Kapitalist Düşüncede Bir Yol Ayrımı: Neo-Klasikler
Neo-Klasikler XIX. yüzyıl sonundan yaklaşık
1920'lere kadar geçen dönemde etkili olmuşlardır.
Liberal ideolojiyi sürdürmelerine rağmen klasik
iktisatçılardan önemli noktalarda
ayrılmışlardır.
Klasik iktisatçıların hemen hemen tümü
İngiliz
olmasına rağmen neo-klasikler kapitalistleşen bir
çok ülke iktisatçısı arasından çıkmıştır.
Neo-klasik iktisatçılar ıngiliz Stanley Jevons,
Fransız Leon Walras ve Avusturyalı Karl Menger
tarafından birbirlerinden habersiz olarak oluşturulmuştur.
Teorilerinin temelinde her insanın haz aramak ve
acıdan kaçınmak -ilkesi yattığı görüşünden hareket
eder. Bu okul mensuplarına göre insanı tahrik eden
nedenlerin başında kişisel çıkar gelmektedir.
Analizlerinde marjinal yönteme yerverdikleri için bu
okul mensuplarına "Marjinalistler"de denilmektedir.
LEON WALRAS (1834 - 1910)
Matematik okulunun başlıca isimlerinden biridir.
Walras özellikle Değer ve Fiyatla ilgilenmiş
ekonomide genel dengenin işleyişini açıklamaya
çalışmıştır. Ona göre ekonomik yaşam birbirine bağlı
bir mekanizmadan ibarettir ekonomik sistem bir
bütündür ve bu bütün içinde mal, hizmet ve sermaye
pazarı vardır. Bu pazarlarda her birinde dengenin
oluşabilmesi için önce fiyatların oluşması
gerekmektedir. Fiyatların oluşması içinde arz ve
taleplerin, malların ve hizmetlerin maliyet ve satış
fiyatlarının eşitliği ve tam rekabetin cari olması
şarttır.
Bu şartlar oluştuğu zaman her pazarda denge olur.
Mal, hizmet ve sermaye pazarlarının herbirinde olan
değişiklik diğer pazarda etkisini gösterir. Kısaca
üretilen mallartn değeri o maııarın üretimi için
ödenen gelire eşittir. Gelir sahibi işçi, sermaye
sahibi girişimci üretilen maııarı bu gelirleri ile
satın alırlar. Böylece ekonomide denge oluşmuş olur.
Walras'ın denge teorisi ekonomik ve sosyal hayatta
serbestiyetin temel ilke olduğunu kanıtlamaya
çalışmaktadır.
KARL MENGER 1890-1920
Menger' göre ihtiyaçları gideren her şey maldır.
Mallar. ya doğrudan doğruya veya dolayısı ile
ihtiyaçları tatmin etmesine göre ikiye ayrılır.
Ekmek, su, elbise ilk gruba giren ihtiyaçlar,
hammadde ve makine gibi mallarda ikinci gruba
girmektedir.
Bir mala verilen öneme değer denmektedir. Değer
malın içinde değil insanla mal arasıdaki ilişkiden
doğmaktadır.
Sadece ekonomik malların değeri vardır. Ihtiyaçtan
fazla miktarda olan mal faydalıdır, ancak önemi
yoktur.
Mengere göre iki türlü değer vardır. Kullanım
Değeri, Değişim Değeri. Menger kullanım değerini
malın marjinal faydası ile açıklamaktadır. Menger'in
de dahilolduğu Marjinalistlere göre malların
kullanma değerini marjinal parçasının faydası..
elirler. Asılolan malın genel faydası değil bir
parçasının faydasıdır. Marjiltal parçanın faydası da
parça adedi arttıkça azalır. O halde değerin
esasını oluşturan fayda azlık ve çokluğa göre ya da
kısaca duyulan tatmine göre ortaya çıkar.
ALFRED MARSHALL (1842 - 1924)
Pigou ve Keynes'in hocası olan Cambrıdge
Üniversitesi hocalarından A. Marshall'ın bütün
çalışmaları
insanlanı azami refaJı..glanaklarının araştırılması
esasına yöneliktir.
Değer kavramı üzerinde durmuş, değerden fiyata
yükselerek,
fiyatın
arz ve talebin karşılanması sonucunda ortaya
çıktığını açıklamaya çalışmİştır. Maliyeti ifade
eden arzla talebi ifade eden faydanın
birleşmesinden oluştuğunu göstermeye çalışmıştır.
Pazarda fiyatlar düştükçe talep artar, fiyatlar
arttıkça talep azalır. Ona göre pazardaoluşan fiyat,
alıcıya temin ettiği marjinal faydanın ölçüsüdür.
