|
Komşu Ülkelerle Ticaretimiz
Türkiye
Cumhuriyeti, serbest piyasa ekonomisi ve dış pazarlara açılma
yolunda özellikle 1980'li yıllardan itibaren gerçekleştirdiği
atılımlar neticesinde, bugün, başta bölgesi ve Avrupa olmak
üzere, dünya pazarlarında kayda değer bir yer edinmiştir:
Bununla birlikte, dış ticaretinde önemli atılımlar
gerçekleştiren Türkiye'nin, komşuları ile ekonomik ve ticari
ilişkileri maalesef arzu edilen seviyeye ulaşamamıştır.
Coğrafi
konumu İtibariyle Türkiye'ye komşu ülkeleri, "Türkiye'nin kara
komşuları" ile sınırlandırmak mümkündür. Ancak, ilk anda akla
gelen bu çerçeve günümüz ticaret anlayışı ve ticari ilişkilerin
tarihsel gelişmesine uygun düşmemektedir. Bu nedenle,
Türkiye'nin jeo-stratejik konumu itibariyle bir bölge ülkesi
olduğu da dikkate alınarak tanımı, "Türkiye'nin kara ve yakın
deniz komşuları" şeklinde yapmak daha doğru olacaktır. Bu
durumda komşu ülkeler kategorisine Suriye, Irak, İran,
Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Bulgaristan ve Yunanistan'dan
müteşekkil kara komşularının yanısıra, Rusya Federasyonu,
Ukrayna, Romanya, Moldova (denize çıkışı olmasa da), Libya,
Mısır, İsrail ve Lübnan'ı da dahil etmek gerekecektir.
Türkiye,
gerek siyasi, gerek ekonomik açıdan bir dünya devleti olmak
hedefi çerçevesinde, öncelikle bölgesindeki konumunu siyasi ve
ekonomik açıdan güçlendirmek durumundadır. Bu çerçevede,
komşuları ile ekonomik ve ticari ilişkilerinin geliştirilmesine
büyük önem vermektedir.
ABD,
Kanada, Fransa ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerin ekonomik ve
ticari ilişkilerine baktığımızda, bu ülkelerin komşu ve/veya
bölgesindeki ülkelerle ticari ilişkilerinin genel ticaretleri
içinde ağırlıklı bir yer tuttuğunu görmekteyiz. Örneğin,
Fransa'nın 2001 yılında komşuları ile (İngiltere, İspanya,
İtalya, Almanya, Belçika-Lüksemburg ve İsviçre) yaptığı
ticaretin toplam ticareti içindeki payı %50,9'dur. Almanya'nın
2001 yılında komşuları ile (Danimarka, Hollanda, Belçika,
Lüksemburg, Fransa, İsviçre, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve
Polonya) ticaretinin toplam ticareti içindeki oranı %37,91 iken,
Kanada'nın ABD ve Meksika ile ticaretinin toplam ticareti
içindeki payı % 77,87, öte yandan, ABD'nin Kanada ve Meksika ile
gerçekleştirdiği ticaretin toplam ticaret içindeki oranı %
31,2'dir. 2002 yılında da bu oranlarda önemli bir değişiklik
olmadığı düşünülmektedir.
Gelişmiş
ülkelerdeki bu duruma karşılık Türkiye'nin komşu ülkelerle
ticaretinin toplam ticareti içindeki oranı 1999 yılında %15.8,
2000 yılında %18.0, 2001 yılında %20.1, 2002 yılında ise
%18.6'dır. Görüldüğü üzere, Türkiye'nin bölge ülkeleri ile
yaptığı ticaretin toplam ticareti içindeki payı, gelişmiş
ülkelerle kıyaslandığında oranlar oldukça düşük seviyede
kalmaktadır.
1998-2002
döneminde, Türkiye'nin genel ticareti ve komşu ülkelerle
ticaretini gösterir bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
|
|
Toplam İhracat |
|
|
1999 |
2000 |
2001 |
2002 |
Komşulara ihracat |
4.096,9 |
4.340,7 |
5.737,1 |
6.039,9 |
Toplam ihracat |
26.587,0 |
27.775,0 |
31.334,0 |
35.081,1 |
Oran |
%
15,4 |
%15,6 |
%
18,3 |
%17,2 |
|
|
Toplam İthalat |
|
|
1999 |
2000 |
2001 |
2002 |
Komşulardan |
6.582,6 |
10.469,6 |
8.883,9 |
10.014,8 |
ithalat |
|
|
|
|
Toplam ithalat |
40.671,0 |
54.503,0 |
41.399,0 |
50.831,6 |
Oran |
%16,1 |
%19.2 |
%21.4 |
%
19,7 |
Toplam
ticaretimiz 2000 yılında %19 artmış, 2001 yılında %13 azalmış,
2002 yılında ise yeniden % 16 oranında bir yükselme
göstermiştir. Aynı yıllar itibarıyla komşularla ticaretimiz ise,
2000 yılında bir önceki yıla oranla %28 artmış, 2001' de %2
gerileme göstermiş, 2002 yılında ise bir önceki yıla kıyasla %9
artmıştır.
Bu tablodan
çıkan bir diğer sonuç da, gerek toplam ticaretimizin gerek
komşularla ticaretimizin büyük ölçüde açık vermekte olduğudur.
