Kara Para Aklama Süreci ve Aşamaları
Karaparanın aklama sürecine sokulması, bir gölete atılan taş
gibidir. Taşın suya vurduğu görülür. Çünkü su
sıçrar, batmaya başladıkça suyun yüzeyinde halka
halka dalgacıklar olur ve birkaç saniye için de olsa
taşın suya düştüğü nokta hala görülebilir. Ama taş
derinlere battıkça dalgalanmalar biter. Taş dibe
ulaştığında ise, izleri çoktan silinmiş hatta
kendisi bulunması imkansız hale gelmiştir.
Bir karapara aklama işleminde dört ana amaç bulunur.
İlk olarak, paranın gerçek sahibi ve kaynağı gizlenmelidir.
İkincisi paranın şekli değiştirilmelidir. 20
dolarlık banknotlar halinde 5 milyon dolar oldukça
dikkat çekicidir. Bu durumda şeklin değişmesi
miktarın azalması anlamına gelir. Üçüncü olarak, bu
işlemle ilgili iz ve ipuçları ortadan
kaldırılmalıdır. Eğer suçla mücadele birimleri
paranın izini sürebiliyor, başlangıçtan sona kadar
izleyebiliyorsa, karapara aklama işlemi amacına
ulaşmaz. Son olarak, karapara sürekli kontrol
altında tutulmalıdır. Aksi halde, aklama işlemine
karışan kimseler, sahibinin yasal olarak hak iddia
edemeyeceğini bildikleri için parayı kendileri
sahiplenebilirler.
Uzmanlara göre, karapara aklama genellikle üç temel ve dinamik
a-şamadan oluşmaktadır.
BM uzmanlarına göre bunlar; ilk olarak, fonları suç kaynağından a-yırma,
ikinci olarak araştırmaları başarısızlığa uğratmak
için suç delillerini gizleme ve son olarak,
ekonomik ve coğrafi kaynağını gizledikten sonra
paranın suçlulara geri dönmesi aşamalarıdır.
İlk olarak ABD gümrük görevlileri tarafından
geliştirilen ve FATF uzmanlarının da benimsediği
klasik modele göre ise; İlk olarak, "yerleştirme" (placement)
olarak adlandırılan, nakit parayı normal malî ve
ekonomik dolaşım içine sokmak ya da yurtdışına
transfer etmekten ibaret ön yıkama. Daha sonra,
çeşitli finansal işlemlerle fonların kaynağını
birbirine karıştırarak, karaparanın kaynağı suçun
izini silmeye yarayan "yıkama" ya da "ayırma", (layering)
Son olarak ise, aklanan meblağlara yasal bir
kaynağın görüntüsünü verdikten sonra risksiz olarak
kullanmak için temiz ve vergilendirilmiş bir gelir
biçiminde piyasaya sürmekten ibaret, yeniden
devretme ya da "bütünleştirme" (integration)
aşaması. Bu tarif de, BM'inkine benzemekle birlikte
daha çok kabul görmüştür.
Bu üç aşama, birbirinden ayrı zamanlarda cereyan edebileceği gibi,
çoğu defa özellikle aklamaya konu değerlerin
"büyüklüğüne ve öncül suç failleri ve aklayıcıların
ellerindeki vasıtaların karmaşıklığına göre, içice
geçebilir. Diğer bir ifadeyle, aşamanın seçimi
mümkün aklama mekanizmalarına ve olaya dahil suç
örgütünün ihtiyaçlarına bağlı olmaktadır. Genel
olarak açıklayacağımız karapara aklamanın üç
aşamasının amacı, hem paranın yasadışı kaynağını
gizlemek ve hem de işlem yapanların gerçek
kimliklerinin açığa çıkmasını engellemektir.
Aklama teriminin kökeni hakkındaki görüşlerden birinin, karaparanın
aklanması işleminin çamaşır yıkamaya benzetilmesi
olduğunu belirtmiştik. Bu benzetmeye göre karapara
aklamanın aşamaları: makineye atma (yerleştirme ya
da ön yıkama), makinede yıkanma (ayırma ya da
yıkama), -sıkma (bütünleştirme ya da yeniden devreye
sokma) olarak özetlenebilir. Söz konusu aşamaları
ayrı ayrı ele alırsak.
A.Yerleştirme (ön yıkama)
Karapara aklama işleminin en görünür, dolayısıyla, suçlular
açısından en zor bölümü, soruşturma makamları için
ise en kolay aşamasıdır. "Dönüştürme" de denilen bu
aşamada, doğrudan yasa dışı işlerden elde edilen
çoğunlukla büyük tutarlardaki nakit paraların yasal
ekonomi içine sokulması, karaparanın şeklinin
dönüştürülmesi ve fonların kaynağından coğrafi
olarak uzaklaştırılması sözkonusudur. Bu durumda,
karapara genellikle suç faaliyetinin gerçekleştiği
yere yakın bölgelerde, hatta her zaman olmasa bile,
elde edildiği ülkede işleme tabi tutulur.
