Kamu Harcamalarında Saydamlık
Bu kısa konuşmamda sizlere Türkiye' de kamu
harcamalarında saydamlık konusunu ana başlıkları ile
özetlemeye çalışacağım. Tüm konuşmacıların değindiği
ve hepinizin çok iyi bildiği gibi az gelişmiş
ülkelerde temiz bir toplum yapısına kavuşamamanın,
devlet mekanizmasını halkın ve ülkenin yararına
işler hale getirememenin, yolsuzlukları ve sosyal
çürümeyi önleyememenin temel nedeni rüşvet olayıdır.
Dolaylı yada doğrudan rüşvet toplumda yozlaşmanın,
moral değerlerden uzaklaşmanın, ve toplumsal inancı
yitirmenin en önemli nedenidir.
Rüşvet yasal yada yasadışı bir menfaatin elde
edilmesi için doğrudan alınıp verilebileceği gibi,
bir politik pazarlık sonucu kamu fonlarının
kullandırılması, yakın bir kişinin stratejik bir
kamu görevine tayin edilmesi biçiminde dolaylı
olarak da sağlanabilir. Parlamentoda zaman zaman
görülen milletvekili transferleri bu tür dolaylı
rüşvetlerle kamu fonlarının ve imkanlarının
yağmalandırılmasıdır.Bir üst düzey bürokratın
göstereceği uyum karşılığında iyi bir yurt dışı
göreve tayin edilmesi de dolaylı rüşvet örneğidir.
Kamu fonlarının kullanılmasında ortaya çıkan
rüşvet ve yolsuzlukları kolaylaştırıcı etken
saydamlık eksikliğidir.Saydam ve yasal kurallarla
netleştirilmiş bir ortamda rüşvet ve yolsuzluk
imkansız değildir ama oldukça
zordur. Bu nedenle az gelişmiş ülkelerde siyasal
güçlerin en büyük çabası kamu harcamalarında
saydamlığın engellenmesini sağlamaya yöneliktir. Bu
amaca da kolayca erişebilirler. Çünkü az gelişmiş
ülkelerde siyasal güç üçlü bir ittifakın işbirliği
ile hemen her konuda istediği sonuçları elde
edebilir, özellikle rüşvet ve yolsuzluğun
kolaylaştırılması konusunda. Bu üçlü ittifak
erdemsiz politikacı, erdemsiz ve ucuz üst düzey
bürokrat ve para kazanmak için her yolu mubah gören
çıkarcı iş adamından oluşur. Yazık ki az gelişmiş
ülkelerde bu üçlü ittifakı frenleyecek kurumlar ye
baskı grupları ya sindirilmiştir yada yasalarla
kıpırdayamaz hale getirilmişlerdir. Sonuçta "gün
uğursuzun" deyimine uygun olarak bu üçlü ittifak
çılgın bir yarışın kahramanları olarak ülkelerini
her gün biraz daha batağa sürüklerken kendileri de
hızla zenginleşirler. Mevcut hukuk düzeninin
kendilerinden hiçbir zaman hesap sormayacağını
bilerek.
Fransız'ların güzel bir özdeyişi var. Ortak mülkiyet
tüm kötülüklerin anasıdır diyorlar.
Gelişmemiş ülkelerde kamu malvarlığı, kamu
harcamaları tüm toplumun çıkarlarını ilgilendirmesi
bakımından ortak mülkiyet gibi algılanabilir ve bu
yönü ile gelişmemiş ülkelerin gelişmemişlik
statüsünü sürdürmeleri için en elverişli ortamın
yaratıcısı olurlar. Yozlaşma, bozulma, çürüme gibi
karşılıklar arayabileceğimiz "corruption" gelişmemiş
ülkelerin en büyük özelliğidir ve bu özelliği ile
gelişmemiş ülkelerin böylece kalmalarının en büyük
etkenidir. Çünkü corruption bu ülkelerde siyasal ve
bürokratik gücü ele geçirenlerin en büyük refah
kaynağıdır ve faziletsiz politikacı bürokrat
işadamından oluşan iş birlikçiler cephesi bütün
güçleriyle bu yozlaşmış düzenin devam ettirilmesi
için uğraşırlar.
