadece 7 Türk personel bulunmaktadır. Bankanın Türkiye'deki muha­tabı Hazine Müsteşarlığı olup, Türkiye'nin banka ile münasebetleri anı­lan müsteşarlık tarafından yürütülmektedir.

Diğer taraftan, birer İSEDAK projesi olan ve banka bünyesinde faali­yet gösteren "İhracatın Finansmanı Programı" ile "İslam Ülkeleri Ara­sı Yatırım ve İhracat Kredisi Sigortası Kurumu"nun Türkiye'deki ajanslığını, Türk Eximbank yapmaktadır.

Finansman Yöntemleri: 

Banka esas itibariyle: a) Proje Finansmanı, b) Ticaretin Finansma­nı ve c) Özel Yardım Hesabından Finansman (Wakf Fund) olmak üze­re üç türde finansman sağlamaktadır. Proje ve ticaretin finansmanı im­kanlarından kamu kuruluşları yanında, ticari banka garantisiyle, özel sek­tör de faydalanabilmektedir. Bankanın finansman imkanı, istisnai durumlar hariç olmak üzere , projelerin dış para ihtiyacı ve ekipman alımının finans­manı için kullanılmaktadır. 

a) Proje Finansmanı: Proje finansmanı, uzun vadeli bir finansman imkanıdır. Toplam vade ve ödemesiz dönem her yatırımın özelliğine ve fi­nansman türüne göre tespit edilmektedir. Kamu ve özel sektöre açık baş­vurular bir fizibilite raporu veya proje dokümanı ile birlikte, üye ülkelerin İKB guvernörlerinin kurum/kuruluşları (ülkemizde Hazine Müsteşarlığı) va­sıtasıyla yapılmaktadır. 

Banka, proje unsurları içinde, prensip olarak, sadece ekipman alımını finanse etmektedir. Bankanın proje finansmanı için kullandı­ğı enstrümanlar; Kredi (Loan), Finansal Kiralama (Leasing), Taksitli Satış (Instalment sales), İstisna Sözleşmesi (Eser), Teknik Yardım, Sermaye İştiraki (Equity), ve Kar-Zarar Ortaklığı (Profıt Sharing)'dır. 

b) Ticaretin Finansmanı: Bankanın bu amaçla uyguladığı program­lar: İthalatın Finansmanı, İhracatın Finansmanı Programı, İslami Ban­kalar Porföyü, Ticari İşbirliği Geliştirme Programı ve Özel Yardım He­sabından Finansman (Special Assistance Account-VVakf Fund) olmak üzere dört tanedir. 

İKB-Türkiye İlişkileri 

Türkiye'ye ilişkin olarak 1976 yılından Kasım 1998 yılına kadar proje ve ticaretin finansmanı için toplam 2.4 milyar dolar tutarında faali­yet onaylamıştır. Buna göre Türkiye, İKB'den sağlanan finansman imkan­ları bakımından, Pakistan'dan sonra banka kaynaklarından en fazla yararlanan ülke konumundadır. 

Ülkemizin İKB'den sağladığı finansman miktarının 1.7 milyar doları İt­halatın Finansmanı Programı (ITFO), 184.1 milyon doları ise İhracatın Fi­nansmanı Programı (EFS) altında dış ticaretin finansmanına yöneliktir. Di­ğer bir ifade ile İKB'den sağlanan toplam finansmanın %75.9'u ITFO ve EFS altında ticaretin finansmanına ilişkin olup (Genellikle Arap Ülkele­rinden İthal Edilen Petrolün Finansmanı), sadece %24.1'lik kısmı kamu ve özel sektör projelerinin finansmanı için onaylanmış bulunmakta­dır. 

Ülkemiz lehine proje finansmanı için onaylanan faaliyetlerin sektörel dağılımına bakıldığında ilk sırayı %35.2 ile altyapı almaktadır. Daha son­ra sırasıyla %26.1 ile sanayi, %20.1 ile sağlık, %11.3 ile ulaştırma ve ener­ji, %4.2 ile eğitim, %1.5 ile tarım ve%1.5 ile hizmet (mali) sektörleri gel­mektedir.

Ülkemiz lehine onaylanan ticaretin finansmanı faaliyetlerin yaklaşık tamamı özel sektöre aittir. Proje finansmanı için sağlanan imkanların %75.5'i kamu sektörüne, %24.5'i ise özel sektöre aittir. İKB özel sek­töre, çoğunlukla sanayi ve hizmet (mali) sektör kuruluşlarına sermayeye iştirak şeklinde finansman sağlamıştır. Buna karşın eğitim, sağlık, ulaştırma-enerji, tarım sektörlerine sağlanan imkanların tamamı kamu kuruluşla­rı için onaylanmıştır. 

