Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İstanbul'a Niçin Yeni ve Özel Bir Kanun 

Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu 

İstanbul Özel konumu ve nitelikleri ne­deniyle özel sorunları ve beklentileri olan bir kent olmasına karşın 1580 ve 3030 sayılı yasa­larla yönetilmektedir. Ancak bu kanunlar İs­tanbul'un problemlerini çözmeye ve ihtiyaçla­rını karşılamaya yetmemektedir.

İstanbul, 12 milyon nüfusu, 1,300.000 meskeni, 5712 m2 yüzölçümü ile ülke sanayii­nin % 38'ini, ülke ticaretinin % 55'ini elinde bulundurmakta, Vergi Gelirlerinin % 40'lık pa­yı buradan tahsil edilmektedir. 

İstanbul 2477 okulu, 7 büyük üniversi­tesi ile ülkenin en büyük eğitim kurumlarını barındırmanın yanısıra, finans, sanayi, ticaret, kültür ve eğlence merkezidir. Bu büyüklükte­ki nüfus ve iş kesafeti İstanbul'un kentsel so­runlarını da diğer şehirlerden farklı hale getir­mektedir. 

Çevresindeki Edirne, Tekirdağ, Sakarya ve Kocaeli illeriyle kaynamış durumda olan ilişkileri, bu illerle birlikte yaşayan bir kent ol­ması nedeniyle, hatta tek başına bir megapol niteliğini taşımaktadır. 

Nüfusu, yüzölçümü ve konumunun ta­şıdığı özelliklerin yanısıra 2500 yılı aşan geç­mişinin kentin sırtına yüklediği sorunların çö­zümü ve muhtemel gelişmesi için uygun hedeflerin tesbiti ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan çalışmaların yapılabilmesi İstan­bul'un sorunlarını çözmeyi sağlayabilecek özel kanunlara ihtiyacı vardır. 

Ancak buna rağmen... 

A. Mali Özerklik 

1.  1930 yılında, nüfusu 2000 olan bel­deler için hazırlanmış olan 1580 sayılı Beledi­ye kanununun öngördüğü idare biçimi ve yet­kiler İstanbul Büyükşehir Belediyesi için de geçerlidir.

1984 yılında yürürlüğe giren Büyükşe­hir Belediyelerinin yönetimine ilişkin kanun yerinden yönetim ilkesini sağlayıcı bazı yeni­likler getirmişse de yetki ve görevlere paralel mali sorunların çözümü aynı yasada yer alma­mıştır.

Türkiye bütçesinin % 40'lık gelir vergisi payıyla çok büyük bir bölümü İstanbul'dan sağlanmasına rağmen İstanbul'un genel bütçe­den aldığı pay merkezi hükümet tarafından her yıl azaltılmaktadır.

Öncelikle İstanbul'un sağladığı ranta paralel olarak hakettiği payı alacağı kesindir ve hükümetlerin keyfi tavrıyla belirlenmeyen gelir oranları yasayla düzenlenmelidir. 

2. Gelirleri sağlamada yaşanan bu sıkın­tı mevcut gelirin gerekli yerlere, gerekli şekil­de sarfı konusunda da belediyemizin takdir hakkını kısıtlamaktadır.

Muayyen büyüklükteki projelerin önce­den Devlet Yatırım Programına aldırılması, kendi öz kaynaklarımızdan ödenecek dış kre­diler için dahi Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar­lığından izin alınması zorunluluğu hizmeti ak­satmakta, planlanan işlerin zamanında yapıla­bilmesini engellemektedir.

İstanbul Belediyesi bu tür işlerini Anka­ra'ya gitmeden halledebilmelidir. Yap-İşlet-Devret formülü ile ilgili özel kurallar getiril­melidir. 

3.  Mahalli hizmetlerle orantılı gelir te­min edilmesi Anayasal bir düzenleme olması­na rağmen; Merkezi idare mali konularda ve­sayeti çok katı biçimde uygulamış, hareket öz­gürlüğü ve esneklik tanımamıştır.

Ülkemizin, belki de dünyanın en fazla rant getirici şehri olması gözönüne alınarak bu rantın şahıslara değil, rantın gerçek sahibi olan İstanbul halkına hizmet olarak dönüşmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır. 

4.  2886 sayılı Devlet İhale Kanunu; işle­rin yavaş ve gecikmeli yürümesine, idarenin pahalı iş ve hizmet olmasına sebebiyet ver­mektedir. İki yıldan bu yana sözleşmelerin Sa­yıştay vizesine tabi kılınması bu işleyişi daha-da ağırlaştırmaktadır.