Kamu malvarlığının ve kamusal fon kullanımının aracı
devlet harcamalarıdır. Çıkarcı
politikacı-bürokrat-işadamı ittifakının iştahını
sürekli uyanık tutan bu harcamalar kaynağını kamu
bütçelerinden alır. Bu nedenle ittifakın büyük
çabası bu harcamalarda saydamlığın en az düzeyde
gerçekleşmesinin şartlarını yaratmaya çalışmaktır.
Şimdi ana başlıklar itibariyle az gelişmiş ülkelerde
ve bu arada Türkiye'de saydamlığı engelleyen bütçe
uygulamalarından söz edeceğim:
-
Kamu ihalelerinde Saydamlık
Kuşkusuz kamu ihaleleri, rüşvetin ve toplumsal
kirlenmenin yaygınlaşmasında en önemli faktörlerden
birisini oluşturmakta. ihalelere girebilecek
firmaların belirlenmesi, ihale şartlarının objektif
ölçütlere göre hazırlanması ve ihalede tercih
edilecek bedel ve firmanın kararlaştırılması idareye
ister istemez takdir yetkileri veren ve kayırma ve
rüşvet kapısını zorlayan hususlar.Bir yandan karar
mekanizmasında görevli kişilere tanınan tercih
yetkileri öte yandan ihaleyi her ne pahasına olursa
olsun karma çabasındaki firmaların karşılıklı
konumları bir noktada rüşvet olgusunu egemen
kılabilmekte. İhale koşullarının net ve açık bir
şekilde önceden belirlenmesi, duyuru ve katılımda
genellik ve Yaygınlığın
sağlanması bir diğer deyişle şeffaf ihale sistemi
rüşvet ve kayırma olgusunu bir ölçüde
sınırlandırılabilir.Ancak burada "en ucuz teklif'
"en uygun teklif" ikilemi ile karşı karşıya
kalıyoruz. En ucuz teklifin ihale kararına esas
olması yolsuzluk olasılığını azaltırken kötü mal
kötü servis olasılığını artırıyor. Ehliyetsiz
kişiler, en ucuza kapattıkları ihalelerin gereğini
yerine getirmeyerek bir başka tür yolsuzluk
fırsatını kullanıyorlar. Fiyata bakılmaksızın en
uygun teklifin kabulü ise ihale kararını verecek
görevlilere sınırsız takdir hakkı veriyor. Böylesine
sınırsız bir takdir hakkı kullanımı hemen
yolsuzlukları beraberinde getiriyor. Bu ikileme
çözüm bulmak, her iki amacı da gerçekleştirecek bir
model yaratmak kolay değil. Ancak gene de alınacak
önlemlerle en uygun teklif seçeneğine işlerlik
kazandırmak imkansız değil. Bu amaçla bağımsız,
güvenceli ihale üst kurulları oluşturmak, bu
kurullara atanacak kişilerin malvarlığını
başlangıçta ve daha sonraki dönemlerde sürekli
denetim altında bulundurmak kayırma ve yolsuzluk
eylemini riskli hale getirebilir. Bu uygulama ile
ihalelerde yolsuzluk yaparak zenginleşenlerin on
yıllar önce kendisinin veya eşinin ailesinden
kilolarca altın veya milyonlarca dolar tutarında
döviz kaldığı gibi savunmaların ortaya çıkması
engellenmiş olur.
ihale sonuçlarını ayrıntılı bir biçimde açıklanarak
ihaleyi kazanan kişi ve firmaların (firmaların
ortakları ile birlikte) açıklanması,özellikle yerel
yönetimlerde ihale duyurularının da
yaygınlaştırılması ve oldu bitti ihalelerin
önlenmesi saydamlığı artırıcı, yolsuzlukları
azaltıcı bir önlem olabilir.
Bir diğer önlem olarak ihale bedellerinin
ödenmesinde ortaya .çıkacak gecikmelere karşı faiz
uygulaması getirilmesi hem verilen tekliflerin
muhtemel vade farkı dikkate alınarak şişirilmesini
engelleyeceği gibi ödeme sırasında rüşvet
pazarlıklarını da ortadan kaldırır.