Toplam ticaret açığımız, 1999-2002 döneminde sırasıyla,
14.084,26.728, 10.065 ve 15.750 milyar Dolar iken, komşularla
ticaretimizde bu açık aynı dönemde sırasıyla, 2.485, 6.128,
3.146 ve 3.974 milyar Dolar'dır.
Komşu
ülkelerle ticaretimizde açık verilmesinin altında yatan temel
neden enerji ithalatıdır. Toplam enerji ihtiyacımızın büyük bir
bölümünü komşularımızdan temin ediyor olmamızın stratejik önemi
yanında nakliye maliyetleri açısından sağladığı avantajlar
bulunmakla birlikte, petrol ve doğalgaz için yapılan ödemelerin
ikili ticaret hacimlerimiz içindeki ağırlığı bu ülkelerle
sürekli açık verilmesine sebep olmaktadır. Bu bağlamda, son iki
yıl örnek alındığı takdirde, 2001 yılında komşu ülkelerden
yapılan toplam ithalat için ödenen 8.945 milyar Dolar'ın 5.366
milyar Dolar'lık bölümü; 2002 yılında ise, toplam 9.337 milyar
Dolarlık ithalatın 5.430 milyar Dolar'ı petrol ve doğalgaz
ithalatımıza ayrılmıştır. Bu verilerden hareketle, petrol ve
doğalgaz ithalat rakamları dışarıda tutulmak suretiyle yeni bir
hesaplama yapıldığında, komşularımızia ticaret dengesinde,
lehimize, 2001 yılında 2,22 milyar Dolar, 2002 yılında ise 1,45
milyar Dolar tutarında bir ticaret fazlasının ortaya çıktığı
görülecektir. Komşu ülkelerden ülkemize gelen turistlerden
kaynaklanan turizm gelirleri de hesaba katıldığında Türkiye
lehine olan bu fark daha da büyümektedir. Komşulardan yapılan
ithalatımız içinde petrol ve petrol ürünleri yanında çeşitli
tarımsal ürünler, hammaddeler ve yarı mamul maddeler
bulunmaktadır.
Buna
karşılık sözkonusu ülkelere ihracatımızın ağırlığını makine ve
makine aksamı, inşaat ve yapı malzemeleri, tekstil ürünleri,
işlenmiş tarımsal ürünler ve gıda maddeleri oluşturmaktadır.
ulaştırma alanında sahip olunan
imkanlar ticareti doğrudan etkileyen unsurlardan biridir. Komşu
ülkelerle ticaretimizde ulaştırma alanında karşılaşılan sorunlar
gerek mal akışının hızını, gerek ihracat maliyetlerini
etkilemektedir. Türkiye, komşularıyla ticaretinde ağırlıklı
olarak karayolu nakliyesini kullanmaktadır. Bu alandaki
sorunların asgariye indirilmesini teminen tüm komşularıyla
anlaşmalar yapmış olmasına karşılık, sınır geçişlerinde ve
boşaltma işlemleri sırasında karşılaşılan anlaşmalara aykırı
veya keyfi uygulamalar ihracat maliyetlerini artırmaktadır.
Ülkemiz ile deniz komşuları arasında maliyet açısından daha
ucuz olan deniz taşımacılığından yeteri kadar
yararlanılamamasını da ticaretin geliştirilmesi açısından bir
olumsuzluk olarak algılamak gerekmektedir.
Öte yandan,
dünyanın bazı bölgelerinde ekonomik ve ticari ilişkilerin komşu
ülkeler arasındaki siyasi ilişkileri yönlendirdiği görülmekle
birlikte, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede, siyasi
ilişkilerin, daha ziyade ekonomik ve ticari ilişkileri
etkilediği gerçeğinin de altını çizmek gerekmektedir. Komşu
ülkelerle yaşanan ikili sorunların veya bizatihi bu ülkelerin
kendi iç sorunlarının, Türkiye'nin gerek komşularıyla gerek
diğer bölge ülkeleriyle ekonomik ve ticari ilişkilerini olumsuz
etkilediği açıktır.
Dış
etkiler olarak tanımlayabileceğimiz bu zorluklar yanında,
ülkemizin kendi iç ekonomik çalkantılarından kaynaklanan
sorunlar da komşularımızla ticaretimizi etkilemektedir. Türkiye
son yıllarda, bu olumsuzlukları bir ölçüde aşarak, komşularıyla
ekonomik ve ticari ilişkilerini, siyasi gelişmelerin
etkilerinden bağımsız olarak artırmak yönünde özel bir gayret
göstermiş ve bunda başarılı da olmuştur. Birbirlerini takip
eden Rusya ve ülkemizdeki ekonomik krizlerin etkisi altındaki
1999 ve 2001 yıllarındaki düşüşleri gözardı ettiğimizde,
Türkiye'nin komşu ülkelerle ticaretinin belirgin bir şekilde
artma eğilimi içine girdiğini söylemek mümkündür.
Barış ve
istikrarın hakim olacağı ortam içinde komşular arasındaki
ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesinin çok daha kolay ve
hızlı olacağı muhakkaktır. Bu nedenle, Türkiye'nin komşularıyla
ticari ilişkilerini bugün olduğundan ileri noktalara
taşıyabilmesi için herşeyden önce bölgesinde barış ve istikrarın
hakim olması gerekmektedir. Bu ortam sağlanabildiği takdirde,
sahip olduğu imkan ve yetenekleri sayesinde çok kısa bir süre
içinde komşularıyla ticaretini bugün için örnek aldığı
ülkelerin düzeyine çıkartabilecektir.
|