|
Kapitalizm ve Devletin Görevleri
Kapitalist
toplumlarda devletin temel iki görevi vardır.
Bunlardan birincisi, devletin özel sermaye
birikimine katkıda bulunmasıdır. Bu bağlamda
devlet, sermayenin getirişini artıran tüm
harcamaları üstlenirken, böylece sağlanan getirileri
özel kesime bırakmaktadır. İşte bu süreç, kamu
kesimini yapısal açıkla karşı karşıya getirmektedir.
Devletin ikinci görevi ise, sistemi yumuşatmak ve
meşrulaştırmaktır. Devletin bu işlevi de, yine özel
sermayeye sosyal ve ekonomik açıdan huzurlu bir
ortam sağlarken, kamuya yük yıkmaktadır. Böylece,
giderek artan harcamalarla karşı karşıya gelen
devlet, bizzat kendi eli ile yarattığı monopolist
canavarlardan vergi almakta her geçen gün biraz daha
zorlanmaktadır. Devletin mali krizinin özünde, bu
süreçler yatmaktadır.
Sistem sıkıştıkça devletin ikinci görevi, yani
sistemi yumuşatma ve meşrulaştırma işlevi de
artmaktadır. Ancak, bu harcamaları yüklenmek
istemeyen sermaye, devleti mali destekten yoksun
bırakmaktadır. İşte Türkiye'de Refah Partisi böyle
bir boşluğu, kısmen vaat ile kısmen de fiilen
doldurmuştur. Refah Partisi'nin bu oluşum ye tutunma
aşamasında, hakim çevrelerden fazla itiraz
gelmemiştir. Zira, aksi halde, kendilerinin
yükleneceği ilâve maliyetler olacak idi. Bu
nedenle, bu ilk aşamada çıkar birliği söz konusu
olmuştur.
Her siyasi partinin tek amacı olan iktidar, doğal
olarak Refah Partisi için de bir hedeftir.
Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntıların beslediği
bu parti de iktidara hazırlanırken, bir yandan
tabanına manevi öğütler salık vermekte, diğer yandan
da kendi iktidarının ekonomik temelini oluşturmaya
çalışmaktadır. Diğer bir ifade ile, olası bir Refah
iktidarı sermayenin el değişimi anlamını ifade
etmektedir. Böylece sağlanacak olası bir iktidar,
güçlü ve uzun ömürlü olacaktır. Bu anlamda Refah
stratejisi bir değişimi içermektedir, ama bu değişim
sistem değişimi değil de, sermaye tabanı
değişimidir.
Refah'ın birinci taktiği bugünkü siyasi dokunun
ekonomik alt-yapısını kaydırmaktır. Vergisiz ve
faizsiz ekonomi kavramı, iki temel alt-yapıyı
kaydırmakta ve ciddi taraftar sağlamaktadır. Bu imaj
yaratma operasyonu, birinci aşama olan mevcut dokuyu
yıkmaya yöneliktir.
Olası bir iktidarda kurulacak olan inşa operasyonu
ise, yine yanlı olacaktır. Bu bağlamda birinci
önemli kademe kredi müessesesidir. Çağdaş
ekonomilerin temel hayat damarı olan kredi, faizsiz
ve "ahlâk kurumu belgesi" gibi mekanizmalarla
işletilerek, Refah tabanına ekonomik faaliyet
öncesi ciddi siyasal destek aktarımı sağlanacaktır.
İkinci önemli araç, vergi müessesesidir. Oldukça
keyfi takdirlerle işletileceğe benzeyen bu müessese
de ekonomik faaliyetler sonucu kaynak dağılımını
yine Refah tabanı yönünde değiştirme gücüne sahip
olabilecektir. Nihayet, temel üçüncü araç ise, yerel
ve merkezi ihalelerde izlenecek politikalar
oluşturacaktır.
Bu temel ve daha başka detay müesseselerle toplumda
ciddi bir sermaye taban kayması yaratılabilir. Böyle
bir öngörü mevcut sermaye tabanını ciddi endişelere
sürüklemektedir. Refah Partisinin, diğer konulardaki
görüş ve mantığını burada konu dışı tutarak, salt
ekonomik yaklaşımı açısından, son tartışma ve
ajitasyon ortamına baktığımızda, sanırım böyle bir
beklenti ürküntüsü hakimdir.
Refah partisi tarafından ileri sürülen ekonomik
model için tartışma açmak gerekmemektedir. Çünkü bir
kere, ileri sürülen model, özel mülkiyete dayandığı
için. özünde kapitalisttir. Bu yaklaşım ise,
partinin dayandığı ileri sürülen inanç sistemine
aykırıdır. Diğer bir nokta ise oldukça güdümlü
olacağı anlaşılan sistem, fevkalade maliyetli ve
ekonomik mantığa aykırı kararları oluşturabilecek
nitelikte görülmektedir. Kaldı ki, aynî ve takdire
dayanan vergi, araç düzeyinde çağdaş olmadığı gibi,
sadece devletin üretime yaptığı katkı karşılığında
vergi alınması mantığı da, sosyal devlet kavramını
kaldırmakta ve sosyal faaliyetler için, esasları
tahmin edilebilecek olan. cemaatçı yaklaşımı
gündeme getirmektedir. Böyle bir yaklaşım, insan
vicdanı üzerinde baskı kurar ve insanın düşünce
bağımsızlığını tahrip eder. Görülüyor ki, verginin
felsefesi de çağdaş değildir. Vergi, burada örnek
olarak kullanıldı, fakat faiz ve diğer kurumlarda da
benzer yaklaşım ve teori hataları çok açıktır.
Ekonomik sorunları çözemeyen sistemin bir ürünü olan
bu sonuç, bir anti-tez değil, bir taban değiştirme
operasyonudur. Anti-tez için yeni şanslar ve ufuklar
açıktır ve bu sistem içindeki her doku, aslında
böyle bir açılıma gebedir.
Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi
Maliye Bölümü
|