2. Örtülü Ödenek Kullanımı: Her ülkede savunma ve
istihbarat
Her ülkede savunma ve istihbarat hizmetleri ile
ilgili bazı harcamaların tam bir gizlilik içinde
yürütülmesi ve bu harcama yetkisinin yürütme
organının başındaki kişiye verilmesi anlaşılabilir
bir şeydir.
Ancak gelişmiş ülkelerde geçerli olan bu kuralın az
gelişmiş ülkelerde büyük. bir duyarlılık ve
titizlikle uygulanması gerekmektedir. Kişiliği
böyle sınırsız bir yetkinin kullanılmasına elverişli
olmayan yöneticilerin bu imkanı kolayca kötüye
kullanmaları ve kişisel çıkar aracı haline
getirmeleri mümkündür. Az gelişmiş Asya-Afrika ve
Ortadoğu ülkelerini yönetenlerin iktidardan
uzaklaştıktan sonra haklarında yapılan
soruşturmalarda pek çoğunun kamu imkanlarını kişisel
çıkarları ve zenginleşme hırsları yönünde
kullandıklarının ortaya çıkarıldığı görülmüştür.
Türkiye'de yürütmenin başı olan Başbakanca
kullanılmakta olan bu yetkinin bir tek kişinin
kişisel tercih ve kararları ile değil hukuki
statüleri belirli, bağımsız ve meslek teminatına
sahip kuruluşların gözetiminde çalışacak bir kurulun
kararı ile kullanılmasının, bu kullanımda politik
gücün kişisel ve partisel çıkarların öne çıkmasını
engelleyecek yaptırımların getirilmesinin yerinde
olacağını düşünüyoruz. Aksi halde örtülü ödenekten
harcama yetkisini kısa bir süre için dahi eline
geçiren bir politik liderin iktidar süresini uz atma
yada kişisel zenginliğini arttırma amacıyla bu
yetkiyi kötüye kullanması uzak ihtimal değildir.
Türkiye'deki yasal düzenleme her ne kadar bu
konudaki yolsuzlukların gün ışığına çıkarılmasına
engel oluşturmakta ise de son zamanlarda yazılı ve
sözlü basına yansıyan bazı örnekler bu tür
yolsuzlukların hiç de küçümsenecek boyutta
olmadığını düşündürmektedir.
3.
Dünya Bankası ve Benzer Kuruluşlardan Alınan
Kredilerin Kamu Harcamaları İçin Bütçe Kuralları
Dışında Kullanımı
Kamu gelirleri ve giderlerinin parlamentoya
sunulması, tartışılması ve kabulü az çok saydam bir
ortamda gelişmektedir. Ancak vadesi sonunda bir
gider kalemi olarak (devlet borçları) bütçede yer
alacak olan dış kredilerin uluslararası kuruluşlarla
görüşülmesi, kabulü ve kullanılması tümüyle kamu
oyunun ve yasama organının ve Devlet Bütçe
idaresinin bilgisi dışında gelişmekte, alınan büyük
meblağlı krediler kullanılırken bilinen harcama
usullerinin dışında kalan yollardan yararlanılmakta
ve vadeleri geldiğinde devlet bütçesinde gider
olarak ayrılan ödeneklerden ödeme yapılmaktadır. Bu
uygulama saydam olmadığı gibi bütçe usul ve
geleneklerine de aykırıdır ve bürokratik corruption'
a çok açık bir ortam yaratmaktadır.
4. Bütçe Disiplininin ve Mali Yasaların Dışında
Kalma Çabasıyla Yaratılan Fonlar
Türkiye de 1980'li yıllarda başlayan
yeni bir akımla yaratılan bütçe dışı fonlar kamu
harcamalarında saydamlığın ortadan kaldırılması için
siyasal güce ve bürokrasiye yeni bir imkan
sağlamıştır. Fon gelir ve giderlerinin kamu oyu
önünde tartışılmasını önleyen ve yerleşik denetim
kuralları da işlemez hale getirilerek
gerçekleştirilen fon uygulamasında kamu
harcamalarının önemli bir bölümü siyasal tercihlere
ve üst bürokrasinin isteklerine uygun olarak
harcanabilmektedir. Son yıllarda Uluslararası
kuruluşların baskısı ile bu fonların bütçe içine
alınmasından söz edilmekte ise de fon gelir ve
giderlerinin global olarak bütçede gösterilmesinden
ileri gitmeyen bu yeni uygulama da saydamlığa imkan
vermemekte ve bir aldatmaca
olmaktan ileri gidememektedir.
