Kıbrıs’ta Rumların Petrol Merkezli Ayak
Oyunları
2007 yılının başında Kıbrıs'tan gelen bir haber,
gözleri hemen adaya çevirdi. Rum Yönetimi, KKTC
deniz sahasını da kendi sınırları içinde sayarak
petrol ve doğalgaz arama yapması için bir ihale
açacağını ilan ediyordu. Türkiye'nin çok ciddi
tepkisine rağmen, Rumlar, AB'den aldıkları güç ile
ihale konusunda ısrarlıydı. Türk Silahlı
Kuvvetleri, gelişmeler üzerine bölgeye savaş
gemilerini bile gönderdi. Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu gemilerin zaten
bölgede olduklarını, yeni gemi gönderilmesine gerek
olmadığı açıklamalarını yaptı ancak olay,
Türkiye'nin ciddi bir mesajı olarak algılandı.
Ancak bu Rumların konu ile ilgili ilk girişim
değildi. Rumların 2001 yılında yine böyle bir oyuna
kalkıştığı ortaya çıktı. Cumhuriyet Gazetesi'nden
Bahadır Selim Dilek, 2001'deki krizin, Rumların,
Türkiye'nin sıcak çatışmaya kadar uzanabilecek
yönde tepki göstermesiyle, o dönemde geri adım
attığını yazıyor.
15 Şubat'ta Rumlar ihale sürecini başlattı. Ancak
Türkiye'de, gerilimin uzun vadede askeri alana
yansımasından endişe ettiği için NATO nezdinde
girişimlerde bulundu. Türkiye, NATO'ya "gelişmelere
hazır olun" mesajı verdi. Türkiye ayrıca, Akdeniz'de
petrol arama faaliyetlerini hızlandırdı. TPAO, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti açıklarında petrol ve
doğalgaz araması için hazırlıklarını hızlandırdı.
"Enerji Bakanlığı yetkilileri, zaten yaklaşık bir
yıldır bu yönde hazırlıklar yapıldığını belirterek
son günlerde bu çalışmaların yoğunlaştırıldığını
söyledi. Yaklaşık 5 yıl önce, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti hükümetinin, bu yönde alınmış bir
Bakanlar Kurulu Kararı bulunduğunu kaydeden
bürokratlar, 'Yani TPAO'nun zaten KKTC hükümeti
tarafından verilmiş bir arama ruhsatı var. Şimdi bu
ruhsat kapsamında aramaya başlayıp, kararı hayata
geçireceğiz' dediler.
Yetkililer, Enerji Bakanlığı'nın zaten konu üzerinde
durduğunu, son olarak geçen yıl yapılan ve konusu
'Enerji Stratejisi' olan Milli Güvenlik Kurulu
toplantısında da KKTC açıklarında petrol ve
doğal-gaz aranmasının tartışıldığını söyledi.
TPAO'nun yaklaşık iki haftadır Kıbrıs'ta aramaya
ilişkin çalışmalarını yoğunlaştırdığı öğrenilirken,
bu çalışmaların daha çok 'Böyle bir arama yapılması
için teknik ihtiyaçlar' üzerinde yoğunlaştığı
öğrenildi.
Enerji Bakanlığı yetkilileri, sürecin nasıl
işleyeceği konusundaki sorumuza karşılık ise'Önce
arama yapılacak. Daha sonra da belirlenecek
noktalarda sondaj çalışmasına başlanacak' cevabını
verdi. Bölgeye ilişkin ayrıntılı haritaların
bulunduğunu, bunlar üzerinde zaten çalışma
yapıldığını hatırlatan yetkililer, arama
çalışmasının ardından belirlenecek bir noktada, kule
oluşturulup sondaj yapılacağını, sondaj neticesinde
olumlu sonuç alınması halinde ise petrol ya da
doğalgaz üretimine başlamak için gerekli tüm
altyapının oluşturulup üretime başlanacağını
söyledi.
Zamanlama konusunda kesin tarih veremeyeceklerini
ancak ya- kında arama çalışmalarına
başlanabileceğini kaydeden yetkililer, 'Bu süreç
biraz da Rum tarafının atacağı adımlara bağlı
olacak' diye konuştu.
