Kapitalizm ve Güçsüzler, Kapitalist Toplum
Bir iddiaya göre, kapitalizm güçlülerin zayıfları ezmesini mümkün
kılmaktadır. Bazı eleştirmenler, kapitalizmin doğal
seleksiyon yoluyla güçsüzlerin yok edilmesini
öngören biyolojik Darwinizmin insafsızlığını
modelleştirdiğini ileri sürmektedir. Marksist
görüşte, proleter sınıfın tamamı kapitalistlerin
gücüyle bağımlı hale getirilmiştir. Ve bu sebeple
proleter sınıfın üretim araçlarının mülkiyetine el
koyması gerekmektedir.
Gerçek dünyada ise kapitalizm zayıfları güçlendirmektedir.
Kapitalizmde zayıflar, diğer ekonomik sistemlerde
mümkün olmayan düzeyde bir güç kazanırlar. Bir
tanımlamaya göre kapitalizm, zayıfların yegâne bir
kişisel güç ortaya çıkarmak için sınırlı güçlerini
birleştiren bir ağdır. Bu güç, çokluk yoluyla ortaya
çıkmaktadır.
Kapitalizmde zayıfların gücüyle ilgili canlı bir örnek için yeşil
çekirdeksiz üzüme bakılabilir. Bu meyve, Amerika'da
öyle bir temel gıda maddesi haline gelmiştir ki, bu
meyvenin Amerikan süpermarketlerinde bulunması artık
hayretle karşılanmamaktadır. Bu yerli ürün esas
olarak California'da yetişmektedir. Kolayca
bozulabilen bir üründür. Yine de yetiştiği yerden 2
bin ve 3 bin mil kadar uzakta, en iyi koşullarda
bulunabilmektedir.
Küresel Kapitalizm
Son yirmi yılda ortaya çıkan harikulade bir şey de, yeşil
çekirdeksiz üzümün neredeyse bütün yıl boyunca
bulunabilmesidir. Oysa California bölgesi kış
mevsiminde sınırlı bir kaynaktır. Bu durumda, ürün
havanın sıcak olduğu güney yarımküreden gelmek
zorundadır. Kış mevsiminde Kuzey Amerika'da satılan
üzümlerin çoğunu Şili üretmektedir. Çok çabuk
bozulabilen bu ürün, 6 bin millik bir mesafe kat
ettikten sonra dükkanlara ulaşmaktadır. Şaşırtıcı
bir şekilde, ürün miktarı o kadar boldur ki, zengin
olmayanlar dahi satın alabilmektedir.
Şili'den nakliyenin en yoğun yapıldığı zamanlarda yeşil çekirdeksiz
üzümün Amerikan tüketici fiyatları pound (1 pound =
454 gram) başına 1.49 dolarla 1.89
dolar arasında değişmekte, fakat promosyon
uygulamaları sırasında düşmektedir. Meyve iriliğine
bağlı olarak, pound başına 80 ila 100 üzüm kadar
veya daha fazla bir miktarı esas alarak, genel
indirimsiz fiyatı üzüm başına kabaca iki sent
civarında olabilmektedir.
Bu fiyattan satın almayı düşünen tüketiciler, üzüm bağından yemek
masasına kadar olan zincirdeki en zayıf
katılımcılardır. Çoğumuz, eğer Şubat'ta yeşil
çekirdeksiz üzüm almak durumunda kalırsak, satın
almak için nereden başlayacağımızı zor biliriz. Bir
seçenek, Şili'ye uçmak, yetiştiriciden üzümü satın
almak, gemiye yükleme için gerekli düzenlemeleri
yapmak, sonra da eve geri dönmektir. Böyle bir
taktiği düşünmenin maliyeti dahi çok yüksek
olacaktır. Yine de, bizler zayıflar olarak,
süpermarketlerde her bir üzümü sadece iki sente
satınalma veya perakendecinin teklif ettiği bu
fiyatı reddetme kararını verme gücündeyiz.
Ticarî ağ içindeki kimseler de güçsüzdür. Üzüm yetiştiricisi, üzümü
nasıl yetiştireceğini bilebilir; ancak diğer
konularda tereddütte kalacaktır. Ürününü
yetiştirmede ağ içindeki diğerlerinin yardımı
olmadan gerekli güce sahip olamayacaktır. En
azından Eski Ahitten (Amos 4:9) bu yana küfler
üzümleri bozmaktadır. Böceklerin ve diğer
hastalıkların da kontrol edilmesi gerekmektedir.
Üzüm yetiştiricisi kendi başına yapamayacağı böcek
ilacına da ihtiyaç duyacaktır. Bereket versin, böcek
ilacı üreticileri, yetiştiricinin ürününü korumak
için ilaç üretmektedirler.