Sonuç ve Sn. Başbakan'a Açık Mektup 

Türk özel ve kamu sektörü banka ile çeşitli alanlarda yoğun bir ilişki içinde olmasına rağmen, bu kuruluşta sadece Türk 7 personel çalışmak­tadır. Ayrıca, şimdiye kadar sadece bir Türk vatandaşı üst düzey görevde (Proje Dairesi Direktörlüğü) bulunmuş ve görevinden ayrılmıştır. Gerek bankada Türk personel sayısının artırılması (en az 25'e çıkarılması) ve gerekse üst düzey görevlere en az iki Türk'ün (biri Banka Başkan Yar­dımcısı, diğeri de bir Daire Direktörlüğü) atanmasının halledilmesi gere­ken önemli hususlardan birisidir. Bu konu Türk yetkililer tarafından müte­addit defalar gündeme getirildiği halde, Banka Başkanı Türk yetkilileri yıllardır oyalamaktadır.

Başbakan Sn. B. ECEVİT'in dikkatine: Bu satırların yazarı 1983-1989 döneminde 6 yıl İslam Kalkınma Bankası'nın (Banka'nın) Araştırma ve Eğitim Enstitüsü'nde kıdemli uzman olarak çalışmıştır. Maalesef Türkiye Batı aleminin uluslararası kuruluşlarında olduğu gibi bu Banka'da da itibarı çok düşük seviyededir. Mesela Sudan'ın Banka'daki sermayesi %0.3 olduğu halde bu ülkeden 30 dolayında bürokrat çalışmakta olup bun­ların yaklaşık dörtte biri Direktör, Daire Başkanı ve ya Şube Müdürü düze­yindedir. Türkiye Banka'nın %7.8'lik sermayesini finanse ederek bu Bankanın beşinci büyük ortağı olduğu halde, bu kuruluşta 4'ü profes­yonel, 3'ü genç profesyonel olmak üzere 7 kişi çalışmakta olup, bu kişi­lerden hiçbiri Banka'da ne Daire Başkanı ve nede Şube Müdürü'dür. 

Diğer taraftan Türkiye, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde de mütekabiliyet (karşılıklılık) esasını uygulayamamadadır. Mesela Cid­de'deki Türk Banka Şubeleri işyerine Banka ismini yazamadığı ve bir arabın kefaleti olmadan bağımsız çalışamadığı halde, Suudi Arabis­tan'ın El Baraka ve Faysal Finans gibi kurumları büyük şehirlerimizin ana caddelerinde boy göstermekte ve bağımsız olarak çalışmaktadırlar. 

ilaveten, Suudi uçakları Cidde-İstanbul seferlerini gündüz yaptık­ları halde, Suudi yetkililer Türk uçaklarının Cidde ve Riyad Havaalanlarına inip kalkmalarına sadece gece yarısından sonra sabah 2-3 do­layında izin vermektedirler. Bu durum Suud Havayolları lehine ve Türk Havayolları aleyhine haksız bir rekabet ortaya çıkarmaktadır. Diğer ta­raftan yaz sezonu ile Hac ve Umre mevsimi dışındaki yolcu sayısının dü­şük olduğu dönemlerde, Suud Havayolları yolcularının çoğuna gençlik bi­leti keserek Türk Havayolları aleyhine haksız rekabet elde ettiği bir çok de­falar görülmüştür. 

Sayın Başbakan B. ECEVİT'in en kısa zamanda İKB'deki yönetim kurulu üyemizi ve Suudi Arabistan'daki Türk Havayolları Müdürlerini, Ban­ka Başkanı Sn. Muhammet Ali'yi ve Türkiye'deki Suudi Arabistan Büyükel­çisini çağırarak ;

İslam Kalkınma Bankasına en az 25-30 Türk bürokrat kontenja­nının tanınması ve bunlardan en az 3-5'ne amir statüsünün (bir Banka Başkan Yardımcılığı, bir Bölüm Direktörlüğü olmak üze­re) verilmesi,

-  Haksızlığa uğrayan Türk Havayolları ve Suudi Arabistan'daki Türk Bankacılık kesiminin haklarının elde edilmesi için gerekli pazarlıkların bir an önce başlatmaları ve Türkiye'nin haklarının ve itibarının haysiyetinin korunması en büyük dileğimdir. Suudi-leri masaya oturtmak için ise Suudi ahava yollarının İstanbul sefer­lerini sadece 1 ay durdurmak yeterli olacaktır. Çünkü bu hava yolla­rı için İstanbul hattı en kâh olanıdır. 

Aksi halde Türkiye Banka'dan en çok kredi alan ülkeler arasında ol­masına rağmen, Türkiye'nin Banka'da üst düzey bürokratı olmadığından dolayı haklarımız yeterince korunmadığı için Türk özel ve kamu kuruluş­larımın aldığı kredilere her zaman daha yüksek düzeyde LİBOR+kâr payı(bir çeşit faiz) uygulanmasına devam edilecek, Banka'da çalışan Türk bürokratlarının Suudi Arabistanlı ve diğer Arap Ülkelerinden gelen­ler ile, Afrika Ülkelerinden gelen bürokratlara göre ayda en az 1.000 do­lar daha az maaş ödenmesi ve nihayet Türk bürokratların terfilerin-deki haksızlıklar devam edecektir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005