Belediyemize görev yükleyen kanunlar­da; hizmetlerin, verimli, çabuk yapılmasını sağlayıcı yetkiler verilmeli, yaptırım uygulama­sına imkan tanınmalıdır. Belediye bütçesi, Be­lediye Meclisinin tesbit ettiği yerlerde ve bi­çimlerde kullanılmalı, gerekli organizasyonlar Ankara'nın vizesine ihtiyaç kalmadan yapıla­bilmeli, işlerin gereği eleman ihtiyacını kendisi sözleşmeli personelle takviye edebilmelidir.

B. İdari Vesayet 

Belediyeye 1580, 3030 sayılı Kanunların yanısıra, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanu­nu, 3194 sayılı İmar Kanunu, Tüketiciyi Koru­ma Kanunu, Çevre Kanunu, Boğaziçi Kanunu, İstimlak Kanunu gibi diğer kanunlarla çok faz­la ve değişik görevler verilmiş, bu görevleri hakkı ile ifa için gerekli yetki ve muhtariyet sağlanmamıştır.

1) İstanbul'a sağladığı iş ve imkanlar ne­deniyle yılda yaklaşık 500.000 kişi dolayında göç olmaktadır. Türkiye bütünün yanı sıra dünyada bu yoğunlukta göç olan başka bir yerleşme mevcut değildir.

Bu yoğun göç, planlanan ve yapılanın çok üstünde, mesken, alt yapı, enerji ve su problemlerini beraberinde getirmektedir. Yeni yerleşim birimleri, toplu konut ve arsa üretimi için belediyeye imkan ve kolaylık sağlanmalı­dır. 

2)  İstanbul % 94'e ulaşan okur yazarlık oranı, ülkenin basın merkezi olması, çok çe­şitli medeniyetlerden miras kalan tarihi ve kül­türel varlıklarıyla bir kültür kentidir. Ancak, başka başka otoritelere aynı konuda sağlanan yasal yetkiler keyfiliğe neden olmanın yanısı­ra, şehrin gerçek sahibi olan belediyenin vazi­fesini ifa edememesine sebep olmaktadır.

Merkezi idarenin İstanbul sahipliğini el­den bırakmama tutkusu İstanbul'un İstan­bul'dan idare edilmesini engellemektedir.

3) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu­nun öngördüğü çalışma biçimleri ve bu yasa­ya göre ödenmesi gerekli maaşlar belediyemi­zin değeri trilyonlarla ölçülen büyük projeleri­ni yönetecek eleman temininde sıkıntılara ne­den olduğu gibi idari ve mali üst yönetimde istihdam edilecek elemanların temini de zor­laştırmaktadır.

Bu konuda Belediye Meclisine yetki ve­ren düzenlemeler yapılmalıdır. 

 4) İstanbul'da kent içi ve şehirler arası ulaşımla ilgili tüm yatınm ve harcamalar (oto­gar, otopark yapımı, otobüs temini gibi) bele­diyeye yüklenmiştir. Ancak merkezi yönetim sık sık yaptığı düzenlemelerle bu konudaki yetkileri sürekli kısıtlamaya devam etmekte, 11 Trafik Komisyonunun yetkilerini arttırarak 3030 sayılı yasayada aykırı davranmaktadır. 

5) Yalnız İstanbul halkına dönük hiz­metler ve sorunların çözümü belediyeye bıra­kılmalıdır.

Ülke bütününü ilgilendiren, Yargı ve İç ve Dış güvenlik, Üniversite eğitimi gibi hiz­metlerin dışında kalan Trafik, Eğitim ve Sağlık gibi mahalli sorunların çözüm yeri belediyeler olmalıdır.

Anayasanın 127. maddesi Büyük Şehir­ler için özel yönetim biçimlerinin kanunla dü­zenlenmesine imkan vermektedir. 127. madde gereği yürürlüğe konulan 3030 sayılı Yasa Metropol niteliğinin Megapol niteliğine dö­nüştüğü İstanbul'a yetmemektedir. 

İstanbul megapol statüsüne uygun özel bir yasaya ihtiyaç duymaktadır.

Özel bir kanun çıkartılmalı, bu kanun hazırlanırken İstanbul'un özelliği ve ihtiyaçları gözönüne alınarak, görevlerle uyumlu mali ve idari yetkiler arttırılmalı, merkezi idarenin key­fi vesayeti kaldırılmalı, Mali Muhtariyet sağlanmalı, Sayıştay denetimi hariç vize ve onay iş­lemleri sona erdirilmelidir. 

İstanbul'da Belediye Yönetiminin yetki­lerinin arttırılarak, klasik, merkeziyetçi, müda­haleci yaklaşımlardan uzak, görev, yetki ve kaynak yönünden donatılmış özel bir kanuna çok fazla ihtiyaç duyulmaktadır ve bu Kanu­nun yapılmasını şartlar elzem kılmaktadır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005