Şimdiye kadar hazırlık yapmasına, KKTC'den gerekli
ruhsat alınmasına rağmen huzursuzluk yaratılmaması
için harekete geçmeyen Türkiye, KKTC açıklarında
petrol ve doğalgaz araması için, Rum tarafının
sekter tutumu üzerine şimdi harekete geçmeye
hazırlanıyor.
Enerji Bakanlığı yetkilileri 'Bu işlem için gereken
kaynağın nereden karşılanacağı' sorusunu ise
'TPAO'nun bütçesinde zaten aramalar için belirli
bir ödenek var. Arama çalışmaları bu ödenekten
yapılacak. Arama sonrası sondaj için kule yapımına
geçildiğinde ise ek kaynak tahsisi söz konusu
olabilecek' diye cevapladı."
Asıl amaç petrol aramak mı ?
Bu kavganın merkezinde yer alan, Doğu Akdeniz'de
ciddi bir petrol rezervi olduğu, yıllardan beridir
söyleniyor. Bu rezervin de tespit edilen miktarı,
7-8 milyar varil. Ancak uzmanlar Rumların asıl
amacının petrol aramak olmadığını dile
getiriyorlar.
KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ata Atun bir sohbetimizde, Rumların anlaşmaları
yaptıktan sonraki niyetlerini, "Anlaşmaları
Birleşmiş Milletlere götürmek ve komşu ülkelerle
yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmalarına yasal
statü kazandırmak" olarak tanımladı. Atun şu
vurguları yaptı:
"Yasal statü için, uluslararası deniz hukukuna göre,
petrol ve gazın bulunduğu bölgeyle ilgili herhangi
bir siyasi sorunun bulunmaması gerekiyor. Kıbrıs'ta
büyük bir siyasi sorun olmasına rağmen götürmeyi
planlıyorlar. Amaçları aslında Petrol çıkarmak
değil, Kıbrıs'ın ada olması nedeni ile yasal olarak
hakkının bulunmadığı kıyılarından 200 mil açığa
kadar olan alan içinde 'Münhasır Ekonomik Bölge'
hakkına sahip olmak ve Ege ve Akdeniz'de sahayı
birleştirerek Türkiye'yi Akdeniz'den koparmak."
Rumların son yıllarda büyük gizlilik içinde Doğu
Akdeniz'de petrol araştırmaları yaptığını da
hatırlatan Atun, "Rumlar, konuyu hep deniz altındaki
petrol ve doğalgaz rezervleri üzerine çekmeye
çalışıyorlar. Mısır'la 2002'de başlattıkları
görüşmelerini evvelki sene bitirdiler ve 2005'te,
her iki ülkenin arasında bulunan denizde petrol
arama ve ortak çalışma anlaşması imzaladılar.
Arkasından geçen ay da benzer bir anlaşmayı Lübnan
ile imzaladılar. Şimdi de Suriye ile de temas
kurdular ve onlarla da aynı anlaşmaları yapmayı
planlıyorlar" dedi.
Türkiye'nin, Yunanistan'ın karasularını 12 mile
çıkarma isteğini savaş nedeni saydığını da
hatırlatan Atun sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu andaki mevcut teknoloji, deniz yüzeyinden sadece
2000 m. derinde bulunan petrolü çıkarabilecek
düzeydedir. Karada ise bu 3000 m. derinliğe kadar
inebilmektedir. ABD'deki çok derin olamayan
Louisiana sahillerinde en fazla 2,440 m. den petrol
çıkarabilmektedir.
Dünyada bu güne kadar kurulabilmiş en derin yerdeki
deniz platformu 1880 m: dir. Daha derin yerlere
petrol platformu kurulması mümkün olmamıştır. Şu
anda halen, altında 2000 m. derinlikte su olan bir
deniz platformu yoktur ve inşa edilememiştir. Kıbrıs
Rumlarının, Mısır ve Lübnan ile yaptıkları petrol
anlaşması, Türkiye'nin doğal kıta sahanlığı
haklarını ve ekonomik bölge haklarını iyice
kısıtlamak amacındadır."
|