5. Bütçe Ödeneklerinin Başlangıçta Düşük Gösterilip
Yıl İçinde Artırımlara Gidilmesi
Bütçelerin hazırlanmasında gerçek dışı tahminler
sonucu oluşan başlangıç bütçesi-fiili harcama
farklılaşması saydamlığı engelleyici önemli bir
etkendir. Bütçe hazırlanırken bir yandan
uluslararası kuruluşları tatmin etmek, bir yandan
kamu oyunu denk bütçe aldatmacası ile oyalamak için
belirli harcama kalemlerinin tahminleri kasıtlı
olarak düşük tutulmakta ve yıl içinde
gercekleştirilen ödenek artışları ile harcamalar
gerçekleştirilmektedir. Yıl içi artışlar kamu
oyundan hatta bir ölçüde yasama organından
gizlenebilmektedir.
6.
Yıl İçi Ödenek Aktarımları ile Duyarlı Konularda
Parlementonun ve Kamu Oyunun Dikkatinden Kaçma
Kamu oyu ve parlementonun bazı harcama kalemlerine
duyarlı olduğunu bilen Bakanlıklar bürokrasileri
ağırlama, hediye, temsil, yurt dışı seyahat gibi
ödenekleri bütçe hazırlıkları sırasında düşük
göstermekte, yıl içi ödenek aktarmaları ile bu tür
giderleri şişirebilmektedirler. Bu uygulama da bütçe
harcamalarında saydamlığı gölgeleyebilmektedir.
7. Kamu Personelinin Özluk Haklarında Belirsizlik
Cumhuriyet Türkiyesinde personel rejimlerinin en
belirgin özelliği kamu kesiminde kimin ne kadar para
aldığını belirsiz hale getirecek bir mevzuat
kargaşasının yaratılması ve bu yolla saydamlığın
ortadan kaldırılmasıdır. Her kamu görevlisi asıl
aylığının yanında çesitli biçimlerde yan gelirler
elde eder ve karmaşık bir düzen içinde kimse
kimsenin ne aldığını bilemez.
Bu ortamın doğal sonucu olarak da baskı gücü yüksek
kamu görevlisi grupları pastadan daha büyük payalma
savaşını verirler ve bu savaşının sonuçları açıkca
bilinemez. 1970'li yılların başlarında bu karmaşık
düzene saydamlık getirmek isteyen çabaların nasıl
akıl almaz tepkilerle karşılaştığı hala
hatırlardadır.
SONUÇ
Bu konuşmada bir bir ülkede yaygınlaşan yolsuzluk
ortamı ve toplumsal çürümenin önlenmesi için gerekli
gördüğümüz saydamlığın yeterli olmamasının kamu
harcamalarındaki çeşitli yansımaları üzerinde
durduk. Rüşvet, yolsuzluk, moral çürüme hiçbir
ülkede tamamıyla ortadan kaldırılamazsa da en aza
indirilebilir. Kamu kesiminde saydamlığın sağlanması
bu konuda en etken araçtır. Saydamlığın sağlanması
ise toplumda top yekün ve cesur bir savaşımı
gerektirir. Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği bu
cesareti gösterebilecek yurttaşları ve onların
güçlerini biraraya getirebilmek için kurulmuştur.
Her erdemli Türk insanının bu mücadeleye arka
vermesi asgari yurttaşlık ve insanlık görevi olarak
kabul edilmelidir. Büyük Devlet adamı İsmet
İnönü'nün dediği gibi bir ülkede namuslu insanlar en
az namussuzlar kadar cesur olmazsa temiz bir topluma
kavuşmak hayal olmaya devam edecektir. Bu hayalin
gerçeğe dönüşmesinde göstereceğiniz çabalarda
sizlere başarılar dilerim.
Kaynak: Erciş Kurtuluş
|