Böcek ilacı fabrikalarında çalışanlar da güçsüzdür. Muhtemelen
hiçbirisi iyi üzüm yetiştiremez. Bir çok böcek
ilacı, petro-kimyasallarm bileşimden oluşmaktadır,
fakat böcek ilacı üreticileri muhtemelen hammaddenin
nasıl temin edileceğini, ham petrolün yerinin nasıl
bulunacağım, yeraltından nasıl çıkarılacağını, bir
yerde depolandıktan sonra nasıl rafine edileceğini
bilmemektedir. Benzer şekilde, petrolü elde eden
şirket de petrolün mantarları ve böcekleri öldürecek
forma nasıl dönüştürüleceği konusundaki beceride
oldukça güçsüzdür.
Üzüm yetiştiricisinin, hasattan sonra bir başka zayıflığı daha
ortaya çıkar. Yetiştirici, ürününü nihaî
kullanıcılara satmada yetersizdir. Bununla beraber,
bir ihracatçı denizaşırı nakliye işini düzenleyerek
süreci başlatıp yetiştiriciye yardım eder. Fakat
üzüm bir kere yabancı limana girince, iç bölgelere
nakletmede muhtemelen ihracatçı da oldukça
zayıftır. Kuzey Amerika pazarı taze meyveler için
dinamik ve karmaşıktır. Bu nedenle limandaki
yükler, hem müşterileri hem de üzüm piyasasındaki
değişmeleri anında izleyen birilerinin yeteneğine
ihtiyaç duyar. Böylece, bir satış acentesi veya
komisyoncusu limandaki yükün sorumluluğunu üstüne
alarak ürünü bir mağazalar zincirine, nokta satışı
olan toptancıya veya bir gıda hizmeti dağıtıcısına
satar.
Fakat nihaî alıcıya ulaşması için, ürünün yine de yardıma ihtiyacı
vardır. Satıcı piyasa konusundaki bütün bilgisi ile,
ürünü alıcıya ulaştırma becerisi bakımından çok
zayıftır. Satıcı, nakliye aracını ve şoförünü temin
eden bir nakliye firmasının hizmetini almak
zorundadır. Ancak bunların yardımıyla üzüm gideceği
hedefe ulaşabilir.
Daha Fazla Zayıf Halka, Tarihsel Kapitalizm
Bütün bir nakliye süreci, süreçte bir şekilde rol alan herkesin
zayıflığını ortaya koymaktadır. Kamyon komisyoncusu
ve kamyoncu üzümü yetiştirme, ithâl etme veya satma
gücüne sahip değildir. Bunlar bir kamyonun nasıl
yapılacağını veya kamyonu çalıştıracak yakıtın nasıl
üretileceğini de bilmezler. Benzer şekilde, gemi
kaptanı da muhtemelen üzüm işinde yetkin biri
değildir ve şüphesiz gemiyi satın alarak sahibi
olmaya da gücü yetmemektedir. Gemi sahibi kendi
güçsüzlüğünden dolayı gemiyi inşa etmek için
başkalarına itimat etmek zorundadır. Gemiyi inşa
eden kişi de, maden cevherini çıkararak çeliğe
dönüştürecek ve geminin üretiminde kullanım için
hazır hale getirecek kadar güçlü değildir.
Üzümün bozulmasını önlemek için 32 fahrenhayt derecede tutulması
gerektiğinden, hasattan perakendeciye kadar olan
bütün yolculukta sürekli bir soğutma gerekmektedir.
Deniz veya kara yoluyla taşımacılık işini doğrudan
yürütenler muhtemelen soğutma ekipmanını dizayn
etme, inşa etme veya bakımını yapma konusunda bir
yeteneğe sahip değillerdir. Diğer bir mesele de,
soğutma hataları olduğunda bunları takip edecek ısı
kaydedicilerdir. Isı kaydedicilerin üreticileri,
bunların nasıl üretileceğini bilirler ancak
kaydedicilerin üretiminde kullanılan plastiğin,
metalin ve asit silisit tuzunun nasıl üretileceğini
bilmezler.
Yeşil üzümü Amerikan tüketicisinin kullanımına hazır hale getirmek,
baştan sona sermaye-yoğun bir süreçtir. Bu süreçte
yer alanlar sadece sınırlı bir oranda sermayeye
hükmedebilmektedir. Bu yüzden sermayeye
hakimiyetleri oldukça zayıftır. Eğer perakendeci,
bir gemi filosu inşa etmek için sermaye arayışına
girerse, talebi reddedilecektir. Eğer kamyon
komisyoncusu soğutuculu deniz konteynerleri satın
almak için sermaye arayışına girerse, onun da
sermaye talebi geri çevrilecektir.