Bu evrede, genellikle suçlunun amacı suçtan elde
ettiği kazancı nakit formundan kurtarmaktır. Zira,
günümüzde çek, kredi kartı ve diğer nakit olmayan
araçlar sıklıkla kullanıldığından, büyük miktardaki
nakit para dikkati çekecektir. Bunun için ya klasik
finans kuruluşları kullanılır; Örneğin mevduat
hesabı açılır, anonim tahviller ve döviz alınır,
gazinolar yoluyla uluslararası havale yapılır, ya da
çamaşırhaneler, barlar, restoranlar, oteller gibi
nakit paraların döndüğü sektörler ile ikinci el
malların alım satımının ya da değerli metal ve
mücevherat ticaretinin yapıldığı piyasalar
kullanılır. Ayrıca, pahalı lüks mallar satın alınıp
bunlar tekrar elden çıkarılabilir. Özellikle, sanat
eserleri, mücevherler, antika, pahalı arabalar
alınabilir. Bu arada, gayri menkule yatırım
yapılabilir. Örneğin boğazda bir yalı satın alıp
belirli bir süre sonra, çok yüksek değerden satışı
gösterilebilir. Eğlence ve turizm sektöründen,
özellikle kumardan büyük ölçüde para kazanılmış gibi
gösterecek işlemler (kumarhane fişleri alınması
gibi) yapılabilir. Suçlunun kendisi ve güvendiği
aile üyelerine tek tek hayat sigortası
yaptırılabilir.
Finans kurumları söz konusu olduğunda, bu nakit para banka mevduat
hesaplarının yanı sıra, ödeme emirleri veya
elektronik transferlerle malî sisteme girmektedir.
Örneğin, karapara yurt içinde veya yurt dışında bir
bankaya yatırılır. Yurt içindeki bir bankadan
yurtdışındaki bir bankaya gönderilir. Bir bankaya
yatırılıp kredi kartı kullanımı şeklinde
kullanılır.
Ağır malî ve ekonomik suçlarda ise, suç gelirlerinin çoğu nakit
formunda elde edilmediğinden, yerleştirme
aşamasından geçirilmek zorunda kalmadan doğrudan
ekonomik dolaşım içinde aklanmaktadır. Örneğin,
büyük ölçüde suç örgütleri tarafından ihtilas
yoluyla kaçırılan Avrupa Birliği sübvansiyonları,
doğrudan, çekler ya da banka virmanları ile hayali
şirketlere ödenmektedir.
Bazı karapara aklama yöntemleri de, yerleştirme aşamasını
gerektirmemektedir.
Belçika Malî İstihbarat Birimi (CTIF)'nin istatistiklerine göre;
Karapara aklama şüphesiyle savcılıklara iletilen
dosyaların 1999'da %83,2'si; 2000'de %75,9'u,2001'de
ise, %69'u bu aşamaya ilişkindir.
B.Ayırma (yıkama)
Bu aşamada, fonun kaynağının kara olduğunu gizlemek yani yasa dışı
kazancı kaynağından ayırmak amacıyla ve karapara
sahiplerinin gerçek kimliklerini gizlemek suretiyle,
sıklık, hacim ve karmaşıklık açısından yasal
işlemlere benzeyen bir dizi malî işlem
yapılmaktadır. İşlem hacimlerinin ve niteliklerinin
takip edilebilme riskini en aza indirme amacıyla,
mümkün olduğu kadar hızlı biçimde, çok fazla işlem
yapılmasına özen gösterilir. Diğer bir anlatımla,
karmaşık malî işlemler kullanılarak denetim
mekanizması aşılmaya çalışılır. Gerçekten birçok
işlemden sonra, soruşturmacı malî dolaşımın hareket
noktasını gözden kaybeder.
Bu aşama karışık bir bankacılık bürokrasisi gerektirmektedir. Küçük
miktarlara bölünen para dünya bankacılık sistemine
bir kere girdikten sonra bankadan bankaya, ülkeden
ülkeye aktarılmaya faşlar. Kuşku u-yandırmamak için
banka ya da ülkelerin her birinde kısa sürelerle
tutulur ve bazen de bu süreç içinde diğer
miktarlarla birleşerek katlanır. Bundan dolayı, bu
aşama katmanlama olarak da adlandırılır.
Bu evrede, aklayıcı, ülke dışı bir finansal merkezi
ya da büyük bir bölgesel, hatta uluslararası boyutta
bir mali merkezi -kısacası uygun mali ve ticari
altyapıya sahip herhangi bir yeri- seçebilir.