Arz konusunda da Marshall malın maliyeti ile üretim
miktarıarasındaki ilişkiyi araştırır.
Marshall ücreti n oluşumunda psikolojik unsurlara
yer vermektedir. Emek arzı işçiye teklif edilen
ücretle onun katlanmak zorunda olduğu sıkıntının
karşılaştırılmasına dayalıdır. Azalim Fayda Eğrisi
ile Artan Zahmet Eğrisinin kesişme noktası emek
arzını verir.
Para kavramı Marshall'ın öncelikle ele aldığı
konulardan biridir. Sistematik olarak fikirlerini"
Para, Kredi ve Ticaret" adlı eserinde sunmuştur.
1923 Marshall'ın yaklaşımında para konusunda başlıca
üç
eğilim bulunmaktadır:
1- Nakit dengeler yaklaşımı,
2- Faiz teorisi,
3- Konjonktür dalgalanmaları
teorisi.
J. MEYNARD KEYNES (1883 - 1946)
Keynes 1883 yılında Londra'da doğmuştur. Cambrigde
matematik, felsefe ve ekonomi okumuştur. 1930
yılında yayınladığı "Para" ve 1936 yılında
yayınladığı "Istihdam, Faiz ve Para hakkında Genel
Terori" adlı eserleri kendisine ün kazandırmıştır.
Gerek klasik gerekse neo-klasik iktisat okullarının
"kendiliğinden istihdam dengelerini" reddederek bu
alanlarda ciddi bir tartışma başlatmıştır. Bununla
birlikte Keynes ve kendini takip edenlerin
kapitalizme karşı olması sözkonusu değildir. Bu
konuda amaçlanan Tam Istihdamı sağlamak açısından
yetersiz kalan kapitalizmin sıkıntılarını gidermek
ve sürmesini sağlamaktır. Bu açıdan sosyalist
düşünürlerden ayrılmaktadır.
Keynes geleneksel iktisatta yarattığı bu farklılığa
rağmen devlet müdehalesini kabul etmektedir. Bu
müdehale yolu ile kapitalizmin yaşayabileceğini
savunan yeni bir liberal anlayış Keynes'le birlikte
yaygınlaşmıştır.
Klasik iktisatçıların Keynes'ten ayrıldıkları önemli
noktalardan biri de işsizlik konusundadır.
Klasiklere göre işsizliğin nedeni ücret yüksekliği
ve işsizlik sigortasından kaynaklanmaktadır. Keynes
bu görüşe itiraz ederek işsizlik nedeni olarak talep
yetersizliğini ve kamu harcamalarının sınırlı
kalmasını gerekçe olarak gösterir.
Işsizliğin çözümünde Keynes görüldüğü gibi klasik
iktisatçılardan ayrılmaktadır. Özellikle 1930 dünya
bunalımı sonrası klasik iktisatçıların görüşlerinin
geçersizliği anlaşılmıştır. Keynes'e göre nominal
ücetlerin aşağıya ve yukarıya doğru kayabilmesi
mümkün değildir. Ünlü "Para Aldatmacası" nedeni ile
fiyatlarda düşme olsa bile nominal ücretlerin
azalması kabul edilmeyecektir.
Keynes iktisanın emek talebi, emek arzı ve ücretler
genel düzeyi konusunda klasik iktisatçılardan
ayrıldığı noktalar üç başlık altında toplanabilir.
1) Nominal ücretlerin veri oluşu, 2) Likidite
tuzağının varlığı,
3) Faiz oranın sabit olmasi.
Klasik iktisatçılar kapitalist ekonomiyi bir değişim
ekonomisinin uzantısı olarak görmüştür. Bu noktada
parayı sadece bir hesap birimi olarak görmüşlerdir.
Oysa Keynes parayı kapitalist ekonominin temeli
yap:naktadır. Açıkça işçi nakdi ücret, kapHalist de
nakti kar için çalışır. Kapitalist sistem ve
kurumları daha fazla para kazanmals hırsına dayanır.
Bu sistemde para bireylere yol gösteren rsusula
niteliğindedir. Keynes parayı iktisadi sistemin
temeli haline sokmaktadır. O zaman para tasarruf,
yatınm ve tüketim gibi makro değişkenlere
indirgenebilir. Diğer yandan elde para tutma
güdüleri önem kazanmaktadır. Yani tasarruf veya
tüketim saikleri ile elde para tutma
gerçekleşilmektedir.
Son olarak da para ve harcama miktarındaki
değişmeler
refah düzeyini değiştirebilmektedir.
Ozet olarak Keynes genel iktisat teorisi ile para
teorisini birleştirerek kapitalizmin daha gerçekçi
bir analizini yapmıştır.
|