Bu ağdaki her katılımcı zayıflığın tutsağı olmaktadır. Herkes en
iyi olduğuna inandığı işte yoğunlaşacak ve sermaye
verenleri ikna edecek şey de kişinin kendi
yetenekleri olacaktır. Her bir katılımcı kişisel kâr
ile motive olmaktadır. Bunu başarmak için de sisteme
nasıl uyum sağlayacağını anlamaya çalışmaktadır.
Kapitalizmin başarısı, doğasının sıradanlığından kaynaklanır.
Merkezî bir koordinasyon yoktur. Sistem, tepeden
inme kumanda ile değil, fakat her yönüyle
kendiliğinden gelişir. Sistemdeki katılımcılar kendi
yaşamlarını iyileştirmek için gönüllü olarak sürece
girerler.
Bu kapitalizmin gücüdür. Hiç kimse sistemden sorumlu tutulacak
derecede yeterli derecede bir güce sahip değildir.
Diğer sistemlerle karşılaştıralım. Merhamet duygusuyla hareket eden
bir grup düşünün. Bu grup, kitlelere düzenli olarak,
tanesi sadece iki sentten çekirdeksiz yeşil üzüm
sağlamayı istesin. Hayırsever niyetinden dolayı, iki
sentlik eşikten herhangi bir yükseklik olursa da bu
grup maliyetleri karşılayarak ürün sağlamayı
sürdürecektir. Bu planı fiiliyata geçirmek için bir
program hazırlanacaktır. Bu programı yürütmek için
de birileri seçilecektir.
Bu sistem muhtemelen çökecektir. Piyasa disiplininin empoze ettiği
hızlı ve verimli çalışma gibi etkinlikler eksik
olacaktır. Bu programı sürdürmek için
sübvansiyonlar gerekecek ve mâkul ölçülerin çok
ötesine geçerek şişecektir. "Hayır işleri", kişisel
kazancının peşinde koşan gönüllülerin kendiliğinden
oluşan ağının elde ettiği hayırlı sonuçları elde
edemeyecektir.
Marksistler, kendilerinin kapitalizmden daha üstün bir sisteme
sahip olduklarında ısrar ediyorlardı. Rusya'da
Bolşeviklerin 1917'de yönetimi ele geçirmesinden
sonra tepeden tırnağa kontrolü iyice öğrenme şansını
da yakaladılar. 1924'ten itibaren başarısız olan bir
dizi bir-yıllık planlar, sonunda 1928'deki
Beş-Yıllık Planlara (Piatiletka) yerini bıraktı.
Balıkçılık uzmanı Vladimir V. Tchernavin, Merkezî
Devlet Planlama Komisyonu'nun ekonominin
"düşünülebilecek her ayrıntısını" belirlediğini,
"çatı kaplaması, ayakkabı, havyar, at nalı, traktör,
buğday, domuz eti, yumurta, süt, tereyağı, balık ve
benzerlerinin nerede ve ne kadar üretileceğini ve
Beş-Yıllık Planın herhangi bir anında nerede ve ne
kadar tüketileceği-ni görmenin mümkün olduğu bir
yığın tablolar" hazırladığını açıklıyordu.'
Bu sistemdeki asıl zayıflık, sistemin herhangi bir unsuru için
öngörülen kotada meydana gelecek bir ayrılma, domino
taşları gibi her şeyi istikrarsız hale
getirecektir. Öngörülenden daha fazla balık avlama,
piyasa sinyallerinin ve kendiliğinden gelen piyasa
tepkilerinin yokluğu durumunda, önceden belirlenen
yetersiz bir tuz miktarıyla karşılaşacak, böylece
fazla balıklar çürüyecektir. "Öngörülenden fazla ya
da eksik, herhangi bir endüstride [kotalarda]
meydana gelecek bir sapma, zorunlu olarak aksamalara
yol açacaktır.... Böylece düzenli bir planın
işlemesi yerine, kaos hüküm sürecektir."2
Sistemi yöneten güçlüler, panik içindeki zayıflara
dönüşecek; bunların başlıca işi de, kendi kıçlarını
kurtarmak için günah keçileri aramak olacaktır.
Kapitalizm ise zayıfları güçlendirerek başka biçimde işler. XIV.
Louis, kendi zamanında Avrupa'daki en güçlü adamdı.
Fransız devletinin bütün gücünün somutlaşmış
haliydi. Fakat bu gücüne rağmen, sezon dışı
üzümlerin görünümüne hükmedemiyordu. Kapitalizm
sayesinde, sıradan bir Amerikalı olmak, kral
olmaktan daha iyidir.
Çeviren:
Metin Toprak
Kaynak: Daniel Hager
|