Bu aşamada, suçluların en fazla tercih ettikleri metotlar,
havaleler ya da çekler yardımıyla ulusal ve
uluslararası ödemeler, elektronik fon
transferleridir.
Bu safhada, bankalararası hesap hareketlerini hızlandırmak ve
paraları kaynağından mümkün olan en etkili şekilde
ayırmak için, en karmaşık teknik vasıtalar
kullanılmakta, özellikle, kısa adı SWIFT olan "
Dünya Bankalar arası Malî İletişim Sistemi" nden
faydalanılmaktadır.
SWIFT mesajlar üzerindeki bazı kodlar işlemin niteliğini
belirlemektedir: "MT 100's", ya da "MT 200's" para
transferlerini belirtmektedir. "MT 700's" belgeli
bir kredinin göstergesidir. Mesaj, tarih, döviz,
paranın tutar ve de kaynağını yani işlem sahibi ve
lehtarm adreslerini kapsar.
Sistemde gizli olan bir şey yoktur. Ancak çok hızlı hareket eden bu
paraya yetişmek ve hesapla ilgili sınırlı izler
bırakan bir "SWIFT" mesajı deşifre edebilmek çok
zordur. Aynı amaçla, söz konusu sistem dışında,
ABD'deki en önemli uluslararası elektronik fon
transfer sistemi olan CHIPS" sistemi (33 ülkede 132
üyesi mevcut) gibi başka araçlar da kullanılabilir.
Ayırma tekniği sayesinde, yüzlerce hesap üzerine yayılan ve bölünen
fonlar, daha sonra onları yönlendiren örgütlerin
arzusuna göre tam bir özgürlükle kullanabilecekleri,
belirli bankalar grubu üzerinde yeniden bir araya
getirilebilir.
Yine bu aşamada, düzenli biçimde, bir ya da birden fazla danışıklı
(muvazaalı) şirketler ve söz konusu kişilerin
kimliklerini gizlemek için sundukları güvence ve
imkanlar nedeniyle, "offshore" fınans merkezleri
sıkça kullanılır.
Belçika Malî İstihbarat Birimi (CTIF)'nin istatistiklerine göre;
Karapara aklama şüphesiyle savcılıklara iletilen
dosyaların 1999'da %15'3 ü; 2000'de %20'8'i, 2001'de
ise, %27 si bu aşamaya ilişkindir.
C.Bütünleşme( Sıkma)
Karaparanın aklanmasının bu son aşamasında: para
yasal ekonomi içinde yeniden kullanılmakta ya da
yatırıma tâbi tutulmaktadır. Artık kaynağı büyük
ölçüde gizlenmiş olan para yasal işlere, gayri
menkule, tahvile ve bonoya yatırılmakta ve böylece
aklanan paralar yasal fonlarla karışmaktadır.
Bu aşamada, karapara aklayıcı parayı normal ticarî para olarak
yasal ekonomiye sokar. Böylece bir sanat eseri
satılır, bir yaşam sigortası poliçesi, bedeli
verilip geri alınır, yurtdışında bir bankadaki
fonlar, yasal bir fınans bürosundan büyük tutarlı
bir kredi almak için teminat olarak kullanılır, bir
ticarî işletmeye ortak olunur.
Karaparanın gazino işlemleri aracılığıyla aklanması, karapara
konularak şirket sermayesinin arttırılması bu
aşamaya uygun düşmektedir.
Bütünleşme aşamasında, kirli paraya yasal bir görünüm, diğer bir i-fadeyle
yasal bir kimlik kazandırılmaktadır. Aklanan paralar
ekonominin içine yeniden sokulduğundan, ticarî bir
işin normal gelirleri gibi görünerek, yeniden
bankacılık sistemiyle bütünleşmektedir. Böylece, bu
para sistemle bütünleşerek, yasal fonlardan farklı
olan yönlerinden armdırıl-maktadır. Görüldüğü üzere,
bu son aşamada artık, daha önceki iki aşama
geçildiği için paranın elde edildiği kaynağa ilişkin
sorulabilecek muhtemel bir soruya verilecek yasal
bir cevap artık vardır. Zaten, böyle bir sorunun
sorulmasını gerektirmeyecek normal bir işlem
görüntüsü elde edilmiş olmaktadır.
Bu aşamada, eğer karapara istikrarsız ekonomilerde ya da çok az
yatırım imkanı sunan yerlerde elde edilmiş ise,
aklayıcı aklanan fonları başka yerlerde yatırım
yapmaya karar verebilir.
Belçika Malî İstihbarat Birimi (CTIF)'nin
istatistiklerine göre; Karapara aklama şüphesiyle
savcılıklara iletilen dosyaların 2001'de % 6'si bu
aşamaya ilişkindir.
|