Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Toplumsal Şemalar Üzerine 

Sınıflı toplumlarda, çok doğal olarak, her sınıf kendi çıkarını korur. Ancak çıkar kollama stratejisi izleyen sınıf, yine kendi çıkarı doğrultusunda olmak koşulu ile karşıt sınıfların da çıkarı yönünde kararlar alır. Çünkü şunu çok iyi bilir ki, bir toplumda karşıt gruplarla beraber yaşayıp, sistemi sürdürdükçe, uzun-dönemde kârlı çıkacaktır. Diğer bir deyişle, sınıflı toplumlarda, sınıflar arası mücadele, ezme noktasını gelmeden, birlikte yaşa­ma çizgisini korumaya çalışır. Bu anlamda, sınıflı toplumlar dev bir koalisyonu andırır. 

Böyle bir toplumsal koalisyonun en önemli koşulu, kaynakla­rın aşırı derecede kıt olmamasıdır. Kaynaklar üzerindeki müca­dele sıkıştıkça toplumsal koalisyon tehlikeye düşer. Bunun tersi de geçerlidir, toplumsal kaynaklar bollaştıkça koalisyon güçlenir. Kaynak bolluğunun toplumsal koalisyonu güçlendirmesine en iyi örneği, Batı toplumları oluşturmaktır. Son elli yıl boyunca, göre­ce bolluk içinde oluşumunu sürdürebilen Batı toplumları, böyle bir koalisyonu oluşturabilmişlerdir. Tatminkâr taban gelir düzeyi elde edebilen farklı gruplar, davranışlarını, toplumu ayakta tut­maya yönelik olarak belirlemişlerdir. Çıkarını toplumun varlı­ğında görebilen çevreler, bir tür sosyal mukavele ile, topluma yönelik davranış modelleri sergilemişlerdir.

Kaynakların kıtlaştığı koşulda ise, toplumsal koalisyonu oluşturmak ye korumak zorlaşmaktadır. Böyle toplumlarda, her sınıf kendi çıkan doğrultusunda, hemen hiç taviz vermeden, diğer sınıfa karşı akıl-dışı davranışta bulunur. Sosyal dinamikler, bi­rinci tip toplumda koalisyon oluşturmaya yönelik işlediği halde, ikinci tip toplumda koalisyonu dağıtmaya yönelik işler. Diğer sınıflarla toplumsal mukavele yapılamayınca, her sınıf kendi mücadelesini, en tavizsiz bir biçimde verir. Bu mücadelede de. bir sosyal haklılık taşır. Ne var ki, çöken toplum içinde her sınıf kendi zarar payını alır. 

Kaynakların kıtlığı ya da bolluğu, sadece mutlak anlamda de­ğildir. İnsanlar, kendi durumlarını, diğerlerinki ile mukayese ederek, görece algılarlar. Örneğin, oldukça fakir olan bir kişi, kendi durumunu çevresindekilere göre algılar ve değerlendirir. Bu insan, çevresinde aynı tür insanlar varsa başka, zengin in­sanlar varsa başka yorumlara gider. Şu halde, sınıflı bir toplu­mun çimentolanmasında, gelir dağılımı birinci derecede önemli bir faktördür. 

Gelir dağılımı, toplumların kaderi üzerinde çok ciddi bir be­lirleyicidir. Bireyler arası ve bölgeler arası dengesiz gelir dağılı­mı, hiçbir önlemin baş edemeyeceği toplumsal huzursuzluklar yaratır. Bu bilinçledir ki, Batı toplumları, sınıflı toplum olmala­rına rağmen, hükümetlere gelir dağılımını düzeltme görevi ver­mişledir. Sınıflı toplumda kalınacaksa, toplumsal huzursuzlukla­rın telafisinin en mantıksal yolu, gelir dağılımını düzeltmektir.

Gelir dağılımı bozukluğu ile yatırım yapmak ve kalkınmayı sağlamak olguları arasındaki ilişki de, zannedildiği gibi güçlü değildir. Özellikle, ileri ülke tüketim modellerini alan, daha doğ­rusu bu modellerin dayatıldığı gelişmekte olan ülkeler için böyle bir ilişki hemen hiç yoktur. Bunun kanıtı Türkiye'dir. Gelir da­ğılımını bozarak, tasarrufları da arttıramıyorsak, niçin tüm bu acılara ve toplumsal çalkantılara katlanıyoruz ki!..

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005